35. Ankara Film Festivali Ulusal Uzun Film Yarışma Jürisi Belli Oldu
Ağır Adımlarla İlerleyen Katmanlı Bir Bilimkurgu: ‘Night Sky’- Bilge Sümer
Uzay yolculuğu, ölümlü olma durumu ve aşk… Usta oyuncular Sissy Spacek, JK Simmons ve Chai Hansen Amazon Prime Video Orijinal dizisi Night Sky’da izleyicilerin karşısına çıkıyor. İyi bir bilimkurgu işi, izleyicide başka hiçbir şeye benzemeyen merak duygusu uyandırmayı başarır. Amazon’un yeni dizisi Night Sky’ın amaçladığı şey de tam olarak bu. Bunun yanı sıra Night Sky, bu merak duygusunu daha ayakları yere basan, gerçekçi öğelerle dengelemeye çalışıyor. Gece gökyüzüne bakan ve evrendeki yeri hakkında uzun uzun düşüncelere daha herkes için kaçırılmaması gereken bir dizi Night Sky.
Night Sky’ın sekiz bölümlük ilk sezonu mayıs ayında izleyicilerle buluştu. Holden Miller ve Daniel C. Connolly, dizinin yaratıcıları arasında bulunuyor. Eleştirmenlerden ve izleyicilerden son derece olumlu yorumlar alan dizide usta oyuncular Spacek ve Simmons, Irene ve Franklin York olarak karşımıza çıkıyor. Iren ve Franklin, yıllardır evliler ve dünyanın geri kalanından bir sır saklıyorlar, dünyamızdaki birçok dinamiği değiştirebilecek büyük bir sır bu.
Evlerinin de bulunduğu arazide, onları ıssız bir gezegene götüren gizli bir odaları var. En azından onlar bu gezegenin ıssız olduğunu düşünüyorlar. Ve bu yeni bir şey de değil. Anlıyoruz ki çiftimiz yıllardır bu gezegene açılan odada zaman geçiriyorlar. Bu odada koltukları var, okumak için kitapları var, çayları ve kahveleri var… Bu odaya gelip bu ıssız gezegenin devasa manzarasına karşı oturmak yıllardır sürdürdükleri bir aktivite. Bunu o kadar uzun zamandır yapıyorlar ki artık sıkılma noktasına bile gelmişler. Tabii başka bir gezegene açılan bir geçitte vakit geçirmekten ne kadar sıkılabilirseniz o kadar. Peki, bu oda tam olarak ne? Bu ıssız gezegende aslında ne var ve bu gezegeni bulacak kadar şanslı olmalarının nedeni ne? Dizi bunun gibi birçok soruyla açılıyor ve bu soruların çoğu da ilk sezon boyunca cevaplanıyor.
York çiftinin başka sıkıntıları da var elbette. Kaybettikleri oğullarının yasını tutuyorlar. İlerleyen yaşın getirdiği zorluklarla boğuşmaya çalışıyorlar. Irene kontrolleri için kliniğe gidiyor, Franklin ise onu klinikten almayı unutuyor örneğin. Saatlerce dışarıda bekliyor Irene, Franklin onu hatırlayana kadar. Bu nedenle bir bakıcı tutmayı veya daha küçük, daha yönetilebilir bir eve taşınmayı da düşünüyorlar ancak yine de bu fikre direnmekte kararlılar. Bunun yanında bir şeyler sakladıklarından emin olan ve bunun derinlerine inmek isteyen komşularıyla uğraşmak zorunda kalıyorlar.
Ve bir gün, bu ıssız gezegenin başka sırlar barındırabileceğini anlıyorlar. Genç bir adam aniden ortaya çıktığında oda hakkında düşündükleri ve bildikleri her şeyi yeniden sorgulamaya başlıyorlar. Esrarengiz Jude’un (Chai Hansen) gelişiyle komplikasyonlar kendini gösteriyor. Jude, Irene’e oğlunu hatırlatıyor ve Franklin’i açıklayamadığı nedenlerle oldukça endişelendiriyor.
Bu arada Arjantin’de alpaka yetiştiriciliğiyle uğraşan Stella (Julieta Zylberberg) ve kızı Toni’yi (Rocío Hernández) takip ediyoruz. Onlar da York çiftine çok benzer bir sır saklıyorlar. Jude, Stella ve Toni’nin York çiftinin sakladığı sırla bir şekilde bağlantılı olmaları çok muhtemel hissini alıyoruz.
Night Sky, bilimkurgu türünün gerekliliklerini hemen ilk dakikalarda yerine getiriyor. Juan José Campanella’nın yönettiği ilk bölümün ilk 10 dakikasında Irene, kocasına, “Bu gece yıldızları görmeye gidelim mi?” diye soruyor. Bu, onun bilinmeyen bir galaksiye doğru yola çıkmak istediğini anlatan kod aslında. York çiftinin dünya dışı gözlem güverteleri son derece muhteşem. Doğal olmayan bir şekilde ortaya çıkan aylara, geniş kayalık arazilere bakarken dalıp gidebiliyorsunuz ancak bunun dışında yapacak çok fazla bir şey yok. O nedenle dizi bizi daha gerçekçi ayrıntılara yönlendiriyor. York çiftinin günlük hayata dair muhabbetlerini izliyoruz. “Doktorun önerdiği rehabilitasyon egzersizlerini yaptın mı?” gibi… Ya da “Kasabaya daha altı ay önce taşınan komşu Byron neden belediye meclisine aday oluyor?”
Night Sky’ın hızı son birkaç bölümde çarpıcı bir şekilde yükseliyor. Dizinin ilk yarısında ise daha çok karakter gelişimine odaklanıldığını görüyoruz. Dizinin bu yönü de epey tatmin edici bana kalırsa. Tabii bunda başrol oyuncularımızın da katkısı büyük. Spacek ve Simmons, el attıkları her yapımı son derece otantik hissettirebilecek usta oyuncular. Simmons, daha önce aynı karakterin versiyonlarını oynadığı, alternatif boyutlar hakkında bir dizide şahane performansıyla yer almıştı. Burada da Irene ve Franklin’in yer aldığı her sahnenin gerçek deneyimlere dayandığı hissini alıyorsunuz. Dizinin yaratıcısı Holden Miller ve showrunner Daniel C. Connolly’nin “az çoktur” felsefesini benimsediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunu, York çiftinin sessiz akşam yemeklerinde, onları gezegene götüren odaya doğru çıktıkları gece yürüyüşlerinde görmek mümkün.
Night Sky, ilk sezonun ilk yarısında derin ve yavaş ilerleyen bir başlangıç hikâyesi sunuyor. Spacek ve Simmons, şahane performanslarıyla bu sürenin son derece dolu geçmesini sağlıyor. Dizinin finaliyle birlikte de çoğu izleyicinin sabırsızlıkla beklediği ritme kavuşuyor ve daha sürükleyici bir anlatıya doğru yol alıyoruz. Ağır ağır ilerleyen, katmanlı bilimkurgu sevenlerin mutlaka izlemesi gereken bir dizi Night Sky.
Bu yazı, Episode’un 37. sayısında yayımlanmıştır.