Başrollerinde Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç’ın Yer Aldığı ’39 Derecede Aşk’ın Fragmanı Yayınlandı
Bitmeyen İstila Korkusu, Uzaylılar ve Mavi Kitap Projesi
Önceleri kozmik bir düzen ve uyumun mekânı olan uzay, Kopernik’in Dünya’yı evrenin merkezi olmaktan çıkarmasıyla beraber epey tekinsiz bir yer haline geldi. Evrende bizim dışımızda ve bize tamamen yabancı zeki varlıkların kültürel metinlere girmesi için ise birkaç yüzyıl daha beklemek gerekti.
Uzaylılar, 1800’lerin sonlarına doğru H.G. Wells gibi yazarların şekillendirmeye başladığı bilimkurgu edebiyatının popüler aktörleri oldular. Dönemin şartları da bu konuda etkiliydi. Britanya İmparatorluğu’nun krizde olduğu ve Rusya, Almanya veya Fransa tarafından işgal edilme hikâyelerinin (invasion-scare) yaygınlaştığı zamanlarda H.G. Wells de Dünyaların Savaşı’nı yazarak uzaylıların dünyayı işgal etme senaryosunu işledi.
Korkunun ve bilinmezliğin sıklıkla işlendiği bilimkurgu edebiyat, gerçek hayatın kolektif panik durumlarına kimi zaman ilaç gibi geldi, kimi zaman da onu iyice besledi. Örneğin 1938 yılında H.G. Wells’in romanını radyoya uyarlayan Orson Welles, canlı yayında kurgusal bir uzaylı istila hikâyesini haber gibi aktardığı radyo dramasıyla Amerikalılarda histeriye neden oldu. (1) Wells’in romanının arka planında İngiltere’nin ayyuka çıkmış imparatorluk krizi gibi, sözkonusu radyo programının da II. Dünya Savaşı’ndan sadece bir sene önce yayınlandığını ve o dönemde yükselen Alman tehdidinin ekseriyetle radyo haberleriyle takip edildiğini de akılda tutmak gerekiyor.
Mavi Kitap Projesi
Bu yazının konusu Mavi Kitap Projesi (Blue Book Project) adlı dizi de yine uzaydan kaynaklanan toplumsal histerinin yaygın olduğu 1950’lerde yani Soğuk Savaş’ın ilk yıllarında Amerika Birleşik Devletleri’nde geçiyor ve tarihi olaylardan ilham alıyor. Mavi Kitap Projesi, Amerikan Hava Kuvvetleri’nin 1950’li yıllarda gerçekten yürüttüğü, UFO’ların ulusal güvenliğe tehdit oluşturup oluşturmadığını belirlemeyi ve UFO’lar hakkında bilimsel veri toplamayı amaç edinen çalışmalarından birinin adı.
Dizide ise kahramanlarımız (gerçek hayatta projenin yürütücüsü Yüzbaşı Edward J. Ruppelt’tan ilham alınan) Yüzbaşı Michael Quinn ve bilim danışmanı olarak projede görev alan Doktor J. Allen Hynek, paniğe karşı rasyonel açıklamalar bulmakla görevlendirilirler. Bu tarz bir görev tanımı rasyonel-sağlıklı tartışmaları baz alan devletin hâkimiyetindeki kamusal alanı korumayı içerir.
Burada kısa bir parantez açıp şunu belirtelim: Batılı liberal demokrasilerde görülen bu tarz bir kamusal alan, 1960 ve 70’li yıllarda toplumsal ve siyasal hareketler tarafından zorlanırken internetin hayatımıza girmesiyle 90’larda alternatif söylemler (veya rasyonaliteler) kendilerine dolaşım imkânı sunan birden fazla kamusal alan buldular.(2)
Uzaylılar tarafından kaçırılma hikâyelerinin zirve yaptığı 1990’lı yıllar aynı zamanda bize X-Files’ı da hediye etti. X-Files’ın televizyona veda etmesinden 18, pardon sadece 1 yıl sonra (ne tesadüftür ki!) -yani 2019’da- benzer bir tema üzerinden giden Project Blue Book (Mavi Kitap Projesi) gösterime girdi.
Tahmin edileceği üzere mevzuya başlarda son derece şüpheyle yaklaşan Dr. Hynek daha sonra karşılaştığı kanıtlar ve kendisine bilgi sızdıran tanıklar üzerinden fikrini ve tarafını değiştirir. Bilimsel rasyonelliğe sonuna kadar inanan Dr. Hynek, uzaydaki yıldız ve gezegen sayısı nedeniyle dünyalılar olarak evrende tamamen yalnız olma ihtimalinin düşüklüğüyle bizi ve kendisini taraf değiştirme konusunda ikna etmeye çalışır. Diğer yandan Yüzbaşı Quinn ise UFO’ların gerçekliğine emir komuta zinciri içinde direnç gösterir. Kendisine verilen görevi layıkıyla yerine getirme, üstlerinin gözüne girme ve kariyerinde ilerleme gibi hedeflere dizinin başlarında öncelik veren bu karakterle özdeşlememiz de onun yavaş yavaş Dr. Hynek’le kurduğu yakın ilişki üzerinden beklediğimiz dönüşümü geçirmesiyle mümkün olur.
Dizinin Soğuk Savaş döneminde geçmesi nedeniyle kitlesel paranoyanın Sovyetler Birliği ve (o yılların tabiriyle) “kızıl tehdidi” barındırması sürpriz değildir. Dr. Hynek’in (dönemin makul Amerikan kadını gibi) ev işleri ve çocuğuyla ilgilenen eşi Mimi Hynek ise komünist casuslar tarafından hedef alınır ve onun üzerinden Mavi Kitap Projesi’ne sızmaya çalışırlar. Susie Miller kod adlı bir casus, Mimi’ye yaklaşır ve boğucu ev hanımlığı hayatından kaçamaklar yapmasını sağlayarak onunla yakınlık kurar. Mimi ve Susie’nin hikâyesi bizi dönemin Amerika’sının sıkıcı ev hayatına, bastırılmış cinselliğine, dönemin yeraltı kültürlerine ve 68 hareketinin ilk nüvelerine (Beat kuşağı vb.) tanıklık etmemizi sağlar.
Özetle X-Files’ı ve işlediği konuları izlemeyi özleyenlere – aynı tadı beklememekle birlikte- tavsiye edilebilecek bir dizi Mavi Kitap Projesi. Fakat dizi, X-Files’ın aksine Amerika ve diğer batılı liberal demokrasilerde komplo teorilerini dışlayan rasyonel kamusal alanların hâkim olduğu bir dönemde değil, Trump ve benzerlerinin kazandıkları seçimlerle komplo teorilerinin kamusal alanı “işgal” ettiği hakikat sonrası (post-truth) dünyada ofsayta düşüyor. Sezonun en iyileri arasında olduğunu söylemek de biraz zor.
Notlar
1 Welles o kadar başarılı bir iş çıkarır ki, ülkenin çeşitli yerlerinde vatandaşlar marketlere akın edip evlerine erzak depolar hatta rivayete göre binalardan atlayanlar olur. Fakat son yıllarda yapılan haberler, Welles’in radyo şovunun etkisinin abartıldığı yönündedir. Konu hakkında yapılan araştırmalar ve incelenen verilere göre sözkonusu radyo dramasını dinleyenlerin sayısı çok daha azdır ve sonuçlar ertesi gün gazeteler tarafından abartılır. Daha fazla bilgi için: https://www.telegraph.co.uk/radio/what-to-listen-to/the-war-of-the-worlds-panic-was-a-myth/
2 Konu hakkında yapılan çok iyi bir araştırma için bkz. Jodi Dean, Aliens in America: Conspiracy Cultures from Outerspace to Cyberspace (Ithaca: Cornell University Press, 1998).
Doruk Tatar imzalı yazı, Episode derginin 19. sayısında yayımlanmıştır.