Röportaj: The Sympathizer | Toan Le & Ky Duyen & Vy Le
Bugün BluTV‘de gösterime giren HBO dizisi The Sympathizer, Vietnam Savaşı’na alışılmadık bir bakış sunuyor. Dizi, Vietnam Savaşı’nın son günlerinde başlıyor ve çift taraflı bir casusun başından geçenleri konu alıyor. Koreli usta yönetmen Park Chan-wook’un da yönetmenleri arasında yer aldığı dizinin oyuncu kadrosunda ise Robert Downey Jr. ile beraber pek çok Vietnamlı oyuncu rol alıyor.
Biz de bu oyunculardan Toan Le, Ky Duyen ve Vy Le ile konuştuk. Toan ve Ky, Vietnam Savaşı’nı küçük yaşlarda yaşamış ve Güney Vietnam’ın savaşı kaybetmesiyle ABD’ye göç etmiş isimler. Üstelik Ky Duyen’in babası, bir dönem Güney Vietnam’ın başbakanlığını da yapmış, antikomünist bir general ve savaşın en önemli figürlerinden biri! Vy ise genç bir Amerikalı-Vietnamlı olarak savaşı ailesinden dinlemiş.
Keyifli okumalar dileriz!
Bu projede sizi cezbeden ne oldu sorusuyla başlayalım. The Sympathizer dizisinin kendisi mi yoksa çalışma olanağı bulacağınız kişiler mi?
Toan Le: Bunun hayatımdaki en önemli iş olacağını düşündüm. Aslında bu dizinin yaratılması neredeyse mucivezi bir şey. Çünkü ülkelerini terk edip buraya gelen insanların hikâyesinin anlatılması lazımdı. Şahsen ben de bu travmayla başa çıkmak istedim.
Bu projenin bir parçası olmak kısmen buna yardımcı olacaktı. Belki tüm şeytanları çıkarmayacak ya da karanlığı aydınlatmayacak ama sonunda, daha geniş bir anlamda bu travmayı kabullenmeyi sağlayacak. Bence bu konudan daha fazla bahsedilmeli çünkü şimdiye kadar çok bahsedilmedi. Yani insanlar Vietnam Savaşı’nı ve olup bitenleri hatırlamıyor. Bildiğiniz gibi, ülkenin kaybına yol açan tüm o adımların bir geçmişi var. Bence tüm bunlar hakkında konuşulabilir. Ve belki de bu proje -karşıt taraflar arasında- bir diyalog yaratır.
Ky Duyen: Amerika’ya geldiğimde sadece 9 yaşındaydım, çok küçüktüm. Savaşı biliyorum ama sanırım bu yüzden beni, Toan’ı etkilediği kadar etkilemiyor. Peki, beni bu projeye çeken neydi? Park Chang Wook’un işlerinin hayranıydım. Robert Downey Jr., HBO ve A24 de var… Onlarla birlikte her projeye girerim. Özellikle de -bu dizinin dayandığı romanla- Pulitzer Ödülü alan ilk Vietnamlı yazarla gurur duyuyorum.
Vy Le: Beni projeye çeken şey, bir arkadaşımın bana gönderdiği bir Instagram gönderisindeki ilandı. Hemen atladım. Üçüncü tur seçmelere kadar bu projenin ve kitabın ne hakkında olduğunu bilmiyordum. Ve evet, o andan itibaren bu kitabın hayatıma girmesi gerektiğini düşündüm. Bu hikâyenin bir parçası olma, bu hikâyeyi anlatma şansına sahip olduğum için minnettar hissediyorum.
Vietnam Savaşı hakkında kendi travmalarınız ve deneyimleriniz var. Ama ya bu dizideki karakterleriniz? Onlara nasıl hazırlandınız? Vietnam Savaşı’na dair bilgilerinizi tazelediniz mi ya da karakterlerinizi hayata geçirirken kendinize gerçek bir kişiyi kerteriz aldınız mı?
Ky: İlk ben cevaplayayım çünkü muhtemelen benimki en kolayıydı. Romanın annemi tasvir ettiğini düşünüyorum. Şöyle komik bir olay yaşandı: Sete ilk geldiğimde saç ve makyaj görevlileri beni benzetmek istedikleri kişinin fotoğrafını gösterdiler ve fotoğraftaki kişi annemdi! Annem benim ilham kaynağımdı. Madam rolünde sadece o oluyordum. Ve bu benim için çok kolaydı. Çok da eğlenceliydi. Yani role girerken pek çaba sarf etmem gerekmedi çünkü onu izleyerek büyüdüm. Onu taklit etmem yetti.
Vy: Bence siyaset ya da savaş, Lana’nın umurunda değil. Demek istediğim, Lana general olan babasıyla birlikte büyüdü ve politik olan her şeyle iç içeydi. Sanırım bundan olabildiğince uzaklaşmak istedi. Ve bence Lana biraz hippi olabilir, barış yanlısı falan… Ama role hazırlanmak daha çok dönemi araştırmakla ilgiliydi. Karaktere kendi kişisel deneyimlerimden çok şey kattım çünkü biz çok benzer bir yolu paylaşıyoruz ve çok fazla benzerliğimiz var.
Toan: Hayatımdaki en önemli tema her zaman kayıp teması olmuştur ve bu benim hikâyem. Bir C130’a bindiğimizi ve pistten yükseldiğimizi hatırlıyorum. 1975’te, ben 15 yaşındayken ülke düştü ve ailem otobüsle havaalanına tahliye edildi.
O zamandan beri neyin yanlış gittiğini bulmaya kafayı takmış durumdayım. Yıllarımı, maddi varlık ve kimlik kaybı da dahil kendi kayıp deneyimlerimi takıntı haline getirerek geçirdim. Rolüme hazırlık açısından da kendi deneyimlerimden ve babamın her şeyini kaybetme ve yeniden inşa etme deneyiminden yararlandım. Babamın bunu nasıl yaptığını hiçbir zaman anlayamadım ama gerçekleşmesini izledim. General de her şeyini kaybeden bir adam. Lana’nın kaybı da dahil büyük bir kayıp ve kafa karışıklığı yaşıyor. Kayıp teması oldukça baskın, rock’n’roll da öyle.
Bu dizi denklemin tüm taraflarına, siyasi yelpazenin ve savaşın iki tarafındaki Vietnamlılara da bakan bir çalışma. Oyuncu kadrosunda da sizin gibi Vietnam’da doğmuş veya ebeveynleri orada doğmuş ama Batı’da büyümüş kişiler var. Sizce bu dizi Vietnam halkı için bir tür uzlaşma faaliyeti mi yoksa kendi geçmişinizle farklı bir şekilde yüzleşmenin bir yolu mu?
Toan: Bence bu dizi, dünya için daha önce sunulmamış farklı perspektiflerden Vietnam Savaşı’na bakma şansı sunuyor.
Ky: Bence uzlaşma kelimesi daha çok ideolojik bir kelime. Bu projenin yaptığı şey bir anlayış getirmek. Örneğin dünyanın her yerinde Vietnamlılar ve Amerikalı bir Vietnamlı, Avustralyalı bir Vietnamlıdan ya da Vietnam’da yaşayan bir Vietnamlıdan farklı. Yaş grupları arasında da farklar var. Mesela burada otururken bile üç farklı Vietnamlı görüyorsunuz. Yani hepimiz farklı bakış açılarına sahibiz. Ama oyuncu kadrosu olarak birlikte çalışmak bile bizi daha da yakınlaştırıyor. Bence bu bir başlangıç noktası ve açık bir diyalog… Özellikle bizim için, buradaki genç nesil için. Biz yolumuza devam ediyoruz. Ama özellikle Orange County’deki* Vietnamlılar, uzlaşma kelimesini duysalar, kafadan hayır derler. Bunu onlara söyleyemezsiniz bile. (*ABD’nin Kaliforniya eyaletinde, yaşlı Vietnamlı nüfusun yoğun olduğu ve Küçük Saigon mahallesine de ev sahipliği yapan bir belde.)
Bu dizi bence bir diyalog başlatıyor, bizi yakınlaştırıyor. Kendimize gülebildiğimiz gibi karşı tarafa da gülebiliyoruz. Dizinin uyarlandığı kitabı gerçekten harika yapan da bu: Çok karanlık bir konuyu ele alıyor ama içine biraz mizah katıyor.
Vy: Ky’nin söylediklerine katılıyorum. Bu, benim hiç göremediğim bir tarih parçası. Hakkında hiçbir şey öğrenemedim. Bu tarihi Vietnam’da öğrenmek ne kadar tek taraflıysa burada, ABD’deki okullarda öğrenmek de öyleydi. Resmin tamamını görebildim ama insani yanını anlatıya katacak ölçüde değildi. Bu yüzden kitabı okumak, hikâyeyi öğrenmek ve sonra da bu inanılmaz oyuncu kadrosuyla çalışmak çok ufuk açıcı oldu.
Bu dizinin yapımcısı Vietnamlı bir komünist olsa yine de projenin bir parçası olur muydunuz?
Toan: Duruma göre değişir. Buna cevap vermek güç. Ama muhtemelen olurdum.
Ky: Eğer propaganda değil, gerçek bir sanat işi olacaksa parçası olurdum. Ama eğer bir propaganda işi olacaksa parçası olmazdım çünkü gerçekten sanat için yapılan bir projede yer almak isterim.
Vy: Ben de öyle. Nasıl bir anlatının peşindesiniz? Tarihe ne kadar sadık kalıyorsunuz? Bunlar önemli. Tarihi ideolojinize uydurmaya çalışmamalısınız.
Bu dizi 20 yıl önce yapılsaydı, bir tabelaya “Asyalı aranıyor!” yazar ve herhangi birini işe alırlardı. Kültürel nüansa dair hiçbir anlayış yoktu. Dolayısıyla hem Vietnam’dan hem de ABD’den Vietnamlıları işe almaları bile bence bu işe değer katıyor. Kişisel deneyimlerinizi ve perspektiflerinizi karakterlere katabilmiş olmalısınız. Bu tür konularda size danışıldı mı? Çekilen işin gerçekçiliği hakkında geri bildirimleriniz alındı mı? Yoksa bunu yönetmen Park’ın ellerine mi bıraktınız?
Toan: Yönetmen Park’a güveniyorum çünkü Kore’den geldiği için insanlarla empati kurma konusunda gerçekten güçlü bir duyarlılığa sahip olduğunu düşünüyorum. Yani Kore de tıpkı bizim ülkemiz gibi Güney ve Kuzey diye bölünmüştü. Park, tüm farklı bakış açılarının bir araya gelmesi ve mümkün olduğunca tarihe sadık kalmak için çok ciddi bir çaba sarf etti. Birçok açıdan da daha önce hiç düşünmediğim noktalara temas etti. Tabii karaktere benim getirdiğim şeyler de var. Sonrasında her şeyin nasıl bir araya geldiğini görmek çok ödüllendiriciydi. Bu dizi çok sayıda kişinin işbirliğiyle ortaya çıktı.
Ky: Vietnamlı oyuncuların önemsendiğini ve seslerinin duyulduğunu ilk kez görüyorum. Afişte bile ilk kez bir Vietnamlının başrol oyuncusu olarak merkeze alındığını görüyoruz. Robert Downey Jr.’ın fotoğrafı bile onun arkasında ve daha küçüktü. Bu inanılmaz bir şey. Bu da bana HBO’nun ve yapımcının yeteneğe ne kadar saygı duyduğunu ve bunun bir Vietnam hikâyesi olmasını ne kadar istediğini gösteriyor.
Bir sahnenin çekiminde Park, Madam’ın, “Uzun zamandır görüşmüyoruz,” demesini istemişti. Ben ise ona annemin böyle söylemeyeceğini, “Uzun zaman oldu Claude,” diyeceğini söyledim. Beni dinledi. Böylece annemden hatırladıklarımı ona aktarabildim. Evet, Park bizi dinledi ve gerektiğinde değişiklikler yaptı.
Vy: Sette çok iyi Vietnamlı danışmanlarımız da vardı. Kültürümüze, mirasımıza olabildiğince sadık kaldık. Lana’nın karakteri için ise… Bence Park beni Lana’da ya da Lana’yı bende gördü. Aynı kültürel nüansları ve aynı ikiliği paylaşıyoruz. Ve bu kısım için tarih kitaplarından pek bir şey çıkarmam gerekmedi.