“Dangerzone!”: Çizgi Dizi Archer Üzerine
“Yetişkinler için çizgi film” harika bir buluş. Zaten animasyon sanatının kullandığı teknolojiyi düşünürsek, sadece sebil sübyanı eğlemek için bu kadar prodüksiyon biraz ziyan olurdu. Hem 1993’te yayınlanmaya başlayan, içki, uyuşturucu, metal ve geri zekalılık temalarını işleyen ölümsüz eser Beavis and Butthead sonrası yetişkinler, artistliği bırakıp itiraf etmişti: Komik olursa çizgi filmi seviyoruz!
Benim sizlere övmek istediğim çizgi dizi ise bir FX prodüksiyonu olan Archer. Archer, araştırmama konu olan denekler üzerinde ilk aşamada aşırı bir heyecan yaratmadı. Oysa bir iki bölüm dişini sıkan çok şey kazandı. Evet, çizim tarzı ve hareketli objelerin akışkanlığı kendine özgü, bir miktar alışma gerektiriyor. Ama animasyon pek çok dizi için bunu söylemek mümkün. Zira Pixar ve Dreamworks tarzı sinema işlerinin pek dışına çıkmıyorsanız, ilk planda yadırgayabilirsiniz. (bkz. South Park gerçeği) Ama sonrasında, gelsin pis espriler, ardı arkası kesilmeyen laf sokmalar, inanılmaz yaratıcı hakaretler ve hiç durmayan bir aksiyon. İnsan daha ne ister?
Hikaye, Sterling Archer ve ajan dostlarının International Secret Intelligence Service yani ISIS adlı uluslar arası gizli serviste yaşadıkları maceraları konu alıyor… -du. 6. sezon itibariyle ISIS kısaltması İngilizce İŞID’a tekabül ettiğinden, dizi farklı bir yöne gitmeyi tercih etti.
Sterling Archer bu servisin, dolayısıyla dünyanın en iyi ajanı. Kendisi uzun boylu, esmer, yakışıklı… tanıdık gelmeye başladıysa sizi temin edeyim, James Bond‘la hiçbir alakası yok. Çünkü Archer centilmen ve kibar olmak bir yana, tam bir hayvan evladı. Ağzına ayar vermeden konuşan, asla operasyon dosyalarını okumayan, aklına eseni yapıp rehineleri tehlikeye atan bir adrenalin bağımlısı. Aynı zamanda bir alkolik. Gerçi ortamdaki herkes alkolik. Açıkçası birkaç bölüm arka arkaya izleyince insan kalkıp kendine de bir sürahi margarita karıştırıyor, çünkü çok güzel içiyorlar.
Archer’ın aynı gizli serviste çalışan meslektaşı uzun bacaklı, yuvarlak hatlı Lana Kane ile romantik bir geçmişi var. Arada sırada eski alışkanlıklara dönseler de Archer, kadınlara, partilemeye olan düşkünlüğü, umarsızlığı ve alkolizmi ile Lana’yı cinnetlere salıyor.
Dizi, karakterlerin “özel” yaşamlarını tasvir ederken hayal gücüne çok az yer bırakıyor. Fakat bunu “seks satar” anlayışıyla ucuz bir şekilde yapmıyor. Kimi zaman insansı robotların işin içine karıştığı bu renkli maceralar müstehcen olmaktan çok müstehzi. Patron Malory Archer işleri demir yumruğuyla yönettiğine inanan bir ana kraliçe ve Archer’ın annesi. Küstah, havalı ve az biraz korkutucu. Ancak sekreteri Cheryl’a bile laf geçiremiyor. Bunun sebebi çalışanların çoğunlukla hafif geri zekalı olması. Başarılı komedyen Judy Greer tarafından ağzını yaya yaya harika şekilde seslendirilen Cheryl, sadece vecizeleri ile bile diziyi izlettirir.
Dizinin bir mesaj kaygısı, “politically corret” olma endişesi yok. Bu içeriği kısmen yavan kılıyorsa da, diziyi kafa dağıtmak için ideal yapıyor. Özellikle Trump ve Hillary içinde kaldığımız şu dönemde, uzay istasyonunda çıplak mı gezmek ahhaha diye gülüp dertlerimizi unutuyoruz. Ancak önemli bir noktada hakkını vermek lazım. Bizde çok önemsenmeyen çeşitlilik konusu: Ana karakterler siyah, beyaz, yaşlı, genç, zayıf, iri, heteroseksüel, eşcinsel, demeden her telden yazılmış. Dizi doğruculuk görevi üstlenmediğinden olacak, bunu ne kadar kucaklayıcı olduklarını ispatlamaya çalışmadan, “Glee” havası vermeden yapmış. (Tamam bir şey demedik Glee’ye). Archer, Amerikan yapımlarında sıkça işlenen “bir grup arkadaş” konseptini, dostluğun sıcaklığından, naifliken ve nezaketten sıyırmış, alkolizm, çatışma, kaos ve ölümle coşturmuş, inanılmaz komik bir dizi.