Aslı İnandık ile ‘Karadut’u Konuştuk

 Aslı İnandık ile ‘Karadut’u Konuştuk

Sezonun iddialı dizilerinden Karadutu Episode 58. sayının kapağına taşıdık. Aslı İnandık ile diziyi ve canlandırdığı Figen karakterini konuştuk. Bu röportajı şimdi sitemizde de yayımlıyoruz. Keyifli okumalar…

Karadut dosyamızdaki diğer röportajlara erişmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Aslı İnandık: Güçlü kadın hikâyeleri hep ilgimi çekmiştir, tüm karakterlerin bu yöndeki dönüşüm ve kendini keşfetme yolunu izleme fikri heyecan verici geldi.

Karadut eğitimli, şehirli, ayakları üzerinde duran bir kadının ve ailesinin hikâyesi aslında. Karadut’ta sizi en çok etkileyen, projeyi kabul etmenizi sağlayan özellikler nelerdi?

En başta tabii ki birbirinden tamamen farklı dört kız kardeşin hikâyesi olması ilgimi çekti. Benim de benden dört yaş büyük bir ablam var, onunla zaman zaman didişsek de hayattaki en büyük destekçim. Erdem ailesinin kızlarını da böyle görüyorum. Sonra, güçlü kadın hikâyeleri hep ilgimi çekmiştir, tüm karakterlerin bu yöndeki dönüşüm ve kendini keşfetme yolunu izleme fikri heyecan verici geldi. Bir de Figen’i sevdim elbette.

Figen evlenip kendi hayatını kurmuş, kendi çocuklarını büyütüyor. Bir yandan da Zuhal ve babasının yaşadıklarının en yakın tanığı. Figen’i siz nasıl anlatırsınız? Figen karakterini ortaya çıkartırken en çok hangi kavramları düşündünüz?

Ailenin “sırrı” sayılan travmatik anne ölümüne en yakından şahit olan kız kardeş Figen. Anne öldüğünde Figen henüz lisedeydi. Aslında o dönem ne yaşandıysa Figen ve Zuhal beraber yaşamışlar. Acıyı ve yası paylaşmışlar bir nevi. Figen’in hayatı boyunca -Zuhal’i belki her şeyden çok sevmesine rağmen- onu içeride bir yerlerde annesini öldürdüğü için hiç affedemediğini düşünüyorum. Aslında yaptığı hiçbir şeyi kötülüğünden ya da kıskançlığından yaptığını düşünmüyorum Figen’in.

Çok erken yaşta Zuhal’le beraber çok ciddi bir yükü sırtlamışlar. Zuhal’i affetmek için çabalasa da zaman içinde babasının ve diğer kardeşlerinin onayını alamadıkça bu, Figen’i çocuklaştırıyor gibi düşünüyorum. Aslında bu sebeple salt bir kıskançlık ya da haset kavramından yola çıkmadım Figen’i ararken. Figen daha geleneksel düşünen birisi, biraz babanın sesini çıkaran, aman ağzımızın tadı kaçmasın diyen biri ama bence ailesindeki herkes için canını verebilecek kadar da fedakâr. Buraların üstüne düşünmeye çalıştım.

Aslı İnandık

Aslı İnandık: Kimisi savaşıp duruyor hayatı boyunca ailesindekilerle, kimisi barışıp affetmeyi seçiyor. Sanırım aile hikâyeleri bu yüzden çekiyor seyirciyi.

Figen, Zuhal’le bazı noktalarda empati yapıyor ama babasına daha çok hak veriyor gibi görünüyor. Bir de Figen’de herhangi bir konuda/ yerde düzen bozulmasın, sorun çıkmasın, idare edilsin gibi bir yaklaşım var sanki… Düzen bozuldukça Figen nasıl tepkiler verecek?

Tam olarak özetlediğiniz gibi aslında. Düzen bozuldukça aslında kendi konfor alanı da daralmaya başlayacak Figen’in ama bence onun dönüşümünü de izleyeceğiz. Onun esnemelerine tanıklık edeceğiz, zaman zaman aileyi zora sokacak hamlelerine de tabii 🙂

Karadut eğitimli, çalışan, şehirli kadınların bile bir evin içindeki dengeler nedeniyle kendi hayatlarını yaşamaktan vazgeçebileceğini iyi anlatan bir dizi. Güçlü bir aile draması da var. Sizce seyirciyi en fazla nereden yakalıyor Karadut?

Aile iç içe geçmiş bir yapı. Dünyanın öbür ucuna da gitse insan, belki kilometrelerce ötedeki babasını, annesini, kardeşlerini düşünüp onlara karşı sorumluluk duyabiliyor. Herkesin ailesiyle benzer bir hikâyesi var aslında bu sebeple. Kimisi savaşıp duruyor hayatı boyunca ailesindekilerle, kimisi barışıp affetmeyi seçiyor. Sanırım aile hikâyeleri bu yüzden çekiyor seyirciyi.

Aslı İnandık: Düzen bozuldukça aslında kendi konfor alanı da daralmaya başlayacak Figen’in ama bence onun dönüşümünü de izleyeceğiz.

Dört kız kardeşi izlemekten, onların birbiriyle ilişkisini, her birinin kendi hayatlarını izlemekten çok keyif aldım. İrem Helvacıoğlu, Selin Türkmen ve Ebrar Karabakan’la uyumunuz da çok iyi. Duygusal açıdan yoğun sahnelerde de paslaşıyorsunuz, set nasıl geçiyor?

Enteresan bir şekilde birbirimizle tanışır tanışmaz zaten hep kardeşmişiz gibi bir his geldi bize. Sette bazen birinin morali bozuk oluyor ya da o güne özel modu düşük oluyor, biri diğerini hemen oradan kaldırıyor. Bu bağ çok kısa bir sürede oluştu. Bir de beraber çok gülüyoruz, bazen dramatik sahneleri çekerken çok zor olabiliyor bu durum. İrem çok yakın arkadaşımdı zaten, onunla çalışacağımı duyunca ikimiz de havalara uçtuk. Selin ile Ebrar’ı tanımıyordum ama çok sevdim ikisini de. Burada Engin Şenkan’dan bahsetmeden geçmek de olmaz tabii. Onunla çalıştığımız için çok şanslıyız.

Karadut en önemli içerik fuarlarından MIPCOM’da dünyaya tanıtılacak. Türkiye’deki ve dünyadaki izleyicilerinize neler söylemek istersiniz bu vesileyle?

Şimdiden, bizi izledikleri, bizimle beraber duygulanıp bizimle beraber gülümsedikleri, hikâyemize ortak oldukları için teşekkür edip, “kendi gücünü keşfetme arayışında olan canım kadınlara ilham olabilmek umuduyla” diyeyim. 🙂

Aslı İnandık ile yaptığımız bu röportaj, Episode’un 58. sayısında yayımlanmıştır.

Yoldaş Özdemir

1981 doğumlu. Çocukluğunu İstanbul’da geçirdi. Erciyes Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden mezun olup İstanbul’a döndü. Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra eğitim yayıncılığına adım attı. Erken yaşta okumayı öğrenip sevmesinden olsa gerek öğretmenlikten vazgeçip yayın dünyasında kalmaya karar verdi. Kalkedon Yayınları ve Esen Kitap’ta editör olarak çalıştı. 2015’ten itibaren Mylos Yayın Grubu bünyesindeki dergi ve kitapların editörlüğünü üstleniyor.

Related post

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir