‘Sex Education’ Dördüncü Sezon: Son Ders – Yağmur Özdemir
Bir yapımı izlenebilir kılan etmenler arasında; hikâyenin gücünün, başrol oyuncularının arasındaki kimyanın seyirciye geçmesinin ve atmosferin çok önemli olduğuna inanıyorum. Bu yüzden Netflix’in 2019 yılında yayın hayatına başlayan Sex Education dizisi, tüm bu faktörleri içerdiğinden ötürü benim için her zaman seyir zevki yüksek bir dizi oldu.
Birçok insan Sex Education dizisinin basit bir gençlik dizisi olduğunu düşünse de ben dizinin yapımcısı Lauire Nun’un, Otis ve Maeve arasında çok güçlü bir duygusal bağ inşa ettiğini düşünüyorum. Dizinin diğer karakterleri Adam, Aimee, Eric ve Jackson içinse kendilerini tanıma ve iyileştirme yolunda güçlü bir hikâye yazdığına inanıyorum. Bu yüzden final sezonunu büyük bir merakla bekledim ve nihayet uzun bir aradan sonra 21 Eylül’de bu güzel dizinin final sezonu yayına girdi.
Dizinin final sezonuyla ilgili kafamda oldukça büyük soru işaretleri vardı çünkü senaristler, dizinin üçüncü sezonunda başrol karakterlerden ziyade hikâyeyi dallandırarak yan karakterlere odaklandıkları için dizinin ilk iki sezonun büyüsünü kaybetmişlerdi benim gözümde. Birçok platformda final sezonu için yeni oyuncuların diziye dahil edildiği ile ilgili haberler çıkıyorken bu durumun final sezonunda da devam edip etmeyeceği merak konusuydu.
Final Sezonuna Dair Sorunlar
Nitekim, final sezonunu izlemeye başladığınız ilk andan itibaren bu sorularım cevap buldu. Çünkü üçüncü sezonda, uygunsuz bulunduğu için kapatılan Moordale Lisesi yerine öğrencilerin hepsinin Cavendish Lisesi’ne geçtiğini görüyoruz ve bu da diziye bir sürü yeni karakterin dahil olması anlamına geliyor. Bu bağlamda dördüncü sezonda yeni karakterlere odaklanıldığı için başrol karakterlerin hikâyelerine anlamlı bir son verilebilecekken bu fırsatın değerlendirilmediğini söylesem yanlış olmaz.
Özellikle Otis’in üç sezondur izlediğimiz gelişiminin son sezonda tam tersine döndüğünü gözlemliyoruz. İlk başta Cavendish’e büyük bir özgüvenle giden Otis, gittiğinde okulda başka bir seks terapistinin daha olduğunu öğrenerek büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor ve kendisini okula tanıtmak için yeni seks terapisti ‘O‘ ile bir yarışa giriyorlar.
Aynı zamanda okulda kendini kanıtlama çabası içinde olan Otis, evde Jean’in doğum sonrası yaşadığı buhran yüzünden annesiyle de düzgün iletişim kuramıyor ve en sonunda kavuştuğu kız arkadaşı Maeve ile de uzak mesafe yüzünden sorunlar yaşıyor. Dolayısıyla final sezonu boyunca Otis karakterinin sorunlar içinde boğuştuğunu ve bu sorunları yaşarken ilk üç sezondaki tavırlarından çok daha farklı bir tavır sergilediğini söyleyebilirim.
Maeve için ise başta “Amerikan Rüyası” güzel olsa da daha sonraki aşamada programın dahi hocası Thomas Molvoy’un (Dan Levy) ağır eleştirileri yüzünden hayal kırıklığına uğruyor ve annesinin hastaneye kaldırılması ile beraber apar topar Moordale’e dönüyor. Bu yüzden Otis ve Maeve cephesinde sadece uzak mesafe ilişki sorunlarını, Maeve’in tekrar yazarlık programına dönüp dönmeyeceğini izliyoruz.
Ben bu çiftin çok daha büyük bir potansiyeli olduğunu düşündüğüm için ne yazık ki bu senaryo beni mutlu etmedi. Zaten birçoğumuz da bu diziye Maeve ve Otis arasındaki duygusal bağın kuvveti için başlamamış mıydık? Bu yüzden yazarların final sezonunda bize bunları vermemesi oldukça büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyorum.
Mr. Groff, Adam ve Aimee’nin Hikâyesi
Final sezonuna dair en çok beğendiğim şey ise Mr.Groff, Adam ve Aimee’nin hikâyesinin güzel bir sonla tamamlanması oldu. Mr.Groff ve Adam’ın hikâyesi bence dizinin en gerçek hikâyelerinden biriydi çünkü Mr.Groff’un kendisini sevmeyişi nedeniyle hayatı ailesine nasıl zindan ettiğini yakından gördük. Fakat daha sonra terapi almaya başlayarak kendisi ve ailesi için oldukça büyük bir adım atmış oldu. Aimee ise diğer sezonda yaşamış olduğu taciz olayını sanattan güç alarak nasıl atlatabileceği ile ilgili bir çözüm yoluna kavuşarak kendisi gibi birçok hemcinsine ilham olmayı başardı.
Bunlar dışında final sezonunda daha çok toplumdaki sorunlara odaklanıldığını söylesem yalan olmaz. Fakat bu sefer, ilk iki sezondaki gibi hikâyeye başarıyla yedirilmemiş sorunlar vardı. Bu yüzden dizinin son sezonu kesinlikle ilk iki sezondaki hikayeden çok daha farklı ütopik konular işliyordu. Maeve ve Otis için tatmin edici bir son yazılmaması da oldukça üzücüydü.
Yine de bu diziyi old-rock müzikleriyle, inanılmaz güzel İngiltere manzarasıyla, Otis ve Maeve arasındaki duygusal bağın gücüyle, Eric’in inanılmaz güzel enerjisiyle, Aimee’nin hayata karşı özgün tavrıyla, Gillian’ın eşsiz güzelliğiyle ve Adam’ın kendini sevme yolculuğuyla hatırlayacağım… İzleyecek herkese iyi seyirler dilerim.