MUBI FEST, İstanbul Kadıköy Kaymakamlığı’nın Kararı Nedeniyle İptal Edildi
Kerem Bürsin ile ‘Mavi Mağara’yı Konuştuk
Mavi Mağara, birçok Türk dizisinin yanı sıra Taş Mektep ile yıldızı parlayan Altan Dönmez’in yönettiği bir Prime Video Orijinal filmi. Geçtiğimiz hafta yayına giren yapımla ilgili merak edilenleri başrol oyuncusu Kerem Bürsin’e sorduk. Osman Kaya ile birlikte filmin senaryosunu da yazan Bürsin, projenin ortaya çıkış noktasını, aşkı ve filmin ana temasını oluşturan hayatın mistik yönlerini anlattı.
Kerem Bürsin: Film yapımının her kısmına âşık ve meraklı bir insanım, sihrine inananlardanım.
Size her zaman aktör olarak sorular yönetiriz ama bu sefer hikâyenin yaratıcısı olmak nasıl bir duygu?
Kısaca belirtmek gerekirse bu inanılmaz bir duygu. Bir hikâyeyi, karakterleri, dünyayı yaratıp sonra onların hayata geçmesini görmek tarif edilemez bence. Yakınlarım çok iyi bilir; hikâye üretmek, çabaladığım ve delilik diyecek derecesinde zamanımı verdiğim, zevkle, merakla, heyecanla ve tutkuyla yaptığım bir şeydi. Film yapımının her kısmına âşık ve meraklı bir insanım, sihrine inananlardanım.
Yola nasıl çıkıldı? Yaratım sürecini çok merak ediyorum. Siz mi bir projeye dahil oldunuz yoksa zaten bir hikâyeniz vardı ve onu hayata geçirmek için yola mı çıktınız?
Açıkçası yıllardır üzerinde çalıştığım bir projeyi bitiriyorduk. Osman Kaya ile çalıştığımız, “Bi’Tuhaf Hikaye” diye adlandırdığımız bir iş ve Mavi Mağara gibi bir işle hiç alakası olmayan bir dünya. Bu arada bana bir iş gelmişti, aşk nüansları olan ve tabii ki neden böyle işlerin teklif edildiğini anlıyorum. Ancak herhalde biraz daha derin, biraz daha oyuncaklı bir şey istiyordum ve bunu tam olarak anlatamadım.
Toplantıdan döner dönmez, anlatmak için bir hikâye yazmaya karar verdim. Aşk ile alakalı ne anlatmak isterdim ve nasıl anlatmak isterdim diye kendime sorunca bu hikâye ortaya çıktı. Hemen defterime sahne sahne tüm hikâyeyi oluşturdum. Sonra Osman Kaya (çok yakın arkadaşım, inanılmaz bir yönetmen ve aynı zamanda her projemizi birlikte yazıyoruz) ile oturduk ve bir haftada ilk taslağı yazdık. Bu proje benim adıma genel hatlarıyla su gibi aktı. Ama hayatımda bir aşk hikâyesi yazacağımı hiç düşünmezdim. Hatırlıyorum, yazarken Osman Kaya ile hep bunun şakasını yapıyorduk. Ama şimdi iyi ki olmuş diyorum.
Cem şimdiye kadar en duygusal performanslarınızdan biri, Cem’in duygusal yolculuğunu ekrana yansıtmak için nasıl bir hazırlık sürecinden geçtiniz, zorlayıcı bir an var mıydı?
Cem’i oynarken çok tatlı bir beş hafta geçiremedim çünkü genel anlamda çok ağır yükleri olan bir karakterdi ve zaten yaşadığı durumun karmaşası çok tatlı değildi. Tabii ki sette eğleniyorduk ama o duygulara sürekli girmek yıpratıcı bir süreç oldu. Bir yandan hikâyeyi yazıp karakteri yaratınca daha kolay oluyor ancak diğer yandan karakterin derinliğini çok iyi bilmek ve bildiğin için onu hayata geçirmek oldukça zordu.
Genelde karizmatik iş adamı rollerinde izlediğimiz sizi Mavi Mağara‘da bir asker olarak görüyoruz. Belki de ilk kez uzun sakallı, berduş denebilecek bir Kerem Bürsin izleyeceğiz hatta. Bu rol sizin için nasıl bir değişimdi?
Oynadığım en olgun rollerden biri diyebilirim. Ruhunun olgun ve bulunduğu mevzunun oynadığım tüm karakterlerden en ağırı olduğunu düşünüyorum.
Kerem Bürsin: Bence aşk hem şans hem de sabır ile alakalı. Bu kadar hızlı tempoda ilerleyen bir hayat düzeninde onu bulmak gerçekten zor. Ancak ben aşkın ölümsüzlüğüne inanıyorum ve onu bulabilirsen çok şanslısın.
Film, Cem’in kişisel yolculuğuyla iç içe geçmiş mistik bir havaya sahip. Sizce bu mistik öğeler, filmin duygusal derinliğini ve hikâyeyi nasıl güçlendiriyor? Bence daha gerçekçi kılmış, o yüzden soruyorum.
Dikkatimizi verdiğimizde hayat bize bir sürü şey sunuyor aslında ama bakmasını bilmezsek fark etmiyoruz. Son cümlenize katılıyorum, bu inandığım bir durum. Bence bu ince bir çizgi çünkü hem bu doneleri vermek istiyorsun, ancak seyircinin farkına varmasını da istemiyorsun. Diğer yandan bir kez daha izleyince hem seyirci için hem Cem için her şeyin göz önüne serildiği görülüyor. Karakterin yaşadığını seyirciye de yaşatmayı hedefliyoruz.
Uluslararası arenada büyük bir hayran kitleniz var. Yıl boyu başka ülkelerdeki televizyon fuarlarını takip ediyorum. Direkt adı ve soyadı ile merak edilen nadir oyunculardan birisiniz. Mavi Mağara, Prime Video’da küresel olarak yayınlanacak. Sizce uluslararası izleyiciler bu filmle nasıl bağ kuracaklar, özellikle karakterinin duygusal hikâyesi göz önünde bulundurulduğunda?
Beğenmelerini umuyorum. Yazdığım hikâyelerin gerçekten evrensel olmasına çok dikkat ediyorum ve buna önem veriyorum. Böyle olması birçok şeye fırsat doğuruyor. Aşk zaten evrensel bir tema. Aynı zamanda eminim ki hepimiz hayatımıza dönüp baktığımızda ne kadar hızlı aktığını fark etmişizdir. Aslında o kurduğumuz hayalleri, yapmak istediğimiz şeyleri o kadar ötelemişiz ki, değer mi?
Filmi aslında mağaranın içinde çekmek istemişsiniz ama fokların doğum zamanına denk geldiği için vazgeçmişsiniz ki takdire şayan ve herkesin bilmesi gereken bir hareket. Peki, filmin bir bölümünde size arkadaşlık eden köpek yavrusu şimdi kiminle?
Evet, botla keşif yapmak için Mavi Mağara’ya doğru çıktığımızda iki harika insan yanımıza gelip bölgedeki mağaralarla ilgili durumu izah ettiler. Yıllardır bu mağaraları koruyor bu insanlar. Yönetmenimiz ve çok değerli abim Altan Dönmez duyar duymaz gerçek mağara fikrinden ilk vazgeçenlerden oldu. Gerçekten muazzam bir karardı ve bu kararı aldığımıza çok mutluyum. İsteğimiz, insanların da buna saygı duyup hiçbir şekilde gitmemeleri. Köpeği sahiplenme konusunda Devrim ile ben arada kalmıştık. Biri zaten sahiplenecekti ve güvenilir biri olduğunu öğrendik. Umarım çok mutlu ve çok güzel bir hayatı vardır.
Kerem Bürsin: Yazdığım hikâyelerin gerçekten evrensel olmasına çok dikkat ediyorum ve buna önem veriyorum.
Artık eskisi kadar aşk filmi çekilmiyor. Ben bunu biraz da aşk anlayışının değişmesine, bireysel hayatların öne geçmesine bağlıyorum. Aşka inananların sayısı giderek azalırken sizin aşkın ölümsüzlüğüne dair bakış açınız nedir acaba?
Bence elbette karşımıza sevdiğimiz, beğendiğimiz ve güzel anılar biriktirdiğimiz insanlar çıkıyor ancak günümüzdeki aşkı eski, klasik aşk olarak tanımlayabiliyor muyuz bilemiyorum. Bunu yaşamak isteyen bir kitle var mı onu da bilmiyorum. Bence aşk hem şans hem de sabır ile alakalı. Bu kadar hızlı tempoda ilerleyen bir hayat düzeninde onu bulmak gerçekten zor. Ancak ben aşkın ölümsüzlüğüne inanıyorum ve onu bulabilirsen çok şanslısın.