Tatlı Bir Gencin Tuzla Buz Oluşu: “Informer” Üzerine Bir Deneme I Didem Tekeli
[highlight]BBC One’ın ekim ayında yayınladığı 6 bölümlük dizi Informer, muhbir olmaya zorlanan Pakistan kökenli Britanyalı bir gençle ondan sorumlu polis arasındaki karmaşık ilişkiye yaslanan, çok katmanlı, gerçekçi ve belki de hepsinden önemlisi çok boyutlu bir öykü anlatıyor. Tatlı bir gencin ruhunun nasıl tuzla buz edildiğini görüyoruz…[/highlight]
Bazen cahilliğimizin tek sorumlusu biz değiliz, cahil bırakılırız. Reni Eddo-Lodge, Neden Beyaz İnsanlarla Artık Irk Üstüne Konuşmuyorum adlı kitabında, siyahların Britanya tarihindeki yerine dair bilgisizliğin çokça sistemin bunu böyle istemesine dayandığını söylüyor. Amerika kıtasındaki siyahların ırkçılığa karşı verdiği mücadele dünyada hemen herkesin bildiği bir tarihe dönüşürken Britanya’da yaşananlar duyulmadığı, hatırlanmadığı ve konuşulmadığı için ırkçılığın bu topraklarda olmadığı algısının yaratıldığını vurguluyor. Britanyalı gazetecinin bu tespitini pek çok konuda kendi ülkemiz için de söyleyebiliriz. Televizyon ekranında beliren her şeyin suskunluğu bozma potansiyeline sahip olduğu ortada. Elbette izleyicinin toplumuna dair sorunları konu eden yapımları talep etmesi gerekir. Ortaya konan ürünlerin anlamını, kalitesini sorgulaması beklenir. Bize ekranlardan satılan anlatının özelliklerini tekrar tekrar tartışmalı. Cahilliğimizin tek sorumlusu biz olmayabiliriz ancak bunu fark edip sorgulamak, okumak ve anlamak bizim sorumluluğumuzda.
Bu yıl adından çokça söz ettiren Bodyguard, günümüzün konularını tartışmak isteyen bir BBC yapımıydı. Dizi, cephede üstün başarılarıyla bilinen bir askerin ailesine sağ salim dönmesine rağmen travma sonrası stres bozukluğu yaşaması, bu durumla mücadele etmek yerine Londra polis teşkilatı özel koruma birimi elemanı olarak kritik görevini yerine getirmeye çalışması etrafında ilerliyordu. Bodyguard‘ın başrol oyuncuları Richard Madden ve Keeley Hawes oldukça güçlü performanslar sergiledi. Dizi, Britanya’da çok popüler oldu. Tüm bu başarıya tezat biçimde Bodyguard, müslüman karakterleri ötekileştiren genellemelerle dolu olduğu için çokça eleştirildi. Örneğin Tasnim Naseer, 24 Eylül 2018 tarihli The Guardian’da diziye dair yazısında, izlediğimiz müslüman kadın karakterinin önyargıları, genel kabulleri yenilediğini yazıyordu. Müslüman kadının ya islami kuralların, müslüman toplumun kurbanı ya da dini için her şeyi yapabilecek kötülükte acımasız bombacı olmanın dışında tanımlanabileceğini hatırlatıyordu. Bu kadın, örneğin doktor, avukat, öğretmen olabilir. Ya ezen ya da ezilen olmak zorunda değil, kadınların seçebileceği başka hayatlar var.
Kadınların dizilerde temsili çok uzun zamandır tartışılan bir konu. Bechdel Testi’ni ve bu testin varlığının dahi yetersiz kaldığını biliyoruz. Test, senaryoda en az iki kadının bulunmasını, bu kadınların diyalog kurmasını, diyalogun erkeklerden başka bir konuya dair olmasını bekliyor. Bechdel Testi yetersiz bulunsa da esin kaynağı olmaya devam ediyor.
Farklı uzmanlıklara sahip üç sinefilin Bechdel Testi’nden ve müslüman Britanyalı oyuncu Riz Ahmed’in 2017’de temsiliyete dair yaptığı bir konuşmadan ilham almasıyla yeni bir test ortaya çıktı: Riz Testi. Testin amacı filmlerde, TV dizilerinde, programlarda müslümanlara ve islama dair ucuz genellemeler yapılıp yapılmadığını görmek, müslümanların gerçekte olduğu gibi tüm renkleriyle betimlenmesi için bir diyalog başlatmak. Bu konuda farkındalığın artması ve doğru yönde bir değişimin olmasıysa en temel beklenti.
Riz Testi, eğer film veya televizyon şovu, etnik kimliği, dili ve kıyafetiyle müslümanlıkla bağdaşan en az bir karaktere sahipse şu soruları soruyor:
1. Karakter terörün faili mi veya terör kurbanı mı ya da terör üzerine mi konuşuyor?
2. Karakter yerli yersiz öfkelenen biri olarak mı resmediliyor?
3. Karakter batıl inançlı, kültürel olarak gerici veya modernlik karşıtı olarak mı çiziliyor?
4. Karakter Batı yaşam biçimine bir tehdit olarak mı sunuluyor?
5. Karakter erkekse çok eşli mi? Karakter kadınsa erkekler tarafından eziliyor mu?
Yukarıdaki sorulardan herhangi birine “Evet,” diyorsak, senaryo testi geçememiş oluyor. Bu arada, testi hazırlayanlar gelişmeye açık kişiler ve herkesin katkısını dinlemeye hazırlar. Dileyen internet siteleri üzerinden onlara ulaşıp önerisini dile getirebilir.
Muhbir olmaya zorlanmak
Raza Shar (Nabhaan Rizwan) Londra’nın doğusunda yaşıyor. Tipik bir günümüz genci; sosyal medyada dolanan, hayatın tadını çıkarmak için partileyen, bağımsızlığı, geleceği için adım atmaya çalışan modern bir Britanyalı. Gel gelelim doğu yakasında yaşayan yoksul biri. Pakistanlı bir ailenin Londra’da doğmuş çocuğu o. Dolayısıyla o, kendini nasıl görürse görsün, nasıl tanımlarsa tanımlasın, onun için hazırda bekleyen yargılar, beklentiler var. Bir gece, beraber eğlendiği arkadaşının hayatını kurtarmaya çalışırken hukukun adil olmayan yüzüyle tanışınca, karşılaşacağını asla tahmin etmediği karakterler ve sorunlar, yaşamının parçası haline geliyor. Bu açıdan Raza’nın yaşadıklarını bir büyüme, olgunlaşma ve yıpranma hikâyesi olarak görebiliriz.
Raza, BBC One’ın 2018 sonbaharında yayınlamaya başladığı Informer adlı dizinin baş kahramanı. Informer, Britanyalı Rory Haines ve İran asıllı Amerikalı Shrab Noshirvani tarafından kaleme alınmış. İkili, terörle mücadele kapsamında gelişen karmaşık bir ilişkiyi ele almak istemiş; muhbirle ondan sorumlu polisin arasında doğan ilişkiyi… İki yazar da, terörle mücadele konusunun gazete başlıklarından ibaret kaldığını, işin insani boyutuna bakılmadığını dile getiriyor. Terörle mücadele kapsamında doğan ilişkileri çözümlemenin kolay olmadığını, konuyu irdelemek gerektiğini vurgulayan bir öykü anlatmak istiyorlar. Bu öyküdeki karakterler, Bodyguard‘dakilerin aksine, çok boyutlu, değişken ve beklenmedik. Üstelik müslüman karakterlerin hemen hepsi, dizinin çıkış nedeninin terörizmle mücadele konusu olduğunu bir tarafa bırakırsak, Riz Testi’ni geçiyor.
Raza’nın ev yaşantısı da film ve dizilerde sıklıkla gördüğümüz müslüman, Pakistanlı aile prototipine uymuyor. Senarist Noshirvani’nin dile getirdiği gibi bu aile, hem Pakistanlı hem Britanyalı unsurları taşıyor, aynı gerçek hayatta olacağı gibi. Özellikle anne ve baba rolleri alışageldiğimiz müslüman karakterlerden farklı.
Informer‘da Raza’yı zorlayan ve başka bir yaşama geçmesine, değişmesine neden olan polis Gabriel “Gabe” Waters (Paddy Considine), kim olduğunu hemen okuyamadığımız bir karakter. Suçluların yakalanması için canla başla mücadele eden bir memur mu yalnızca, yoksa attığı adımlar kimliğinin bilmediğimiz farklı katmanlarından mı etkileniyor?
Raza ve Gabe yarattıkları fırtınanın içine başkalarını da çekiyor, kendileri de başkalarının rüzgârına kapılıyor. Çatışmanın hep biz ve onlar arasında olduğu düşünülür. Oysa savaşı aynı anda pek çok cephede ve hatta kendimize karşı veriyor olabiliriz. Bu duruma biz kim, onlar kim soruları eklenince, her şeyin bir çırpıda çözülecek basitlikte olmadığı ortaya çıkıyor.
2. sezonu beklerken
Raza’yı canlandıran Nabhaan Rizwan, ilk defa kameranın karşısına geçmiş genç bir oyuncu. Memleketinde devam eden terörle mücadele tartışmalarına farklı bir boyut getirme potansiyeline sahip bir dizide yer almaktan memnun olduğunu dile getiriyor. Çekimlerin yapıldığı mekânları, örneğin Peckham High Street veya Brick Lane’i iyi tanıyor olmasının kendine kolaylık sağladığını belirtiyor. Senaristler, karakterlerin yaşadığı ortamlardaki hayatın doğal akışını anlamak için epey uğraşmış. Hemen her gün değişen sokak dilini yakalamak ve izlediklerimizi gerçek kılmak için çaba sarfetmişler. Karşımıza çıkan karakterlerin pek çoğu gerçekçi, onlarla birlikte Londra’nın doğusunda gezindiğimizi düşünebiliriz.
Anaakım medyada yer alan anlatılarda tekrarlananlar gerçeğe dönüşür. Hele bilmediğimiz, tanımadığımız insanlar için ne deniyorsa ona inanmamız mümkün. Bu nedenle dinlediğimiz, izlediğimiz, okuduğumuz öykülerin anlatısı azami öneme sahip.
İçinde yaşadığımız dünya zor. Acımasız… Karizmatik, zeki Raza’nın tatlı, umutlu ruhunu nasıl tuzla buz ettiyse hepimizi ezip geçebilecek bir sistemin içindeyiz. Hayatımızı paylaştığımız herkesi, tüm insanları iyi ve doğru tanımaya çalışmak önemli. Bize dayatılan cahillikten, önyargılardan uzaklaşmak için sahip olduğumuz tüm duyuları, tüm meziyetleri tam kapasite çalıştırıp yol almalı.
Raza neredeyse birkaç gün içinde büyüdü, tahmin edemeyeceği, hayal etmeyeceği deneyimlerin içinden geçti. Şimdi yaralı, olan bitenin farkında ve yalnız. Gabe, bu tatlı gencin en hassas döneminde olduğunu biliyor. Raza’yı şu an belki sadece o gerçekten anlayabilir. Bu gücünü ondan daha fazla yararlanmak için mi kullanacak yoksa ona arkadaşlık mı edecek, 2. sezonda göreceğiz…