Başrollerinde Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç’ın Yer Aldığı ’39 Derecede Aşk’ın Fragmanı Yayınlandı
“High Fidelity” ve Zoë Kravitz, Yeni Nesille Buluşuyor
[highlight]Nick Hornby’nin popüler romanı High Fidelity, bundan 20 yıl önce John Cusack’ın başrolünde olduğu Stephen Frears filmine ilham olmuştu. High Fidelity, şimdi yeni TV uyarlamasıyla gündemde. Tüm bölümleri bugün Hulu’ya gelen dizi, filmle önemli benzerlikler barındırsa da tamamen özgün bir yapım olarak ilgi çekmeye aday…[/highlight]
Bundan 20 yıl önce, aşkta şansı yaver gitmeyen, top 5 listelerini takıntı haline getirmiş, çok da başarılı olmayan bir plak dükkânına sahip Rob Gordon (John Cusack) karakteriyle tanıştık. Stephen Frears’ın yönetmenliğini üstlendiği High Fidelity, Nick Hornby’nin 1980’ler Londra’sında geçen aynı isimli sevilen romanından uyarlanmıştı.
Yeni Hulu dizisi ise Hornby’nin romanının ve 2000 yapımı filmin başarılı bir TV uyarlaması.
Bugün yani 14 Şubat’ta tüm bölümleriyle izleyici karşısına çıkan High Fidelity, ufak değişiklikler dışında orijinal filme ve romana oldukça sadık kalmış. Yaşadığı ayrılığın üstesinden gelebilmek için eski aşklarını vadeden bir karakter ve bolca müzik… Bu gibi ortak noktalara rağmen diziyi filmden büyük ölçüde ayıran birtakım değişiklikler de yapılmış elbette. Bunlardan biri Rob karakterinin sahip olduğu plak dükkânının yeri. John Cusack’ın çok sevdiği plakçı Şikago’daydı. Dizideyse Rob’un plak dükkânı Championship Vinyl’in Brooklyn’de olduğunu görüyoruz.
Sırf bu değişiklik bile dizinin filmden sıyrılarak kendi ritmini bulmaya çalıştığının göstergesi aslında. Sonuçta 2000’lerin Şikago’suyla günümüz New York’unu bir tutmak çok da mümkün değil. Nitekim Rob’un bu konuyla ilgili yerinde bir tespiti de var: “Mahallenin yarısı eski püskü kalıntılardan ibaret olduğumuzu, diğer yarısı da nostaljik hipsterlar olduğumuzu düşünüyor. Aslına bakarsan iki taraf da kısmen haklı.”
Dizideki mekân kaymasını yerinde kılan şey, Rob karakteri konusunda yapılmış olan değişiklik. 2000 yapımı filmde John Cusack tarafından canlandırılan Rob karakteri dizide yerini bir kadın karaktere; Zoë Kravitz’e bırakıyor. Big Little Lies ile çıkış yakalayan, aynı zamanda High Fidelity‘nin idari yapımcılığını da üstlenen Zoë Kravitz, Lenny Kravitz ile Lisa Bonet’in kızı. Lenny Kravitz’in kim olduğunu anlatmaya gerek yok elbette ancak Kravitz’in annesi Lisa Bonet’in 2000 yapımı filmde Rob’un eski sevgililerinden Marie DeSalle’i canlandırdığını söyleyebiliriz.
Zoë Kravitz’in canlandırdığı Rob karakteri sade ama zevkli bir giyim tarzı olan bir karakter. Sözde başarılı bir plak dükkânı işletiyor ve bu dükkânda iki arkadaşıyla çalışıyor. Brooklyn’de plaklarla dolu bir dairede yaşıyor ve ardı ardına Whiskey shotları yaparken insanların müzik bilgilerini ölçebiliyor. Başka bir deyişle Rob karakteri bir rockstarın çocuğunun kıskanılabilecek tüm özelliklerine sahip; karakterin en büyük odağı 1 yıl önce kendisini terk eden sevgilisine takılıp kalmış olması. Dizinin Şikago’dan New York’a taşınması farklı bir şeylerin izleneceği hissini veriyor elbette ama farklılığı yaratan en büyük etken karakter. 2000 senesinde izlediğimiz sıradan bir adam olan John Cusack, yerini Brooklyn’de yaşayan siyah ve “queer” bir kadın karaktere bırakıyor. Dolayısıyla filmin müzikleri bile yeni Rob karakterinin zevklerine göre şekilleniyor.
Rob’un ırkı ve cinsiyeti burada özellikle önem kazanıyor çünkü tarihsel olarak baktığımızda müzik kültürü çoğunlukla beyaz erkeklerin domine ettiği bir alan ki orijinal High Fidelity de tam olarak bunu doğrular nitelikte bir film. Zoë Kravitz’in canlandırdığı Rob karakterinin en az “beyaz bir erkek” kadar plaklara düşkün olması ve müzik konusunda derin bir bilgiye sahip olması, radikal bir düşünce olmasa gerek aslında. Fakat yine de Hornby’nin romanının yayımlanmasından 25 yıl sonra bile bu düşünce pop kültürü için bir devrim niteliğinde.
10 bölümlük Hulu dizisi, romanın ve filmin bir tür “cover”ı gibi. Ancak yönetmen koltuğunda iki kadının (Sarah Kucserka ve Veronica West) oturduğu dizi ilerledikçe kendi ritmini ve sesini buluyor ve High Fidelity dünyasına modern ve hipstervari bir hava katıyor. Zoë Kravitz’in performansı bunun en önemli sebeplerinden biri…