Selim Bayraktar ile ‘Mehmed: Fetihler Sultanı’ Dizisini ve Çandarlı Karakterini Konuştuk – Özel Röportaj

 Selim Bayraktar ile ‘Mehmed: Fetihler Sultanı’ Dizisini ve Çandarlı Karakterini Konuştuk – Özel Röportaj

Mehmed: Fetihler Sultanı dizisinde Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihe geçen paşası Çandarlı’yı canlandıran Selim Bayraktar, rolünün zorlayıcı yönlerini ve hazırlık sürecini anlattı.

Çandarlı gibi Osmanlı İmparatorluğu’nun en etkili figürlerinden birini canlandırırken karakterin tarihî gerçekliğini ve içsel çatışmalarını nasıl ele aldınız? Sizin için bu rolün en zorlayıcı yönleri nelerdi?

Selim Bayraktar: Böyle önemli bir figürün canlandırmak, hem tarihî gerçeklere sadık kalmak hem de karakterin derin içsel dünyasını yansıtmak açısından büyük bir sorumluluk getirir. Bu tarz bir karakteri oynarken öncelikle tarihî araştırmalar yapmak, dönemin sosyal, politik ve kültürel yapısını anlamak kritik bir adımdır. Çandarlı Halil Paşa, Osmanlı İmparatorluğu’nun erken dönemlerinde devlet yönetiminde çok etkili olmuş, önemli bir vezirdi. Onun gücü, devlete olan bağlılığı ve aynı zamanda kişisel çıkarlarını koruma isteği arasında yaşadığı çatışmalar, karakterin derinliğini oluşturur. Bu tür rollerin en zorlayıcı yönü, tarihî bir karakteri oynarken ona insani bir boyut katmaktır. Tarihî figürler genellikle uzak ve erişilmez olarak algılanır, bu yüzden onları insanlaştırmak, onların da korkuları, zaafları ve umutları olduğunu göstermek oyuncu için büyük bir meydan okuma olabilir. Özellikle Çandarlı gibi siyasi entrikaların içinde yer alan bir karakterin stratejik zekasını, güçlü duruşunu ve zaman zaman yaşadığı içsel gerilimleri dengelemek, rolün zorlayıcı yanlarından biridir. Bunun yanında, tarihî bir figürün duygusal derinliğini keşfetmek de ayrı bir zorluktur. Çandarlı’nın devlet yönetiminde kararlar alırken karşı karşıya kaldığı baskılar, kişisel çıkarlarıyla devletin çıkarları arasındaki dengeyi kurma çabası, oynarken üzerinde düşündüğüm konulardan biriydi. Hem güç hem de kırılganlığı aynı anda yansıtmak, karakterin daha gerçekçi ve izleyiciye yakın olmasını sağlıyor.

Dizide kılıç kullanımındaki ustalığınız izleyicilerden tam not alıyor. Bu beceriyi geliştirmek için nasıl bir eğitim süreci geçirdiniz ve fiziksel hazırlık süreciniz nasıl ilerledi?

Selim Bayraktar: Kılıç kullanımı gibi beceriler, özellikle dönem dizilerinde oldukça önemli. İzleyicilere gerçekçi ve etkileyici sahneler sunabilmek için ciddi bir hazırlık süreci gerekiyor. Benim için bu sürecin en önemli adımı, profesyonel kılıç ustaları ve dövüş koreograflarıyla yapılan yoğun eğitimler oldu. Bu eğitimler, hem kılıç tutma tekniklerini hem de sahnelerde uygulayacağımız koreografileri öğrenmemi sağladı. Eğitmenlerimiz, hem tarihî dönemin savaş tekniklerini hem de sahneye uygun, güvenli dövüş yöntemlerini öğretiyordu. Bu sayede hem karakterin dönemin savaş becerilerini yansıtabilmek hem de ekranda estetik görünen sahneler yaratmak mümkün oldu. Fiziksel hazırlık ise sadece kılıç kullanımıyla sınırlı kalmadı. Dayanıklılık, denge, hız ve refleksleri geliştirmek için düzenli bir spor programı uyguladım.

Selim Bayraktar: “Sümbül karakterini canlandırmak benim için gerçekten önemli bir deneyimdi ve Çandarlı gibi güçlü bir devlet adamını oynarken geçmişteki bu deneyimin çok katkısı oldu. İki karakter de Osmanlı döneminde yer alsa da, Sümbül Ağa daha çok saray içindeki entrikaların, harem yaşamının ve dönemin duygusal yönlerinin içinde yer alıyordu. Onun ince zekâsı, stratejik bakış açısı ve diplomatik tavrı, Çandarlı karakterini canlandırırken de bana ilham verdi.”

Daha önce de tarihi Sümbül Ağa karakteriyle tanındınız; bu da farklı bir dönem figürüydü. Çandarlı gibi güçlü bir devlet adamını oynarken, geçmişteki dönem deneyimlerinizin bu role katkısı oldu mu?

Selim Bayraktar: Evet, Sümbül karakterini canlandırmak benim için gerçekten önemli bir deneyimdi ve Çandarlı gibi güçlü bir devlet adamını oynarken geçmişteki bu deneyimin çok katkısı oldu. İki karakter de Osmanlı döneminde yer alsa da, Sümbül Ağa daha çok saray içindeki entrikaların, harem yaşamının ve dönemin duygusal yönlerinin içinde yer alıyordu. Onun ince zekâsı, stratejik bakış açısı ve diplomatik tavrı, Çandarlı karakterini canlandırırken de bana ilham verdi. Sümbül Ağa’yı oynarken edindiğim dönemsel bilgi, karakterin içinde bulunduğu ortamın psikolojik ve sosyal dinamiklerini anlamama yardımcı oldu. Özellikle Osmanlı dönemine dair araştırmalar, kostüm ve dekor gibi unsurlarla iç içe olmak, bu döneme dair bir temel oluşturdu. Sümbül Ağa karakteri, Çandarlı gibi üst düzey bir devlet adamından çok farklı olsa da, saraydaki güç dengelerini ve politik oyunları anlamak açısından bana avantaj sağladı. Sümbül karakteriyle kazandığım dönemsel tecrübe ve saray entrikalarına dair bilgi, Çandarlı gibi çok daha güçlü ve karmaşık bir karakteri canlandırırken bana önemli bir zemin hazırladı. İki karakter arasındaki farklar oyunculuk anlamında beni daha esnek ve yaratıcı olmaya teşvik etti.

selim bayraktar

Yurtdışındaki izleyiciler sizi özellikle Muhteşem Yüzyıl ve Rise of the Empire ile tanıdı. Dönem dizilerinde oldukça tecrübeli bir oyuncusunuz. Bu tür yapımların oyunculuk anlamında size kazandırdığı en önemli yetenekler veya farkındalıklar neler?

Selim Bayraktar: Bu tür yapımlarda, hem tarihî gerçekliğe sadık kalmak hem de karakteri o dönemin şartları içinde yaşatmak büyük bir dikkat ve hazırlık gerektiriyor. İşte bu süreçte öğrendiğim en önemli şeylerden biri, derin araştırma yapmanın ve tarihî dönemi anlamanın oyunculuğu nasıl şekillendirdiği oldu.

Selim Bayraktar: Öncelikle, kostümler, dil, mimikler ve dönemsel jestler gibi dışsal faktörlerle içsel dünyayı birleştirmek kritik bir rol oynuyor. Dönem dizileri, dönemin ruhunu yansıtmayı gerektirdiğinden, bir karakterin o zamanın sosyal ve kültürel koşulları içinde nasıl düşündüğünü, hissettiğini ve davrandığını anlamak oyunculuğa başka bir katman ekliyor. Bu, sadece karakterin duygusal derinliğini keşfetmek değil, aynı zamanda onun dönemle nasıl etkileşime girdiğini kavramak anlamına geliyor. Dönem dizilerinde karşılaştığım bir diğer zorluk ise beden dilinin ve fiziksel hazırlığın önemi oldu. O dönemlerde savaş teknikleri, otoriteyi temsil eden duruşlar ya da gündelik hareketler, bugünkünden çok farklıydı. Bu yüzden kılıç kullanma, ata binme gibi fiziksel beceriler geliştirmek, bu yapımlarda gerçekçiliği yakalayabilmek için önemli bir gereklilikti.

Dizide bir hayli Osmanlıca kelime de var, onların telaffuzu bile ayrı bir mesai olmalı.

Selim Bayraktar: Pek tabii, dönemin dilini ve üslubunu doğru şekilde aktarmak da ayrı bir çalışma gerektiriyor. Özellikle eski Türkçe veya Osmanlıca kelimelerin geçtiği diyalogları doğru telaffuz etmek, izleyiciyi o döneme götürmek açısından büyük bir sorumluluk.

Selim Bayraktar: Son olarak, bu tür yapımların bana kazandırdığı en büyük farkındalıklardan biri de, tarihî olayların sadece birer bilgi değil, insan yaşamlarına dokunan karmaşık duygular ve ilişkilerle dolu olduğuydu. Her karakter, o dönemin içinde yaşarken kendi korkuları, tutkuları ve hedefleriyle mücadele ediyor. Bu da benim için her karakteri daha insani ve derin bir perspektiften ele alma fırsatı sundu. Özetle, dönem dizilerinde yer almak, sadece tarihî bilgiyi sahneye taşımaktan öte, o dönemin ruhunu hissetmek ve bunu izleyiciye aktarmak konusunda bana büyük bir disiplin ve derinlik kazandırdı.

Selim Bayraktar ile gerçekleştirdiğimiz bu röportaj, Episode Dergi’nin DICM 2024 sayısında yayımlanmıştır.

Oben Budak

Basın hayatına Kral TV ve Star'da programlar yaparak başladı. Ardından haftalık Aktüel dergisi ve Harper's Bazaar için çalışmaya başladı. Uzun süre FHM dergisini yönetti. Röportajları bugüne kadar bazı dergi ve gazetelerde yayınlanmaya devam ediyor. Halen Türkiye'nin ilk ve tek dizi kültür dergisi Episode'un Genel Yayın Yönetmenliğini yapmaktadır. Aynı zamanda çok satan Falan Filan adlı kitabın da yazarıdır.

Related post