Korku-Fantastik Yazarı Mehmet Berk Yaltırık’tan 4 Dizi Tavsiyesi
Hem tarihçi, hem korku-fantastik öykü yazarı Mehmet Berk Yaltırık, EpisodeDergi.com okurları için korku dizileri özelinde, özel notlarla dört adet dizi tavsiyesinde bulundu.
Türkiye’de korku ve fantastik edebiyat namına pek bir şey yapılmadığı yanılgısına karşılık bu türe kendini adamış birçok yazar ve kuruluş olduğunu söyleyerek söze başlayalım; bu alandaki kimi isimlerin dizi önerilerini yakın vadede EpisodeDergi.com’da okuyabileceksiniz.
Mehmet Berk Yaltırık, lisansını da tamamladığı Trakya Üniversitesi Tarih Anabilim Dalı’nda Genel Türk Tarihi alanında yüksek lisans eğitimi aldı. Kendi blogu “Son Gulyabani’nin Yeri” başta olmak üzere çeşitli internet sitesi ve fanzinlerde, çeşitli inceleme yazıları ve hikâyeleri yayınlandı. FABİSAD’ın düzenlediği 2013 GİO Hikâye Yarışması’nda “Kumarcı Bahattin” adlı öykü ile dereceye girerek “Öykü Başarı Ödülü” ve Türkiye Bilişim Derneği’nin düzenlediği “TBD Bilimkurgu Öykü Yarışması 2013’de “Hekim Maliguri’nin Acayiplikleri” adlı öykü ile mansiyon kazandı. “Anadolu Korku Öyküleri 2”, “Gio Ödülleri 2013 Seçilmiş Öyküler”, “Güçoburlar” ve “Aşkın Karanlık Yüzü” adlı kitap projelerinde eserleriyle yer aldı.
İlk romanı “Yedikuleli Mansur”, İthaki Yayınları etiketiyle yayımlanan Mehmet Berk Yaltırık’ın KİŞİSEL TWITTER HESABINDA yayınladığı birçoğu yerli korku ve fantastik öyküleri içeren flood’lar epey ilgi çekiyor.
[hr style=”solid”]
Ash vs Evil Dead (2015-…)
İlk tavsiye edeceğim dizi, seksenlerin korku filmlerine aşina olanların, özellikle Evil Dead filmlerini izlemiş olanların kaçırmadığı “Ash vs Evil Dead” olacak. Seneler öncesinde yapım haberi geldiğinden beridir büyük bir heyecan ve merakla beklenen dizinin 2015’te ilk sezonu yayınlandı. İzlemek için illa seksenleri yaşayanlar kuşağına dâhil olmak gerekmiyor ancak konuyu anlayabilmek için Evil Dead filmlerini (Evil Dead-1981, Evil Dead-1987, Army of Darkness-1992) izlemek gerekiyor. Çünkü dizinin konusu filmlerin çıkış kaynağı olan lanetli kitap Necronomicon Ex Mortis’le ve Ashley J. Williams’ın (Bruce Campbell) başına açtığı dertlerle ilgili.
Dizinin korkuyu ve mizahı harmanlaması ürkütücü havasını kesinlikle dağıtmıyor. Hem seksenlerin korku-komedi filmlerindeki keyifli havayı, hem de günümüz imkânlarının sağladığı olanca korkuyu ve kısmen vahşeti seyirciye boca ediyor. Müziklerinin ve dizideki bazı unsurların nostalji hislerini fazlaca eşelediğini de belirtmeli…
Buffy The Vampire Slayer (1997-2003)
Kısmen doksanlara saygı duruşu niteliğindeki Buffy izleyenlerce hala hatırlanmakta, hatta yeniden çekilmeye başlaması hayalleri kurdurmaktadır. Dizinin vampir temalı olması yanıltmasın zira “seçilmiş” vampir avcısı Buffy (Sarah Michelle Gellar) sadece vampirlerle değil iblislerle, büyücülerle ve diğer karanlık varlıklarla da savaşıyordu. Günümüzün hayli insani ve estetik nitelikler taşıyan vampirlerini barındırmakla birlikte, karanlık yönlerini de ön planda taşıyan bir yapımdı.
Dizide dünya mitolojilerinden ve kültürlerinden (misal bir bölümde Türkçe sözlerle büyü yapmışlardı) esinlense de büyük oranda kurgu (dizi için yazılmış) iblis, büyü ve canavar bilgileri içeren, dönemin havasını yansıtan iyi bir diziydi.
Goosebumps (1995-1998)
Çocukluğu 1990’ların sonlarına tekabül eden kuşak için bir dönem “öğlen okuldan geldikten sonra Power Rangers (Mighty Morphin Power Rangers, 1993-1999) ve Goosebumps izlemek” şeklinde bir ritüel vardı. Bu kuşak her iki dizinin de şikâyetlerden ötürü aynı gün yayından kaldırıldığını bir alt yazıyla aynı gün içerisinde öğrendi.
Goosebumps, kitapları milyonlarca satan “çocuklar için korku hikâyeleri” yazan R. L. Stine’ın aynı adlı serisinin dizi uyarlamasıydı. Alacakaranlık Kuşağı misali (The Twilight Zone, 1959-1964) her bölüm farklı bir R. L. Stine öyküsünün işlendiği dizide ürkütücü temaların ustalıkla işlenmesine rağmen çocuklara hitap ettiğinden korku dozu ayarlanmıştı.
Buna karşın kurgunun etkisinde kalanlar yüzünden kanal şikâyet telefonu yağmuruna tutulmuş, akabinde dizinin Türkiye macerası kısa sürede sona ermiştir. Neyse ki kitaplarının bir kısmı o yıllarda (günümüzde de yeniden çevrilmeye başlandı) Türkçe’ye kazandırılmış, bazı hikâyeleri okumak mümkün olmuştur.
Eerie, Indiana (1991-1992)
Fox Kids sayesinde 2000’lerin başında tanıştığımız bu yapım, kısa sürmesine rağmen ilginç konusu ve atmosferiyle senelerdir akıllarda kalmayı başarmıştı. İşlediği konular ve garip temasıyla müstesna bu dizi için yine doksanlarda Nickelodeon’da yayınlanan “Adventures of Pete & Pete’in (1992-1996) Goosebumps versiyonu” benzetmesi rahatlıkla yapılabilir. Zira “beyin yakan” diye tabir edilebilecek acayiplikte maceralar yaşanırdı.
Eerie, Indiana (Ürkünç Indiana) adlı küçük ancak esrarengiz enstantanelerle dolu bir kasabada, “gizem avcıları” Marshall Teller (Omri Katz) ve Simon Holmes (Justin Shenkarow) adlı iki arkadaşın bu esrarlı hadiselerin peşine düşmesi 19 bölüm boyunca anlatılmıştı. Dizi Marshall Teller’ın (ismiyle müsemma) anlatımıyla başlar ve hikâyelerin kapanışını da o yapardı. Kısa sürmesine rağmen bu dizi fenomen olmuş ve kendi hayran kitlesini oluşturmuştur.
Dizinin yıllar sonra (yine aynı kanalda) 1998’de 15 bölüm süren bir spin-off’ı da Eerie, Indiana: The Other Dimension (Diğer Boyut) çekilmiştir. Bunda da olaylar Eerie, Indiana’nın eski sakinleri Marshall ve Simon misali Mitchell Taylor ve Stanley Hope adlı iki arkadaşın etrafında dönmektedir. Ancak bu sefer ikili, garip ve dünya dışı bir fenomeni, kasabalı esrarengiz bir barmenin yardımlarıyla araştırmaktadır.