Röportaj: Köpekbalıklarının Elinden Kurtulan Kahraman Paul de Gelder

 Röportaj: Köpekbalıklarının Elinden Kurtulan Kahraman Paul de Gelder

Discovery Channel’da iki yeni belgeseli yayına giren Paul de Gelder, köpekbalıklarının elinden kurtulmayı başarabilen bir kahraman. Bu korkutucu hayvanların nasıl yanlış anlaşıldığını bize anlatması için buluştuk.

Siz bir yönden benim kahramanımsınız. Ben her zaman köpekbalıklarından çok korktum ve siz saldırıya uğradığınız halde onların elinden kurtuldunuz. Konuşacak çok şey var tabii. Her şeyden önce Discovery’nin “Shark Week”inde olmak sizin için ne ifade ediyor?

Shark Week’te olmak kahramanlarımın ayak izinde yürümek gibi. İlk gençliğimde tüm bu maceracıları televizyonda izlerdim, Steve Irwin haricinde pek de ünlü olmayan insanların şovlarını takip ettim. Fark ettim ki o insanlar macera ve tatmin dolu bir hayat yaşıyorlardı ve insanlara öğretiyorlardı. O programları izlerken yanlarındaymışım gibi hissettim. Bu yüzden Shark Week’in bir parçası olmak ve köpekbalıkları hakkında bilgi edinmek hatta insanlara köpekbalıkları hakkında bir şeyler öğretmek çok fazla anlam ifade ediyor. Vahşi yerlere gidip çılgınca şeyler yapınca kendimi o zamanki kahramanlarım gibi hissediyorum.

Yeni belgeselinizin adı Blood in the Water (Sudaki Kan). Neler bekliyor bizi?

Shark Week için iki özel bölümüm var. Blood in the Water, Florida’da çekildi. Geçen yıl dünyadaki köpekbalığı etkileşiminin çoğu Amerika’da yaşandı ve Amerika’daki bu etkileşimlerin çoğu Florida’daydı. Neler olup bittiğini anlamaya çalışmak için oraya gittik. Köpekbalıkları nelerden sorumlu, neden insanlarla temasa geçiyorlar? Belki Shark Week’in ev sahipleri olarak belki de normal, sıradan insanlar olarak insanların köpekbalıkları tarafından yaralanmasını önlemek için ne yapabilirdik? Ve ayrıca neden o köpekbalıklarını güvende tutmamız gerekiyor?

Bütün bunları şovunuzu izlediğimiz zaman öğreneceğiz, öyle değil mi?

Evet, kesinlikle. Röportajın tamamını mahvetmek istemiyorum ama çok güzel şeyler oluyor. Boğa köpekbalıklarına baktık. Hatta bir kaplan ve bir çekiç kafalı köpekbalığı ortaya çıktı.

Gerçekten mi! Korkmadan izleyebileceğimi sanmıyorum ama merak ediyorum. Sizin hikâyenizden bahsetmek istiyorum. Bir köpekbalığı neredeyse sizi öldürüyordu. Fakat siz şimdi onları kurtarmaya çalışıyorsunuz. Bu ne kadar mümkün? Nasıl köpekbalığı savunucusu oldunuz? Anlamaya çalışıyorum.

Donanmadayken Sidney Limanı’nda terörle mücadele tatbikatı yaparken bir boğa köpekbalığının saldırısına uğradım, elimi ve bacağımı yuttu. Şimdi bir robot elim ve bir robot bacağım var. Ben gerçekten donanmadaki işime geri dönmek istiyordum. Ve böylece tüm enerjimi iyileşmeye, güçlenmeye, formda kalmaya odakladım. Ama yıllar geçtikçe köpekbalığını asla suçlamadığım için medya benim hikâyeme çok ilgi gösterdi.

Paul

Köpekbalıklarını sever miydiniz yani?

Şunu açıkça söyleyeyim, köpekbalıklarından nefret ederdim ama onları asla suçlamadım. Çünkü onun ortamına giren bendim. Tehlikeli bir yaşamı seçmiştim. Yani orduyla çılgınca, tehlikeli şeyler yapıyordum ve bu benim seçimimdi. Ve zaten tehlikeli bir yol seçtiyseniz bir şeyler ters gittiğinde üzülmezsiniz.

Gerçek bir ilham hikâyesisiniz. Genel hatlarıyla köpekbalıklarını anlamaya çalışmanız saldırı sonrasına denk geliyor o zaman?

Saldırı sonrası medya benden Avustralya’daki diğer tüm köpekbalığı etkileşimleri hakkında konuşmamı istedi ama ben köpekbalıkları hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Ve düşündüm ki, tamam, internet denen bu araç benim emrimde. Hiçbir şey bilmemem için hiçbir sebep yok. Araştırmamı yaptım ve araştırma yaptıkça köpekbalıklarının bizden ne kadar korkması gerektiğini ve bizim onlardan ne kadar az korkmamız gerektiğini fark ettim.

Evet, aslında korkulması gereken taraf biziz.

Rakamlara bakarsanız tüm gezegende beş ila on köpekbalığı, insanları öldürmüştür. Bu kadar. Fakat biz yüz milyondan fazla köpekbalığı öldürüyoruz. Peki, bu denklemde gerçek canavar kim? Ordudaki tüm kariyerim, kendi ayakları üzerinde duramayan insanları savunmakla ilgiliydi. Ve şimdi kendi adına konuşamayan bu hayvan için konuşacak bir sesim var, bu yüzden doğru şeyi yapmalıydım. Bu yolculuğa bu yüzden başladım.

Bu anlattıklarınız çok değerli. Hayvan haklarını koruyan insanlarla konuşmak çok güzel. Vegansınız zaten o konuda da konuşmak istiyorum. Fakat dün gece, kaza sonrası motivasyonunuzu anlattığınız No Time for Fear isimli kitabınıza başladım. Vücudunuzu tekrar nasıl forma soktuğunuzu da anlatıyorsunuz. Peki, zihinsel olarak nasıl toparlandınız? İnsan her gece rüyasında o saldırıyı görmez mi?

Zordu. Hiç yardım görmedim. Ordudan herhangi bir destek almadım, bu yüzden ne danışmanım ne fizyoterapistim vardı, öyle bir şey yoktu. Bu yüzden hepsini kendim yapmak zorunda kaldım. Hayatımın en kötü zamanlarından biriydi, gençliğimin sonlarında ve yirmili yaşlarımın başındayken sürüklendiğim zamanlardı. Amaçsızdım. Yapmamam gereken, zihnimi, motivasyonumu ve fiziğimi bozan bazı maddeler kullanıyordum. Ağrı için her türlü ilacı, morfin ketamin, Oxycontin kullanıyordum. Hatırlayabildiğimden daha fazla gece ağlayarak uyumuşumdur. Ben daha gençken böyle bir pozisyona düşmüştüm ve bundan nefret ettim.

Paul

Hepimiz bazen yolumuzu kaybediyoruz ama sizinki çok başka bir boyut tabii.

Bu amaçsızlık, değersizlik, yönsüzlük duygusundan nefret ettim. Ve böylece o yere geri dönemeyeceğimi fark ettim. O kişiye geri dönemezdim. Bu yüzden bir amacım ve değerim olduğundan emin olmam gerekiyordu. Ve böylece tüm enerjimi iyileşmeye harcamaya başladım. İyi göründüğümü hissedebilmem için vücudumu geliştir[1]meye başladım çünkü iyi görünüyorsanız genellikle iyi hissedersiniz.

Çok iyi görünüyorsunuz.

Teşekkür ederim. Depresyona izin veremezdim, bilirsin, üzüntü, olumsuzluk. Kafamızın içindeki kendi kendine konuşma hali beni kontrol altına aldı. Ve bu yüzden bunun üzerine gitmek zorundaydım. Kendimi beni mutlu eden şeylerle çevreledim. Sizi mutlu eden her şeye sahipseniz veya kendinize mutlulukla ilgili şeyleri tekrar tekrar söylüyorsanız bu eğitimdir, pratiktir. Ve sonra ne zaman ihtiyacınız olursa o mutluluğu çağırabilirsiniz.

Evet. Pozitif olmak gerçekten önemli. Peki ya veganlık? Sizin bitki bazlı bir diyetiniz var. Olaydan sonra mı vegan oldunuz?

Evet, bu yaklaşık yedi yıl önce başladı. Afrika’daydım. Kaçak avcılığı önleme birimleri hakkında bir belgesel çekiyordum. Arkadaşım Damien Mander, Uluslararası Kaçak Avlanmayı Önleme Vakfı’nı yönetiyor. Bu gerçekten inanılmaz. Adı SINGA yani cesur olanlar. Onlar hakkında gerçekten iyi bir belgesel var. Onunla çalışmak için Zimbabwe’ye gittiğimde et yemediğini gördüm ve anlayamadım. Çünkü Zimbabwe’de vegan olabilmeyi nasıl başarır ki insan?

Gerçekten şehir hayatında bile zorlanıyoruz bahanesini ortaya sunanlar var.

Evet, ki orada bir vegan market bile yok. (Gülüyor) Bana dedi ki, ben hayatımı hayvanları kurtarmaya adadım, aralarında ayrım yapamam! Sonra eve geldim ve hayvanları yediğim için kendimi ikiyüzlü gibi hissettim. Ve ben ikiyüzlüleri sevmem. Onlar her zaman en kötü liderlerdir. Size her zaman ne yapmanız gerektiğini söylerler ama bunu asla kendileri yapmazlar. Tamam, okyanusları kurtarmaya çalışıyorum. Köpekbalıklarını kurtarmaya çalışıyorum. Sevmeye, gezegene biraz yardım etmeye çalışıyorum ve hayvanları da yiyorum ve yıkıma katkıda bulunuyorum. Bu yüzden o kişi olmak istemedim. Ben de düşündüm, tamam, bunu bir deneyeceğim. Avustralya’ya, evime gittim ve iki gün dayandım.

Gerçekten mi, hızlı bir geçiş olmuş!

Yaptım, hiçbir fikrim yoktu, ne yiyeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Çok açtım. Ve sonra, bir süreliğine kayboldu ama sonra benim dünyamda ortaya çıkmaya devam etti. Tamamen zayıflayacağımı düşündüm. Ama sonra vegan dünyasında da büyük, güçlü ve erkeksi insanlar belirmeye başladı. Ve aslında bir erkek olarak yok etmememiz gerektiğini, korumamız gerektiğini fark etmemi sağladı bu durum. Ben de düşündüm ki, tamam, bunu tekrar denemeliyim. Ve ben de bunu gerçekten çok yavaş yaptım, başka şeyler eklerken yiyecekleri iptal etmeye başladım. Ve şimdi her şey harika, asla geri dönmem.

Evet, bu yol gerçekten herkes için en iyisi. Son olarak yeni çıkan kitabınızdan bahsetmek istiyorum Dünyanın En Yanlış Anlaşılan Yırtıcı Hayvanı: Köpekbalığı! Bir yok ediciyi, avcıyı nasıl yanlış anlayabiliriz? Lütfen, bana bunun hakkında bir şeyler söyleyin.

Köpekbalıkları, hayal edebileceğiniz en kötü halkla ilişkiler müşterisidir çünkü onlar için ayağa kalkarsınız ve onlar gidip birini ısırırlar! Ve sonra onları yeniden savunmaya çalışırsınız. Bir Hollywood yıldızının reklamını yapmaya çalışmak gibi. Evet. Her zaman başı belada. (Gülüyor) O yüzden sadece bazı gerçekleri açıklığa kavuşturmak istedim. İnsanlara neden harika olduklarını anlatmak istedim. Mesela kelimenin tam anlamıyla okuyabilirsiniz. Biliyor musun, bu bir Instagram meme değil, bu saçma sapan gazetelerde bir manşet değil. Sorun değil, gerçekleri okuyabilirsiniz. Bu yüzden çok şaşırtıcılar. Bu yüzden onları korumamız gerekiyor. Okyanuslarımızı sağlıklı tutan bu özel canlıların katledilmesini durdurmamız gerek.

Bu röportaj, Episode’un 50. sayısında yayımlanmıştır.

Oben Budak

Basın hayatına Kral TV ve Star'da programlar yaparak başladı. Ardından haftalık Aktüel dergisi ve Harper's Bazaar için çalışmaya başladı. Uzun süre FHM dergisini yönetti. Röportajları bugüne kadar bazı dergi ve gazetelerde yayınlanmaya devam ediyor. Halen Türkiye'nin ilk ve tek dizi kültür dergisi Episode'un Genel Yayın Yönetmenliğini yapmaktadır. Aynı zamanda çok satan Falan Filan adlı kitabın da yazarıdır.

Related post

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir