Begüm Birgören: ‘Ya Yok Olacaksın, Ya Kendi Hikâyeni Yazacaksın’
Sezonun gençlik işlerinden “Umuda Kelepçe Vurulmaz”, FOX TV’de yayınlanıyordu. Dizinin başrollerini Begüm Birgören, Özge Özder, Mert Yazıcıoğlu, Melisa Şenolsun ve Burak Dakak paylaşıyor.
Yönetmenlik koltuğunda Cemal Şan, klavyesinde Yekta Torun, Duygu Tankaş ve Hilal Yıldız bulunuyor. Begüm Birgören’in canlandırdığı idealist İnci öğretmen, karakter yapısı itibarıyla “güçlü kadın”: Hapishanede doğmuş, annesini küçük yaşta kaybetmiş, yetiştirme yurdunda büyümüş. Şimdiyse okuldaki çocuklara sahip çıkıp, onlara yol gösteriyor. Rolünün altından başarıyla kalkan Begüm Birgören, İnci öğretmeni ve kendi gözünden “güçlü kadın”ı anlattı.
Sizce güçlü kadın kimdir?
Güçlü kadın deyince, modern dünyada kendi ayakları üstünde durabilen, hayatta kendi ideallerinin peşinde koşabilen, hayallerini gerçekleştirmek için çabalayan kadınlar geliyor aklımıza. Yani bir erkeğe mecbur kalmadan yaşayabilen bir kadın, güçlü kadındır diyoruz belki. Ama şimdi siz sorunca… Aslında bizim toplumda annelerimize, Anadolu’daki kadınlara baktığımızda hiç bu profilde değiller. Şimdi onlara haksızlık mı edelim? Bir aileyi çekip çevirmek, dağ gibi acılara göğüs germek hatta bu coğrafyada sadece kadın olmak bile zaten yeterince güçlü olmayı öğretiyor.
Kadın karakterleri canlandırırken nasıl metot izliyorsunuz? Nelere dikkat ediyorsunuz?
Aslında hikâyenin içindeki konumu, nelere maruz kaldığı ya da nasıl bir değişim yaşayacağı benim o rolü oynama isteğim oluyor. Bizim dizilerde erkeğine boyun eğmeyi yücelten, o çokça gördüğüm, kadının haddini bilmesi gerekliliğinin altını kalın kalın çizen projelerin içinde yer almak ister miyim bilmiyorum. Eğer hikâyenin sonunda kadının değişimi ya da bir eşitliği, mücadelesi olacaksa o rolü vicdanım el vererek oynamayı kabul ederim herhalde.
İnci karakterini yorumlama ve ortaya çıkarma sürecinizden kısaca bahsedebilir misiniz?
Çocukluğunda annesiyle birlikte hapishane ve ardından okul hayatı başlayınca da yetimhane şartları içinde büyümek durumunda kalmış biri. Sistemin zorluğunu sonuna kadar yaşamış ve bu yüzden de adaletle ilgili büyük dertler edinmiş. Açıkçası içinde olduğumuz coğrafyada haksızlığa uğrayan, değiştirmek için çokça çabalayan insanlar gibi. Oldukları hemen her ortamda da kolaylıkla fark ederiz ya onları, sivridirler. Onlara öykündüm diyebilirim.
“Hayatta Kalmak İçin Başka Şans Yok”
İdealist bir kadın öğretmen olarak İnci, kadın seyirci üzerinde nasıl bir etki yaratıyor? Gözlemleriniz ya da tahminleriniz neler?
Kendini geri planda bırakıp kendi mücadelesinde, onun için çok değerli olan öğrencilerine koşulsuz sevgisi ve çabası seyirci tarafından hemen kabul edildi zaten. Öğrenci tayfanın da her biri çok yetenekli ve kendi hikâyeleriyle seyircinin sevgisini kazanmış olduğu için, benim onlara verdiğim destek, seyircinin hoşuna gidiyor. “Helal hocam! Keşke sizin gibi bir hocam olsaydı! Öğretmenler bu diziyi izlesin ve İnci Hoca gibi iletişim kursalar öğrencileriyle,” gibi güzel tepkiler alıyoruz.
Peki, İnci neden güçlü?
Hayatında pamuklara sarmalanmamış, çocukluklarını çocuk gibi geçirmemiş insanların ortak olgunluğu sanırım. Bazısının 30 yaşında bile görmediği zorlukları küçücük bedenler içinde karşılamak zorunda kalınca olan oluyor bence. Hayatta kalmak için başka şans yok. Ya yok olup gideceksin ya da kendi hikâyeni yazacaksın.
Yerli dizilerde şimdiye kadarki en favori kadın karakteriniz hangisiydi?
Galiba son dönem için Hürrem Sultan diyebilirim. Oturup baştan sona izleyemesem de her denk geldiğimde takılıp kalıyordum. Seyir zevki çok çok yüksek bir karakterdi gerçekten. “Behzat Ç.”de Canan Ergüder’in savcı rolü, o erkek dünyanın içinde var olabilen çok iyi bir karakterdi bence. Dizinin ilerleyişini ve finalini bilmemekle birlikte bence “Fatmagül’ün Suçu Ne?’deki Beren Saat’in canlandırdığı karakter de önemliydi Türkiye için.