Röportaj: ‘Hayatımın Neşesi’nin Serdar’ı Aras Şenol

 Röportaj: ‘Hayatımın Neşesi’nin Serdar’ı Aras Şenol

Bir Zamanlar Çukurova dizisinde Çetin karakteri olarak tanıdığımız yetenekli oyuncu Aras Şenol ile keyifli bir röportaj yaptık. Şenol’a dün, TRT 1 ekranlarında ilk bölümünü izlediğimiz Hayatımın Neşesi dizisini, canlandırdığı Serdar karakterini ve oyunculuğa bakışını sorduk. Aras Şenol’u daha yakından tanımak için söyleşimize buyurun…

Fotoğraf: Aziz Useinov

Styling : Eslem Mollaoğlu

Öncelikle oyunculuk yolculuğunuzu sizden dinlemek istiyoruz. Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nden mezunsunuz. Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz? Mesleğe olan ilginiz nasıl başladı?

Çocukken her yıl gösterilerde sahneye çıkıyordum ama tabii ki o dönemde aklımda bunu profesyonel anlamda yapmak yoktu. Liseden mezun olmadan hemen önce “Acaba olabilir mi?” diye düşünmeye başlamıştım aslında. O dönem aktif olarak spor kariyerime devam ediyordum ve yurt dışına gitme planım vardı. Bir yandan da konservatuar sınavlarını araştırıp çalışıyordum. Sonra yurt dışı olmayınca Yeditepe Üniversitesi’nin yetenek sınavını denemeye karar verdim. İlk girişte sınavı kazandım. O yıl milli takıma seçilmiştim. Yeditepe Üniversitesi de bu hakkı kazanan kişilere spor bursu veriyordu. Ben de Yeditepe Üniversitesi’ni tercih ettim. İyi ki öyle yapmışım. Oyunculuk serüveni benim için bu şekilde başladı.

Sizi ilk kez Bir Zamanlar Çukurova dizisinde Çetin karakteriyle ekranlarda gördük. Çetin karakterinin size kazandırdıkları neler oldu? Bu rolle hayatınızda neler değişti?

Hayatım baştan aşağıya değişti tabii ki. Okuldan mezun olduktan sonra İstanbul’da tiyatroda oynuyordum. Orada yaşadığım bazı kötü deneyimler sonucunda oyunculuğu bırakmaya karar vermiştim. Tam karar verdiğim sırada Çukurova girdi hayatıma. Bir anda Adana’da buldum kendimi. 4 yıl kaldım orada. Benim için ikinci bir üniversite gibi oldu aslında. Seti öğrenmek, kamera önünde vakit geçirmek bunlar çok önemliymiş. Bunları fark ettim. Dizimiz de çok izlendi, seyirci sahiplendi. Onlara da çok teşekkür ediyorum.

Aras

Şu sıralar tabii dijital platformunda yayınlanan Aşkımız Yeter projesinde Levent karakteriyle karşımızdasınız. Daha önce yaptığınız işlerden farklı olarak sizi ilk kez bir komedi yapımında izliyoruz. Levent karakteri Çetin karakterine kıyasla oldukça eğlenceli biri. Birbirinden farklı karakterlere hayat vermek nasıl bir deneyim?

Oyunculuk açısından çok tatmin edici. Aslında 4 yıl dram oynadıktan sonra böyle bir karakter oynamak çok istiyordum. Çünkü gerçekten birbirine zıt iki karakter. Çukurova’dan çıktıktan sonra benzer bir şey yapamazdım, yapmamalıydım. Hem Levent hem de Aşkımız Yeter o anlamda çok iyi geldi. Hem kamera karşısında komedi oynamak hem de oyunculuk açısından bunu tecrübe etmek çok kıymetli.

Dizide canlandırdığın Levent karakterini nasıl yorumluyorsunuz? Levent’in size benzer yanları var mı?

Bence Levent’le alakamız yok. O sadece benim canlandırdığım var olmayan bir karakter. Çocuk gibi Levent. Yakın çevrem ise Levent’e benzediğimi söylüyor. Olabilir tabii ki ama Levent’te bitmek bilmeyen bir enerji var. Ben o kadar yüksek değilim diye düşünüyorum.

Aşkımız Yeter bir dijital platformdaki ilk işiniz. Sizce televizyon yapımlarına kıyasla bir dijital platform projesinde yer almak oyunculuk açısından daha yaratıcı bir ortam sunuyor mu?

Tabii ki sunuyor. Sunuyormuş yani çünkü ben de ilk defa deneyimledim bunu. 10 bölüm hikâyeniz belli oluyor. Süre kısıtlaması olmuyor. Bölümün yetişmesi gibi bir derdiniz olmuyor. Yani genel hatları ile daha rahat ve konforlu diyebilirim. Bu da günün sonunda size yaratmanız için daha rahat bir alan sağlıyor. Ama “Hangisini tercih edersin?” derseniz “Şu veya bu,” diyemem. İkisinin de keyfi başka.

Aras

TRT 1’de ilk bölümü dün akşam yayınlanan Hayatımın Neşesi isimli projede de yer alıyorsunuz. Nasıl bir set ortamında çalışıyorsunuz? Bize canlandırdığınız Serdar karakterinden biraz söz edebilir misiniz? Nasıl bir ilişki kurdunuz Serdar’la?

Oyuncuların hepsi çok tatlı, setimiz güzel. İçimizi ısıtacak bir yandan da bizi çok güldürecek bir hikâye izleyeceğiz. Serdar evin en küçük, şımarık oğlu. Çocukluğundan beri ne isterse ailesi yapmış. Serdar’a kıyamıyorlar. Serdar da bunu bilen ve aslında bu durumu kullanan biri. Kötü biri değil Serdar, sadece yapısı böyle. Ben Serdar’ı oynarken çok gülüyorum ve çok eğleniyorum. Umarım seyircimiz de bizleri sever.

İyi bir seyirci misiniz, peki? Son dönemde severek takip ettiğiniz diziler oldu mu?

Çok takip edemiyorum aslında ama Succession’a başladım ve uzun zaman sonra bir diziye bu kadar tutuldum.

“Keşke çekilse de şu karakteri oynasam,” dediğiniz bir roman var mı?

Chuck Palahniuk’in Gösteri Peygamberi en sevdiğim kitaplardan biri. Oradaki Branson karakterini canlandırmak isterdim. İnanılmaz bir sıkışmışlık içinde, dış dünyaya kapalı büyümüş birinin tüketim toplumu içerisinde kayboluşunu anlatıyor kitap. Branson’ı canlandırmak kesinlikle isterdim. Sadece role hazırlanma ve çalışma süreci bile çok değerli olurdu benim için.

Aras

Bugüne dek yaşadığınız deneyimleri düşündüğünüzde oyuncu olmak isteyenlere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Aslında kimseye tavsiye verecek bir mertebede ya da durumda hissetmiyorum kendimi. O yüzden kimseye “Şunu veya bunu yapın,” diyemem. Ben hep bunu bir yolculuk olarak görüyorum. Sonu olmayan bir yol gibi. Ben de hâlâ bu yolda ilerleyen biriyim. Bu yolu, süreci nasıl geçeceği kişinin kendisiyle ilgili. Dilerim bu yola çıkan herkes yolda güzel insanlarla karşılaşır ve güzel bir yolculuk yaşar.

Havva Nur Gürdamur

2000 yılı İstanbul doğumlu. Karadeniz Teknik Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun. Okur, çizer, yazar. Çeşitli platformlarda ve dergilerde yazıları yayımlandı. Özellikle Dünya Edebiyatı’na olan merakı büyük. Bu alandaki tüm klasikleri okumuş olmanın hayaliyle yaşıyor.

Related post