TV+ 18 Kasım’da Yayınlanacak ‘Landman’in Fragmanını Paylaştı
Devasa Epik ve Son Derece İhtişamlı: ‘Zaman Çarkı’
“Dün neredeyse ölüyorduk, yarın belki öleceğiz ama bugün hayattayız, tüm ihtişamımızla hayatta.”
Kaos Lordu (Zaman Çarkı #6)
Zaman Çarkı, Robert Jordan mahlasıyla yazan James Oliver Rigney Jr.’ın kaleminden çıkan, son derece popüler, her anlamda devasa ve epik bir fantastik roman serisidir. Amerikan video oyunu ve medya sitesi IGN’in yayınladığı, “Hollywood’un ilgisini hak eden ve henüz uyarlanmamış 5 muhteşem fantastik seri” listesinde yer alır. Zaman Çarkı, Yeniden Doğan Ejderha’yı bulma ve Karanlık Varlık’ı durdurma arayışının hikâyesini anlatan geniş bir karakter kadrosuna sahip büyük bir destandır. Bu kadronun merkezinde, uzak geçmişten büyük bir kahraman olan Ejderha’nın reenkarnasyonu Rand al’Thor vardır. Sorun şudur ki, orijinal Ejderha aslında çıldırmıştır ve Rand, Yeniden Doğan Ejderha olarak onun ayak izlerini takip etmeye yazgılıdır.
Ağustos 2019’da açıklanan verilere göre dünya çapında 90 milyon satan Zaman Çarkı, nihayet Amazon Prime Video tarafından ekrana uyarlanıyor. İlk sezonu çok yakında, 19 Kasım’da izleyebileceğiz.
Zaman Çarkı serisi, toplamı binlerce sayfayı bulan 14 kitaptan oluşur ve tüm zamanların en çok satan fantastik destanlarından biridir. Fantastik türe çok sayıda yeni fikir bağışlamıştır ve gerçekten inanılmaz yaratıcı yollarla kendinden önceki fikirleri geliştirmiştir.
Zaman Çarkı‘nın kapsamı epey geniştir. Robert Jordan, hikâye anlatma ve dünya yaratma konusunda bir ustadır ve ihtişamlı vizyonuyla okurlara büyük fikirler ve büyük temalar ile son derece ayrıntılı bir dünya sunmuştur. Seri, ayrıntılı mekân tasvirleriyle bilinir ve en önemlisi de hikâye, zamanı dünyanın uzak geleceğinde ve geçmişinde eşzamanlı olarak tasvir eder. Dizideki karakterlerin channeling olarak adlandırılan, büyüye benzer özel güçleri vardır. Jordan, romanlara harika bir büyü sistemi entegre etmiştir.
Peki, Zaman Çarkı tam olarak neyle ilgilidir? Zamanın başlangıcında Yaratıcı olarak bilinen bir Tanrı, evreni yaratır ve bunun yanında erkeklerin ve kadınların hayatlarını iplik olarak kullanan Zaman Çarkı’nı inşa eder. Çark, her biri bir çağı temsil eden yedi parmaklığa sahiptir ve Gerçek Kaynak’tan akan Tek Güç tarafından döndürülür.
Tek Güç, çarkı döndürmek için uyum içinde çalışan ama birbirlerinin karşısında duran iki kanada, erkek ve dişi Saidin ve Saidar’a bölünmüştür. Bu gücü kullanabilen insanlar “kanalcı” olarak bilinir. Romanlarda kanalcıların ana topluluğu, kadim lisanda “Herkesin Hizmetkârları” anlamına gelen Aes Sedai olarak anılır.
Yaratıcı, kendi antitezi olan “Şeytan”ı yani Karanlık Varlık’ı yaratılış anında hapsetmiş ve onu Çark’tan uzaklaştırmıştır. Ancak Efsaneler Çağı olarak adlandırılan bir zamanda gerçekleştirilen bir Aes Sedai deneyi istemeden Karanlık Varlık’ın hapishanesine müdahale ederek etkisinin dünyaya sızmasına neden olmuşur. Karanlık Varlık, güçlüleri, yozlaşmışları ve hırslıları kendi davasına katılmak ve hapishaneden kurtulmasına yardımcı olmak için ikna eder. Karanlık Varlık tamamen özgür kaldığında zamanı ve gerçekliği kendi suretinde yeniden yaratabilecektir.
Bu tehdit karşısında Zaman Çarkı, olağanüstü güçlere sahip bir kanalcı olan Ejderha’yı doğurur. Aslında Lews Therin Telamon isimli bir adam olan Ejderha, ışığın şampiyonu olacaktır. Ejderha, Karanlık Varlık’la savaşta Aes Sedai ve müttefiklerin başına geçer. 10 sene süren zorlu bir savaşın ardından Lews Therin zafere ulaşır ve Karanlık Varlık’ın hapishanesini tamamen mühürler. Ne var ki bu sıralarda Karanlık Varlık bir şekilde gücünün bir kısmını salar ve Tek Güç’ün erkek kanalcılarını deliliğe sürükler. Lews Therin arkadaşlarını, ailesini, sonra da kendisini öldürür. Geri kalan erkek kanalcılar Tek Güç’ü kullanarak dünyayı neredeyse yıkım noktasına sürükler. Nihayetinde son erkek kanalcı ortadan kaldırılır. Artık sadece kadınlar Tek Güç’ü güvenli bir şekilde kullanabilir. Aes Sedailer, insanlığı bu karanlık zamandan kurtarır. Fakat insanlık artık Karanlık Varlık’ın hapishanesinden kurtulacağına ve Ejderha’nın onunla bir kez daha savaşmak için yeniden doğacağına dair bir kehanetin gölgesinde yaşar.
Zaman Çarkı; uzunluğu, çok iyi gelişmiş sihir sistemi, hayali dünyanın karmaşık ayrıntıları, son derece fazla sayıdaki yan hikâye ve karakterle (seride 2000’e yakın isimlendirilmiş karakter bulunuyor) dikkat çekiyor. Serinin çeşitli romanları New York Times çok satanlar listesinde birinci sıraya oturdu. Zaman Çarkı, serinin henüz ilk romanı yayımlandığında büyük başarı elde etti ve orijinal Amerikan baskısı sadece birkaç ay içinde tükendi. İlk roman 1990’da yayımlanmıştı. Ne yazık ki Robert Jordan, 2007’de henüz seriyi tamamlayamadan hayatını kaybetti. Eşi ve editörü Harriet McDougal, seriyi tamamlaması için Brandon Sanderson’ı seçti.
ROBERT JORDAN
“Serinin ismi, zamanın bir çark olduğu inancını barındıran Hint mitolojisinden geliyor. Birçok eski kültür, zamanın döngüsel olduğuna, tekrar ettiğine inanır. Aslında bence, Antik Yunan’ın bize verdiği en iyi şey, zamanın doğrusal olduğu ve değişimin mümkün olduğu fikriydi.”
Robert Jordan
Robert Jordan, 1948’de Charleston, Güney Carolina’da doğdu. Dört yaşındayken kendisinden 12 yaş büyük abisinin ufak yardımlarıyla okumayı öğrendi. Beş yaşına geldiğinde Mark Twain ve Jules Verne gibi yazarları rahatlıkla okuyabiliyordu. Lise döneminden sonra Clemson Üniversitesi’nde eğitim görmeye başladı fakat bir yılın ardından okuldan ayrıldı, ABD ordusuna katıldı ve Vietnam savaşında bulundu. Daha sonra The Citadel isimli askeri okulda fizik okudu. 1974’te Amerikan ordusunda atom mühendisi olarak çalışmaya başladı. Charleston Donanma Tersanesi’ndeki bir denizaltıdan düşerek yaralandı ve bir ay boyunca hastanede yatması gerekti. Aslında beş yaşından beri yazar olmak istediğini bilen Jordan, neredeyse ölümcül bu kazanın ardından 1977 yılında yazmaya karar verdi. İlk önce Regan O’Neal mahlasıyla bir aileyi konu alan üçleme kaleme aldı. Sonraki yedi romanında Robert E. Howard’ın karakteri Barbar Conan’ı hayata döndürdü.
Bir tarih tutkunu olan Jordan dans ve tiyatro eleştirileri de yazdı. Sonrasında ise tüm zamanların en popüler serilerinden olan Zaman Çarkı‘nı kaleme almaya başladı. Jordan bir röportajında bu süreci şöyle anlatıyor: “Birdenbire omuzunuza dokunan bir elin, büyük bir görevi yerine getirmek için dünyaya geldiğinizi söylemesi size nasıl hissettirirdi? Ne derseniz deyin, bu sizin kaçınılmaz kaderiniz olacaktı.”
Ana akım edebiyat okurlarının çoğu tarafından duyulmamış olan bu seri, tüm dünyada adanmış bir takipçi kitlesi topladı. Zaman Çarkı çizgi romanlara, bilgisayar oyunlarına uyarlandı ve hatta 2001’de kendi soundtrack albümüne sahip oldu. Sadece J.R.R. Tolkien, J.K. Rowling, Stephen King, C.S. Lewis ve Terry Pratchett’in eserleri, Jordan’ın fantastik türündeki kitaplarından daha fazla sattı.
Jordan, 1970’lerde fantastik edebiyatın patlamasından sonra, eleştirmenlerin türe sabrının sınırlı olduğu bir zamanda kaleme almaya başladı Zaman Çarkı serisini. Eserleri hakkında genellikle düşmanca yorumlar aldı. TLS (Times Literary Supplement) örneğin, 1996’da yayımlanan Kılıçtan Taç romanı için, “Bu kitap için bir inceleme yazmak imkânsız, roman baştan sona tam bir sintine suyu” yorumunu yazmıştı. Roman yayımlandığı anda çok satanlar listesine girdi.
Nazik, kibar bir adam olan Jordan, bu tür aşağılamalara çok ince tavırlarla karşı çıktı ve “doğru ve yanlış, iyi ve kötü hakkında düz bir yüzle konuşmayı” mümkün kıldığını düşündüğü bir türü sonuna kadar savundu. Bir röportajında, “Ana akım kurguda genellikle gerçek bir değer yargısı yoktur,” ifadesini kullandı. “… Ana akım edebiyat genellikle depresifler için depresifler tarafından yazılan ve depresifler tarafından okunan depresyon edebiyatıdır. Karakterlerim zor zamanlar geçiriyor, ‘iyi’ ve ‘kötü’ denen şeylerin olduğunun farkındalar ve hangisinin hangisi olduğunu bulmak için mücadele etmek zorundalar. Ana akım kurguda ahlak şekilsiz, gri bir yığındır.”
Aslında Jordan’ın yapıtlarının destansı kapsamı, karmaşık olay örgüsü, inşa edilen diller ve zekice kurgulanmış karakter gelişimi pek çok şüpheciyi kazanmayı başardı ve bazılarına göre, türe yeni bir saygınlık getirmeye yardımcı oldu.
Toplamda 14 ciltten oluşan serinin 12. cildini kaleme aldığı sıralarda, 2005 yılının Aralık ayında Robert Jordan’a ölümcül bir kalp rahatsızlığı tanısı kondu. Yazar, hayranlarına bu haberi verirken her ihtimale karşı notlar aldığını, dolayısıyla kendisine bir şey olsa bile başka bir yazarın seriyi tamamlayabileceğini açıkladı. Jordan’ın 2007’de hayatını kaybetmesinin ardından serinin sonlandırılması sözkonusu oldu. Bundan kısa süre sonra ise eşi ve editörü Harriet McDougal, seriyi tamamlaması için fantastik türünde eserler kaleme alan Brandon Sanderson’ı seçti. Sanderson, Jordan’ın bıraktığı notlar ve ses kayıtlarının yardımıyla serinin son romanını kaleme alacaktı. Sanderson bu son romanın 800.000 kelimeye ulaşacağını belirtmesinin ardından roman üç cilt halinde yayımlandı ve böylece 14 romanlık seri tamamlandı.
‘ZAMAN ÇARKI’ SERİSİ
“Zaman Çarkı döner ve çağlar gelip geçer; ardında efsaneye dönüşen anılar bırakır. Efsaneler solup söylenceye döner; söylencelerse ortaya çıkmalarını sağlayan çağ geri geldiğinde çoktan unutulmuş olurlar.”
Dünyanın Gözü (Zaman Çarkı #1)
Zaman Çarkı serisinin her bir romanı, karton kapakta neredeyse 1.000 sayfaya yaklaşıyor. Kelime sayısına bakarsak ana seri ve yan romanlar şu eserlerin toplam kelime sayısına denk geliyor: Yüzüklerin Efendisi üçlemesi, The Hobbit, The Silmarillion, Harry Potter romanlarının tümü, Savaş ve Barış, Kral James İncili ve tüm Game of Thrones romanları. Devasa, gerçekten devasa bir seriden bahsediyoruz.
Sadece bu da değil; dostlarının söylediğine göre Jordan’ın kurduğu dünya ve karakterlerle ilgili geride bıraktığı notlarının kelime sayısı, yayımlanan serinin tamamının kelime sayısından fazla. Robert Jordan, Zaman Çarkı dünyasının geniş kapsamını ve derin ayrıntılarını okurlara hissettirmek için epey çaba harcadı. Karmaşık ancak anlaması, kavraması kolay bir sihir sistemi inşa etti romanlarında. Atom fizikçisi Robert Jordan, tamamen bilimsel ilkelerden ilham alan bir sihir bir sistemi yarattı. Sihir sistemi, seri boyunca açıkça tanımlanmış kuralları takip eder ve bu, sihre gerçeklikte temellenmiş hissi verir.
