Başrollerinde Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç’ın Yer Aldığı ’39 Derecede Aşk’ın Fragmanı Yayınlandı
‘Wham!’ İncelemesi: Netflix’in İlham Verici Belgeseli
Efsanevi ikilinin okul sıralarından Wembley Stadyumu’na uzanan ilham verici öyküsü Netflix’e belgesel oldu.
Br Wham yazısına nasıl başlayacağımı bilemediğim için genel bir giriş yapıyorum. Netflix’te yayınlanan Chris Smith yönetmenliğindeki yapım pek tabii grubun nasıl kurulduğuyla başlayıp ayrılığa kadar geçen bir süreyi anlatıyor. Süre dediğimiz de hepi topu dört sene aslında, 1982’den 1986’ya kadar dört yıl süren bir pop grubuydu ama bu kısa süre müzik dünyasına çok önemli şarkılar bıraktı. Bir de “imaj” denilen şeyin ne kadar önemli olduğu gerçeğini.
Wham!, grubu oluşturan ikili George Michael ve Andrew Ridgeley, “Club Tropicana”, “Wake Me Up Before You Go Go”, “Freedom” ve “I’m Your Man” dahil olmak üzere bir dizi hit ile küresel listelerde yer aldı. Daha önce hiç görülmemiş görüntüler ve röportajlar dahil olmak üzere George ve Andrew’un kişisel arşivinden yararlanılan belgesel, ikilinin okul arkadaşlığından süper yıldızlığa uzanan inanılmaz yolculuğunu bize yaşatıyor. Filmi izlerken 80’ler kültürünü de ayaküstü öğrenmiş oluyorsunuz. Çünkü Wham’in yakışıklıları, dönemin en önemli figürlerinden.
Tabii her şey göründüğü gibi değilmiş. Biz ünlü olduktan sonrasını biliyoruz ama aslında İngiliz basını Club Tropicana’yı hiç sevmemiş! Bir sürü kötü yorumla genç grubu ezmeye çalışmışlar. Doğrusu İngiltere’nin de bizim köhne zevklere sahip müzik eleştirmenleri gibi benzer kafalara sahip olduğunu bilmiyordum. Bizde de müzik yazarı olan kitle popa karşıdır. Hiçbir şeyi beğenmez. Ama aynı kitle, türkülerle yapılan abuk remixleri yere göğe sığdıramaz. Tuhaf işte. Neyse ki gerçekler eleştirmenlerin içi geçmiş zevklerinin ötesine geçebiliyor.
Kısa zaman içinde bütün dikkatleri üzerine çeken ve son derece popüler olan grup, Çin’de performans sergileyen ilk Batılı pop grubu olarak anılacak kadar büyüyor. Yapımda ayrıca bu dört sene içinde George Michael’ın şarkı sözü yazarı ve yapımcılık yeteneği ile superstarlığa nasıl adım attığını da görüyoruz. Andrew’un da ne kadar iyi huylu bir şekilde, sorun çıkarmadan George’un önündeki yolu açtığını film sayesinde net bir şekilde anlıyoruz. O dönem basında çıkan yıpratıcı haberlerin aksine birbirlerini desteklemesi çok önemli. Ridgeley, filmin sonunda, “George Michael olmanın gerçekte ne anlama geldiğini bilmiyordum,” diyerek bir nevi günah çıkarıyor.
George Michael’ın cinselliğiyle mücadelesi Wham’in hikâyesinde devam ederken madde bağımlılığı sorunları, yasal sorunları ve erken ölümü pek ima edilmiyor. George Michael’ın emsal değerindeki Sony Müzik davası da bir şekilde belgesele eklense mükemmel olacakmış. Çünkü şarkıcıyı efsane haline getiren şeylerin başında yakışıklılığı ve müziği kadar medya patronlarına eyvallah demeyen dik duruşu da önemli bir etken.
Genel olarak, ikilinin dostluğuna ışık tutan ve bol miktarda arşiv görüntüsü ile iyimser bir belgesel Wham!. Onları hatırladığımızdan çok daha görkemli bir şekilde yansıtmaları müzikal anlamda çok iyi. Belgeseli bitirip hemen Spotify’ı açanlar için The Final albümü tavsiye edilir.