Füsun Demirel: “Galiba hepimiz yani tüm kadınlar Bahar’ı bekliyormuşuz”
Episode’un 55. sayısında konuğumuz Bahar dizisinin oyuncuları, yönetmeni, senaristi ve yapımcısı oldu. Dizide Gülçiçek karakterini canlandıran Füsun Demirel ile Bahar dosyamız kapsamında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Bu röportajı şimdi sitemizde de yayımlıyoruz… İyi okumalar dileriz!
Bahar dosyamızdaki diğer röportajlara erişmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Füsun Demirel: “Gülçiçek muhakkak değişim ve dönüşüm yaşamalı diye düşünüyorum. Kadın seyirciler için bu cesaret verici olur. Tıpkı Bahar’ın dönüşümü gibi.”
Neredeyse çevremizdeki herkese Bahar çok iyi geldi, siz Bahar’la tanıştığınızda ne hissetiniz? Size nasıl geldi Bahar ve onun dünyası?
Galiba hepimiz yani tüm kadınlar Bahar’ı bekliyormuşuz. Her bir cümlesi, her bir sahnesi bana çok iyi geldi. Yüksek sesle söyleyemediğim, kendime itiraf edemediğim, varoluşumu sorguladığım bir zamanda Bahar hayatıma girdi ve sihirli şekilde dokundu bana.
Gülçiçek, Bahar’ın en büyük destekçisi, emekçi bir anne, sadece kendi çocuğuna değil, çevresinde ihtiyacı olan herkese elinden gelen desteği veriyor. Siz nasıl anlatırsınız Gülçiçek’i?
Eğer senaristimiz sevgili Ayça, Gülçiçek için bir geçmiş hayali kurduysa eminim zorluklar, yokluklar, cefa ve bir dolu bilinmez hikâye hayal etmiştir. Zor hayatını tek başına üstlenmiş, kendini evladına, onun eğitimine adamış ve yine kendisi için değil hep başkaları için yaşayan bir kadın. Bir anne… Gülçiçek muhakkak değişim ve dönüşüm yaşamalı diye düşünüyorum. Kadın seyirciler için bu cesaret verici olur. Tıpkı Bahar’ın dönüşümü gibi.
İki farklı anne karakterin, yetiştirdikleri çocukları üzerinden çok doğru mesajlar veriliyor bence. Nevra daha hırslı, kariyer ve maddiyat odaklı bir anne ve Timur da biraz böyle bir insan olmuş. Gülçiçek ise sevgi dolu, şefkatli, mutluluğu yaşamın içinde arayıp bulan bir anne, Bahar da Gülçiçek’e çok benziyor bu yanıyla. Annelerin çocukları üzerindeki bu etkisini de çok iyi anlatıyor bu sahneler bence, siz ne düşünürsünüz bu konuda?
Doğru. Anneler aile içinde çok etkili elbette. Çocuklar üzerinde en etkili kişi anne. Bahar tıpkı Gülçiçek’in gençliği. O kadar benzerlikleri var ki… O yapıcı yanları ,koruyucu kollayıcı tarafları hep benziyor. Gülçiçek nasıl sarıp sarmalıyorsa Bahar’ı, Bahar da anneliğini çok benzer sürdürüyor. Evlatlarına benzer şekilde kol kanat geriyor.
Biz Demet’le daha ilk bölümde aslında anne kız rolleri için ne kadar denk düştüğümüzü gördük. Demet dedi ki, “Kahkahamız, otururken içe basmamız, yürüme şeklimiz hep aynı, fark ettin mi?” Evet, haklıydı. Demet ve Füsun aslında gerçekten anne-kız olmuşlardı bile.
Nevra ve Gülçiçek atışmaları da çok keyifle izleniyor. Bu sahnelerde doğaçlama da yapıyor musunuz bazen?
Sevgili Hatice ile oynamak büyük keyif. Elbette minik doğaçlamalar yapıyoruz. Abartmadan, olabildiğince doğallığı koruyarak.
Birkaç yıldır, TV dizilerindeki ağırlık biraz daha sorunlu aileler, sorunlu karakterler, ağır dramlardan oluşuyordu. Dünya ve ülkenin sorunları da ağırlaştı bu dönemde. İzleyicilerin biraz nefes almaya ihtiyacı vardı ama sanki fark edilmiyordu. Bahar’ın başarısı, sektörün de izleyicinin beklentisini daha net anlamasını sağladı sanki. Bahar, TV dizileri açısından bir şeyleri değiştirebilir mi sizce?
Bahar‘ın başarısını yakalamak hayli zor. Senaristimiz derin bir kişisel gelişim bilgisi, psikoloji bilgisine sahip besbelli. Ve kadın hakları savunucularının yıllardır söylediği, yazdığı, çizdiği, eylemlerde bulunduğu kadın sorunlarını daha ilk bölümde karşımıza koyuverdi. “Yalnız değilsiniz”, “Ben varım, yapabilirim”, “Kendini fark et”, “Dönüşümünü başlat”… Bahar umarım diğer yapımcılara ve senaristlere ilham olur.
Buradan Senarist Ayça Üzüm, psikolog danışman Gamze Çevik, yönetmen Neslihan Yeşilyurt ve MF Yapım’a teşekkür ederim.
Füsun Demirel ile yaptığımız bu röportaj Episode’un 55. sayısında yayımlanmıştır.