Kasım demek Ankara Film Festivali demektir – 2

 Kasım demek Ankara Film Festivali demektir – 2

Ankara Film Festivali sona ererken bize de güzel filmler ve anılar bıraktı. Bu yazımda Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri, Büyük Kuşatma, Ölü Mevsim, Gecenin Kıyısı ve bonus olarak Marcello Mio hakkında konuşacağız.

Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri

Bu senenin En İyi Film ödülünü alan Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri, benim de favorimdi. Anlatımdaki yalın dili, keyifli ve doğal akışı sayesinde izleyicisiyle derin bir bağ kuruyor. Murat Fıratoğlu’nun yazıp yönettiği filmde, domates kurutma işinde çalışan Eyüp’ün ödemesini alamadığı gün patronuyla yaşadığı bir kavga sonucu onu öldürmeye karar verme hikayesini izliyoruz.

Hemme’nin kavga sırasında Eyüp’ün annesine küfretmesiyle bardak taşar artık. Eyüp, kafaya koymuştur ve Hemme’yi vuracaktır. Fakat gün boyunca yaşadığı aksilikler sürekli planını geciktirir. Eyüp’ün karşılaştığı her sorunda görüyoruz ki, o iyi kalpli ve sabırlı bir insandır.

Filme girişte bir zorlanma yaşansa da devamı yüzünüzde bir tebessüm yaratıyor. Çünkü izlerken aslında karakterin emeline ulaşamayacağını farkındayız. Eyüp’ün yol boyunca karşılaştığı her insanla iletişiminden onun nasıl bir insan olduğunu çözmeye başlıyoruz. Aslında herkese karşı yumuşak ve uyumlu olsa da içten içe sıkıntısını belli etmiyor ve güçlü görünmeye çalışıyor.

Büyük Kuşatma

Tatlı bir mizah anlayışına sahip olan Büyük Kuşatma hem derinlemesine işlenen bir yas hikâyesi hem de ölümle dans gibi.

Sinan Kesova’nın yönettiği filmde akademisyen olan Berna Tuna’nın ölümünün ardından kocası Macit boşluğa düşer. İlk evliliğinden olan kızı İpek’le arasındaki durumu düzeltmeye karar verir. Büyük Kuşatma aslında belli bir yaştan sonra yaşanan pişmanlıkları konu alan keyifli bir komedi. Macit’in oğlu Alperen ile ilişkisi nesiller arasındaki farkı güzel vurguluyor. Yıllar geçtikçe büyüttüğün çocuğu bile tanımaz hale gelen bir kimlik bunalımı sanki. Yer yer uzun gelebilen filmi, sıcacık bir baba filmi.

Ölü Mevsim

Doğuş Algün’ün yönettiği film, birden fazla konuyu ele alıyor. 3 kız kardeşin hikâyesini anlatan filmde, çocuğu olmayan ablası ve eniştesiyle yaşayan Öznur’un mahalle baskısıyla iyiden iyiye içselleşen karanlık sırları izliyoruz. Filmde özellikle belli bir yaştan sonra evliliğe zorluluk olarak bakan kesimin, özellikle ahlak bekçiliği yapanların arka plandaki utanç verici hal ve manzaralarına şahit oluyoruz.

Gecenin Kıyısı

Türker Süer’in yazıp yönettiği Gecenin Kıyısı, siyasetin ne denli boş bir algı yarattığını anlatıyor.
İki asker kardeşin hikâyesini anlatan film, iyi ile kötünün ne olduğunu sorgulatırken körükörüne inanılmış bir zihniyetin yarattığı kayıplarla insanı nasıl da hüsrana uğrattığının bir örneği. Filmdeki en önemli noktanın sesleri çok başarılı kullanması olduğunu düşünüyorum. Zira sessizlik bir filmde müzik kadar yeterli kullanılamayabiliyor.

Marcello Mio

Uzun zaman sonra girişinden bu denli keyif aldığım bir film olmamıştı diyerek başlamak istiyorum Marcello Mio’ya. Fransız sinemasına olan sevgimi adeta yeniden pekiştirdi.

Ankara Film Festivali

Benliği bulma yolculuğu olan aktör Marcello Mastroianni ve aktris Catherine Deneuve’ün kızı aktris Chiara Mastrianni’nin hikâyesini anlatıyor. Chiara, babasına çok benzeyen, aynı zamanda baba özlemi duyan bir oyuncu. Yas ve gölgesinde kalma korkusu arasındaki ince iniş ve çıkış, Marcello Mio’yu hüzünlü ama keyifli bir biyografi filmi haline getirmiş.

Su Karacan

https://bifilmkurdu.com/

Sosyal medyada bifilmkurdu ve rêveuse olarak da bilinir. Film koleksiyoneri, anime ve animasyon bağımlısı. Daha önce bir çok sitede film eleştirmenliği yaptı. Güncel olarak kendi sitesi bifilmkurdu ve jdramaneko başta olmak üzere Çocukla Sinema ve Dizi-mania sitesinde yazıyor. Büyük bir Disney hayranı. Japon ve Fransız sinemasına karşı ayrı bir ilgisi var. Normalde profesyonel fotoğrafçı ve grafiker ama şu sıralar çocukluk hayali olan yazarlığı yapmakta..

Related post

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir