Başrollerinde Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç’ın Yer Aldığı ’39 Derecede Aşk’ın Fragmanı Yayınlandı
Kaan Müjdeci, Dünya Prömiyeri Öncesinde ‘Hamlet’ Dizisini Anlattı
Gain ekranlarında izleyiciyle buluşacak Hamlet dizisinin yönetmeni Kaan Müjdeci, dizinin Series Mania festivalindeki gösterimi öncesinde Variety dergisine konuştu.
Gain‘in yeni dizisi Hamlet’in dünya prömiyeri yönetmen Kaan Müjdeci‘nin yanı sıra başrol oyuncuları Elit İşcan ve Erdal Beşikçioğlu’nun katılımıyla Fransa’nın Lille kentinde düzenlenen Series Mania festivalinde 29 Ağustos akşamı gerçekleşmişti. Kaan Müjdeci, gösterimin öncesinde verdiği bir röportajda diziyi anlattı. Müjdeci, Variety dergisinden J.D. Linville’nin sorularını cevapladı. Biz de bu röportajı sizler için çevirdik.
Hamlet öyküsünü modern Türkiye bağlamında yeniden anlatmak konusunda size ne ilham kaynağı oldu?
Hamlet‘i seçmemin nedeni, tüm Shakespeare oyunlarından daha basit bir dramaturjiye ve aynı zamanda en az didaktik anlatıma sahip olması. Ben büyük bir Shakespeare hayranıyım, bu yüzden bu özel hikayeyi yeniden anlatmak istedim. Pandemi sırasında İstanbul açıklarındaki adalardan biri olan Büyükada’ya taşındım. At arabaları ve sahipleri orada bir imparatorluk gibidir ama geçen yıl İstanbul’da ve ülke çapında yaşanan siyasi değişimler nedeniyle bu imparatorluğun çöküşüne tanık oldum. Bu durum Türkiye’de de pek çok şeyi temsil ediyor. Bu gerçeğe en çok uyanın, Büyükada’da yaşananlarla aynı örüntüye sahip olan Hamlet‘in hikayesi olduğunu düşündüm.
Atlar, hem hikayenin bir unsuru hem de bir motif olarak bu dizide nasıl bu kadar önemli bir rol oynadı?
Shakespeare’in eserini yeniden canlandırırken, onu başka bir zamanda yazdığının daima farkındaydım. Şimdi 2021 yılındayız. Ama 400 yıl önce insanlığın doğayla farklı bir ilişkisi vardı. İnsanlar doğaya şimdiki gibi zarar vermiyorlardı. Bugün, bu ilişki daha da farklı. Bugün Shakespeare’in hikayesini yeniden anlatırken insanların vicdanını; iyiyle, kötüyle, hayvanlar ve doğayla olan ilişkilerini ayrı ayrı ele alamazsınız. Bu yüzden bu hikayeyi sorgulamayı ve tema olarak hayvanlara ve doğaya yer vermemeyi doğru bulmadım. Hikayeyi doğru yola sokmak için atları seçtim ve diğer birçok hayvanı…
Hamlet dizisinin sinematografisi, gerilimi ve gizemi derinleştiren karamsar bir ruh hali yaratıyor. Dizi için yaptığınız bazı görsel seçimlerden bahseder misiniz?
Hamlet tam da insan doğasının katmanlarına ve insanların kendilerini sorgulama biçimlerine daldığımız türden bir hikaye. Bu sorgulamayı yaparken, bu hikayeyi yürütmenin başka bir yolunu bulamadım. Bir bütün olarak bakıldığında dizinin aydınlıktan karanlığa, ardından katmanlar halinde tekrar karanlıktan aydınlığa geçtiğini görebiliyoruz. Bu geçişi izleyen hayvanları görüyoruz. Yani biz aslında insanları izleyen hayvanları ve hayvanları izleyen insanları izliyoruz. Görsel olarak, önde insanlar ve arkada bir hayvan ya da önde bir hayvan ve arka planda bir insanın olduğu birçok sahne var. Hamlet‘in hikâyesinde de bu tür derinliklere rastlamak mümkündür.
Hamlet oyunundaki geleneksel olarak erkek baş kahramanı dizide aktris Elit İşcan oynuyor. Bu uyarlamada baş kahramanın cinsiyetini değiştirmek istemenize ne sebep oldu?
Aslında Hamlet‘i bir erkek olarak görmüyorum. Dizide de Hamlet, esasında cinsiyetsiz. Onun prens olmasının nedeninin yazıldığı dönemin iklimiyle ilgili olduğuna inanıyorum. Bunu bu yapıda göstermek için Hamlet’i üç karaktere bölüştürdüm. Bunun temel nedeni, 19 yaşındaki bir kızın söyleyemeyeceği bazı şeylerin olmasıydı. Belki 400 yıl önce bir şehzade söylerdi bunları ama bugünün dünyasında bir faytoncunun kızı söyleyemez. Bu yüzden Elit’in karakterine ilaveten Hamlet’in bir parçası olarak 85 yaşındaki gizemli bir karakteri de ekledim diziye. Böylece Hamlet’in aslında deneyim sahibi olduğunu ve çevresinde olup bitenlerden daha üstün olduğunu gösterebilirdim. Üçüncü Hamlet olarak ise Hamlet’in erkeksi yönlerini biraz da olsa göstermeye ihtiyacım vardı, bu yüzden Nuh’u ekledim. Niyetim aslında Hamlet’i bu üç karakterin birleşimi olarak sunmaktı.