Netflix İçerik Yöneticisi Ted Sarandos: “İyi Hikâyeler Evrenseldir”

 Netflix İçerik Yöneticisi Ted Sarandos: “İyi Hikâyeler Evrenseldir”

[highlight]İlk olarak, Episode Dergi’nin Aralık 2016-Ocak 2017 tarihli 1.sayısında yayımlanan röportajın tam metnini okuyorsunuz.[/highlight]

[blockquote size=”fourth” align=”left|right” byline=””]Röportaj:Heja Bozyel[/blockquote]Ted Sarandos, ultra karizmatik ve güler yüzlü oluşunu acaba dünyanın en zevkli işlerinden birini yapmasına mı borçlu yoksa öyle olduğu için mi bu işi yapıyor? c- Hepsi. Netflıx’in İçerİk Yönetİcİsİ, yanİ 305.8 mİlyon dolarlık içeriğin yöneticisi (2015 rakamı). Netflıx’in yapımlarının sadece 2016’da kazandığı 54 Emmy Ödülü var ve bu ödülleri alan yapımları seçen de Sarandos ve ekibi. House of Cards onun en önemli eserlerinden biri. Ama şimdi Netflıx dünyada 190 ülkeye ulaşmışken House of Cards’ın sadece bir efsanenin başlangıcı olduğunu görebiliyoruz. 

Londra’da Netflix’in konuğu olarak Ted Sarandos ile buluşmamız hem son zamanlarda en sevdiğimiz dizilerin yapım merkeziyle ilgili derin bilgi sahibi olmamızı sağladı hem de Sarandos ile bol kahkahalı bir sohbeti.

Hangi şovun çok izleneceğini nasıl anlıyorsunuz? Belli ki bu konuda uzmansınız.

Ben ve ekibim en iyi hikâyeleri ve hikâye anlatıcıları seçiyoruz ve onların işlerini yapmaları için gereken imkânları sağlıyoruz. Bizim normal kanallardan farkımız insanların işlerine karışmadan, işlerini istedikleri gibi yapmalarını sağlamamız. The Crown dizisinin prömiyerine katılmıştın, nasıl bir yapım olduğunu gördün. Peter Morgan tarihin en önemli film yaratıcılarından biri ve The Crown’ı yaptığı en heyecan verici işlerden biri olarak görüyor. Bizim olayımız bu, iyi iş yapan kişileri bulmak ve sonra işlerini yapmaları için yollarından çekilmek. Sen Netflix’te hangi dizileri izliyorsun?

En son Luke Cage’i izledim, müzikleri özellikle çok iyiydi. Stranger Things’e bayıldım. Ama işim bu, o yüzden mümkün olduğunca her şeyi izlemeye çalışıyorum.

İnsanların her ülkede ulaşabildikleri şeyleri izleyebildiğini düşünüyorum. Neye ulaşabiliyorlarsa o izleniyor ve dünyada ilk kez Netflix sayesinde dünyada herkes, yüksek kaliteli bir şekilde tüm dünyayla aynı anda, aynı şeyleri izleyebiliyor. Tüm dünyayla aynı anda, aynı diziye ulaşma şansı veriyoruz. Daha önceden mesela Amerika’daki bir yapımı Türkiye’de aynı kalitede izleyebilmek için seneler geçmesi gerekebiliyordu. Ya da her bölümü orijinal yayın tarihinden 1-2 hafta sonra izleyebiliyordu başka ülkedekiler. Bu da dünyanın her yerinde yapımların daha iyi olmasını sağlıyor çünkü hikâye anlatma konusunda rekabet ortamı yarattık. Bu bence çok iyi bir şey. Hikâye anlatımı konusunda çeşitlilik sağlamış olduk. Artık dünyaya sadece Luke Cage’i vermiyoruz; aynı zamanda iyi hikâye anlatıcısı olan bir Türk’ün işlerini de vereceğiz. Bunu yaparken de hangi ülkeden olursa olsun izleyici, yapımları kendi dilinde alt yazıyla ve istediği zaman, istediği konforda izleyebiliyor.

Yani her ülke için tek tek derinlemesine çalışıyorsunuz.

Kesinlikle. Şöyle bir durum var, iyi hikâyeler evrenseldir. Bunu sinemada ya da bazı dizilerde görebiliyoruz. Ancak önemli olan o evrensel hikâyelerin dünyanın her yerindeki izleyiciye kaliteli şekilde ulaşmasını sağlamak. Her ülkede hem kendi içeriğimizi üretiyoruz hem de yerel kanallarla ortak çalışmalar yapıyoruz.

Sizin televizyonu zevk için izlemeye vaktiniz kalıyor mu?

Vakit ayırmaya çalışmak çok hoş olmasa da evet, vaktim kalıyor. Çok çılgın bir evde büyüdüm ben. Annemle babam çok fazla televizyon izlerdi. Sonucu iyi oldu. Şu anda önümüzdeki sene için 400 orijinal yapımımız var. Diziler, çocuk programları, yemek programları… İlk kez Netflix’te bir yarışma programı olacak 2017 döneminde. Tabii ki önceliğim onları izlemek. Günlük olarak yapım süreçlerini takip etmek neredeyse tüm günümü alan iş, şu aralar. Yine de sırf keyif için televizyon izlemeye zaman ayırıyorum.

Şu aralar en sevdiğiniz dizi hangisi?

Netflix’te olmayan bir dizi! Amerikan yapımı. Eşim ve ben her salı akşamı saat 9’da onu izlemek için oturuyoruz. Dizinin adı This Is Us. Umarım bir ara o diziyi de Netflix’e alacağız. Eşim, benim izlediğim her diziyi izlemiyor ama The Crown’ı sevdi ve geçen cuma-cumartesi-pazar The Crown izledik, şimdi devamını bekliyoruz. Benim için o, hem iş hem de zevkti. 4 ya da 5. kez izlemiş oldum The Crown’ı.

Netflix’in günlük hayatımız ve popüler kültür hatta diller üzerinde ciddi etkileri var. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?

Çok ilginç bir şey buna şahit olmak. En basitinden Cadılar Bayramı’nda en popüler kostümler Stranger Things temalı kostümlerdi.

Evet, kesinlikle! Londra’da birçok Eleven gördüm hafta sonu.

İnanırım! Bu gerçekten pozitif anlamda çok ilginç bir durum. Ama işte söylediğim iyi hikâye anlatıcılığı böyle bir şey. İyi hikâyeler bizi birbirimize yakınlaştırıyor ve dünyanın küçüklüğünü hatırlatıyor. Dünyanın her köşesinden farklı insanlarla, hiç ortak özellikleriniz olabileceğini bilmediğiniz insanlarla yakınlaştırıyor sizi. Aynı hikâyeyi aynı anda aynı kalitede deneyimliyorsunuz çünkü. Bu da dünyayı hem daha küçük hem de daha güvenli bir yer haline getiriyor. Kendini daha çok dünya vatandaşı olarak hissetmeni de sağlıyor.

Aynı zamanda reklam ve pazarlama dünyasını da etkiliyor gibi görünüyorsunuz çünkü “Netflix and chill” sanırım dünyanın en etkili ve ücretsiz reklamı!

Evet ama o deyimi biz yaratmadık. Onu fanlar yarattı. “Binge watching”, “Netflix and chill” fanların yarattığı ve bizim de çok sevdiğimiz deyimler. Eğer insanlar sizin yerinize sizin reklamınızı yapacak sloganlar yaratıyorsa gerçekten kültürün bir parçası oldunuz demektir.

İnsanlar halihazırda sizin reklamınızı yaparken siz kendi reklamlarınız için uğraşıyor musunuz?

