Romandan Ekrana: His Dark Materials

 Romandan Ekrana: His Dark Materials

İngilizcedeki en büyük epik eserlerden birini yazmakta olan John Milton, gözden düşmüş eski bir diplomattı. Daha önce kaleme aldığı eserleri artık küçük görülüyor ve orada burada yakılıyordu. Buna rağmen Kayıp Cennet, 1667 senesinde yayımlandığında özellikle Katolik Kilisesi bağlamında birtakım tartışmalar barındırsa da kraliyet yanlısı eleştirmenlerden bile büyük övgü topladı.

Kayıp Cennet yayımlandıktan 150 sene sonra Mary Shelley’nin Frankenstein’ına ilham verdi ve 1950’lerin başında Malcolm X’in hapishanedeyken sürekli okuduğu kitaplar arasında yerini aldı. Milton’ın 400. doğumgünününde de yani 2008’de Oxford Üniversitesi Yayınları, Kayıp Cennet’in özel bir edisyonunu yayımladı. Edisyonun sunuş yazısı Philip Pullman’a aitti. 

Milton’dan “en büyük halk şairimiz” olarak bahseden Philip Pullman’ın His Dark Materials isimli üçlemesi, din temasına dair imalarını ve mitolojik enerjisini Kayıp Cennet’e dayandırır. His Dark Materials üçlemesinin ilk kitabı Northern Lights, giriş kısmında Kayıp Cennet’ten bir alıntı da barındırır.

Nitekim Northern Lights, 1995’te yayımlandığından bu yana üçleme, özellikle Hıristiyan toplulukları arasında  tartışmalara yol açtı. Hâlâ Amerikan Katolik Ligi’nin başkanı olarak görev yapan Bill Donohue’nun üçlemeyi “çocuklar için ateizm” olarak nitelendirmesi bunun örneklerinden biri. 

İngiliz yazara artık Sör Philip Pullman olarak hitap ediyoruz çünkü geçtiğimiz sene edebiyata katkılarından ötürü kendisine şövalyelik nişanı verildi. Tartışmalı eseri His Dark Materials bunun en büyük sebeplerinden biridir. Fantastik öğeler barındırdığı ve pre-teen yani 12-14 yaş aralığında bir çocuk ana karaktere sahip olduğu için His Dark Materials genellikle çocuk edebiyatı kategorisine konur ancak bunu böylece kabul etmek esere büyük haksızlık olur.

Ünlü üçleme nedeniyle Hıristiyan gruplar, yazarın din karşıtı duruşunu eleştirirken Pullman üniversitelerde söyleşilere çağırılıyordu. Bazı kütüphaneler romanları yasaklatmak için başvurularda bulunurken film stüdyoları eserin film haklarını almak için uğraşıyorlardı. 

Nitekim Pullman’ın ünlü üçlemesi birçok uyarlamanın malzemesi oldu. Ne var ki bu uyarlamalar Pullman’ın zengin, yoğun, büyülü ve bazen de korkutucu dünyasını yakalayabilmekte pek başarılı olamadı. İngiliz oyun yazarı Nicholas Wright, 2004’te üçlemeyi Londra’daki National Theatre’da gösterilmesi için uyarladı. Bu önemli bir girişimdi ancak hem yazar hem de yaratıcı ekip için oldukça zordu.

Pullman’ın toplam 1.300 sayfalık üç romanını, üç saatlik iki oyun şeklinde kurgulamışlardı. Wright bu kadar geniş bir kaynağı yönetebilmek adına metni bölümlere ayırmış ve bu sebeple olumlu eleştiriler de almıştı ama oyunun kurduğu dünya, roman üçlemesinde karşımıza çıkan dünyanın yanında epey zayıf kalıyordu. 

American Pie ve About a Boy gibi yapımların yönetmenliğini üstlenen Chris Weitz ise 2007’de yine üçlemeden uyarlama olan The Golden Compass isimli filmi yönetti. Başrolde Daniel Craig ve Nicole Kidman karşımızdaydı. Ne var ki bu uyarlama da eleştirmenlerden tam not alamadı. Filmin en çok eleştirilen yönlerinden biri din konseptini işleyiş şekliydi.

Romanları okuduğumuzda Pullman’ın Katolik Kilisesi’yle ilgili belirli bir sorunu olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Ancak filmde yazarın bu düşünceleri seyreltilmiş ve tüm dogmatik inanç sistemlerine yönelik genel bir hayal kırıklığı olarak tasvir edilmişti. Filmin yapımcılarının ve senaristlerinin bu taktiği sadece seküler grupları değil, Katolik Kilisesi’ne mensup Hrıistiyanları da kızdırmıştı. Aslında film hiç kimseyi gücendirmemeye çalışırken tüm kesimden izleyicileri kendinden soyutlamıştı.

Seri yapımların hem geleneksel hem de dijital mecralarda bu kadar popüler olduğu bugünlerde, bir uyarlama girişiminde daha bulunulması kaçınılmazdı. Nitekim HBO ve BBC ortak yapımı olan His Dark Materials geçtiğimiz kasım yayımlandı ve ilk bölümünden itibaren olumlu eleştiriler aldı. Dizide ünlü aktör James McAvoy, korkusuz Lord Asriel olarak karşımıza çıkıyor.

Bayan Coulter’ı Ruth Wilson canlandırıyor ve Logan isimli filmde Hugh Jackman’la birlikte rol alan 15 yaşındaki  Dafne Keen ise Lyra Belacqua’ya hayat veriyor. Daha önce J.K. Rowling romanlarını Harry Potter ve Lanetli Çocuk isimli tiyatro oyununa uyarlayan Jack Thorne, Pullman’ın üçlemesini diziye uyarlayan senarist. The Danish Girl ve Les Misérables gibi yapımların yönetmenliğini yapan ve The King’s Speech ile en iyi yönetmen dalında Oscar ödülü kazanan Tom Hooper dizinin ilk iki bölümünü yönetti. 

His Dark Materials tıpkı Pullman’ın orijinal üçlemesi gibi etkili, çarpıcı ve büyüleyici. Özellikle Lyra’nın dünyası görsel olarak çok iyi çizilmiş. Jordan Koleji’nin etkileyici akademik salonları, steampunk esintileri barındıran devasa zeplinler ve korkutucu bir kilise… His Dark Materials genel hatlarıyla hem Pullman romanlarının özünde yatanı kavrayabilmiş hem de ekran için gerekli sayılabilecek bazı değişiklikleri çekinmeden gerçekleştirebilmiş.

Birinci Bölüm Açılış Sahnesi

 

Üçlemenin ilk romanının açılış sahnesinde, Lyra’nın Jordan Koleji’ndeki odalardan birinde akademisyenleri gözetlediğini görüyoruz. Bu sahne, dizinin ilk bölümünün erken dakikalarında karşımıza çıkıyor ama bundan önce dizinin açılış sahnesinde Lyra’nın henüz bebekken Büyük Sel zamanında Lord Asriel tarafından Jordan Koleji’ne getirildiğini görüyoruz. Philip Pullman bu bilgiye okurlara veriyor, evet, ancak bu bilgi orijinal üçlemede mevcut değil.

Pullman’ın His Dark Materials üçlemesinin öncesini anlatan The Book of Dust isimli üçlemesinin ilk romanı olan La Belle Sauvage’da okurlarla paylaşılıyor bu bilgi. Senaristler açılışı bu sahneyle yapmanın çok daha çarpıcı olacağına karar vermişler ve Pullman’ın izniyle bu sahneyi kullanmışlar. 

The Magisterium & Scholastic Sanctuary

 

Pullman’ın orijinal üçlemesinde kilise, Magisterium olarak adlandırılır (bu aynı zamanda Katolik Kilisesi otoritesinin ismidir) ve Magisterium’un toplum üzerinde büyük bir baskısı vardır. Pullman, Magisterium’un organizasyonel ve yapısal bazı özelliklerini gerçek Katolik Kilisesi’ne dayandırır. Hem romanda hem de dizide Magisterium’un etkisi hissedilse de dizide bu yapı çok daha güçlü ve tehlikeli olarak resmedilir.

Orijinal üçlemede Magisterium’dan ilk kitapta bahsedilir ancak kişiler üzerinde çok durulmaz. Dizide ise daha ilk sahneden Magisterium mensubu önemli karakterler izleyiciyle tanıştırılır ve onlara bu dünyada çok daha fazla yasal güç atfedilir. Magisterium’a karşı gelen her şey yasaktır. Herhangi bir şey için soru sorabilen tek kurum kolejlerdir. 

Scholastic Sanctuary (Skolastik Sığınak) terimi ise dizinin daha ilk bölümünden izleyiciyle tekrar tekrar paylaşılan bir kavram. Kilise tarafından yasaklanan teorileri ve öğretileri araştırmak için kolejde oluşan güvenli bir ağ diyebiliriz bu sığınağa. Skolastik Sığınak terimi birinci bölümde karşımıza çıktı ve dizide kilise ve bilim arasındaki ilişkiyi izleyicilere daha iyi aktarabilmek adına  sürekli kullanıldı. Bu terim, üçlemenin hiçbir romanında geçmiyor, tamamıyla diziye özel ancak bu paralel fantastik dünyayı izleyicilerin daha iyi anlayabilmesi adına yararlı bir araç olarak kullanılmış. 

The Alethiometer

 

Üçlemenin ilk kitabı olan Northern Lights, Kuzey Amerika’da The Golden Compass ismiyle yayımlandı. 2007 yapımı sinema filmi de ismini buradan almıştı. Asıl ismi Alethiometer olan bu altın pusula, romanlardaki en önemli nesnelerden biri. Alethiometer, nadir bulunan ve gerçekleri öğrenmenizi sağlayan bir alet. Üzerinde, her biri onlarca farklı anlam barındıran gravürler var ve bu sembolleri okumak geniş ve uzun bir eğitimden sonra mümkün olabiliyor. Romanlarda ve His Dark Materials’ta karşımıza çıkan aletlerde bazı farklılıklar gözlemlemek mümkün.

Her şeyden önce dizideki Alethiometer, romanlardaki gibi yuvarlak değil, kare bir yapıya sahip. Ayrıca dizideki Aletheometer üzerinde mucidinin soyadını kodlayan ekstra bir gravür de görmek mümkün. Aletheometer konusunda en büyük farklılık ise şu; dizide bu aletin yasak olduğunu öğreniyoruz. The Magisterium (romanlarda ve dizide kiliseye verilen isim) zamanında hepsini toplatmış ve kullanılmasını yasaklamış. Romanlarda ise Aletheometer sadece nadir bulunan bir nesne.

The Dæmons

 

His Dark Materials evreninde her bir insana ve cadıya eşlik eden ve Dæmon (Şeytan) olarak adlandırılan yaratıklar var. Bu yaratıklar her bir bireyin içsel benliğini simgeliyor ve bunu göstermek amacıyla da her bir yaratık, insanının kişiliğine göre farklı hayvanların şeklini alıyor. Dæmon olarak adlandırılan bu varlıklar, her ne formda olursa olsunlar insan gibi düşünebiliyor ve konuşabiliyor.

Normal şartlarda bir insan ve onun şeytanı birkaç metreden fazla ayrılamıyorlar, ayrıldıklarında hem insan hem de şeytan acı çekiyor. Başkahraman Lyra’nın Pantalaimon isimli bir şeytanı var örneğin. Lyra’nın Pan diye seslendiği, karbeyaz renkte bir Kakım. Tabii Pan sık sık şekil de değiştiriyor, Şeytanların bir özelliği de bu. İnsanı ergenlik çağına erişene kadar bir şeytan sürekli şekil değiştirebiliyor. Çocuk ergenliğe ulaştığında Şeytan kalıcı bir hayvan formu alıyor ve bir daha değişmiyor. Bu, insanın kendini tanıması ve kişiliğinin oturmasını simgeliyor.

Bu, dizide de romanlarda da karşımıza çıkıyor ancak dizide, Lyra’nın müttefiklerinden olan ve Gyptian olarak adlandırılan topluluk, insan ve şeytanı konusundaki bu eşiği özel bir törenle kutluyor. Bu şenliğin diziye eklenmesi, insan ve şeytanı arasındaki mitolojik ilişkinin izleyicilere daha iyi anlatılması açısından gayet yerinde olmuş ancak romanlarda böyle bir tören karşımıza çıkmıyor. 

Dizide şeytanlarla ilgili karşımıza çıkan farklılıklardan biri de şu: Romanlarda bir insanın başka bir insanın şeytanına dokunması yasak. Aynı şekilde bir şeytanın da başka bir insana dokunması yasak. Dizide böyle bir durum sözkonusu değil. 

Bayan Coulter ve şeytanı da tıpkı romanlarda anlatıldığı gibi resmedilmiş. Güzel bir kadın ve neredeyse altın-bakır renginde bir maymun. Ne var ki dizide ilerledikçe şunu farkediyoruz; Bayan Coulter, şeytanından rahatça ayrılabiliyor. Romanlarda bu, Kuzey olarak adlandırılan dünyada çocuklar ve yetişkinler üzerinde yapılan bazı gizli deneylerle mümkün olabiliyor. Dizide ise Bayan Coulter, şeytanından uzaklaşabiliyor ve acı çekmiyor. 

 

Karakterler

 

Karakterler sözkonusu olduğunda roman ve dizi arasındaki en büyük farklardan biri Lyra’nın dış görünüşü. Lyra karakteri romanlarda Keen’in koyu kahverengi saçlarının aksine sarı, kıvırcık saçlı bir kız olarak tasvir ediliyor ancak Keen’in Lyra karakterinin tıpkı romanlarda olduğu gibi kural tanımaz ve maceracı olarak canladırması, bu değişikliği önemsiz kılıyor. 

Karakterler konusundaki bir başka değişikliği Lord Boreal örneğinde görmek mümkün. Üçleme için önemli bir karakter olsa da Lord Boreal’ın romanlardaki rolü oldukça sınırlı. Dizide ise durum bunun tam tersi. İkinci bölümde Lord Boreal’ın bizimkine benzeyen bir dünyayı ziyaret edebildiğini görebiliyoruz. Bu, romanlarda da gördüğümüz bir durum ancak üçlemenin ikinci kitabına gelene kadar bu evrenler arası ziyaret kavramıyla tanışmıyoruz. 

Sonuç olarak His Dark Materials’ın Pullman’ın romanlarının özünü, gereksiz değişiklikler yapmadan gerçekten yakalayabilen bir uyarlama olduğunu söylemek gayet mümkün. Nitekim HBO ve BBC, izleyicilerden ve eleştirmenlerden olumlu tepkiler alan dizinin ikinci sezonunu da çekmeye karar verdi. İkinci sezonun yayın tarihiyle ilgili henüz kesin bir bilgi yok ancak çekimler halihazırda devam ediyor. Dolayısıyla 2020’nin sonlarına doğru ikinci sezonu izleyebileceğimizi söyleyebiliriz. 

 

Fulya Turhan

2011’de Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nden mezun oldu. 2014 yılında, lisans tezi olan çalışması “Sherlock Holmes & Peder Brown, Rasyonalite ve İnancın Çatışması” ismiyle yayımlandı. Özellikle polisiye edebiyat alanındaki çalışmalarına ağırlık veren Fulya Turhan, Episode ve 221B editörlerindendir. Türkiye’de sayılı Sherlock Holmes uzmanlarından biridir.

Related post

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir