Masum: BluTV’den Yerli Dizi Sektörüne Yeni Bir Soluk | Furkan Erkan

 Masum: BluTV’den Yerli Dizi Sektörüne Yeni Bir Soluk | Furkan Erkan

[highlight]yerli dizilerin özeti: holding, hastane, ağlamalı müzik, kameraya 5 dakika belerme,köşk, yalı, hapishane, holding, hastane, ağlamalı müzik…[/highlight]

[blockquote size=”fourth” align=”left” byline=”Okuma Önerisi”]Vatanım Sensin Yönetmenleri Taylan Biraderler: Yapımcıların Para Kazanma Hırsı Dizi Sektörünü Krize Soktu[/blockquote]Yukarıda gördüğünüz alıntı Twitter’da dolanırken rastladığım bir kullanıcının tweet’inden. Dizi sürelerinin uzunluğu, finaldeki uzun ve gereksiz bakışlar derken bu tweetten yola çıkarsak kullanılan mekanların bile standartlaştığını görebiliyoruz. 90’lı yıllardaki o çok özlediğimiz ve aynı sıcaklığı bulamadığımız Bizimkiler, Süper Baba ve Mahallenin Muhtarları gibi dizileri bir yana bırakırsak 2000’lerden bu yana birkaç dizi bazı yanlarıyla sektörde kırılmalar yaratmıştı. Örneğin Ezel ve Son, Ay Yapım dizisi olup özellikle de senaryo konusunda çıtayı yükselten yapımlardı. Leyla ile Mecnun, Kardeş Payı ve İşler Güçler hem süreleri hem de mizah anlayışları açısından Türk dizi tarihinde adeta bir devrimdi. Veyahut Galip Tekin’in çizgi romanlarından uyarlanan bir nevi yerli ”Twilight Zone” sayılabilecek Acayip Hikayeler ve 2D animasyon konusunda ülkemizde öncü olan Grafi200Comedy’nin ”The Simpsons” çizgisindeki Fırıldak Ailesi de eksantrik işlerdi. Behzat Ç, iyi niyetli ve didaktik bir polisiye olmaktan fersah fersah uzakta olup sert ve politik bir yapımdı. Ve geçtiğimiz sene yine Behzat Ç‘deki ekibin elinden çıkan 46: Yok Olan, altmış dakikalık süresi ve ilginç konusuyla dikkat çekse de ilerleyen bölümlerdeki bazı kurgu ve senaryo zaaflarından dolayı, fazla aceleci davranmaya başlamıştı ve açıkçası kendini de tekrar etmeye başlamıştı.

Aslında bu diziler her ne kadar bazı açılardan farklı olsalar da tek ortak yanları vardı. O da ömürlerinin uzun olmamasıydı. Ve daha ziyade AB seyircisine hitap eden yapımlardı. İşin içine reyting kaygısı ve sansür meselelerinin de girmiş olduğunu unutmamak lazım tabi. İşte BluTV’ye özel yapılmış ”ilk yerli internet dizisi” Masum bu sorunların hiçbirini taşımıyor. 60 dakikalık süresiyle sinema tekniğine yakın çekimleriyle heyecanlandıran; küfrün biplenmediği, sigaranın, alkolün ya da memenin blurlanmadığı bir dizi. Tüm bu nitelikleriyle ilk yerli internet dizisinden ziyade ”ilk yerli özgür dizi” desek daha doğru olur.

Masum, Yusuf adındaki bir cinayet büro amirinin, çocukluğunun geçtiği bir sahil kasabasındaki cinayet dosyasını çözmek için gönderilmesiyle birlikte başlayan ve orada cereyan eden gizemli hadiseleri konu alıyor. Ama klasik bir dedektiflik/polisiye hikayesindeki gibi katilin kim olduğuyla ilgilenmek yerine cinayetin perde arkasını, nasıl işlendiğini mercek altına alıyor. Bu süreçte, dizide dikkat çeken kalabalık kadrodaki her bir ismin hikayede birbirleriyle bağlantısını Berkun Oya çok titiz ve soğukkanlı bir senaryoyla kurarken, kıvrak ters köşeleriyle seyirciyi dumur edebiliyor. Okan Yalabık’ın canlandırdığı Tarık karakteri, olaylı bar sekansı ve ailenin öldü sanılan büyük oğlunun varlığı, karmaşık bulmacanın ipuçları için eksik ama bu fail-i meçhul cinayeti çözmesi zevkli doneler barındırıyor. Karakterler arasındaki bağlantıları iyi kurabilen ve hepsi için yeni bir alan açan Berkun Oya bu konuda da senaryosunun hakkını vermiş oluyor.

Evet böylesine heyecanlı ve gizemli bir diziyi izleten en önemli unsur, Berkun Oya’nın senaryosu. Fakat Seren Yüce’nin oyuncu kontrolü ve teknik işçiliğini de unutmamak lazım. Bilhassa orman sahneleri görüntü yönetmenliği açısından bir sinema filmine yakın estetikte çekilmiş. Dev bir oyuncu kadrosuna sahip dizide her bir oyuncu üstüne düşeni yapıyor. Ama bana kalırsa anne karakteriyle karşımıza çıkan Nur Sürer dizinin gizli yıldızı.

Masum, her cuma 2 bölüm ve her bir bölüm 60 dakikalık olacak şekilde BluTV’de yayınlanacak. Hem teknik hem de içerik olarak yerli dizi sektörü için yeni bir soluk bana kalırsa. Yabancı dizilerdeki sevdiğimiz niteliklerin Masum‘da da bulunması, bundan birkaç yıl sonraki yerli dizilerin de onun izinden gitmesine vesile olabilir. Umarım dizinin de yolu açık olur. Zira bu kadar kaliteli, klişelerden uzak, seyirciyi zorlayan bir yapım bizim gibi bir ülke için bayağı riskli duruyor.

Furkan Erkan

http://flmelestirileri.wordpress.com

1995 Ankara doğumlu. 5 senedir Film Eleştirileri adlı Twitter hesabında vizyondaki filmlere dair yazılmış tüm kritikleri paylaşırken aynı isimli Wordpress uzantılı blogunda da onları topluca paylaşıyor. Daha önceden Ekranella, Ranini.Tv, Popüler Sinema ve Jr.Campaign gibi yerlerde film ve dizi incelemeleri yazdı. Aklına takılan yapımları Facebook'ta ''Sinemadan Çıkmayan Adam'' sayfasında değerlendirmeye devam ediyor. Ayrıca sıkı bir radyo ve dergi takipçisi.

Related post

1 Yorum

  • bu dizi aslında berkun oya’nın yazıp yönettiği bayrak adında bir tiyatro gösterisiymiş.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir