Ege Erkal: “Bahar, hayatta bilmediğim birçok duyguyu deneyimlediğim bir proje oluyor”

 Ege Erkal: “Bahar, hayatta bilmediğim birçok duyguyu deneyimlediğim bir proje oluyor”

Son zamanların en popüler dizisi Bahar’ın platonik âşığı Doruk karakterini canlandıran Ege Erkal ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Maltepe Üniversitesi’nde tiyatro eğitimi alan ve sahne arkasında da pek çok farklı pozisyonda çalışan Ege Erkal ile oyunculuk serüvenini, Bahar dizisindeki rolünü ve hedeflerini konuştuk.

Fotoğraf: İsmail Ege Tonbul

Maltepe Üniversitesi’nde tiyatro okumuşsunuz. Hep oyuncu olmak mı istiyordunuz?

Hayır, oyunculuk hiç aklımda yoktu. İlkokul, ortaokul ve lisede içe kapanık bir çocuktum. O yüzden bana çok uzak bir işti. Yıllarca lisanslı olarak futbol oynadım. Hayalim futbolcu olmaktı zaten. Daha sonra okul ve futbol arasında tercih yapmam gerekti. İkisini aynı anda yürütmek biraz zor oluyordu. Ben de okulu tercih ettim.

O dönem, edebiyat hocam bize bir tiyatro oyunu izleme ödevi vermişti. İstanbul Şehir Tiyatroları’nda Sırça Hayvan Koleksiyonu oyunu oynuyordu. Onu izlemeye gittim ve çok etkilendim. Benim de orada olmam gerektiğini düşündüğümü hatırlıyorum ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. Tabii ben kendimi buna zor ikna ettim. “Ben yapabilir miyim?” sorusu hep kafamda vardı. Daha sonra Kadıköy Emek Tiyatrosu’nda kursa yazıldım ve yolcuğum orada başladı. Oradaki hocalarım, “Konservatuvar düşünmez misin?” dedi. “Ben mi? Nasıl? Olur mu benden?” gibi kafamda sorular dönmeye başladı.

Kurs bitince orada asistanlık yapmaya başladım. İşin mutfağından geliyorum biraz. İlerleyen zamanda orada konservatuvara hazırlandım ve 2019 yılında Maltepe Üniversitesi Sahne Sanatları Bölümü’nü kazandım ve yolculuğum başladı.

Özel tiyatrolarda oyunculuk kariyerinin yanı sıra sahne arkasında ışık-ses operatörlüğü, sahne teknisyenliği gibi pek çok pozisyonda da çalıştığınızı öğrendim. Tiyatro sahnesinden ekrana uzanan yolculukta neler yaşandı?

Tiyatronun sadece oyunculuk alanıyla ilgilenmek istemedim. O dönem ışık yapmak fikri heyecan verici duruyordu. O da aslında bir nevi oyunculuk. Belki sahne üzerinde gözükmüyorsun ama oyunun akışında önemli bir rol alıyorsun. Oyuncuyla beraber hareket etmek, doğru zamanlamayla ışık geçişlerini yapmak… Oyunun akışını etkileyen kritik durumlar oluyor bazen. Bahar dizisinin kadrosunda yer alana kadar da bu işi yapıyordum. Benim için öğrencilik yıllarımda gelir elde ettiğim bir alandı.

Ege Erkal: “Ben de sevince Doruk gibi seviyorum”

Bahar: Uyanmaya Hazır mısın? rol aldığınız ilk televizyon dizisi. Sezona damgasını vuran bir işle ekrana gelmek nasıl hissettiyor, senaryoyu ilk okuduğunuzda bu kadar ses getireceğini düşünüyor muydunuz?

Müthiş hissettiriyor tabii. Hayatta bilmediğim birçok duyguyu deneyimlediğim bir proje oluyor. İlk okuduğumda çok heyecanlandırmıştı senaryo. Aslında işin belli bir ortalamanın çok üstünde olacağından emindim ama bu kadar iyi çekileceğini açıkçası düşünmemiştim. Bu noktada Neslihan Hoca, Mehmet Can Hoca ve bütün yaratıcı ekibin başarısı çok büyük.

Bahar’ın bu kadar sevilmesinin sebebi sizce nedir?

Türkiye’nin içinde bulunduğu buhranın bunda etkisi çok büyük. Biz okuduğumuz ve izlediğimiz şeylerden çok çabuk etkilenen bir toplumuz. Gün içinde zaten birçok kötü şeye maruz kalıyoruz. İnsanlar artık eve gittiğinde biraz gülmek, eğlenmek istiyor. Bahar’ın eğlenceli sahnelerinin olması, oyuncu kadrosu ve yaratıcı ekibin yorumlayış biçimi işin sevilmesinde büyük rol oynuyor.

Birbirinden usta isimlerle çalışıyorsunuz; üstelik bu isimlerle karşılıklı sahneleriniz de yoğun. Set ortamını bize biraz anlatır mısınız? Mesela çekerken en eğlendiğiniz veya en zorlandığınız sahne hangisiydi?

