Netflix, The Night Agent’ın 2. Sezonunun Yeni Fragmanını Paylaştı
Thor: Ragnarok | Asgard’ın Akıbeti Hiç Bu Kadar Eğlenceli Olmamıştı | Furkan Erkan
Çizgi roman uyarlamaları artık her sene farklı bir yönüyle öne çıkıyor. Karanlık temalar, goygoy yaparak dünyayı kurtarma derken mevzu artık kahramanların erdemleriyle, yaptıklarıyla, tavırlarıyla alay edilmesine kadar gitti. Bunun en elle tutulur ve edepsiz örneği süphesiz Deadpool’du. What We Do in the Shadows ve Hunt for the Wilderpeople filmleriyle tanıdığımız Taiki Waititi ise Thor: Ragnarok’ta hikayenin içerisinde yer alan tüm karakterleriyle acımasızca dalga geçerek Deadpool’un da önüne geçiyor kanımca.
Kahramanın yolculuğu hikayelerini bilirsiniz. İçindeki gerçek gücü keşfedene kadar birçok sınavdan geçen, badireler atlatan kahramanımız bir şekilde de olsa mutlu sona ulaşır. İşte Waititi’nin farkı tam da bu noktada devreye giriyor. Asgard’ı kıyametin eşiğine getirecek Hela’yı durdurmakla yükümlü Thor’un yolculuğunda ise onun peşini engellerden çok gülünç aksilikler bırakmıyor.
Önce başka bir gezegende tutsak ediliyor, arenada Hulk ile kapışıyor, ‘Odin’in oğlu’, ‘Gök Gürültüsü Tanrısı’ gibi namları yerin dibine sokuluyor, başına ödül bile konuluyor derken Guardians of Galaxy’deki güruhu aratmayan bir takımla Asgard’a geri dönüyor. Ve bu yolculukta elbette Marvel’ın eğlenceli ve referansı bol sürprizleri de ona eşlik ediyor. Gerçi Marvel filmlerinin son jeneriğinden sonraki ekstra sahneleri takip ediyorsanız bu sürprizleri de az buçuk tahmin edebilirsiniz.
Senaryo ise yine her Marvel Studios yapımında olduğu gibi hikâye çatısını ikinci plana atıp, gelişim bölümünü daha çok aksiyon ve güldürü unsuruyla süslediği için ‘çerez’ kıvamında kalıyor ama diyaloglar her zaman olduğu gibi kahkaha attıracağı sözünü tutuyor. Hatta bu mizahtan Mark Ruffalo, Bruce Banner haliyle bile nasibini alıyor. Özellikle ikinci yarıdaki bocalamaları filmin mizah seviyesini daha da yükseltiyor.
Görsel açıdan da önceki iki filmin birkaç kalibre üstünde bir yapım Thor: Ragnarok. Belki de önceki iki filmin en büyük dezavantajları, Thor’un maceralarının Asgard’dan çok günümüzün metropollerinde geçmesiydi ve mizahı da ‘köyden indim şehre’ mantığına kaydığı için demode duruyordu belki de. 80’lerin özellikle sinema dokusundaki retrospektifi Asgard ve Sakaar gibi gezegenlerin ambiyansında hiç sırıtmıyor doğrusu. Performanslar açısından da Jeff Goldblum ve Cate Blanchett hayal kırıklığına uğratmıyor. Ancak ne var ki Goldblum’ın nüktedan karakteri biraz daha akıllarda yer ederken Blanchett da sadece hırslarının kurbanı olmuş ve Asgard’ı yok etmekten başka motivasyonu olmayan Hela’yı ayakları yere basan bir karakter haline getiremiyor.
Velhasıl Waititi’nin önceki iki filmi What We Do in the Shadows ve Hunt for the Wilderpeople’ı sevdiyseniz Thor: Ragnarok size ilaç gibi gelecektir. Özellikle What We do in the Shadows’taki parodi stilinin burada tüm karakterlerin mizacına nüfuz ettiğini göreceksiniz.