Chemical Hearts: Aşkın tüm kimyası ve ergenlik!
Amazon Prime’ın aşk dolu fimi. Peki n’oluyor bu aşkta? O zaman en başa, ergenliğimize dönüyoruz!
Aşkın tecrübesiz hali. Ergensin ve aşkla ilgili söyleyebileceğin, yapabileceğin her şey; yanlış anlaşılmalar, ilk öpüşmeler ve kırıklık… Tüm bunları ilerleyen yaşlarında da yaşıyorsun. Ancak Chemical Hearts öyle bir anın içinden hikayesini anlatıyor ki, kendime dönüp baktığımda “Güzeldi!” diyorum. Lili Reinhart ve Austin Abrams, performanslarıyla karşımızdalar. Kızımız ‘cool’, yaralı ve asi. Oğlumuz sakin, stabil ve tam bir ergen. Lise gazetesinin editörleri olarak karşımızdalar. Kızımızın ayağında trafik kazasından kalma bir sıkıntı, kalbinde ise bir ölüm acısı var. Oğlumuz, ne demiştik; ergen! Gel gör ki Austin’in canlandırdığı karakter, Henry Page (soyadı da manidar olmuş) duygularını yazdığı günlük benzeri notlarıyla “Vay be!” dedirtiyor.
Bu arada film, Krystal Sutherland’in Our Chemical Hearts kitabından uyarlama. Kitap Türkçe’ye de Kimyasal Kalplerimiz adıyla çevrilmiş.
Henry’nin daha önce hiç âşık olmamış hali ve romantizm açlığı izlemeye değer.
Aşk acısı diye bir şey yoktur. Ayrılık acısıdır o!
Austin’in ablasını Sarah Jones canlandırıyor. Kendisi, beyin kimyası üzerine öyle bir anlatımda bulunuyor ki… Yaşadığı aşk acısını tanımladığı sahne ağlamaya değer. Şayet ki dehşet bir ayrılık acınız varsa da sizi delip geçebilir.
17 yaşında büyüyen hayatlar, kocaman görünen meraklar, birini tanımak için harcanan o muhteşem çaba filmin aslında “Hakkında her şeyi duymak istiyorum” ana temasını, basit bir ergenlik aşkı hikayesi üzerinden insanı yıkıp geçen bir anlatımla gözyaşlarına boğarak gerçekleştiriyor.
Ağlamak iyi geldi vallahi!