‘Aile’nin Yemek Masası – Mert Gürer & Zeynep Gürer

 ‘Aile’nin Yemek Masası – Mert Gürer & Zeynep Gürer

Genelde toplulukların özelde insanın hayatta kalmasının yegâne unsuru yemektir. Yemek yapmak ve yemek yemek, içinde bulunulan kültürün bir parçasıdır. Yemek, bir birikimi ve nesilden nesle taşınan bir anlayışı oluşturan, beslenme eyleminden başka düğün, ölüm, şölen, tören gibi maddi ve manevi öğelerin de başat aktörüdür. Yemek kültürü, aidiyet hissedilen sosyal grupların ve alt kültürlerin bütünleşmesi ile çeşitlenerek süreklilik kazanmaktadır. Böylece her toplum, kendine özgü ritüelleri içeren yemek ve sofra kültürü ile toplumsal aidiyetini perçinlemektedir.

Aile

Gündelik hayat içerisinde yaşamsal döngümüzü sürdürmek için bir ihtiyaç olan beslenme, endüstrileşme süreci ve popüler kültürün etkisiyle estetize edilen sunumlar ve seri üretim mekânlar ile gösteriye dönüşmektedir. Geçmişten günümüze aktarılan yemek kültürüyle öğünler, aile fertlerini bir araya getiren ve hayata dair paylaşımların yapıldığı sohbet ortamlarını oluşturmaktadır. Yemeğin sosyolojik boyutu, gündelik yaşam içinde insanların aralarındaki ilişkileri şekillendirmesiyle önem kazanmaktadır. Değişen sosyokültürel yapı, yemek alışkanlıklarını ve pratiklerini modernize etmekte ve popüler kültüre ait dinamikler çerçevesinde sürekli dönüştürmektedir. Günümüzde aile bireylerinin günün belli saatlerinde bir araya gelmesini zorunlu kılan, önemli günlerde yakın akraba ve arkadaşı ortak paydada buluşturan sofralar giderek daha atomize ve sadece beslenme amacıyla kurulan aktivitelere yerini bırakmaktadır.

Yemeğin sunumu ve içeriği farklı coğrafyalarda farklı bilgi birikimler çerçevesinde o bölgeye has özellikleri içinde barındıran kültürel pratikler üretmektedir. Bireyin kültürleme sürecindeki ilk yer olan aile, sofra adabının ve yemek kültürünün de aktarıldığı ortamdır. Yemek masası/sofra, ailenin en önemli iletişim alanıdır. Farklı coğrafyalarda taşıdığı anlamlar değişse de ortak paydanın vücut bulduğu en önemli fiziki buluşma mekânıdır. Kadının, erkeğin, çocuğun ve aile büyüklerinin sofra çevresindeki oturma düzenleri, yemek masasında söz alabilme hiyerarşisi ve konuşulabilecek konuların sınırlılığı farklı coğrafyalarda toplumsal normlar çerçevesinde nesilden nesle aktarılarak yaşatılmaktadır.

yemek

Günümüzde toplumların gündelik hayatlarının birer yansıması olarak düşünülen kitle iletişim araçları, içerikler ile yazılı olmayan kuralları bireyle buluşturmaktadır. Sofra düzeni ve yemek kültürü özellikle televizyonun hikâye anlatıcılığı için eşsiz bir parçadır. Televizyon tarihimizde aile temalı içeriklerde sıklıkla gördüğümüz ve hikâyedeki karakterlerin ana etkileşim alanı olan yemek masası, dramatik anlatı yapısındaki kırılmaların ve çatışmaların odak noktası olarak kullanılmaktadır.

Özellikle günümüz dizilerinde üst sosyoekonomik sınıfa mensup olanlar, tek çatı altında yaşayan geniş aileler olarak temsil edilmektedir. Bu evlerde kurulan sofralar, o ailede yer alan bütün karakterlerin aynı sahnede görünebildikleri nadir anları da oluşturmaktadır. Bu sofralar aile üyelerinin paylaşımlarının, uzlaşımlarının ya da çatışmalarının yaşandığı alanlar olarak da karşımıza çıkmaktadır. Geleneksel aile yapılanmasında özellikle akşam yemeği, ailenin buluştuğu ve tüm fertlerin katılımının beklendiği uzamlardır.

Aile yemek

Ayrıca bu sofralar aile hiyerarşisini gösterecek şekilde yapılandırılmaktadır. Evin reisinin baş köşeye oturduğu, ona yakın olanların masa çevresindeki dizilimlerinde onun sağında ve solunda bulunduğu, ikincil güç merkezinin de aile reisinin tam karşısında yer aldığı bir düzen olarak kullanılmaktadır. Sofra dizilimi aynı zamanda hikâyedeki karakterlerin işlevlerini izleyici gözünde konumlandırmaktadır. Dizilerde kullanılan yemek masaları genelde uzun ve dikdörtgen şekilde olmakta ve oturma dizilimi ailedeki iktidarın kodlanabilmesi adına önemli bir gösterge olarak kullanılmaktadır. Sofra etrafında oturan karakterler sahnede işlenen konuya eşit düzeyde katılım sergileyememektedir. Masadaki hâkim karaktere nazaran uzak konumlandırılanlar kendilerine o sofrada daha az değer verilenler ve görüşlerine çok da fazla ihtiyaç duyulmayanlardır. Son dönemde adından söz ettiren Aile dizisindeki yemek sofrası da çatışma, kabullenme, iktidar, paylaşım açısından ideal bir örnek olarak karşımıza çıkmaktadır.

‘Aile’nin Yemek Masası ve İktidar Mücadelesi

Bu dizinin ilk bölümünden itibaren kurulan sofra, ona dahil edilenler/ edilmek istenmeyenler, konuşulanlar/konuşulmayanlar için dizinin ana çatışma eksenin geçtiği bir mekân olmuştur. Hayatta olmayan babanın yani aile reisinin masada baş köşede bulunan yeri sembolik olarak korunmakta ve atfedilen kutsiyetle hiyerarşik yapı şekillenmektedir. Devin’in o masaya Aslan tarafından dahil edilmesi anne karakterine başkaldırı niteliğindedir. Yemek masasında herkesin sandalyesinin arkasına isimliklerin yerleştirilmiş olması karakterlerin ailedeki hiyerarşik dağılımını izleyiciye net bir şekilde sunmaktadır. Bu sofradaki yerler aile üyelerinin statüsünün tanımlabilmesi açısından sabit ve değişmez olarak vurgulanmıştır.

Aile yemek

Devin’in yemek masası sandalyesine o isimliği kendi el yazısıyla yeniden yazması Hülya Soykan’ın iktidarına yönelik başlattığı savaşın bir göstergesi niteliği taşımaktadır. Ayrıca yemek masasında Aslan’ın annesi ve karısı arasında konumlandırılması izleyiciyi çatışmanın merkezine yönlendirmesi açısından önemlidir.

Bununla birlikte, 5. bölümde Hülya Soykan’ın Devin’e; “(…) Sen korkuyorsun bu eve gelmekten, bu sofraya oturmaktan, Soykan olmaktan korkuyorsun,” demesi ve “Ama şunu iyi bil, Aslan’la evli olduğun sürece bu sofrada her zaman yerin hazır,” ifadesiyle eşzamanlı olarak yemek masası sandalyelerinin yakın planda gösterilmesi dizide sunulan sofranın metaforik vurgusu açısından önemlidir. Aileye kabul edilmek veya aile dışında kalmak sofrada bir sandalyeye sahip olmak ya da olmamak ile betimlenmektedir. O sofraya ancak bir “Soykan” olarak dahil olunabileceği ve bunun da cesaret gerektiren bir eylem olduğu vurgusu tamamen ataerkil söylemin de yansımasıdır.

Bu yazı, Episode’un 48. sayısında yayımlanmıştır.

Editör

Aralık 2016'da yayın hayatına başladı. Spinoff'u, prequel'i, sequel'i, remake'i, eşi benzeri muadili olmayan, Türkiye'nin tek DİZİ KÜLTÜRÜ dergisi ve web platformu...

Related post

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir