Netflix, The Night Agent’ın 2. Sezonunun Yeni Fragmanını Paylaştı
En İyi 10 Fantastik Kore Dizisi | Burcu Babal
Kore dizilerinin sadece melodramlardan oluştuğunu sanıyorsanız -ki bunu itiraf edenleriniz oldu- çok yanılıyorsunuz. Özellikle son yıllarda (takdir ettiğimiz) bir akım olarak sayıları artan ve prodüksiyonların büyümesiyle de daha başarılı hale gelen pek çok fantastik Kore dizisi örneği mevcut. Bu fantastik öğeler içeren dizilerin büyük kısmında hikâyeler Uzak Doğu mitolojisinden beslense de, tamamen farklı ve yaratıcı bazı doğaüstü olaylardan bahsedilen diziler de mevcut. Fantastik Kore dizileri yeri geldiğinde komediyi, yeri geldiğinde de korku ve polisiyeyi hikayelerine başarıyla yedirebiliyor.
Bu listeyi oluştururken dizilerin IMDb ve MyDramaList sitelerindeki puanların ortalamasını dikkate aldım, sıralama da yine bu puanlara göre yapıldı. Kore dizileri içerisinde çok fazla doğaüstü öğeler içeren örnek olduğu için hepsini bu listeye ekleyememiş olabilirim. Eğer eksik olduğunu düşündüğünüz bir dizi varsa, yeni bir liste için bize ilham vermesi adına yorumlarda belirtebilirsiniz. 🙂
Evet, işte karşınızda En İyi 10 Fantastik Kore Dizisi:
10- Oh My Ghostess
Öldükten sonra diğer tarafa geçemeyen, bunun sebebini de bakire olarak ölmesine bağlayan bir hayalet; şaman olan büyükannesi ile büyümüş, hayaletleri görebilen, inanılmaz utangaç, sürekli korkan, sürekli uykusuz, sürekli sakarlık yapan genç bir kadın ve hayatındaki tüm kendine güvensizliklerin üstünü işinde bir numara olarak örtmeye çalışan bir şefi bir araya getiren bir hikâye… Park Bo Young, Kim Seul Gi ve Jo Jung Suk’un başrolünde yer aldığı bu fantastik – romantik komedide, özellikle kadınların vücudunu ele geçirip, diğer tarafa geçebilmek için bekâretinden kurtulmaya çalışan hayalet Shin Sun Ae rolünde Kim Seul Gi çok başarılı, kahkahalarla güldürebiliyor izleyiciyi. Park Bo Young ve Jo Jung Suk’un da aralarındaki uyum çok güzel, onların sahneleri de tekrar tekrar izlenmelik. Tüm bunlara ek olarak diğer bölümü merak etmenize sebep olan bir de çözülmesi gereken gizem mevcut. Bu 16 bölümlük dizi 2015 yılında tvN kazanlında yayınlanmıştı.
9- I Hear Your Voice
2013 yılında SBS kanalında 18 bölüm olarak yayınlanan I Hear Your Voice’un başrollerinde Lee Bo Young, Yoon Sang Hyun ve Lee Jong Suk (ki kendisinin ismini bu listede 3 dizide daha göreceksiniz) bulunuyor. I Hear Your Voice hem hikayesi ile hem karakterleri, hem oyunculukları ile, güçlü başlayan ve güçlü final yapan bir dizi; hal böyle olunca pek çok k-drama severin favori dizilerinden birisi olmasına şaşmamak gerekiyor. Karşımızda 3 kişilik bir ekip var: insanların düşüncelerini okuyabilen 19 yaşındaki Park Soo Ha, inatçı, zeki, sert ancak fazlasıyla patavatsız bir kadın avukat olan Jang Hye Sung ve eski bir polis, yeni bir avukat olan neşeli, iyimser, idealist Cha Kwan Woo. İşte bu üç kişi kimsenin almak istemediği ve suçlanan kişinin masum olma ihtimalinin hiçe yakın olduğu davalara çözmeye uğraşan bir ekip oluşturuyorlar. Bundan sonrası her bölümü akıp giden, sürükleyici bir macera…
8- Secret Garden
Secret Garden, Kore dizileri içerisinde bir klasik, belki de izlenmesi bir nevi zorunluluk olan dizilerden. Pek çoğumuzun ilk izlediği k-dramalardan biri olan Secret Garden’ın başrolünde bence en iyi Kore’li oyunculardan biri olan Hyun Bin ile beraber Ha Ji Won, Yoon Sang Hyun ve Kim Sa Rang yer alıyor. Yan rollerden birisinde ise ileride çok ciddi bir başarıya ulaşacak Lee Jong Suk var. Başlangıçta sıradan bir zengin adam-fakir kız hikâyesi gibi görünse de aslında Secret Garden’ı eşsiz kılan, tuhaf bir doğaüstü olay sonrası dizimizin ana karakterleri Kim Joo Won (Hyun Bin) ve Gil Ra Im’in (Ha Ji Won) bedenlerinin değişmesi. Erkek bedeninde erkek gibi davranmaya çalışan bir kadın ile kadın bedeninde kadın gibi davranmaya çalışan bir erkek olarak başrollerimiz cidden unutulmaz ve eğlenceli bir performans sergiliyorlar. 2010 yılında SBS kanalında 20 bölüm olarak yayınlanan dizi, Kim Joo Won’un muhteşem (!) eşofmanları ile de aklımıza yer etmiş durumda. Dizinin senaristi ise Goblin, The Heirs, Descendants of the Sun gibi en çok bilinen-izlenen dizilerin de yazarı olan Kim Eun Sook.
7- W – Two Worlds
Dürüst olmak gerekirse W benim favori dizilerimden biri değil; diziyle ilgili yorumlara bakıldığında da izleyicilerin çok sevenler ve pek sevmeyenler olarak ikiye ayrıldığı görülüyor. Ancak W’nin son zamanların en popüler fantastik k-dramalardan olduğu bir gerçek. 2016 yılında MBC kanalında 16 bölüm olarak yayınlanan dizinin başrollerinde Lee Jong Suk ve Han Hyo Joo var. Babası popüler webtoon ‘W’nin yazarı olan kardiyoloji doktoru Oh Yeon Joo (Han Hyo Joo), babasının kayıp olduğunu düşündüğü bir anda kendisini tamamen farklı bir evrende, kanlar içindeki bir adamı kurtarırken bulur. Bu kısa deneyimin ardından kendi dünyasına dönen Oh Yeon Joo, kurtardığı adamın aslında W sersinin ana karakteri Kang Cheol (Lee Jong Suk) olduğunu, webtoonun yayınlanan yeni bölümünü okuyunca fark edecektir. Hikâyesindeki kendi içindeki tutarsızlıklarıyla bazen can sıkıcı olabilen W, hayatının herhangi bir döneminde favori çizgi romanının evreninde yaşamayı hayal etmişler için güzel bir tercih…
6- The Master’s Sun
Benim için So Ji Sub’un başrolünde yer alması, bir diziyi izlemek için yeterli bir sebep olsa da The Master’s Sun bundan daha fazlasını vaat ediyor. 2013 yılında SBS kanalında 17 bölüm olarak yayınlanan dizinin kadın başrolü Gong Hyo Jin. Bir diğer favori oyuncularımdan Seo In Guk da 2. Erkek başrol olarak kadroda yer alıyor. Hikâyemiz geçirdiği bir kaza sonucu hayaletleri görmeye başlayan ve bütün hayatı bu sebeple alt üst olan Tae Gong Shil’in, kendisine dokunduğunda hayaletlerin ortadan kaybolduğunu fark ettiği; sinir bozucu, kendini beğenmiş, duygusuz bir adam olan (tabi ki büyük bir şirketin CEOsu ve çok zengin) Joo Joong Won ile başlıyor. Bu ikili daha sonra iyi insanlara musallat olan hayaletleri diğer tarafa göndermek için beraber çalışmaya başlıyorlar. Dizinin başladığı kadar güçlü devam etmediğini ve özellikle son bölümlerde biraz hayal kırıklığına uğrattığını da ekleyeyim…
5- My Love From Another Star
Dünyaya 400 yıl önce gelen ve gezegenine geri dönemediği için insanlar arasında, doğaüstü güçlerini saklayarak yaşamak zorunda kalan bir uzaylının hikâyesi kulağa biraz bilim kurgu gibi gelse de, bu dizide pek bilim kurgu öğesi bulunduğunu söyleyemeyeceğiz. Kim Soo Hyun, Jun Ji Hyun, Yoo In Na ve Park Hae Jin’in başrollerde yer aldığı My Love From Another Star, 2013 yılında SBS kanalında 21 bölüm olarak yayınlandı. Do Min Joon, kendi gezegenine dönmesine 3 ay kala tanıştığı kaprisli aktris Cheon Song Yi ile tanıştıktan sonra kendini hiç de istemediği olayların içerisinde bulur. Bu diziyi benim için unutulmaz kılan 2 önemli şey var; şımarık, pek kafası çalışmayan ve kaprisli Cheon Song Yi rolündeki Jun Ji Hyun’un izlemesi çok keyifli olan oyunculuğu ve Do Min Joon’un kameraya bakarak olanları anlattığı kısımlar. Ayrıca dizinin k-dramalardaki en güzel öpüşme sahnelerinden birine sahip olduğunu da özellikle belirtmek isterim.
4- While You Were Sleeping
Listemizde yer alan dizilerin en günceli, henüz geçtiğimiz hafta final yapan While You Were Sleeping. Başrollerde Lee Jong Suk, Suzy ve Jung Hae In bulunuyor. Dizinin yazarı ise daha önce çok sevilen dizileri I Hear Your Voice ve Pinocchio’da Lee Jong-seok ile; Dream High da ise Suzy ile çalışmış olan Park Hye-ryun. While You Were Sleeping, rüyaları vasıtasıyla gelecekte olacakları görebilen 3 kişi ve bunların yaşanacak talihsiz olayları önlemek için birlikte hareket etmeye başlamalarını konu alan bir yapım ve fantastik, romantik-komedi, hukuk gibi farklı türleri bir araya getiriyor – bu açıdan I Hear Your Voice ile benzeştiklerini söylemek mümkün. Lee Jong Suk ve Suzy pek çok kişinin sevdiği oyuncular olsa da, benim favori oyuncularım arasında yer almıyorlar ama bence bu dizide zaten asıl aradan sıyrılıp parlayan Jung Hae In.
3- Chicago Typewriter
Chicago Typewriter, son zamanlardaki favori dizim ve bu diziyi karşıma çıkan herkese övmeden edemiyorum. Ne bekleyeceğimi bilmeden başladığım dizinin ilk iki bölümünü akıcı bulmamıştım ancak dizi 3. bölüm itibariyle asıl hikâyesini anlatmaya ve tamamen beklenmedik bir yöne doğru ilerlemeye başladı. Fazla bir şey söyleyerek spoiler vermek, sürprizlerin tadını kaçırmak istemiyorum. Chicago Typewriter hem günümüzde geçen, hem de Japonya işgalindeki 1930’lar Kore’sinde geçen -birbirine bir şekilde bağlı- iki hikâyeyi anlatıyor. Başarılı bir yazar olmasına rağmen birden bire yazamamaya başlayan Han Se Ju rolünde Yoo Ah In gerçekten çok başarılı, bana sorarsanız onun canlandırdığı karakter(ler) bile bu diziyi tek başına izlenir kılıyor. Yoo Ah In’e dizide eşlik eden isimler Im Soo Jung, Go Kyung Pyo ve Kwak Shi Yang. Dizinin en önemli bir diğer oyuncusunun da “edebiyat” olduğunu özellikle belirtmek isterim. Ah, bir de muhteşem soundtrack!
2- Goblin
Baştan söyleyeyim, Goblin dizisine karşı çok derin hislere sahibim. Goblin benim için, insanın bir şekilde bağ kurduğu dizilerden, hayata dair bakış açımı değiştiren, anlamadığım bazı şeyleri anlama vesile olan… İzleyen herkes için aynı derecede etkileyici ya da mükemmel olmayabilir ama bu Goblin’in son zamanlardaki en iyi k-dramalarından biri olduğu ve hem reyting, hem de eleştiri açısından ciddi başarılar kazandığı gerçeğini değiştirmiyor. Gong Yoo’nun 900 yaşındaki bir Goblin’i (bizim kültürümüzdeki Cin olarak düşünülebilir) canlandırdığı dizide yer alan diğer isimler Lee Dong Wook, Kim Go Eun, Yoo In Na, Yook Sung Jae (BtoB grubunun vokallerinden) ve Lee El. Goblin, üzerindeki ölümsüzlük lanetini kaldırmak için gelinini arayan, bu sırada yüzyıllarını geçirdiği Dünyada insanlara yardım eden bir adam. Ji Eun Tak ise hayaletleri görebilen, bu sebeple insanlar tarafından dışlanan, anne-babası hayatta olmadığı için akrabalarıyla yaşamak zorunda olan bir lise öğrencisi. Ji Eun Tak, bir gün beklenmedik bir şekilde Goblin ile tanışıyor ve hikâyemiz de böyle başlıyor. Goblin’in pek istekli olmasa da ev arkadaşlığı yapmak zorunda kaldığı, geçmişini ve adını hatırlamayan Azrail ile olan ilişkisi, izleyicinin komedi ihtiyacını fazlasıyla karşılıyor. Azrail’in âşık olduğu Eun Tak’ın çalıştığı restoranın sahibesi Sunny ile olan ilişkisi de yine iç ısıtır nitelikte. Tüm oyuncuların kimyası muhteşem, Gong Yoo zaten tartışmasız en iyi Kore’li oyunculardan biri, kendisini muhtemelen Train to Busan filminde izlemiş olmalısınız. Goblin’in ilk bölümünü izlediğimde geçmişte o epik sahnelerden nasıl da etkilendiğimi çok iyi hatırlıyorum ama bana sorarsanız dizinin en iyi kısmı (hepsini birbirinden muhteşem bulmakla beraber) ne insanların dilinden düşürmediği sinematografisi, ne hikâyesi ne de OST’si. Benim bu dizide yaşamanın kıymetini öğrendiğim kısım; Azrail’in ölen insanları götürdüğü çay evi, diğer tarafa geçmeden hemen evvel insanların yaşadığı o iç hesaplaşma… Kesinlikle izleyiniz 😉
1- Signal
Evet, Signal öyle hemen her listede karşınıza çıkan o popüler k-dramalardan biri değil, bu yazıyı okuyan pek çok insanın belki de ilk defa duyacağı bir dizi. Daha ilk sahneleriyle alışılageldik Kore dizilerinden ne kadar farklı olduğunu görebileceğiniz Signal, kesinlikle en etkileyici “ilk bölüm”lerden de birine sahip. Oldukça karanlık bir atmosfere sahip dizide hikaye kaybolduktan bir süre sonra cesedi bulunan küçük bir kız ve bu çözülemeyen cinayetin zaman aşımına uğramasına az bir zaman kala başlıyor. Detektif Park Hae Yeong’un eline eski bir telsiz geçiyor ve kendisi bu telsiz yardımıyla geçmişteki Detektif Lee Jae Han ile iletişim kurar ve bu davanın çözümü için yeni bir ipucu elde eder. Takım lideri Cha So Hyun’un da desteği ile beraber asıl suçlunun peşine düşülür.
Signal, sizi daha ilk bölümde merak unsuruyla ele geçiren, doğaüstü öğelere rağmen aslında çok başarılı bir polisiye dizi ve hatta 16 bölümlük dizide bahsi geçen davaların bazıları Kore’de gerçekten yaşanmış ve halen çözüme kavuşamamış olaylara dayanıyor. Jeneriği ile bana True Detective’i anımsatan dizinin müzik kullanımı da başarılı. Ve elbette oyunculuklar, her ne kadar dizide yer alan aktörler Kim Hye Soo, Lee Je Hoon ve Jo Jin Woong çok popüler isimler olmasalar da (en azından benim bildiğim diyelim) oyunculuk yine üst seviyede. Signal, Kore dizisi izleyen izlemeyen herkesin izleme listesine mutlaka eklemesi gereken bir yapım.