Bertan Başaran: “Kendimden punk bir film bekliyorum!”
Son zamanların çok konuşulan Kimler Geldi, Kimler Geçti dizisinin yönetmeni Bertan Başaran’a “lovebombing” yaptığım röportajımla karşınızdayım! Bertan Başaran ile yönetmelik hikayesinden, bugüne kadar izlediğimiz işlerine birçok şeyi konuştuk.
Keyifli okumalar dilerim!
Fotoğraflar: Enis Berksoy
Röportajımıza hoş geldiniz! Yönetmenlik hikayenizi anlatır mısınız? Nasıl başladı ve nereye evrildi?
Aslında mesleğe kamera asistanı olarak başlamıştım, yönetmen olmak gibi bir hayalim yoktu. Daha sonra kamera operatörlüğü yaptım ve hep hayalim olan PTOT Film’de çalışmaya başladım. Set işleyişinden iyi anladığım için yönetmen yardımcılığına geçtim. bir gün Tunay (Vural) abi, bana yönetmen olmak isteyip istemediğimi sordu. İyi para veriyorlardı, kabul ettim. Uzun bir süre PTOT Film’de çalıştım. Daha sonra Anima Film’de ve Public Film’de çalıştım. Ardından freelance olarak reklam ve klip yönetmenliği yaptım. PTOT Film’de hayranlıkla işlerini izlediğim Umur Turagay ile tanışmıştım, iyi de arkadaş olduk diyebilirim. En büyük hayalim onunla projeler yapmaktı ve sonunda Şahmaran dizisi için beni aradığında çok mutlu oldum ve gururlandım, gerisi bildiğiniz gibi….
Kliplerde, reklamlarda, dizi ve filmlerde Bertan Başaran imzasını görmek mümkün. Sahne kurgularınız ve çekim tekniğiniz açısından nasıl bir yaklaşımınız var? Özellikle “Electric Girl” (Bedük) şarkısının klibini izlediğimde “Vaaay, bunu kim çekti?!” diye Google’lamıştım.
Çok teşekkür ederim. Kendime özellikle bir tarz belirlemiş değilim. İç güdülerimle, bir projeyi okuduğumda bana hissettirdikleriyle yola çıkıyorum. Görsel dilim ise heralde mimariye, fotoğrafa ve sanata olan ilgimle şekilleniyor.
Bertan Başaran: “Gençliğim biraz rock’n roll geçti”
Ta o klip zamanında sizi bir güzel stalk’ladım ve karşımda çok karizmatik bir yönetmen var. Görsel dünyanın kendi tarzında yaratıcısı olarak bakış açınızı klasik normlar dışında tutmanızın yaşam biçiminizle ortak unsurları var mı?
Vardır heralde, gençliğim biraz rock’n roll geçti diyebilirim! :). Fazla fazla deneyimler, onlar bunlar…
Çektiğiniz kliplerde ritim senkronlarına farklı bir kurgu getirmişsiniz. Müzik yapıyor musunuz?
Müzik aleti çalmıyorum ama uzun süre kulüplerde dj’lik yaptım. Daha sonra müzisyen arkadaşlarımla remiksler ve müzik prodüksiyonları yaptım. Hatta o arkadaşlarım (Gaipten Sesler) ile ben yönetmen olduktan sonra da beraber çalıştık, çalışıyoruz. Kimler Geldi, Kimler Geçti dizisinin müzikleri de Gaipten Sesler’e ait.
Reklam filmlerini, ticari marka tanıtımlarının dışında, sizin yönetmenliklerinizde daha çok ürün-dünya yaratımı olarak algılıyorum. Reklam çekimlerinde storyboard dışında bir ek akış yapıyor musunuz?
Elimden geldiğince yapıyorum. Dediğim gibi, içgüdülerimle bir şeyler yapmayı, o an içinde yaratmayı seviyorum. Bazen storyboard’lar beni kısıtlıyormuş gibi geliyor.
Netflix yapımı Şahmaran’ın da yönetmenlerinden birisiniz… Adana’yı bize nasıl Küba gibi gösterdiniz? Sıcak tonlar ve pantonelerinizde Adana benim bildiğim varoluşundan farklı bir görüntüye sahip olmuş. Bu benim yorumum tabii ki… Siz nasıl yorumlarsınız?
Oradaki görsel dil Umur Turagay’ın eseriydi. Ben onun çok dışına taşmadan kendi görüşümü yansıtmaya çalıştım. Ama sıcağı ve zamansızlığı verme isteği bizi belki bu yöne itmiştir…
Kimler Geldi, Kimler Geçti size geldiğinde senaryoda yazılı dünyayı görselleştirirken ne hayal ettiniz?
Karakterlerin mümkün olduğunca doğal, erişilebilir ve gerçek olmasını hayal ettim. Görsel dünyada da “Ben zengin olsam nasıl yaşardım?” dedim, ortaya bu çıktı.
Kimler Geldi, Kimler Geçti şu anda dünyada rekorlar kırıyor. Dizinin oyuncu, mekan, renk paletinden kurgusuna kadar İstanbul ruhunu dünyaya gösterme şeklinizin formülü nedir?
Ne istediğimden çok ne istemediğimi çok iyi bilen biriyim. İstemediğim şeyleri yapmayınca ortaya isteyebileceğim bir şey çıkıyor diyebilirim. Yola hafif bir iş yapmak üzere çıktık: renkli, doğal ve yaşamayı dilediğimiz İstanbul’u yaratmaya çalıştık. Bir formülü var mı bilmiyorum ama aylar süren bir çalışma ve istişareler süreciydi…
Gelecek zamanda başlayan ve geçmişe dönen, sonra ara ara sahne aralıklarında zamanlar arası bizi uçuran hikayeyi yazılı metinden gerçeğe dönüştürürkenki teknik zorluk neydi?
İzleyicinin kafasını karıştırmamamız gerekiyordu. O yüzden flash-forward’ları daha sinematik bir dille anlatmaya karar verdik. Sabit kamera, ışık dili falan… Leyla’nın geçmiş anılarını ise, bunlardan ayırabilmek adına 4:3 formatta daha başka bir ışık ve renk anlayışıyla yaptık. Dizinin şimdiki zamanında benimsediğimiz kamera dili daha aktüeldi, kameramızı adeta karakterlerin arasında biriymiş gibi kullandık.
Bertan Başaran: “Serenay Sarıkaya, sınırsız geyik yapabilme potansiyeline sahip!”
Serenay Sarıkaya’nın oyunculuğuna ve enerjisine bayılan biri olarak soruyorum; sette çok eğlendiniz mi?
Çook! İnanılmaz bir enerjisi var. Herkezin tek tek moralini ve enerjisini düzeltebilme gücüne; sınırsız geyik yapabilme potansiyeline sahip!
Tüm oyuncu kadrosunu düşününce… Profesyonellik tamam ama istikrarlı bir set gününde başınıza gelen aksilikler oldu mu?
Bizim meslek tanımımız aksilikleri düzeltemek aslında… Aklıma özellikle bir anı gelmedi.
Yıllardır kürek çeken biri olarak merak ediyorum: Haliç’te Serenay Sarıkaya’nın kürek sahnelerini çekerken, suda hareketli ve bir kişi performansıyla ilerleyen teknenin çekim tekniği için nasıl bir çalışma yaptınız? Anladığım kadarıyla drone’dan çok birebir takiple çekilmiş.
İşte size aksilikten doğan bir güzellik! Aslında biz o çekimde kayığı bir platforma bağlayıp çekecektik fakat çekim günü kayık çatladı ve set amirimiz Kamil bunun güvenli olmadığını söyledi. Biz de üç kamera, 4 tekne, ortada kayık ve içinde Serenay ile bütün gün Haliç’in ortasında döne dolaşa sahneleri çekmeye çalıştık. Oldu da! Serenay da müthiş bir profesyonel. Hiç sesini çıkarmadan bütün gün sağa sola kürek çekti, bizimle bir oldu ve o günü bitirdik. Tek günümüz vardı ve en zorlandığım günlerden biriydi diyebilirim.
Dizinin marka yaratma değeri yüksek. Bunu da bir çok unsurunda gördük. Tişörtünden mekanlarına, yaptığı spor türünden (kürek dersleri için kulüplere yoğun başvurular olmuş) kullanılan araçlara kadar… Reklam geçmişinizin bu tarz bir şehirli-modern senaryonun görsel yansımasında etkisi var mı?
Var sanırım. Mesleki deformasyonumun işe yaradığını görmek güzel…
Kimler Geldi, Kimler Geçti dizisinin ikinci sezon çekimlerine haziranda başlıyorsunuz. Yine geçmiş-gelecek geçişleri görecek miyiz?
Evet!
Peki ana akım üzerine bir projede sizi görecek miyiz? Dijital platformlar hikayesinden, çekim akışına kadar daha mı özgür?
Özgür demek nahiflik olur. Sadece bölümler daha kısa olduğu için daha kontrollü ve daha planlı diyebilirim.
Ve işte o soru: uzun metraj bir Bertan Başaran filmi görecek miyiz? Nedense sizden bir bilim kurgu işi bekliyorum… 🙂
Ben de punk rock bi’ film bekliyorum kendimden! Ama benim için uzun metraj kutsal bir mecra. Sırf çektim demek için bunu yapmam, doğru projeyi yakalamayı beklerim…