Eğlenceli, Duygusal ve Renkli: Zoey’s Extraordinary Playlist
Yoldaş Özdemir’in yazdığı bu köşe yazısı, Episode’un 28. sayısında yayınlanmıştır.
GAİN’de yayınlanan Zoey’s Extraordinary Playlist, gündelik hayatın koşturmacası, kaygılar nedeniyle herkesin kendini biraz daha yalnız hissetmeye başladığı bir dünyada, insanlara kayıtsız kalmadan, destek olarak, dayanışarak küçük ya da büyük sorunları daha kolay çözmenin mümkün olduğunu naif ve eğlenceli bir biçimde anlatıyor.
Sağlık kontrolü için beyin MR’ı çektirdiğiniz anda kısa süreli bir deprem yaşandığını ve hastaneden çıktıktan sonra olağanüstü bir güce ulaştığınızı tahayyül edin: İnsanlar en derinlerindeki duygularını, belki de özellikle saklamaya çalıştıklarını sadece sizin duyduğunuz şarkılarla ve sadece size anlatıyor… 29 yaşında, çok önemli bir teknoloji firmasında çalışan, insanlarla çok da sıcak ilişkileri olmayan Zoey tam olarak böyle bir güce sahip oluyor.
Zoey tek başına yaşayan, erkeklerin çoğunlukta olduğu bir sektörde zekâsı, çalışkanlığı ve eğitimi sayesinde başarılı olmuş genç bir kadın. En yakınları birbirlerine hâlâ âşık anne-babası, kamu avukatlığı yapan eğlenceli abisi, biraz soğuk ve mesafeli görünen ama zamanla yakın arkadaş olduğu abisinin eşi ve aynı işyerinde çalıştığı yakın arkadaşı Max. Yani insan ilişkileri açısından biraz ıssız bile denilebilecek biri Zoey. Bu dönemde hayattaki en büyük korkusu, tedavisi olmayan nörolojik bir hastalık nedeniyle konuşma ve hareket kabiliyetini neredeyse tamamen yitiren babasının her geçen gün ölüme yaklaşması. Tüm aile, daha fazla sevgi ve ilgiyle bu süreyi biraz daha geciktirmek için büyük bir emek veriyor. Kısa zamanda Zoey, bu tanımlayamadığı olağanüstü güç sayesinde babasıyla iletişim kurabildiğini fark ediyor. Bu güç, işte o anlarda tarifsiz bir ödül gibi. Heyecan verici, epey eğlenceli görünen bu gücün ceza gibi geldiği günler de var çünkü size en içten duygularını şarkıyla anlatan kişiye mutlaka yardım etmelisiniz. Onu yok sayar ya da en azından sorunu çözmeye dair atım atmazsanız o şarkı asla peşinizi bırakmaz. Yani Zoey’nin işi o kadar da kolay değil. Bir şarkı, bazen tüm sorunu açık seçik anlatırken bazen de soruna dair örtük bir mesajı iletiyor. İşte bu durumlarda Zoey, sorunun ne olduğunu anlamak için o insanı daha yakından gözlemlemeye, sıkıntısının ne olduğunu anlamaya yani o kişiye odaklanmaya ve sonra yardımcı olmaya çalışıyor. Böylesi durumlarda da genelde özel hayatından, ailesiyle geçireceği zamandan çalıyor ya da konsantre olamadığı için iş hayatında zorlanmaya ve sorunlar yaşamaya başlıyor. Neyse ki zor zamanlarda imdadına yetişen biri var; yüksek sesle söylediği şarkıları tüm apartmana dinletmeyi seven, müzikte olduğu kadar insan ilişkilerinde de Zoey ile kıyas kaldırmayacak kadar başarılı olan Mo. Zoey’s Extraordinary Playlist’in yaratıcısı tanıdığımız bir isim, artık kült diziler arasında kabul edilen Gossip Girl dışında Jake in Progress ve Still Standing gibi dizilerde de yapımcı ve senarist olarak imzası bulunan Austin Winsberg. Dizide neredeyse tüm oyuncular, rollerinin altından başarıyla kalkmış. Zoey karakterini, Shameless dizisiyle hayatımıza giren, güzelliği ve sempatikliğiyle pek çok izleyicinin sevgisini kazanan Jane Levy canlandırıyor. Bölümler ilerledikçe karşı komşuluktan yakın dostluğa terfi eden Mo karakterini Alex Newell; Zoey’e ilk günden beri âşık, yakın dost Max’i Skylar Astin; etkileyici Simon’ı John Clarence Stewart canlandırıyor.
İki sezon boyunca dizide karşımıza çıkan şarkılar da bambaşka dönem ve türlerden geniş, renkli bir liste sunuyor: The Beatles, The Rolling Stones, Whitney Houston, The Bee Gees, Andrea Bocelli, R.E.M, Elvis Presley, Nina Simone, John Legend, Ed Sheeran, Linkin Park, Rihanna, Bob Dylan, Elton John ve daha nicesi… GAİN’de yayınlanan Zoey’s Extraordinary Playlist, gündelik hayatın koşturmacası, kaygıları nedeniyle herkesin kendini biraz daha yalnız hissetmeye başladığı bir dünyada, insanlara ka-yıtsız kalmadan, onları dinleyerek, dayanışarak küçük ya da büyük sorunları daha kolay çözmenin mümkün olduğunu naif ve eğlenceli bir biçimde anlatıyor.
Genç bir kadının babasının kaybıyla yüzleşmeye çalıştığı ikinci sezonun ilk bölümleriyse yas sürecini duygulu ama ajite etmeden anlatmayı başarmış, böyle bir kaybı yaşayan herkesin derinden empati kurabileceği anlar yakalamış. Kurulan renkli ve eğlenceli bir evrenle çarpışacak kadar kuvvetli insani sorunlar, duygular dizinin izlenirliğini daha da artırıyor.
2 sezon, 40’ar dakikalık toplam 25 bölümden oluşan, müzikal türüne uzak izleyicileri bile hemen yakalayabilen Zoey’s Extraordinary Playlist’e mutlaka bir şans verin.