Gabriel Guevara ile ‘Culpa Tuya’ Filmini Konuştuk – Özel Röportaj
Dünyanın Konuştuğu “İyi” Çocuklar: BTS -2- I Burcu Babal
[highlight]BTS, hem beğeniyi hem sevgiyi hem de takdiri çokça hak eden, sanılanın aksine yalnızca genç kızların değil hemen her yaş, cinsiyet ve ırktan kişinin takip ettiği, insanları çeşitli şekillerde olumlu düşünmeye ve yaşamaya teşvik eden iyi çocuklardan oluşan bir grup. Geçen haftadan devamla bu kez, grubun hayranlarıyla ilişkisine ve yarattıkları alternatif evrene yakından bir bakış atıyorum. Eğer bu yedi yetenekli gençle henüz tanışmadıysanız hâlâ çok geç sayılmaz…[/highlight]
Dürüst olmak gerekirse ben, BTS’i keşfetmeden önce ARMY’yi keşfetmiş olabilirim. ARMY (Adorable Representative M.C for Youth), BTS hayranlarına verilen resmi isim. Bizler çok bilmiyor olsak da K-Pop gruplarının hayranlarına (fan kulüpler) bir isim verilmesi, oldukça sıradan bir pratik. ARMY’yi tanıdığım dönemde grubun Spring Day şarkısı yeni yayınlanmıştı ve hayranlar bu şarkının müzik listelerinde üst sıralara yerleşmesi için ellerinden geleni yapıyordu. Bu özverili çabaya dair önüme haberler düştükçe “Allah insana böyle hayranlar versin,” cümlesinin aklımdan geçtiğini net olarak hatırlıyorum. Elbette her sanatçının, hayranlarıyla arasında özel bir bağ vardır. Ancak mevzu BTS ve ARMY olduğunda bu özel bağ, biraz daha derinleşiyor gibi.
BTS vs. ARMY: Müzisyen&hayran ilişkisi ve fazlası
Daha önce bahsettiğim üzere BTS, hayranlarıyla ilişkisini sadece müzik üzerinden değil, farklı sanat dallarıyla da kurmaya çalışan bir grup. Sosyal medyayı başarılı bir şekilde kullanan grup, hayranlarıyla çeşitli platformlar üzerinden sıklıklar iletişime geçiyor. Bir defa ortak Twitter hesaplarını sık sık güncelleyerek günlük hayatlarına dair paylaşımlarda bulunuyorlar. O gün giydikleri kıyafet, yedikleri yemek, son zamanlarda dinledikleri şarkılar, kendi çektikleri fotoğraflar ya da seyahat ettikleri şehir gibi… Bunun haricinde ünlülerin canlı yayınlarla hayranlarıyla buluşmasına olanak sağlayan V LIVE (Vapp) ile yaptıkları yayınlarda da o dönem neler üzerinde çalıştıklarından, albüm hazırlık süreçlerinden, izledikleri filmlerden, okudukları kitaplardan bahsedebiliyor (RM’in tavsiye ettiği kitapları okumak için kurulmuş bir kitap kulübü dahi var), hayatlarında neler olup bittiğine dair hayranlarına güncel bilgiler veriyorlar. Üyelerin kendi doğum günlerinde sadece hayranlarla söyleşmek için yaptığı, yüz maskesi uygularken ya da yemek yerken açtıkları canlı yayınlar bile sözkonusu. Grup, Billboard Ödülü aldıktan ve American Music Awards performansları ardından da, hayranlarıyla kutlama yapmak için canlı yayın yapmıştı. Bu yayınların büyük kısmında Korece konuşuyor olsalar da, izlenme oranları yüzbinleri buluyor.
Twitter paylaşımları ve V LIVE canlı yayınları haricinde, başka (reality show benzeri) programları da var. Bangtan Bomb ve BTS Episode, çıkış yaptıkları dönemden bu yana belirsiz aralıklarla resmi YouTube kanalları BANGTAN TV‘de yayınlanan web serileri. Bu kısa videolarda günlük hayatlarında ve sahne arkasında neler yaşadıklarını tüm samimiyetiyle izleyebiliyorsunuz. Bazen müzik videolarının ya da albüm fotoğraf çekimlerinin kamera arkası görüntüleri paylaşılıyor, bazen de grubun kendi müzik videolarını ilk defa izlerkenki tepkileri…
BTS’in kendini mutlu ettiğini, grubu bu yüzden takip ettiğini söyleyen Pınar (29, İSG teknikeri), favori BTS programı olarak Bangtan Bomb’u görüyor, ne zaman canı sıkılsa, tadı kaçsa açıp bir Bangtan Bomb izlediğini söylüyor; Bangtan Bomb onun vazgeçilmezlerinden.
Son zamanlarda grubun yoğun programı sebebiyle eskisi kadar sık yayınlanmıyor olsa da, özellikle ilk dönem Bangtan Bomb’lar bağımlılık yaratacak derecede eğlenceli ve komik. (Uyaralım; izlemeye başladığınızda geri dönüşü olmayan bir yola girmiş olabilirsiniz!)
BTS’in her hafta V LIVE üzerinden düzenli olarak yayınladığı bir içerik de Run BTS! Bu yarımşar saatlik programlarda grup üyelerini genellikle birbirleriyle yarışırken görüyoruz. Bazen yemek yapıyorlar, bazen Twister gibi bir oyun oynuyorlar, bazen de bir korku parkındaki zombiler arasından çıkış yolunu arıyorlar. Konsept ve yarışlar, her hafta yapım ekibi tarafından belirleniyor ve değişiyor.
V LIVE üzerinden yayınlanan bir diğer seri de Bon Voyage. Şimdiye dek 2 sezon olarak yayınlanan bu programda, üyelerin tatil hallerini izliyoruz. İlk sezonda Kuzey Avrupa’yı ziyaret eden grup, 2. sezonda Hawaii’ye gitmişti.
BTS’i azimleri ve çalışkanlıklarıyla ABD’de hem iki işte çalıştığı hem de eğitimine devam ettiği zorlu hayatında bir ilham olarak gördüğünü belirten İlkiz (25, öğrenci), en sevdiği BTS reality show’unun Bon Voyage olduğunu söylüyor: “Çünkü üyeler, en çok bu programda olabildiğine doğallar.”
İşte tüm bunlar, grubun hayranlarıyla iletişimini her daim sıcak tutuyor ve hayranların grup üyelerini daha yakından tanımasına olanak sağlıyor.
Diğer taraftan BTS, geldiği yeri ve başladığı noktayı unutmayan bir grup, kendilerine underdog (ezik, mazlum) demekten bile çekinmiyorlar. Bu alçakgönüllü hal (popüler olmadan önceki ve sonraki), onların ayaklarının yere basmasını sağlıyor. Her fırsatta “Biz, sadece müziğimizi insanlara dinletmeye çalışan, sıradan gençleriz,” diyen grup üyeleri, yine her fırsatta hayranlarına duydukları minnettarlığı belirtiyor. İşte bu minnettar olma durumu, aslında fazlasıyla karşılıklı…
Yeşim (30, kalp-damar cerrahı), izlediği bir K-Dramada yer alan bir idolü araştırırken K-Pop ile tanışmış. BTS’i orijinal hali ve samimiyetlerinin farklı kıldığını söylüyor ve ekliyor: “Ve içtenlikleri… Onları izlerken, dinlerken ve okurken samimiyetlerini hissetmemek mümkün değil. Gerçekten bu işi severek yaptıkları, hayranlarına değer verdikleri belli oluyor, bunu hissediyorsunuz.” Ayrıca onlarla tanıştığı döneme dair olarak “Özel hayatımda ve işimde çok zorlandığım hatta her şeyi bırakıp gitmek istediğim bir dönemde karşıma çıktılar. Her şeyden önce onların azmine ve sabrına hayran kaldım. Şarkıları ve hayata bakış açıları beni çok etkiledi. O zorlu dönemi atlatıp yoluma devam edebildim ve bunda BTS’in payı çok büyük,” diyerek, grubun hayatı için ne kadar olumlu bir etkiye sahip olduğunu da özetlemiş oluyor.
İlknur’a (24, satınalma uzmanı) ise BTS, psikolojik sorunları konusunda çok yardımcı olmuş. “Bana bir şey olduğumu bir şeyleri başarabileceğimi hatırlatıyorlar. BTS ile tanıştığımda depresyon ve anksiyeteyle savaşıyordum. Hâlâ da savaşıyorum ama onlar sayesinde atak dönemlerim artık o kadar kötü geçmiyor. İlk tanıştığım zamanlarda kendimi nasıl bu hayattan koparırım diye düşünüyordum ama onlar, bana bir şeyleri başarabileceğimi gösterdiler. Ne zaman yorgun hissetsem, ne zaman bu dünyadan gitmek istesem durup derin bir nefes almamı sağladılar. Hâlâ da sağlıyorlar,” diyor ve içtenlikle ekliyor: “Sanırım bu yüzden onlara hep minnettar kalacağım.”
İşte BTS, hem yaptıkları şarkılar hem kendi karakterleri hem de paylaştıkları eğlenceli içeriklerle dünya üzerindeki pek çok farklı kesimden insanın hayatına dokunabilmeyi başarabilen özel bir grup.
BTS Alternatif Evreni: Uçsuz-bucaksız teoriler ve fazlası
Yazının ilk kısmında kısaca bahsettiğimiz üzere BTS, kendi alternatif evrenlerini I Need You şarkıları ile kurgulamaya başladı. Bu evren, yazdıkları şarkılar, bu şarkılar için çekilen müzik videoları, kısa filmler, online olarak ve albümlerle yayınlanan metinler (mektuplar), afişler, fotoğraf çekimleri, dans koreografileri, konser&ödül töreni performansları ve hatta konsept kıyafet stilleriyle besleniyor ve genişlemeye devam ediyor. Yaratılan bu alternatif evrendeki karakterlerin üyelerin kendisi olduğunu düşünmek hatalı olacaksa da, bu karakterlerin üyelerin kendi hayatlarından izler taşımadığını düşünmek de doğru olmayacaktır.
Evet, karşımızda grubun yedi üyesini temsil eden yedi karakter ve onların farklı kanallardan izlediğimiz hikâyesi var. Uzun yıllardır sinema, müzik, dizi piyasasını yakından takip eden biri olarak; bu şekilde ortaya konulan bütünleşik bir sanat yaklaşımını yenilikçi ve heyecan verici bulduğumu söylemeliyim. Yalnızca grubun tüm ayrıntılarını bildiği bir evren var ve biz o evrende yaşanmış bir hikâyenin farklı bölümlerini izliyoruz. Buradaki kurnazlık, hikâyenin belli bir kronolojik sırayla izleyiciyle buluşmuyor oluşu. Ne, ne zaman yaşandı, geçmişte yaşananları mı yoksa şimdi olanları mı izliyoruz, izlediklerimizin hangisi gerçek, hangisi hayal, hangisi rüya bunların hepsi belirsiz ve işte bu yüzden internette yüzlerce, binlerce farklı teori bulunuyor… Ben, çok fazla teorilerde kaybolan biri olmadım, hikâyenin ne olduğunu anlamaktan ziyade bana ne hissettirdiğiyle ilgileniyorum ancak tüm bu ayrıntıların hayranlar tarafından anlamlandırılmaya çalışılması da anlaşılabilir. Gün gelip her ayrıntının ortaya çıkıp çıkmayacağı, bütün resmin izleyiciye sunulup sunulmayacağı belirsiz olsa da hayranların temennisi, bir gün tüm hikâyenin bir belgesel olarak paylaşılması…
BTS, Wings albümlerinin Hermann Hesse’nin Demian kitabından ilham alınarak oluşturulduğunu açıkladı. Bu albümde yer alan yedi solo parça için, yedi ayrı kısa film çekildi ve bunların her birinde kitaptan pasajlar okundu. Albümün çıkış parçası Blood, Sweat and Tears‘ın müzik videosunda da olduğu gibi.
BTS’in Daesang (Büyük Ödül) aldığı MAMA 2016’da (Mnet Asian Music Awards) her şey, grubun sahne tasarımı ve tüm dans koreografileri dahil Wings albümünün konseptine uygun olarak hazırlanmıştı (Kesinlikle izlediğim en iyi performanslardan birisi, büyüleyici bir sahne şovu, izlemenizi tavsiye ederim.)
Grubun edebiyat etkileşimi bu kadarla sınırlı değil. You Never Walk Alone albümünde yer alan Spring Day parçasının ve müzik videosunun da yazar Ursula K. LeGuin’in kısa hikâyesi The Ones Who Walk Away from Omelas‘dan esinlenerek oluşturulduğu söyleniyor ki müzik videosunda ismi Omelas olan bir motel de açıkça görülüyor (şarkının çoğu çocuk 304 kişinin hayatını kaybettiği Kore’nin en büyük trajedilerinden Sewol feribot kazası için ağıt olarak yazılmış olabileceği de söylentiler arasında.)
Alternatif evren genişlemeye Love Yourself: Her albümüyle devam etti. BigHit kimsenin beklemediği bir anda yeni konseptin görsellerini Twitter üzerinden yayınlamaya başlayıp hayranlar üzerinde büyük bir şok etkisi yarattı. Ardından gelen yeni kısa filmler Highlight Reel videolarıyla ise hikâye, biz faniler için iyice içinden çıkılmaz bir hal aldı.
Sözkonusu BTS olduğunda, hayranlar en küçük ayrıntıya bile spoiler olarak yaklaşıyorlar ve bunda da haksız değiller. Çünkü bir ödül töreninde, bir üyede yer alan geçici bir dövme, ilerleyen günlerde karşımıza albüm ismi olarak çıkabiliyor. Her ayrıntı, bu alternatif evrendeki büyük yapbozun bir parçası aslında.
Bunun en güzel örneklerinden bir diğeri de, RM’in Billboard Ödülü’nü kabul ederken yaptığı tarihi konuşmada söylediği “Love myself, love yourself” sözü. Bunu söylemesinden aylar sonra Love Yourself albüm ismi olarak; Love Myself ise grubun şiddete karşı başlattığı UNICEF kampanyasının ismi olarak karşımıza çıktı.
BTS, bir müzik grubu olsa da hikâyesini müzikle beraber edebiyat, sinema, dans ve fotoğraf gibi farklı sanat dallarını kullanarak anlatmaya çalışıyor. Ortaya çıkan iş, izlemesi ve dinlemesi hoşumuza giden, yer yer sembolik ve çok ayrıntılı olabilen, estetik bir sanat eseri ve bu, gerçekten muhteşem…
BTS, hem beğeniyi hem sevgiyi hem de takdiri çokça hak eden, sanılanın aksine yalnızca genç kızların değil hemen her yaş, cinsiyet ve ırktan kişinin takip ettiği, insanları çeşitli şekillerde olumlu düşünmeye ve yaşamaya teşvik eden iyi çocuklardan oluşan bir grup. Eğer henüz tanışmadıysanız hâlâ çok geç sayılmaz…