Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar’ın İlk Tanıtımı Yayınlandı
Seyir Rehberi: ‘Magarsus’, ‘Annette’ ve Çok Daha Fazlası
Bu hafta nefesimizi tutarak beklediğimiz bir yapım BluTV’de yayına girdi. Etkileyici oyuncu kadrosu ve oldukça iyi kurgulanmış hikâyesiyle ses getiren Magarsus’tan söz ediyorum. Öyleyse seyir rehberimizin başında hangi dizinin yer alacağını biliyoruz, peki başka neler izleyelim? Dizi, film ve belgesel önerileri için bu hafta sonu da seyir rehberine hoş geldiniz.
Magarsus (BluTV)
Berkay Ateş, Çağlar Ertuğrul, Merve Dizdar ve Ercan Kesal’ın başrolleri paylaştığı Magarsus, 10 Ağustos’ta ilk iki bölümüyle BluTV’de yayınlanmaya başladı. Kadrosuyla şimdiden 2023’ün en iddialı yerli yapımlarının arasına giren Magarsus, 7. Berlin TV Series Festivali’nin ‘Special Mention’ kategorisinde başarılı oyuncu kadrosuyla ‘Stellar Cast Ödülü’ne de layık görüldü.
Fragman:
Magarsus, Çukurova’nın bir sahil ilçesi olan Sarıbahçe’de narenciye ticareti yapan Kurak Ailesi’nin hem kendi içlerinde cereyan eden hem de bölgede hâkimiyet kurmaya çalışan dış güçlerle olan mücadelesini konu ediyor. Çekimleri Adana’nın Karataş, Sarıçam ve Yumurtalık ilçelerinde geçen dizinin set süresiyse yaklaşık 2 ay sürdü. Dizide yer alan özgün karakterler ve iktidar mücadelesi ilk iki bölümüyle kendine hayran bırakmaya yetiyor.
Painkiller (Netflix)
Haftanın bir diğer yeni dizisi Painkiller, 10 Ağustos’ta Netflix’te yayınlandı. 6 bölümden oluşan mini dizi, Patrick Radden Keefe’in makalesi The Family That Built an Empire of Pain’e (Acı İmparatorluğu Kuran Aile) ve Barry Meier’ın Pain Killer: An Empire of Deceit and the Origin of America’s Opioid Epidemic (Ağrı Kesici: Bir Aldatma İmparatorluğu ve Amerika’nın Opioid Salgınının Kökeni) kitabına dayanıyor.
Fragman:
Dizinin temellendiği çalışmalardan da anlaşılacağı üzere dizi, OxyContin üreticisi Purdue Pharma’ya vurgu yaparak opioid krizinin doğuşuna odaklanıyor. “Şöyle Amerika’nın gerçek yüzünü ortaya koyan, ciddi bir iş izleyeyim,” derseniz Painkiller bu hafta bitireceğiniz yapım. Oldukça geniş bir oyuncu kadrosuna sahip olan mini dizide; Uzo Aduba, Matthew Broderick, Sam Anderson, Taylor Kitsch ve Carolina Bartczak gibi isimleri izliyoruz.
Annette (MUBI)
Haftanın bir diğer güzel haberi MUBI’den geliyor; Annette sonunda yayında! Festivallerde, vizyonda yani üst üste kaçıran sinemasever için Annette’i MUBI’de görmek hafta sonu yüzünü güldürecektir diye düşünüyorum. Öncelikle başrollerde Adam Driver ve etkileyici oyuncu Marion Cotillard’ı izleyeceğimizi belirteyim. Cotillard’ı müzikal bir yapımın büyülü dünyasında izlemek de ayrı bir keyif. Film kısaca;
“Dünyaca ünlü bir soprano ve sivriliğiyle tanınan bir stand-up komedyeninin hikâyesini anlatıyor. Bu tutku dolu, kusursuz çiftin hayatları, kimsenin hayal bile edemeyeceği bir özelliğe sahip çocukları Annette’in doğumuyla altüst olur.”
Son Mevsim: Şavaklar / Demsala Dawi: Sewaxan (MUBI)
MUBI’den ilginizi çekeceğini düşündüğüm bir belgeselle listemize devam ediyoruz. Kazım Öz’ün 2009’da çektiği Kürtçe belgesel, göçebe bir toplum olan Şavaklar’ı anlatıyor. Yönetmeni Bahoz (Fırtına) filminden hatırlayan okurlarımız vardır. Yönetmeni bu işini ve Uzak belgeselini de MUBI’de izleme şansınız var.
Son Mevsim: Şavaklar; Pertek ve Çemişgezek bölgelerinde yaşayan ve hayvancılıkla geçinen Şavaklar’ın yaşamını anlatırken yaylalarda gezinerek mevsimlere bağlı bir hayat yaşamanın izlerini sürmenizi sağlıyor.
The Bear (Disney+)
The Bear, 2. Sezonuyla Disney+ ekranlarına 2 Ağustos’ta geldi. Henüz izlemediyseniz bu hafta sonu bir oturuşta bitireceğiniz yapım The Bear olabilir. Özellikle benim gibi dizi ve filmlerde mutfakta neler olduğunu izlemeyi sevenlerdenseniz The Bear, sizi tatmin edecektir. Yemek konulu işler iyi bir kurguyu barındırdığında oldukça keyifli bir seyir zevki sunuyor.
Fragman:
Başrolde Carmy rolünde izlediğimiz yetenekli oyuncu Jeremy Allen White, 2. sezonda da müthiş bir iş çıkarmaya devam ediyor. Mutfağın hızlı ritmiyle uyumlu biçimde akan dizi, iyi oyunculuklarla sahiden bir oturuşta sezon bitirtecek 2. sezonuyla yılın en iyi dizilerinden biri bana kalırsa.
Tepedeki Ev (Netflix)
Hayao Miyazaki’nin yeni filmi The Boy and the Heron’un Japonya’da gösterildiği şu günlerde Stüdyo Ghibli işlerini yeniden izlemeye ne dersiniz? Netflix kataloğu bu anlamda seyirciye iyi bir seçki sunuyor. The Boy and the Heron’un dünyada ne zaman gösterileceğine ilişkin henüz bir bilgi yokken yapacak en iyi şey Miyazaki’nin unutulmaz filmlerini yeniden izlemek. Bazı hayranların The Boy and the Heron‘ın Miyazaki’nin başyapıtı olduğunu söylediğini de belirteyim.
Miyazaki’nin yapımcı ve yazar olarak yer aldığı Stüdyo Ghibli yapımı Tepedeki Ev, benim yönetmenin filmografisinde (yönetmenliğini yapmamış olsa da) en sevdiğim işlerinden biri. Filmin yönetmenliğini Goro Miyazaki yapıyor. Beş kişilik ailesiyle tepedeki evde yaşayan Umi’nin hikâyesini izlediğimiz filmde;
“Umi’nin babasının gemisi Kore Savaşı sırasında mayına çarpmıştır ama Umi onun döneceğine dair ümidini yitirmez. Umi, babasının dönme ihtimaline karşılık her gün çift flamayı evlerinin önündeki bayrak direğine çeker. Tam da bugünlerde okuduğu lisede ortaya çıkan bir öğrenci hareketinin ortasında kalır, bir yandan genç Shun’a âşık olur. Ama arlarında ikisinin de tahmin etmediği farklı bir bağ ortaya çıkar.”
Miyazaki Sineması’nda görmeye alışık olduğumuz doğaüstü olayların yerini tesadüflerin aldığı filmde kasabanın, Umi’nin yürüdüğü yolların, tepedeki evinin, dükkânlarda dumanı tüten yemeklerin çizgileri gerçekten o sokaklarda yürüyormuşsunuz gibi hissettirecek. Gündelik hayatın en ince ayrıntılarıyla düşünüldüğü filmde Umi ve güçlü kadınlarla dolu ailesini sevmemek imkânsız.