Yeni şovlarımızın tanıtımları için reklam yapmayı tercih ediyoruz. Seninle yaptığımız gibi gazeteciler için özel etkinlikler düzenliyoruz, medyada tanıtım yapıyoruz. Ama bu Stranger Things gibi yeni dizilerimiz için geçerli. Gilmore Girls gibi zaten tanınan ve çok sevilen yapımlarda reklam kendiliğinden oluyor.

Türk dizilerini izleme şansınız oldu mu?

Şimdilik sadece Türk dizilerinin olayını anlamaya çalışıyorum. Birincisi, bölümler aşırı derecede uzun. Sürekli iki güzel insanın birbirine baktığı uzun sahneler var. Bunun neden bu kadar çekici olduğunu anlıyorum çünkü bütün oyuncular çok güzel. Yine de her dizinin bu kadar uzun olmasına aklım ermiyor. Sanırım tüm oyuncuların güzel ve yakışıklı olması, kazanmanın formülü. Fakat benim en çok merakımı uyandıran konu, Türkiye’nin şu an yaşadıklarının 5 sene, 10 sene sonra yaratıcıları, hikâyeleri nasıl etkileyeceği. Büyüleyici bir değişim izleyeceğimizi düşünüyorum. İran, Meksika gibi karışıklık yaşayan ülkelerde buna şahit olduk. Bu karışıklıkların ardından yepyeni ve çok iyi bir hikâye
anlatıcı jenerasyon geliyor. Tabii ki mesele bu jenerasyona hikâyelerini anlatabilecekleri bir platform sunabilmek. O platform oluşunca hikâyeleri izlemek büyüleyici olacak.

Hepimizin en çok merak ettiği şey, orijinal Türk dizileri olacak mı Netflix’te? Söylentiler var ama imzalanan bir proje var mı?

Henüz net olarak söyleyebileceğim bir proje yok ama Türk dizilerine özellikle önem veriyoruz çünkü Türk dizileri tam da aradığımız, istediğimiz diziler. Çünkü tüm dünyaya yayılmakta hızlılar ve dünyanın her yerinden izleyicileri var. Özellikle Türk drama dizileri Ortadoğu ve Doğu Avrupa’da çok popüler, bildiğiniz gibi. Amerika’da da sevileceklerine inanıyoruz. Bu yüzden de muhakkak Türkiye’de Netflix orijinal dizileri yapacağız.

Politik sebeplerle ekranda artık çok fazla yer alamayan, oldukça başarılı oyuncular var. Bu oyuncuların yer aldığı projeler size sunulursa duruşunuz ne olacak?

Bu çok hassas bir konu. Her ülke için tek tek ve her ay yeniden gözden geçirmemiz bir konu bu çünkü durumlar sürekli değişebiliyor. Politik bir duruş sergilememek, taraf olmamak için özellikle dikkat ediyoruz. Ama tüm bu durumların farkındayız. Tabii ki ülkelerin yasalarına saygı duyuyoruz ama yasal bir durum olmadığı sürece kimseye karşı önyargılı değiliz. Bu durumların dünyanın hiçbir yerinde olmamasını tercih ederdim şahsen ama maalesef tüm dünyada bu tarz meseleler mevcut.

İstanbul’a geldiniz mi hiç?

4 yıl önce İstanbul’da bir hafta sonu geçirmiştim, geçen sene de tekne turumuz İstanbul’dan başlamıştı. Mucizevi güzelliği ve kültürü olan bir şehir. Zor zamanlar geçiriyor ama o güzellik kalıcı.

***

Episode Dergi’yi İndirimli Fiyatlarla Online Sipariş Vermek İçin Tıklayın

Editör

Aralık 2016'da yayın hayatına başladı. Spinoff'u, prequel'i, sequel'i, remake'i, eşi benzeri muadili olmayan, Türkiye'nin tek DİZİ KÜLTÜRÜ dergisi ve web platformu...

Related post

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir