‘The Penguin’: Gotham İçinde Açılan Farklı Kapılar ve ‘The Sopranos’a Göz Kırpan Bir Mafya Hikâyesi
Televizyon Dizilerinde Çilingir Sofraları
Bugünlerde çok konuşuyoruz; Eski Türkiye, eski diziler… İzledikçe de şaşırıyoruz; “Vay be! Televizyonda öyle denebiliyor muymuş? Böyle yapılıyor muymuş? Buzlanmamış kadehler mi kalkıyormuş?” 5 Mayıs’ta GAİN’de yayına giren Çilingir Sofrası filminden ilhamla televizyon tarihimizin rakılı mezeli günlerini derledik.
Bizimkiler (1989-2002)
Türkiye televizyon tarihi dendiğinde “Bizimkiler” demekten başka çare yok. Televizyonun en uzun soluklu yapımından bazı şakalar bile güncelliğini korur. Bakınız; “Sevim koş!”
Mahalle değil, apartman dizisi izliyoruz. Yalnız bugün bildiğimiz apartmanlara benzemiyor. Mahalleyi bir apartmanın içine sıkıştırarak anlatıyor. Bu da muhtemelen 89 yılında; “Artık apartmanlar var, biz bunun içinde geçen bir dizi çekelim,” diyen ileri görüşlü bir fikirdi. Düşünüldüğü gibi olmamış belli ki apartmanlarda oturanlar arasında uzun bir süre mahalle kültürü yaşadı; mahallenin kahvesi, berberi, sokakları uzun bir süre daha ortak vakit geçirilen alanlar olarak kaldı. Bugün İstanbul için konuşulması neredeyse imkânsız bir mesele. Eski dizilere memleketçe olan tutkumuzun sebeplerinden biri, yaşadığımız yalnız dünyalardan mustarip olma hali.
Gelelim efsane kadroya; Erdal Özyağcılar, Ayşe Kökçü, Atılay Uluışık, Ercan Yazgan, Mehmet Akan, Savaş Dinçel, Oktay Sözbir ve hep birlikte, dostça kurulan çilingir sofraları…
Süper Baba (1993-1997)
2000’li yılların başında yayınlanan dizileri de nostaljik bir arayışla izlemeyi, konuşmayı seviyoruz ama “Ah eski diziler…” denince önce 90’ları hatırlarız. Süper Baba, ilk akla gelenlerden biri. 2000’lerde de tekrarları defalarca gösterildiği için 90’ların unutulmaz dizilerine yetiştim. Listedeki kimi dizileri çocukluğumun koltuk örtüleriyle hatırlıyorum, kimilerini çok geç keşfettim. Hepsinde bugün özlediğimiz bir sıcaklık ve İstanbul var.
Süper Baba, Çengelköy’de geçiyor, kimi mahalleler bu dizilerle ünlü oldu, hâlâ insanlar gidip fotoğraf çekiyorlar. Üç çocuklu bekâr bir babanın hayatını izlediğimiz dizide, dönemin vazgeçilmezi olarak aile ve tabii dostlarla da aile gibi olma bir de aşk temaları işleniyor. Dizide Süper Baba ya da Fiko’yu Şevket Altuğ canlandırıyor. Ona Sümer Tilmaç, Sevinç Erbulak, Jülide Kural, Şevval Sam ve Bennu Yıldırımlar gibi sevilen isimler eşlik ediyor. Çilingir sofraları da mahalleliyle, dostlarla ve neşeyle kuruluyor.
Şaşıfelek Çıkmazı (1996-1998)
Episode Portal’da sinemamızdaki çilingir sofralarını anlatırken dev oyuncu kadrolarından söz etmiştim. Dizilerde de durum hiç farklı değil. Eski dizilerin belki en çok özlediğimiz yanları sevdiğimiz oyuncuların gençliklerini izlemektir. Şaşıfelek’te de Derya Alabora, Zuhal Gencer Erkaya, Fikret Kuşkan, Ülkü Ülker, Füsun Demirel, Betül Arım, Selçuk Yöntem ve konuk oyucularla birlikte bir paragraf yazabileceğimiz oldukça etkileyici bir kadro yer alıyor. Kendi adıma içinde Derya Alabora’nın olduğu bir işin kötü olma ihtimalini düşünmek dahi istemem zaten.
Çağan Irmak’ın da dizide önce yönetmen yardımcısı ardından yönetmen olarak yer aldığını belirtmek gerekiyor. Şaşıfelek Çıkmazı, güçlü kadınlarla tabii ki mahalle hikâyesi anlatarak senelerce TRT’de gösterildi. Bu kez kadınlar tek başlarına da çilingir sofraları kuruyor.
Yeditepe İstanbul (2001-2002)
Şüphesiz benim listedeki favorim Yeditepe İstanbul. Dizi, bugünlerde 2001 yılına kıyasla daha çok izleniyor olabilir. Hatta durumu fark eden TRT, geçen yaz televizyonda da diziyi gösterdi. Cibali’de Havva Ana’nın evi, Balat’ta bugün çirkin kafelerin arasına sıkışmış berber, Galata Köprüsü’nün altında şarap içen Yusuf… Sahiden unutmak istemediğimiz bir İstanbul’u gösteren dizide çok olay yaşanıyor ancak sanki hiçbir şey yaşanmıyor. Zaman akıyor, karakterlerin hayatları ilerliyor. Herkesin kendine göre dertleri ve Havva Ana’nın bahçesinde elinden düşürmediği birası, çilingir sofraları, yılbaşı kutlamaları…
Çemberimde Gül Oya (2004-2005)
Çağan Irmak’ın yönettiği efsane dizi, çocukluğumu düşündüğümde aklıma gelen ilk şeylerden biridir. 12 Eylül öncesiyle günümüz arasında flashbacklerle anlatılan hikâye, bir nesli solculukla da tanıştıran iş aynı zamanda. Mehmet (Mehmet Ali Nuroğlu) ve Yurdanur’un (Özge Özberk) aşkı, solcu delikanlı ve sağcı aile kızının imkânsız birlikteliğini anlatmıyordu yalnızca. Çemberimde Gül Oya oldukça umutlu da bir iş. Günümüzde yaşananları da bir yandan takip ediyoruz, Yurdanur ve Mehmet’in kızlarının hayatını, bir gazeteci olarak mücadelesini izliyoruz.
Dizinin tarihi olayları anlatış biçimi de etkileyiciydi mutlaka ama bir şekilde en çok bu mahallelilik meselesine kanımız kaynıyordu. Bu kez eski bir konaktayız. Çeşit çeşit insanın yaşadığı bir yer burası. Tabii ki Rum Madam (Füsun Erbulak) konağın sahibi, babasına ve torununa bakan dizinin komik unsuru Suna Hanım (Suzan Aksoy) konağın demirbaşları. Rumlar henüz İstanbul’dan göçmemiş ve herkes bir yerlerden İstanbul’a göçmeye başlamış. Konağın Urfalı ailesini Şerif Sezer, Mahmut Gökgöz ve Tuba Büyüküstün canlandırıyordu. Dizinin en acıklı hikâyeleri bu aile içinde yaşanmıştır herhalde. Yine bir konağın olmazsa olmazı pavyonda çalışan Canan’ıysa Goncagül Sunar canlandırıyordu. Bütün bu isimler yetmezmiş gibi Yurdanur’un annesini ve babasını Işıl Yücesoy’la Kenan Bal oynadı, Yurdanur’un yaşlılığınıysa Selda Alkor. Mehmet ve Yurdanur’un artık yetişkin olmuş kızlarını Melisa Sözen canlandırdı. Yani gerçekten inanılmaz isimlerin bir arada olduğu, bütün karakterlerin çok başarılı canlandırıldığı, klişelerden beslense bile bunu geliştirebilen bir işti Çemberimde Gül Oya. Çilingir sofraları da her şeye rağmen konağın bahçesinde kuruldu.
Ezel (2009-2011)
Ramiz Dayı ve Ezel ikilisini hatırlamayan yoktur. Büyük usta Tuncel Kurtiz’in canlandırdığı Ramiz Dayı, elbette çilingir sofralarında Ezel’e akıl veriyordu. Ramiz Dayı’nın birçok sözü çok popüler olmuş, sosyal medyada yazılıp çizilmişti, hâlâ öyle. Ezel, sürükleyici intikam hikâyesinin yanı sıra Ramiz Dayı’nın gerçekte kim olduğu, geri dönüşlerle Dayı’nın gençliği ve yaşadıkları gibi yan öyküleriyle de çok ilgi çekti. Ezel’i canlandıran Kenan İmirzalıoğlu’na unutulmaz Eyşan karakteriyle Cansu Dere, Yiğit Özşener, Barış Falay, Burçin Terzioğlu gibi isimler eşlik ediyor. Anlatım dili ve tarzı açısından bu listedeki nostaljik yapımlardan ayrılan bir dizi Ezel. Listemiz açısından önemli bölümüyse Ramiz Dayı, “Yeğen…” diye başlayan cümleleri ve rakı kadehleri.
Behzat Ç
2019 yılında yeniden BluTV’de başlayan Behzat Ç., yakın dönemde gördüğümüz en çok rakılı, çilingir sofralı dizidir. Behzat başkomiser ve cinayet masa meyhanede, pavyonda her akşam içerken ekrana geldiler. Emrah Serbes’in Her Temas İz Bırakır adlı romanından uyarlanan dizinin ilk versiyonu yalnızca her bölümde yeni bir cinayeti çözmekle kalmaz aynı zamanda Behzat’ın karmaşık hayatını psikolojik öğelere ağırlık vererek izler. Oldukça sürükleyici bir iş olan Behzat Ç. yeni bölümleriyle de dizinin hayranlarını etkilemeyi başardı. Behzat sıradan bir polis değil, en önemli özelliği bu. Karakterin sıradan olmayışı, hem olaylara verdiği tepkilerle hem de içmeye düşkünlüğüyle gösterilir. Çilingir sofralarının vazgeçilmez karakteri haline dönüşen Behzat’ın bir dönem içtiği bira markası bile ünlenmiş, tercih edilir olmuştu. Dizinin yönetmenliğini Gemide, Barda, Dar Alanda Kısa Paslaşmalar gibi filmlerinden tanıdığımız Serdar Akar’ın üstlendiğini de belirtmek gerekiyor. Efsane karakteri Erdal Beşikçioğlu canlandırırken Canan Ergüder, Fatih Artman, İnanç Konukçu, Berkan Şal ve Seda Bakan da unutulmaz karakterler yaratmayı başardı.
Bu yazı, Episode’un 49. sayısında yayımlanmıştır.