Romanlarda Hinduizm, Budizm, Taoizm, Hıristiyanlık ve İslam gibi gerçek dünyaya ait birçok inanç sisteminden etkilenen düzinelerce farklı kültür ve mekân vardır. Bunun yanında, serinin ilk romanları aslında birkaç ana karakteri merkeze alırken seri ilerledikçe sayısı binleri bulan karakterler karşımıza çıkar.
Zaman Çarkı serisi pek çok açıdan klasik bir fantastik roman serisidir. En güçlü temalardan biri, dualite ve denge kavramlarıdır örneğin. Robert Jordan iyi ve kötü, ışık ve gölge gibi klasik ve ortak temaları kullanır ancak yazar sihir, kişilik, görev ve motivasyon, cinsiyet rolleri ve hatta kötü ve kötü kavramındaki dualiteyi gözler önüne sererek bu ikilik fikrini bir adım öteye taşır. Bu dualite teması, hikâyenin mitolojisinin temelidir.
“Zaman Çarkı döner ve çağlar gelip geçer.” Peki, bu Zaman Çarkı tam olarak nedir? Çağların gelip geçmesi ne anlama gelir? Tüm bunlar tarihin tekerrür ettiğini mi vurgular?
Zaman çarkı, gerçekliği ve zamanın geçişini temsil eden metafiziksel bir yapıdır. Robert Jordan bir röportajında, basit bir çarktan çok daha fazlasından bahsettiğini vurgular ve bu çarkı hayal edebileceğiniz en karmaşık bilgisayar olarak tanımlar.
Evren boyutunda bir goblen dokuyan, kozmik ölçekli bir dokuma tezgâhı düşünün. Bu deseni meydana getiren iplerin her biri, bireylerin, var olan her bir nesnenin ve tüm yaratıkların yaşamlarını ve çağlar boyunca meydana gelen olayları temsil eder. Zaman çarkı tarafından örülen bu desen, gerçekliğin kendisidir ve ona büyük desen ya da çağların danteli denir.
Bu, yedi kollu bir çarktır. Çarkın her bir kolu bir çağı temsil eder. Çağların belirli bir uzunluğu yoktur ancak tipik olarak çağlar arasında binlerce yıl geçer. Çarkın yedi bölümü bir döngüde yedi çağ yaşandığını anlatır. Bir döngü tamamlandığında ve tüm çağlar sona erdiğinde çark aynı yedi çağı tekrar etmeye başlar. Başka bir deyişle zaman bir çarktır, daha önce olan her şey tekrar olacaktır. Geniş anlamıyla tarih tekerrürden ibarettir.
Çarkın ilk çağı, içinde yaşadığımız zamanı temsil eder. Serinin hikâyesi ise üçüncü çağın sonlarında başlar. Üçüncü çağ başladığında ilk çağın anıları tamamen geride kalmış, zamanımız efsanelere dönüşmüş ve çoğunlukla unutulmuştur. Fakat döngü tamamlandığında ilk çağa geri dönülecektir. Bu tekrar eden çağların her birindeki büyük olaylar, her döngüde aynı kalır. İnsanlara belirli bir özgür irade verilmiştir, değişim için yer vardır ancak çağı inşa eden ana olaylar büyük ölçüde değişmeden tekrar edecektir. Ay’a iniş ilk çağda her zaman gerçekleşecektir örneğin ancak bu, bir sonraki döngüde aynı zamanlarda ya da aynı ülke tarafından gerçekleştirilemeyebilir.
Nasıl ki zaman ve tarih tekerrür ediyorsa dünyadaki bireylerin hayatları da tekerrür eder. İnsanlar ölüp doğarlar, zaman ve çağlar boyunca yeniden doğarlar. Reenkarnasyon, Zaman Çarkı mitolojisinin ana temalarından birini oluşturur. Senin ve benim gibi biri, çağlar boyunca farklı hayatlar yaşayarak yüzlerce kez yeniden doğabilir.
Bu düzen, dünyanın gerçekliğini oluşturur. Ne iyi ne de kötüdür. Yalnızca yaratıcı tarafından önceden belirlenmiş bir tasarımı takip eder ve bu tasarım ne olursa olsun Karanlık Varlık’a karşı korunmalıdır.
Zaman Çarkı‘nı okumak isteyen pek çok kişinin gözü, serinin büyüklüğü karşısında epey korkuyor ve okurlar nereden başlayacağını bilemiyor. Fakat bu serinin zamanınızı ayırmaya değer olduğu konusunda hemfikir olan milyonlar var. Başlamak istiyorsanız bu yolculuğa, serinin ilk romanı olan Dünya’nın Gözü ile başlamanızı ve beşinci kitaba (Göğün Ateşleri) gelene kadar, öncü romanı (Yeni Bahar) okumamanızı öneririm.
‘ZAMAN ÇARKI’NIN EKRANA UZANAN YOLCULUĞU
“Romanlar ilk yayımlandığında çok taze, farklı ve yeniydiler. Bu yüzden aynı şeylerin dizi için de geçerli olmasını istiyoruz. Dünyanın Gözü romanını özel kılan şey, denge, cinsiyet temaları ve karakterin duygusal yolculukları aslında. Kitapların hayranı olarak bu dünyayı hayata geçirme fırsatı yakaladığımız için çok şanslı hissediyorum.”
Rafe Judkins, Zaman Çarkı‘nın senaristi
Evet, Zaman Çarkı serisinin 90’lı yılların sonlarında başlayan, uzun yıllara yayılan, sancılı, bol skandallı bir uyarlama süreci var.
1998’in sonlarında serinin romanları 10 milyonun üzerinde satmış ve en az 16 dile çevrilmişti. Yayımlanan her yeni romanla birlikte bu rakamlar artıyordu. Yapımcıların kayıtsız kalması elbette imkânsızdı. Robert Jordan, 2000 yılında cnn.com’a verdiği bir röportajda, NBC kanalının Dünyanın Gözü romanını opsiyonladığını ve bir mini seri hazırlığında olduklarını açıkladı. Serinin diğer romanlarının da uyarlanması sözkonusuydu.
Jordan bu projeden memnundu çünkü romanlarının sinemaya uyarlanmasını, iki ya da üç saate sığdırılmasını istemiyordu. Dizi formatı kesinlikle daha uygundu. Merlin dizisinin senaryosunu kaleme alan yazarlardan biri projenin senaristliğini üstlendi. Ne var ki proje üzerinde çalışan kişilerin NBC’den aniden ayrılmasıyla bu proje rafa kalktı. Serinin hakları tekrar Robert Jordan’a geçti.
Bundan kısa süre sonra bir Japon animasyon stüdyosu, Jordan ile temasa geçti ve ilk üç kitaba dayanan bir anime dizisi fikrini öne sürdü. Ancak tüm seriyi değil, yalnızca bu kitapları uyarlamak istediler. Jordan bu uyarlamayla ilgilenmedi ve müzakereler anlaşma imzalanmadan durdu.
2004’te Robert Jordan TV, film, video oyunu ve çizgi roman haklarını romanlara dayalı multimedya projeleri geliştirmek üzere kurulmuş bir hak yönetimi şirketi olan Red Eagle Entertainment’a sattı. Bu anlaşma yaklaşık 640.000 dolar değerindeydi ve o zamana kadar uzun soluklu bir TV dizisi veya film serisi üretime girmedikçe 11 yıl geçerliliğini koruyacaktı.
2008’de Red Eagle, serinin film haklarını Universal Pictures’a “yedi haneli bir meblağ” karşılığında yeniden sattı. Universal, Dünyanın Gözü romanına dayanan bir film senaryosu geliştirdi ancak Universal uyarlamaya devam etmemeye karar verdi ve haklar Red Eagle’a iade edildi.
Bir Gece Ansızın…
Zaman Çarkı‘nın tüm zamanların en popüler serilerinden biri olduğu aşikâr. Bu kadar büyük hayran kitlesine sahip olan bir serinin televizyon uyarlamasının ilk bölümü yayınlandığında büyük olay olur diye düşünürsünüz değil mi? Ama öyle olmadı. 2015 yılında seriden uyarlanan bir dizinin ilk bölümü, kimsenin haberi olmadan bir gece ansızın ekranlarda yer aldı.
Serinin hayranları, 2015 yılının Şubat ayında bir gece, FXX kanalında Zaman Çarkı uyarlaması olduğu anlaşılan bir dizinin ilk bölümünün gösterildiğini anladıklarında şoke oldular. Bu uyarlamadan kimsenin haberi yoktu, hiçbir fragman yayınlanmamış, hiçbir tanıtım yapılmamıştı. Fakat kilit bir nokta vardı. 2015 senesi, Red Eagle’ın serinin haklara sahip olduğu 11 yıllık periyodun sonuna denk geliyordu.
Red Eagle Entertainment, dizinin haklarını elinde tutabilmek için potansiyel bir Zaman Çarkı serisi inşa etme düşüncesiyle düşük bütçeli 22 dakikalık bir ilk bölüm olan “Winter Dragon”u yayınlamak için FXX kanalının gece 01.30 dilimini satın almıştı. Pilot bölüm, gece yarısından sonra hiçbir duyuru veya tanıtım yapılmadan bu kanalda yayınlandı. Dünyanın Gözü romanının önsözüne dayanan bu pilot bölümde Max Ryan, Lews Therin Thelamon’u ve Billy Zane de Ishamael’i canlandırıyordu.
Bu olayın akabinde Jordan’ın editörü ve eşi Harriet McDougal, yayınlanan pilot bölümle ilgili bilgisinin olmadığını ve bu projenin kendileriyle herhangi bir işbirliği olmadan üretildiğini ifade etti. Sadece birkaç gün sonra sözleşme süresi dolacak ve haklar yeniden Jordan’ın vârisine geçecekti. Red Eagle’ın CEO’su Rick Selvage, bir röportajında bu pilot bölümün, çok daha yüksek bütçeli bir dizinin ilk adımı olarak görülmesi gerektiğini söyledi. Selvage, kelimelerini epey dikkatli seçiyordu ancak olanlar aşikârdı. Şirket sadece birkaç gün sonra serinin haklarını kaybedecekti. Hakları ellerinde tutabilmeleri için bu sürenin sonuna kadar ekranda bir şekilde Zaman Çarkı uyarlaması koymaları gerekiyordu. Onlar da gizlice böyle bir yola gitti.
Red Eagle tüm bu olanlara, Jordan’ın eşi Harriet McDougal’a karşı açtıkları bir davayla karşılık verdi. Şirketin söylediğine göre, McDougal iddia ettiği gibi hiçbir şeyden habersiz değildi. Bu pilot bölümün geliştirildiğini ve bir gece yayınlanacağını biliyordu. Bu çalkantılı sürecin ardından dava iki tarafın anlaşmasıyla sona erdi.
29 Nisan 2016’da Harriet McDougal, yasal sorunların çözüldüğünü ve bir TV dizisinin geliştirilmekte olduğunu doğruladı. Bundan beş sene sonra, yazar ve başyapımcı olarak Rafe Judkins’in (Agents of SHIELD, Hemlock Grove, Chuck) yer aldığı uyarlamayı Sony Pictures Television’ın üstleneceği duyuruldu. Şubat 2018’de Amazon Studios, Sony Pictures Television ile Amazon’un streaming platformunda yayınlanmak üzere bir dizi geliştirmek için anlaşma yaptığını açıkladı. Ekim ayında resmen yeşil ışık alan dizinin çekimlerine 2019’un sonlarında başlandı.
Amazon aynı dönemde Stephen King’in The Dark Tower romanını da uyarlamaya koyulmuştu. Roman uyarlamalarıyla öne çıkan platform Snowcrash, Lazarus ve Ringworld gibi seriler üzerinde de çalışmaya başlamıştı. J.R.R. Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi üçlemesi de merakla beklediklerimizden.
Ama tabii ki o dönem için Zaman Çarkı uyarlaması, Amazon’un HBO’nun Game of Thrones‘unu yakalama çabalarından biri olarak öne çıkıyordu. Amazon’un CEO’su Jeff Bezos, şirketin “küresel bir çekiciliği olan üst düzey diziler” üretme konusundaki önceliklerini dile getirmişti.
Peki, Zaman Çarkı, Amazon’un istediği yerde konumlanabilecek mi?
AMAZON PRIME UYARLAMASINDAN NE BEKLİYORUZ?
“Büyünün var olduğu ve yalnızca belirli kadınların ona erişebildiği, geniş bir mekâna yayılan, destansı bir dünyada geçen hikâye, Aes adlı inanılmaz derecede güçlü, tamamı kadınlardan oluşan bir organizasyonun üyesi olan Moiraine’i (Rosamund Pike) takip eder. Moiraine, Two Rivers adlı küçük bir kasabaya ulaşır. Orada beş genç erkek ve kadınla tehlikeli ve tüm dünyayı kapsayan bir yolculuğa çıkar. Bu kişilerden birinin, insanlığı kurtaracağına ya da tamamen yok edeceğine inanılan Yeniden Doğan Ejderha olacağı kehanet edilir.”
Amazon tarafından sunulan sinopsisten
Evet, beklenen gün yaklaşıyor. Amazon Prime Video’nun hit işlerinden biri olması beklenen Zaman Çarkı için geri sayım başladı. Geçtiğimiz günlerde Amazon, yeni bir fragman da yayınladı. Yapım kesinlikle her şeyiyle çok güzel görünüyor. Peki, Zaman Çarkı dizisinden neler bekliyoruz?
Robert Jordan’ın Zaman Çarkı serisi devasa karakter kadrosu, yüzyıllık tarihi ve geniş dünya haritasıyla uyarlaması hiç de kolay olmayan bir seri aslında. Serinin hayranlarını yanlış detaylarla uzaklaştırmak ya da seriyle tanışacak kişileri gereksiz detaylara boğmak oldukça gerçek bir tehlike. Fakat Rafe Judkins tüm bunlara yönelik iyi taktikler geliştirmiş gibi duruyor. Hikâyeyi orijinal kılan detayların farkında ve bunları ekrana yansıtmayı öncelikli kıldığını belirtiyor: “Bizim işimiz, Zaman Çarkı kitaplarına sadık kalmak ve bunu yaparken de hikâyenin kendini tekrar eden taraflarını, taze ve benzersiz taraflarını dikkate almak.”
Öncelikle dizinin ilk sezonu sadece serinin ilk romanının uyarlaması olmayacak. Senarist Judkins verdiği bir röportajda sadece ilk kitaptan değil, tüm seriden yararlandıklarını açıklamıştı. Fakat tüm seriden bahsederken binlerce karakterden, onlarca mekândan bahsediyoruz. Karakterler seri boyunca sayısız kasabaya, mekâna, hana uğruyor. Dolayısıyla burada bazı şeylerin eksiltilmiş olması muhtemel. Judkins bu konuyla ilgili yine şunları söylüyor: “Kitaplarda okuduğumuz her şeye ulaşmamız imkânsız. İnşa etmemiz gereken ikonik mekânları düşündük önce. Tüm prodüksiyon bütçemi onlarca farklı mekân tasarlamak için harcamak istemiyorum.”
Tabii bu, Amazon’un ucuza kaçtığını düşündürmesin size. Dizinin çekimleri Prag’da gerçekleştiriliyor. Şehrin 40 kilometre dışında, dizi için Two Rivers isimli kurgusal bir kasaba inşa edildi. Birkaç gün sonra da inanılmaz meblağlara inşa edilen bu set ateşe verildi. Bize gerçekten de Game of Thrones kadar destansı, sansasyonel ve geniş kitlelere hitap eden bir dizi izletmek istedikleri aşikâr. Aynı şekilde Shadar Logoth şehri sıfırdan inşa edildi ve sadece 15 dakikalık bir çekim için kullanıldı.
Fakat Game of Thrones‘un bu türdeki eserlere yönelik inşa ettiği bir üst sınır var artık. İzleyiciler o devasa kapsama ve gerçekliğe alışmış durumda. Zaman Çarkı‘nın yapımcılarından Mike Weber, izleyici beklentisinin Game of Thrones‘un ilk sezonundan değil, son sezonundan geldiğini belirtiyor. Peki, bu ne demek? HBO, GOT‘un ilk sezonu için bölüm başına neredeyse 6 milyon dolar harcadığını açıklamıştı. Sezonlar ilerledikçe elbette bu rakam katlanarak büyük meblağlara ulaştı. Zaman Çarkı ise altı bölümlük ilk sezon için bölüm başına 10 milyon dolar harcadığını açıkladı. Yani aslında bütçe olarak GOT‘a ulaşmak neredeyse imkânsız. Ve şöyle bir durum da var, GOT sadece popüler değildi, televizyonu çok büyük ölçüde etkiledi ve bugün benzer bir iş ortaya koymaya çalışan herkes hâlâ bu kabul üzerinden ilerliyor.
Zaman Çarkı‘nın ilk sezonu, 50-65 dakika arasında değişen 6 bölümden oluşacak. İlk sezonun yönetmen koltuğuna göz atalım. Uta Briesewitz (Stranger Things, Westworld) ilk iki bölümü yönetiyor. Wayne Yip de (Hunter, Lord of the Rings) iki bölüm üstlenmiş durumda. Salli Richardson-Whitfield (NCIS, Altered Carbon) da son iki bölümü yönetiyor.
Dizinin ilk bölümünün senaryosunu Judkins kaleme aldı. Sonraki bölümlerde de senarist koltuğunda Amanda Kate Shuman (The Blacklist), Mike ve Paul Clarkson (The Haunting of Bly Manor), Dave Hill (Game of Thrones), Celine Song (TV için yazdığı ilk iş) ve Justine Juel Gillmer (The 100) karşımıza çıkıyor.
Daha önce de bahsettiğim gibi, Zaman Çarkı‘nda binlerce karakter çıkıyor karşımıza. Dolayısıyla birinci sezonun karakter kadrosu da epey kalabalık. Tabii dizinin kadrosuna dahil olan en büyük isim, Gone Girl‘deki performansıyla Oscar ödülüne layık görülen harika oyuncu Rosamund Pike. Başarılı aktör, Rand ve arkadaşlarına yolculuklarında liderlik eden bir Aes Sedai olan Moiraine’i canlandırıyor.
“Moiraine, bu dünyada rehber bir figür. Kasabaya gelen ve sakinlerin hayatlarını sonsuza dek değiştiren gizemli bir yabancı. Kahramanlar, onunla birlikte insanlığı kurtaracak ya da yok edecek bir yolculuğa çıkarlar.”
Rosamund Pike
Josha Stradowski (Gewoon Vrienden), ilk büyük TV çıkışında Rand’ı canlandıracak. Hollandalı aktöre sırasıyla Perrin, Nynaeve, Mat ve Egwene karakterlerini canlandıran Marcus Rutherford (Bulletproof), Zoë Robins (Black Christmas), Barney Harris (The Hollow Crown) ve Madeleine Madden (Picnic at Hanging Rock) eşlik ediyor. Daniel Henney (Criminal Minds), Malkier’in taçsız kralı (ve hayatta kalan tek kişisi) Lan Mandragoran’ı oynayacak.
Bu altı aktör dışında Sophie Okonedo (His Dark Materials, Ratched), düzenli karakterlerinden biri olarak karşımıza çıkacak. Romanlarda “Suki” ve “Mara” takma adlarıyla da geçen Siuan Sanche’yi yani başka bir Aes Sedai’yi canlandıracak. Siuan, ikinci kitaba kadar karşımıza çıkmıyor aslında. Bu, dizinin birinci sezonunun birden fazla romanı uyarlayacağını doğrular nitelikte.
Her şeyden önce, romanlara epey sadık bir uyarlama izleyeceğiz gibi duruyor ama yine de dizi için önemli değişiklikler yapılmış.
Fragman, giriş karakterinin Madeleine Madden’in canlandırdığı Egwene karakteri olduğunu gösteriyor. Bu şaşırtıcı bir seçim aslında çünkü bu karakter genel olarak seride önemli bir figür olmasına rağmen serinin ilk romanlarında sadece bir yan karakterdi. Hikâyenin esas yıldızı Rand al’Thor’a âşık olan kadınlardan biriydi. Robert Jordan, hikâye devam ettikçe dünyanın geri kalanını, özellikle de Aes Sedai’yi geliştirmekle daha fazla ilgilenmeye başladı ve sonuç olarak Egwene giderek daha önemli hale geldi; Aes Sedailere katıldı, onların saflarında yükseldi ve kilit liderlerinden biri oldu. Görünüşe göre Amazon’un Zaman Çarkı, Egwene’in yolculuğuna Rand’ınki kadar ve hatta muhtemelen daha da fazla odaklanacak.
Bunun yanında serinin neredeyse tüm karakterlerinin yaşı, romanlara göre biraz daha büyük. Ekrana uyarlanan bu tarz yapımların çoğunda karşılaştığımız bir durum bu. Amazon uyarlaması, karakterler arasında gelişen romantik ilişkilere de epey odaklanmış durumda. Karakterlerinin yaşlarının büyük olması, ilişkilerinin de daha iyi geliştirilmesine olanak sağlıyor.
Biraz mekânlara göz atalım. Aes Sedai tahtının koltuğu olan Tar Valon, Zaman Çarkı‘ndaki en önemli mekânlardan biridir ve Dragonmount adlı bir görkemli bir dağla aynı karede görünür. Zaman Çarkı fragmanında görülen Tar Valon’un tasarımı kitaplarla mükemmel bir uyum içinde gibi görünüyor. Büyücülerin yaşadığı ve eğitildiği yer olan Beyaz Kule de tüm ihtişamıyla fragmanda gözler önüne seriliyor.
Amazon’un bizi etkilemek istediği aşikâr. Bunun yanı sıra kendine ait bir Game of Thrones yaratmaya çok hevesli. Burada çok büyük bütçelerden bahsediyoruz. Ve sadece Zaman Çarkı için geçerli olan bir durum değil bu. Amazon, Zaman Çarkı ile eşzamanlı olarak Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin haklarını da satın aldı. Bu anlaşmanın 250 milyon dolara mal olduğu söyleniyor. GOT gibi bir yüksek fantazya ürünü arıyor Amazon. Ancak Zaman Çarkı‘nın başarısından bağımsız olarak HBO’nun gelecekte yayınlanacak Game of Thrones spin-off’ları Amazon’un bu amaca ulaşmasını zorlaştırabilir. Yine de platformun adanmışlığı, Zaman Çarkı hayranlarını epey heyecanlandırıyor.
Amazon Prime Video, Zaman Çarkı‘nın ilk sezonunun son fragmanını yayınladıktan kısa süre sonra, dizinin ikinci sezon çekimlerine başlandığını açıkladı. Toplamı binlerce sayfayı bulan 14 romanlık bir serinin sunduğu malzemeyle sezonlar süren epik bir iş izleyebiliriz. Merakla bekliyoruz.
Bu yazı Episode’un 29. sayısında yayımlanmıştır.