Başrollerinde Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç’ın Yer Aldığı ’39 Derecede Aşk’ın Fragmanı Yayınlandı
Adalet Yeşilleniyor :’She-Hulk’ – Koray Özbudak
“Beni kovuyorsun demek.”
“Üzgünüm, Jen. Ama genel tutumun beni buna mecbur etti. Burada ciddi bir iş yapıyoruz.”
“Ben de ciddiyim.”
“Jen… Dün gece kıçının fotokopisini çekerken makineyi kırmışsın.”
“Ben olduğum ne malum? Herhangi biri yapmış olabilir.”
“Renkli fotokopi makinesiydi, Jen.”
Yukarıdaki alıntı, 2004’te yayımlanan ve SheHulk: Attorney at Law dizisine esin kaynaklarından olan çizgi roman serisinin ilk birkaç sayfasından. Her ne kadar henüz çizgi romanın espri anlayışına pek yaklaşmasa da bu yaz yayına başlayan She-Hulk: Attorney at Law, ilk bölümlerinde bıraktığı standart Marvel yapımı izleniminden kurtulacak gibi görünüyor. (Dördüncü bölüm “Is This the Real Magic” bunun istisnası). Orphan Black’ten tanıdığımız Tatiana Maslany, kuzeni Bruce Banner yani “orijinal” Hulk ile tatile giderken geçirdikleri bir kaza sonucunda kendisi de bir Hulk’a, She-Hulk’a dönüşen avukat Jennifer Walters’ı canlandırıyor. Maslany’nin kimi zaman cıvıl cıvıl ve sempatik, bazense seksi veya korkutucu olarak canlandırmayı başardığı She-Hulk’ın belalısı Titania rolünde ise The Good Place’in Tahani’si Jameela Jamil’i izliyoruz. Yan rollerde Mark Ruffalo, Tim Roth gibi Marvel Sinematik Evreni’nin çeşitli karakterlerini canlandıran konuk oyuncuların haricinde The Flight Attendant’tan bildiğimiz Griffin Matthews ve Perfect Strangers’ın Kuzen Larry’si Mark-Linn Baker var. (Evet, TRT’de yayınlanan ve evet, çocukluğumuzun muhteşem ikilisi Kuzen Larry ve Balki’deki.)
Disney+’ta yayınlanan dizi, bir bakıma karakterin kökenine dönüşü sayılabilir; çünkü çizgi romanda doğsa da She-Hulk’ın ortaya çıkmasının nedeni zaten bir televizyon dizisi.
Hulk olarak da bilinen Bruce Banner’ın kanıyla dişi bir ‘Yeşil Dev’e dönüşen çıtı pıtı avukat Jennifer Walters, varlığını 1977 yılında yayınlanmaya başlayan ve Türkiye televizyonlarında da gösterilen Incredible Hulk (Yeşil Dev) dizisinin başarısına borçlu. Yapımcı Kenneth Johnson daha önce çalıştığı Six Million Dollar Man (bizdeki adıyla Altı Milyon Dolarlık Adam) dizisinden Bionic Woman (Biyonik Kadın) spin-off’unu çıkarmıştı. Marvel Comics de, bu dizinin başarısından olsa gerek, Johnson’ın Incredible Hulk’a kadın bir karakter ekleyerek izleyici tepkisini yoklayacağı ve bunun dişi bir Yeşil Dev (Yeşim Dev?) dizisine start vereceği söylentilerinden endişe etmeye başlamıştı. Yayınevi olası bir yeni karakterin telif haklarını elinde bulundurmak için alelacele She-Hulk karakterinin başrolde olduğu bir çizgi roman çıkardı. Yirmi beş sayı süren Savage She-Hulk adlı bu seride, herkesin tanıdığı Hulk’ın cinsiyeti haricinde neredeyse bir karbon kopyasını görüyoruz: Öfkelendiğinde tehlikeli bir canavara dönüşmesi haricinde “örnek” bir vatandaş.
Sonraki yedi yılı başka karakterlerin dergilerine ve takım öykülerine konuk olarak geçiren SheHulk, bugünkü popülaritesini 1989’da yayımlanan, John Byrne’ün yazıp çizdiği Sensational She-Hulk dergisiyle kazandı. Bu seride Hulk klonu olmaktan kurtulmakla kalmayıp absürtlüğün zirvesinde dolaşan, bir çizgi roman karakteri olmasının farkındalığıyla dördüncü duvarı yıkarak okurla hatta yazar-çizer ekibiyle konuşan bir karakter görüyoruz. (Bunlar, dördüncü duvar dozeri Deadpool’un ilk kez boy göstermesinden iki, bir çizgi roman karakteri olduğunu ima etmesinden sekiz yıl önce oluyor.)
Kameraya bakıp izleyiciyle konuşmak artık orijinalliğini ve cazibesini kaybetmiş olabilir (Ferris Bueller’a, Jim Halpert’a ve daha nice karaktere teşekkürlerimizle) ama She-Hulk dizisinin dördüncü duvarı kırması neyse ki bununla sınırlı değil. Jennifer, Abomination olarak da tanınan Emil Blonsky’yi şartlı tahliye duruşmasında temsil edeceğini kuzenine haber vermek için aradığında Hulk, “Abomination’la dövüştüğümde kelimenin tam anlamıyla başka biriydim,” diyerek 2008 yapımı The Incredible Hulk’ta başkarakteri canlandıran ve Marvel Sinematik Evreni’nde yerini Mark Ruffalo’ya bırakan Edward Norton’a gönderme yapıyor.
She-Hulk’ın dördüncü duvarı neden yıktığı konusu, çizgi romanda tam olarak açıklanmış değil; ancak okurların ve izleyicilerin teorilerinden bazıları, Gamma radyasyonunun Hulk’ta kişilik bölünmesi olarak öne çıkardığı psikolojik hasarın She-Hulk’ta kendini bu şekilde gösterdiği yönünde. Hulk ilk bölümde Jennifer’a, “Değiştiğinde direksiyona başka biri mi geçiyor?” diye soruyor. Hayranların teorisine göre Jennifer “direksiyonda” olsa bile arabada yalnız değil; yan koltukta biri var. Yani Jennifer kendi kendine, daha doğrusu yan koltuktaki bu kişiye açıklama yapıyor.
Dizide izlediğimiz She-Hulk’ın dördüncü duvarı yıkmasının esin kaynağı John Byrne olsa da geri kalan neredeyse her şey Dan Slott’un kaleminden 2004’te yayımlanmaya başlanan seriden geliyor. (Yazının başındaki renkli fotokopi alıntısı da buradan.) Goodman, Lieber, Kurtzberg & Holliway Hukuk Firması’nın (bundan sonra GLK&H olarak anılacaktır) süper kahraman departmanında çalışan Jennifer/She-Hulk, her sayıda Marvel Evreni’nin birbirinden renkli figürlerinin dahil olduğu, birbirinden eğlenceli davalara bakıyor. Örneğin Örümcek Adam, Daily Bugle’ın patronu J. Jonah Jameson’a açtığı hakaret davasında kürsüde ifade verirken, “Bay Jameson sizden neden nefret ediyor olabilir?” sorusuna, “Çok basit, çünkü zenciyim,” diye yanıt vermesi ve Jameson’ın ter içinde kekeleyerek avukatına, “Bilmiyordum, ilgisi bile yok, hem benim siyahi dostlarım var!” demesi, ekranda görmenin büyük keyif vereceği sahnelerden. Çizgi romanda İkinci Dünya Savaşı sırasında üstlendiği bir görevde savaş suçu işlediği iddiasıyla mahkemeye çıkarılan Captain America, onun avukatlığını üstlenen Matt Murdock/ Daredevil, cinayet davasının seyrini değiştirmesi için bir hayaletin ifadesinin alınması için danışmanlık yapan Doctor Strange gibi tanınmış karakterler olması dizide görebileceklerimize dair umut veriyor. Dizi yazarlarının önümüzdeki bölümlerde henüz duyurulmamış konuk karakterler olduğuna dair verdikleri ipucu, bu umutları daha da yeşertiyor. (Yeşil-Yeşim renk esprisini beğendiğinizi umarak ikincisini yapayım dedim.)
Elbette dizideki Jennifer, çizgi romandakinden biraz farklı. (Gerçi çizgi romandaki Jennifer da çizgi romandakinden yer yer farklı. Kafanız karışmasın, açıklaması sonraki paragrafta.) Çizgi romanda yıllar içinde She-Hulk olmaktan memnun, mümkün mertebe ufak tefek haline dönmemeye çalışan bir Jennifer görürken dizide She-Hulk’lığa ve süper kahramanlığa direnen bir karakter görüyoruz. Gel gelelim, iki yorum da aynı kapıya, Jennifer’la She-Hulk’ın barışmasına çıkıyor.
Ortaya çıkışından bu yana geçen 42 yıl içinde, She-Hulk’ı içgüdülerine teslim olan vahşi bir canavar, istediği zaman şekil değiştirebilen eğlence düşkünü bir süper kahraman, sıradan bir avukat, GLK&H’de çalışan süper kahraman hukuku uzmanı ya da hukuk düzeninin bir başka katmanında aranan suçluların peşinden koşan resmi bir ödül avcısı olarak gördük. Dizi de benzer şekilde klişe bir Marvel yapımından Ally McBeal gibi bir hukuk komedisi klonuna dönüştü ve bu dönüşüm hâlâ sürüyor. Ama asıl önemli dönüşüm, dizi dışında gerçekleşti: Dizinin vasat altı görsel efektleri, Marvel’ın özel efekt stüdyoları ile kurduğu sağlıksız iş ilişkisinin ortaya çıkmasına yol açtı. (Bu aslında karaktere çok uygun bir fırsat. Hani She-Hulk dördüncü duvarla kalmayıp az daha taşıyıcı kolonları bile yerle bir edecekmiş gibiyken Marvel nihayet özel efekt stüdyolarından daha insaflı ve insancıl taleplerde bulunacağını açıkladı. İnansak mı?) She-Hulk’ta hepimiz gibi hata yapan, sevinen, üzülen, acı çeken, eğlenen, sevişen ve yeri geldiğinde dövüşen karakterler yaratabilen vizyonu ortaya koyan; kostümden animasyona, müzikten set tasarımına ayrı ayrı yaratıcı ekiplerin, televizyonun asıl kahramanları olduğunu stüdyoların ve platformların anlamasını beklerken, ne yazık ki en az Hulk kadar güçlü olmamız gerekiyor.
Bu yazı, Episode’un 38. sayısında yayımlanmıştır.