Ayça Ayşin Turan: “İki tarafın tüm zıtlıklara rağmen birbirinde dengeyi bulması aşkın en güzel hali”

 Ayça Ayşin Turan: “İki tarafın tüm zıtlıklara rağmen birbirinde dengeyi bulması aşkın en güzel hali”

Prime Video ile dünyaya açılan 39 Derecede Aşk filminde canlandırdığı Kumru karakteriyle bizi empati kurulabilecek derin bir yolculuğa çıkaran Ayça Ayşin Turan, zıt kutupların bir araya geldiği bu hikâyede aşkın ve hayatın rengârenk yanlarını keşfetmeyi vaat ediyor.

39 Derecede Aşk röportajlarına buradan ulaşabilirsiniz.

39 Derecede Aşk, Amerikan romantik komedileri matematiğinde ama bir yandan da aşırı bizden olmuş. Prime Video sayesinde de dünyaya açılacak bir iş aynı zamanda. Heyecanlı mısınız?

Çok heyecanlıyız. Başından itibaren içimize sinen, hikâyesiyle, yönetmenimizin kurduğu dünya ile bambaşka bir bağ kurduğumuz bir iş oldu. Uzun ve çok keyifli bir prova sürecinden geçtik. Yönetmenimiz Tunç bize öyle geniş ve keyifli bir oyun alanı verdi ki sete çıktığımızda artık bunu sadece hayata geçirmek kalmıştı. Hiç bitsin istemedik, sıcacık bir ekiple güzel bir süreç geçirdik. Yaşadığımız keyif umarım izleyen herkese geçer.

Ayça Ayşin Turan: Hayatın zıtlıklardan ibaret olması, farklılıkların bir araya gelmesi onu böylesine yaşanır kılıyor. İki tarafın tüm zıtlıklara rağmen birbirinde dengeyi bulması aşkın en güzel hali.

Ayça Ayşin Turan

Kumru hem güçlü bir avukat hem de özgüven konusunda zorlanan biri. Bu dengeyi kurarak oynamak sizin için nasıl bir deneyimdi?

Başlangıçta Kumru’nun İzmir halkından acaba tepki alır mı diye korktuğum bir süreci oldu. Ama derdi ve travması olan bir karakter olduğu için seyircinin Kumru’yla empati kurabileceği noktaları gördükçe bu endişem ortadan kalktı. Dengenin hayatın en önemli unsuru olduğunu tekrar gözlemlediğim bir deneyim oldu. Kumru’yla beraber, hayatın sen planlar yaparken neler yapabileceğini, siyah beyaz değil rengârenk olduğunu; anların tadına anı yaşarken varmamız gerektiğini tekrar gördüm.

Sizin gözünüzde Kumru ve Fatih’i bir çift olarak bu kadar özel kılan şey ne? Seyircilerin onların ilişkisini izlerken ne hissedeceğini düşünüyorsunuz?

Her ne kadar zıt karakterler gibi düşünülse de iki kişinin birbirini nasıl tamamladığını, köşeli ve sert olmanın hayatı kaçırmaktan başka bir işe yaramadığını gördüm. Fatih’in Kumru’ya, Kumru’nun Fatih’e iyi geldiği nokta burası oldu. Hayata karşı eksik kaldıkları noktaları görüp birbirlerinde kalmaya karar verdiler.

Kumru gibi ritüellere inanmak ve bir yaşam koçu tutmak konusuna nasıl bakıyorsunuz? Sizin de böyle alışkanlıklarınız ya da “küçük tatlı mantralarınız” var mı?

Düzenli olarak değil ama astrolojiden destek aldığım süreçlerim oldu. Zaman zaman doğru nefes almaya odaklanmak ve anda kalabilmek için nefes terapisine gidiyorum.

Ayça Ayşin Turan: Kumru’yla beraber, hayatın sen planlar yaparken neler yapabileceğini, siyah beyaz değil rengârenk olduğunu; anların tadına anı yaşarken varmamız gerektiğini tekrar gördüm.

İstanbul’da büyümüş bir karakterin İzmir gibi sakin bir şehirde kendini bulması hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bu Kumru için bir fırsat mı yoksa bir sınav mı?

İki kentin enerjisi birbirinden farklı olsa da insanın kendi içindeki hisleri değişince hayata karşı tavrı ve duruşu da değişiyor. Kumru, İzmirli olmasına rağmen yıllar boyunca başına gelen her şeyde İzmir’i suçluyor ve İstanbul’a kaçıyor. 3 yılın sonunda tekrar yolu İzmir’e düşüyor. Bir şeyleri ya da bir yeri suçlamanın, insanın belki de kendiyle yüzleşmekten kaçtığı noktalar olduğunu görüyor. Yaşadıklarının sebeplerini başka noktalardan tekrar değerlendirince hayatı başkalaşıyor. Kalıplaştırdığı düşüncelerinden çıktıkça anın tadını çıkarıyor. Kumru’nun hayata dair verdiği sınav, hayatın kendisine verdiği fırsatı görüp değerlendirmesiyle tamamlanıyor.

Filmde zıt kutupların bir araya gelmesini nasıl yorumluyorsunuz? Hayatta sizin de böyle farklılıklardan doğan unutulmaz ilişkileriniz oldu mu?

Hayatın zıtlıklardan ibaret olması, farklılıkların bir araya gelmesi onu böylesine yaşanır kılıyor. İki tarafın tüm zıtlıklara rağmen birbirinde dengeyi bulması aşkın en güzel hali.

Oben Budak

Basın hayatına Kral TV ve Star'da programlar yaparak başladı. Ardından haftalık Aktüel dergisi ve Harper's Bazaar için çalışmaya başladı. Uzun süre FHM dergisini yönetti. Röportajları bugüne kadar bazı dergi ve gazetelerde yayınlanmaya devam ediyor. Halen Türkiye'nin ilk ve tek dizi kültür dergisi Episode'un Genel Yayın Yönetmenliğini yapmaktadır. Aynı zamanda çok satan Falan Filan adlı kitabın da yazarıdır.

Related post

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir