‘The Penguin’: Gotham İçinde Açılan Farklı Kapılar ve ‘The Sopranos’a Göz Kırpan Bir Mafya Hikâyesi
Röportaj | Uğur Uzunel: “‘Kardeşlerimi Arıyorum’ her şeyiyle bize uyuyor”
Kardeşlerimi Arıyorum oyunu kimlik, ırk ve dile dair en derin önyargılarımıza saldırıyor. Hem komik hem rahatsız edici hem de dokunaklı bir hikâye. Kültürel kimliğinizle yüzleşmeye hazır mısınız?
Terör saldırılarının olduğu bir Avrupa kentinde koyu tenli insanlara potansiyel suçlu olarak bakıldığını düşünmüş müydünüz hiç? Jonas Hassen Khemiri’nin aynı adlı kitabından uyarlanan Kardeşlerimi Arıyorum, bu gerçeğin peşinden giden, eğlenceden ölümcül ciddiyete doğru evrilen başarılı bir senaryoya sahip.
2010’da Stockholm’de meydana gelen bir intihar saldırısının ardından yazılan Kardeşlerimi Arıyorum, cep telefonundan “kardeşlerini” arayarak şehirde dolaşan Tunuslu genç Amor’un (Uğur Uzunel) hayatını anlatıyor. Sosyal açıdan “tuhaf” diye nitelendirebileceğimiz Amor, başarısız bir bombalama olayının üzerine bir Avrupa şehrinin sokaklarında dolaşıyor. Sırt çantası taşıması, sürekli telefonla konuşması tabii ki gizli servisin gözüne çarpıyor.
Amor rolünde Uğur Uzunel, yazdan beri hazırladığı Ara Sahne‘de sahnelediği ilk başrolünde çok başarılı. Barış Gönenen’in Türkçeye çevirirken baştan yazdığı oyun, galaya gelen herkesin düşüncelere dalmasını başardı.
Amor’un en eski arkadaşı Shavi rolünde Metehan Kaya, bir zamanların parlak çocuğu ama şimdinin tamamen sıkılmış aile babası rolünde oyuna eğlenceli bir enerji katıyor. Amor’un İslam dinini uzun süre önce terk eden “modern ermiş” kuzeni Ahlem’i canlandıran Can Sertaç Adalıer de rolünün hakkını verenlerden. Maneviyatını yeni keşfeden, sinir bozucu derecede sahte kuzen rolü de oyuna çok şey katmış. Shavi ve Ahlem ne zaman sahneye gelse kahkaha patlaması yaşanıyor.
Amor’un çocukluk aşkı Valeria, Gülin Bakkaloğlu tarafından hayat buluyor. Amor’un durumunu daha umutsuz bir hale getiren de o aslında. Gizli servis elemanı rolünde izlediğimiz Buse Külekçi de sahneye çok yakışanlardan. Olaylar karıştıkça yalnızlığı daha da belirginleşen Amor’un paranoya dolu hayatını keşfetmek iyi gelecek. İzleyicileri batı dünyasında bir Müslüman olarak yaşamanın gerçeklerine uyandıran Kardeşlerimi Arıyorum, giderek artan temposu ve müzikleriyle 2024’ün en iyileri arasında.
Kardeşlerimi Arıyorum, 24 Nisan’da Taksim Ara Sahne’de seyirciyle buluşacak. Bu vesileyle Amor’u canlandıran Uğur Uzunel’le hem oyunu hem gündemi konuştuk.
Kardeşlerimi Arıyorum‘u Türk seyircisiyle buluşturma fikri nereden aklına geldi?
Ara Sahne’nin açılışında ilk önce dört tane kısa oyun yaptık. Onlar da çok politik ve komikti. O hikâyeler bana aitti, oyunları ise dört arkadaşımız yazmıştı. O dönemde belki 200 oyun okumuşumdur. Eskiden sevdiklerim, unuttuklarım, yeni bulduklarım. Birçok iyi oyun da okuduk. Ama sahneye uygunluk, kadroya uygunluk, bütçeye uygunluk, oyunun sözü, becerisi… Her şey etken oluyor seçim yaparken.
Bu teksti Barış Gönenen önermişti, çok güzel oyun, okusana diye gönderdi. Okur okumaz inanılmaz etkilendim. Her şeyiyle bize uyuyor. Politik olarak baktığım yerden dünyaya bakıyor, benim güldüğüm şeylere gülüyor, hiçbir ajitasyon yok, az kişiyle çözülebilir. Jonas telif konusunda da inanılmaz kolaylık sağlayınca hemen atladık oyuna.
Taksim’den tüm tiyatrolar kaçmışken buraya gelmemiz, seçimi kaybetmemizin üstüne hükümet eleştirisi yapan oyunlar üretmemiz, her şey kendiliğinden politik oluverdi. Kısa oyunların hikâyelerini çok önce tasarlamıştık. Seçimi kazanıp da oynasaydık ne anlam ifade ederdi bilmem ama kaybedip oynayınca birdenbire politik bir şeye döndük gibi oldu. Biz hayatı buradan anlıyoruz. O yüzden tekst seçimlerinde dünyayı algıladığımız yerden oyunlar bulmaya özen gösteriyoruz.
Oyunu sen yönetmek istemez miydin?
Aslında istedim. Ama benim dizi setim olduğu için ben oynayamam ya da yönetemem bunu, Barış sen yönet, ben sana ekip kurayım dedim. Barış da tamam dedi. Oyuncu arkadaşlarımızla buluştuk, okuduk, en uygun ekibi kuracaktık. Ben genç bir ekip istiyordum. Tam o ara Barış, Amor’u benim oynamamın onun işini kolaylaştıracağını, daha deneyimli birilerinin olmasının gençlerle iyi bir denge yaratacağını söyledi. Üstelik senin malzemene çok yakışıyor tekst, dedi. Barış’ın oyuncu olarak beni iyi tanıdığını düşünürüm. Teksti de çok sevdiğim için gaza geldim ve oynadım. Bayılıyorum Amor’u oynamaya hatta belki 10 senedir bu kadar severek oynamadım bir şeyi.
Oyunda yüksek dozda samimiyet var, çok iyi uyum sağlamıştı sahnedeki herkes. Gerçek hayatta da arkadaş mısınız?
Samimiyetle ilgili söylediklerine çok teşekkür ederiz. Evet, arkadaşız ve tiyatroyu çok seviyoruz. Kendimizden çok oyun ve sahnemiz için oynuyoruz. Mutluluklarımız çok ortaklaştı. Okuldan beri sahneye çıkmayan insanlar var ekipte. Mesela Gülin benim sınıf arkadaşım, bin yıldır karşılıklı oynamıyoruz. Bizi mutlu eden çok şey var. Barış Gönenen’in de yüksek pozitif enerjisi, herkesin potansiyelini yukarı çeken hali ekibin mutluluğunu katladı, iyi ki geldi.
Ara Sahne’yi görünce eski Taksim günleri gözümün önünden geçti. Apartman dairelerinin tiyatroya çevrildiği ve müthiş bir üretimin olduğu dönemleri hatırladım. Şimdi herkes Beyoğlu’na dönmeyi konuşurken bu ne vizyon böyle, siz aylar öncesinde açtınız burayı!
Ben İstanbul’a geldiğim zaman burada bir sürü tiyatro vardı. Oralarda oynadım, izledim, uzun gece provaları yapıp o tiyatrolarda uyudum da. Herkesin Taksim’den kaçması zaten bana hep çok üzücü geldi. Bu sahneyi bulduğumuzda yakın dostlarımız bile Taksim’e gelmiyordu. Kaygı verici bir durumdu ama biz işin değişeceğine inanıyorduk zaten. Sahnenin inşaatına başladığımızda yayınladığımız sosyal medya postlarında da bunu hep söyledik. Buradan kaçan tiyatro buraya geri dönecek. Biz buna tanık olmak istiyoruz. Bunun içinde olmak, buna katkıda bulunmak istiyoruz. İlk postlarımıza bakarsan bunlar var hep. İlk röportajlarımızda da var.
Bütün bunları anlıyorum ama tiyatro kurmak da kolay değil. Özellikle de yer seçimi bakımından risk aldın ve kazandın!
Taksim Meydan projesi vardı hatırlıyor musun? Oyladık ve biri seçildi, Taksim meydanı yenilenecekti ama siyasiler izin vermediğinden yapılamadı. Bizimkilere hep dedim ki bu meydan buraya yapılacak! Ortalık ağaçlı, şahane bir şeye dönecek. Şu meydanda konserler, gümbür gümbür eylemler olacak. Yapılacak görürsünüz. Burası yeniden gezilir hale geldiğinde biz tiyatromuzu tutturmuş olmalıyız. Burada olmalıyız. Ben İstanbullu değilim ama bunun sorumluluğunu şahsen hissediyorum. Bence bizimkilerin hepsi hissediyor. Ara Sahne buluşması böyle bir şey oldu. Durduk yere politik oldu. Her şey politik çünkü.