35. Ankara Film Festivali Ulusal Uzun Film Yarışma Jürisi Belli Oldu
Dünyanın En Yalnız İnsanı: ‘Mitat’ – Ayşegül Gündoğdu
Doğu Yücel’in Kimdir Bu Mitat Karaman? romanından uyarlanan Mitat fantastikle gerçeğin, Mitat’ın rüyalarıyla gerçekliğinin iç içe geçtiği türünün samimi, içten bir örneğini sunuyor. Mitat, ismindeki “h” harfi eksikliğinin ironik ve esprili şekilde işaret ettiği gibi biraz eksik bir karakter, “[o]rada gibi ama değil”, yaşadığı ortama, hayata, çevresindekilere uyum sağlayamayan, hep kenarda kalan, hatta okul arkadaşının deyimiyle “yıkık” (Yücel, 12). Doğu Yücel’in romanda “beceriksizin önde gideni… [d]aha adı konurken düşen o harfle birlikte kırılmış, bozulmuş sanki” diye tanımladığı Mitat’ı bu özellikleri antipatikleştirip sevimsizleştirmekten ziyade talihsizliklerine biraz acıma, biraz gülümseme ile anlaşılabilir yapmaktan alıkoymadığı gibi beyazperdede biraz daha yakışıklı, karizmatik haliyle kanlı canlı bir form alabilmesini de sağlıyor (12).
Bu sinerjinin ortaya çıkmasını sağlayan ana etmenleri Doğu Yücel’in romanlarından bildiğimiz kendine has, içten, doğal anlatımı, yönetmen Süleyman Arda Eminçe’nin bu anlatımla uyumlu, Mitat’ın dünyasını evindeki Digitürk, Leman, Uykusuz dergileri, oda kapısının arkasında kırıldığı yerden sapı yapıştırılmış süpürge ve Iron Maiden posterleriyle kırmızı eskimiş eşofman ve salaş hırkalı detaylara özenli sunumu ve Kadir Doğulu’nun Mitat’ı ağzından akan salyasına kadar şapşallıkları, saflığı ve dürüstlüğüyle sunan içten oyunculuğu olarak sayabiliriz.
Mitat, batı edebiyatında örneklerini çok gördüğümüz “loser” ya da “antikahraman” olarak da anılabilen Jack Kerouac’ın Dean ve Sal’i, J. D. Salinger’ın Franny ve Zooey kardeşleri, Holden’ı, Saul Bellow’un Tommy Wilhelm’i, Walker Percey’nin Binx’i ve hatta Herman Melville’ın Bartleby’si gibi yaşadığı toplumla uyuşamayan, bu yüzden dışlanan, dışlandıkça daha da kenara itilerek ötekileştirilen, bu yüzden de uyumsuz denen karakterleri andıran bir genç adam. “H”sini kaybetmiş, tıpkı bu karakterlerin çoğunda gördüğümüz gibi babası “var da yok”, dolayısıyla erkek kahraman olabilmek için kimliğini tamamlayacak, aidiyet sağlayacak bağı yok. (Yücel, 11)
Kahramanı olabileceği kendi hikâyesini arayan ama henüz esas oğlan olamamış bir “ka(h)raman” Mitat. Bununla birlikte, yine sözünü ettiğim karakterlerin belirleyici özelliği, Amerikan ana akım ya da merkez toplum/kültür olarak adlandırabileceğimiz toplumsal yapıya sosyal, kültürel, politik ve ekonomik sebeplerle karşı durarak eleştiren, maddi kazanç merkezli başarı ve sosyal statü tanımını reddettikleri için kendilerini merkezden dışarı konumlandırarak bazen bir alternatif arayan bazen de sadece uyumsuzluklarıyla kendilerini akışa bırakan karakterler olmalarıdır.
Bir beyaz yakalı olan Mitat gelenekler, âdetler ve normlarla şekillenmiş toplumun ufak bir izdüşümü gibi duran Cennet Apartmanı’nda mevlit gibi geleneklerdeki şaşkınlıkları, özgüvensizliği yüzünden kızlarla iletişim kuramadığı için “gay” olarak nitelendirilmesi ve en önemlisi de yalnız olduğu, evlilik-aile-çocuk “başarısına” ulaşamaması yüzünden garip bulunan ve toplum çoğunluğuna uyamadığı için tuhaf ve şüphe uyandıran bir tip olarak algılanan birisi. Ancak sözünü ettiğim karakterler gibi keskin hatta isyankâr çizgilerle bu toplumsal yapıdan kendini ayrıştırabilen bir karakter değil. Onlar gibi yoğun bir melankoli, bıkkınlık ve ümitsizlik içinde olmaktan ziyade daha kendi halinde, uyum sağlayamadığı ne kadar ortam ya da durum varsa kendisini bir anda komik biçimde onun ortasında buluveren bir karakter.
Dolayısıyla Doğu Yücel; Mitat’ın yalnızlığı, uyumsuzluğu ve hislerini daha sempatik, okur ya da izleyicinin daha kolaylıkla empati kurabileceği şekilde doğallığı ve esprileri içinde sunuyor. Film de buna uyumlu şekilde Mitat’ı apartmandaki gizemli ölümle eşzamanlı tanımaya başladığımız ilk yarısında çok dinamik, eğlenceli bir ton sunarken apartman gizeminin çözülmesine giden son kısımda hikâyesi tam Mitat’a uygun bir sonla –Beter Ol Mitat Karaman romanını da düşündüğümüzde belki en azından şimdilik- sonlandırıyor. Bu haliyle de Mitat Karaman, dijital platformların izleme alışkanlıklarını çok değiştirdiği günümüzde biraz popüler biraz da bağımsız sinema ruhu ve hevesiyle izleyicileri peşinde koştuğu hikâyesinin ve hayatının bir parçası olmaya samimi, esprili, eğlenceli bir tonda davet ediyor.
Bu yazı, Episode’un 49. sayısında yayımlanmıştır.