Ben usta isimlerin olduğu kadroya dahil olduğumda çok heyecanlanmıştım. Öğrencilik yıllarımda hayranlıkla izlediğim isimlerdi ve onlarla karşılıklı oynama şansına sahip olmak inanılmaz heyecanlı hissettiriyor. Set, bizim genç ekip için biraz konservatuvar gibi geçiyor. Çünkü Demet abla, Mehmet abi ve Buğra abi bize çok fazla yardımcı oluyorlar. Çekerken çok eğlendik klişesine inanmazdım ama gerçekten çektiğimiz her sahnede çok fazla eğleniyoruz ama en unutamadığım, 3. bölümde Doruk’un Bahar’ı hayal etme sahnesi sanırım. Çekerken epey gülmüştük. Şu ana kadar zorlandığımız pek sahne olmadı, sadece kalabalık sahneler, trafik ve takip etme açısından biraz zorlayıcı oluyor.

Doruk çok renkli ve eğlenceli bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Doruk’la ortak noktalarınız var mı?

Ben de sevince Doruk gibi seviyorum. Bazen o duygunun içinde kaybolabiliyorum. Sanırım en bariz ortak noktamız bu diyebilirim.

Ege Erkal: “Doruk, ismi gibi çok doruklarda yaşıyor aşkını. Bence Timur ve Evren’den daha fazla Bahar’ı düşünüyor.”

Doruk, Bahar’a olan platonik aşkıyla ön plana çıktı, bu noktada Doruk’la empati yapmanızı istesem onun hisleri hakkında ne söyleyebilirsiniz? Sizce Doruk bu aşkı nasıl yaşıyor?

Doruk, ismi gibi çok doruklarda yaşıyor aşkını. Bence Timur ve Evren’den daha fazla Bahar’ı düşünüyor.

Doruk hisleri konusunda çok açık biri, her duyguyu çok yoğun yaşıyor. Biz acı çektiği, zor durumlara düştüğü anlara da çok gülüyoruz. Bu konuda siz nasılsınız? Duygularınızı sonuna kadar yaşayan birisi misiniz?

Ben maalesef Doruk gibi değilim. Duyguları ve olayları içimde yaşarım. Bu konuda Doruk gibi olmak isterdim.

Doğaçlamaları daha çok tiyatro sahnesinde görmeye alışığız. Bahar dizisindeyse oyuncuların pek çok doğaçlama sahnesi var, sosyal medyada da bu sahneler çok konuşuluyor. Bir tiyatrocu olarak siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Dizide sizin de doğaçlama yaptığınız sahne var mı?

Bu konuda Neslihan Hoca çok özgür bırakan bir yönetmen. Bize doğaçlama konusunda çok alan tanıyor. Tabii ki yazılan keyifli sahneleri de gördükçe bu durum bizi ekstra iştahlandırıyor. Belli bir olayın dışına çıkmadan yapılan her doğaçlama anını kıymetli buluyorum. Çünkü ister istemez metin, oyuncuya bir yere kadar yardımcı olabiliyor, mesela asistan odasında senaryoya hizmet edebileceğini düşündüğümüz çoğu sahnede doğaçlama yapmaya çalışıyoruz.

Kuş Uçuşu’nun 3. sezonunda da rol aldınız. Nasıl bir deneyimdi dijital bir projede yer almak?

Güzel bir deneyim oldu. Benim ilk set tecrübemdi. Hayatımda ilk defa set ve kamera görmüştüm. Biraz ortamı gözlemleyerek geçti açıkçası. Oradan edindiğim tecrübeyle Bahar setinde biraz daha rahattım.

Bundan sonrası için hayalleriniz ne? Gelecekte nasıl bir rol canlandırmak istersiniz?

Güzel bir işle başlangıç yaptığımı düşünüyorum. Bundan sonra ne olur bilmiyorum ama uzun yıllar bu işi tutkuyla yapmak istiyorum. Kendi oyunculuk sınırlarımı zorlayacağım karakterler oynamayı çok isterim.

Canlandırmak istediğiniz spesifik bir karakter veya yer almak istediğiniz bir proje var mı?

Kesinlikle bir gün Hamlet oynamak istiyorum.

Peki, siz neler izlemekten keyif alıyorsunuz? Takip ettiğiniz diziler var mı, neler önerirsiniz okurlarımıza?

Son zamanlarda izlediğim Baby Reindeer, Ripley ve Magarsus oldukça etkili işlerdi. Özellikle Ripley görüntüleriyle hayran bıraktı. Baby Reindeer’ın da hikâyesi ve işleniş biçimi etkileyiciydi. Brooklyn Nine-Nine ve Rick and Morty de tekrar tekrar açıp izlediğim işler.

Ege Erkal ile yaptığımız bu röportaj, Episode derginin 57. sayısında yayımlanmıştır.

Yağmur Çöl

İstanbul'da doğdu, İstanbul'da yaşıyor. Karşılaştırmalı Edebiyat bölümünde okudu. İngiliz ve Alman Edebiyatına, polisiyeye ve sinemaya meraklı.

Related post

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir