Mercedes Ron’un dünyaca ünlü Culpa Mía (Benim Hatam) üçlemesinin final filmi Culpa Nuestra (Bizim Hatamız) için kamera karşısına geçen genç yıldız Gabriel Guevara, canlandırdığı Nick karakterinin karmaşık iç dünyasını ve serinin küresel etkisini anlattı. İşte, tüm zamanların en çok izlenen filmlerinden birinin başrol oyuncusuyla yaptığımız özel röportaj:
Hikâyenin genelinde sizi en çok şaşırtan ne oldu?
Gabriel Guevara: Hikâyenin tamamı, karakterimin iç dünyası nedeniyle dikkatimi çekti. Çünkü karakterim her şeyi kendi içinde yaşıyor. Onun gizli bir kişisel dünyası vardı ve içeride çok acı çektiğiniz, birçok çocukluk travmasını dışarıya yansıtamadığınız böyle bir şeyi yorumlayabilmek hoşuma gitti. İçinde tuttuğu tüm bu şeyler, dışarıya yansıttığı daha sessiz, daha kendi halinde ve sadece işine odaklanmış bir tavra dönüştü. Tüm bunların yanı sıra, Noah ile olan aşk ilişkisi de çok ilgi çekici. Noah’nın onda bu duyguları yeniden uyandırması, onu tekrar kırılgan ve hassas hale getirmesi ve yeniden sevmek ve sevilmek istemesi çok önemli bir nokta. Senaryodan, ekibin bana sunuş şeklinden ve her şeyden çok etkilendim. Bu yüzden “evet” dedim, elbette.
Bu yolculuğa iki-üç yıl önce ilk filmle başladınız ve şimdi tüm zamanların en çok izlenen filmlerinden biri oldu. O günden bu yana bir oyuncu olarak nasıl büyüdüğünüzü düşünüyorsunuz?
Gabriel Guevara: Vay canına. Yavaş yavaş başladım. Karakter değiştirmeyi, yelpazemi değiştirmeyi seviyorum. Bu yüzden bana sunulan her karakter benim için bir meydan okuma olacaktır. Ve bunu büyük bir özveriyle kucaklayacağım ve performansımın %100’ünü vereceğim, çünkü bu benim işim ve onu seviyorum. Karşıma çıkacak her şeye hazırım.
Nick birçok aksiyon ve duygusal sahnede yer alıyor. Fiziksel dövüşler için özel bir hazırlık gerekti mi ve rolün fiziksel talepleri nasıldı?
Gabriel Guevara: İnanılmazdı, inanılmaz. Her anını sevdim. Sabah yedide üç aksiyon sahnesi için prova olduğunu söylediklerinde, ben beşte ayaktaydım [gülüyor]. Beşte hazırdım, ısınıyordum ve çok istekliydim. Özellikle üçüncü film için fiziksel hazırlığı çok sevdim çünkü daha iri olmam gerekiyordu. Çok çalıştım, dört ay boyunca her gün spor yaparak, çok yiyerek tam kapasite çalıştım. Dublör ekibindeki çocuklar harikaydı, bana pek çok şey öğrettiler. Beni daha önce yapmadığım şeyleri yapmaya, düşmeler, darbeler gibi çılgın şeyler denemeye teşvik ettiler; bir darbe aldığınızda sahnede nasıl devam edeceğiniz gibi aksiyon sahnesini nasıl sürdüreceğimi bile gösterdiler. Bana verdikleri tüm bu ipuçlarına bayıldım ve umarım zihinsel ve fiziksel olarak hazırlanmak zorunda olduğum, sahnede her şeyimi verebileceğim daha fazla fiziksel projede yer alabilirim. Bu tür şeyleri yapmayı seviyorum, en çok sevdiğim şey bu. Arabalar da inanılmazdı. Ehliyetim olmadığı için ilk filmde biraz araba kullanmama izin vermişlerdi, çok eğlenceliydi. En ufak bir şansta gaza sonuna kadar basmaya çalışıyordum, küçük bir çocuk gibi eğleniyordum. İnanılmazdı ve umarım daha fazla bu tarz şey yapmaya devam edebilirim.


Gabriel Guevara: “Nick’in karanlık yanını oynamak çok eğlenceli“
Böylesine popüler bir karaktere hayat verme sorumluluğuna ve bu üçlemenin küresel etkisine karşı neler hissediyorsunuz?
Gabriel Guevara: Vay. Evet, sonuçta bu kadar tanınan bir figür olunca, bir nevi örnek olmak, belli değerlere, belli ilkelere sahip olmak zorundasınız, değil mi? Ama ben hala kendim olmaya devam ediyorum, kendimi genç olarak görüyorum. Deneyimleyecek çok şeyim var, yaşayacak çok şeyim var. Mükemmel değilim. Bir rol modeli olmak için hayatımda öğreneceğim çok şey var. Daha uzun bir yol var, değil mi? Açıkçası kimseden daha iyi değilim, işimi yapmak, hayalimi gerçekleştirmek, mutlu olmak, sevdiğim işi yaparak geçimimi sağlamak, ilerlemek ve kendimi geliştirmek için buradayım.
Yıllar içinde yaşadığınız en unutulmaz hayran etkileşimi ne oldu?
Gabriel Guevara: Birkaç tane var, evet. Ama en çok dikkatimi çeken, bir keresinde bana iki metrelik kartondan bir Gabriel getirmeleriydi. “Vay, bu ne?” diye düşündüm. Çünkü birdenbire ortaya çıkmıştı. Seville’de bir film festivalindeydim ve birden bir hayran, iki metrelik kartondan bir Gabriel ile belirdi. Babası bana gelip, “Kızımın odasına girip orada iki metrelik bir adam görmekten korkuyorum. Bu yüzden size getirdik, sizde kalsın” dedi. Ben de “çok teşekkür ederim” dedim. Ama [sonunda] sadece imzalayıp onlara geri verdim, çünkü evimde iki metrelik bir Gabriel ile ne yapacaktım ki? Ama ona sarıldım, o hediyeyi getirdiği, o sevgiyi ve şefkati gösterdiği için teşekkür ettim. Ve bu her zaman kalbimde olacak, o anıyı daima orada tutacağım.
Mercedes Ron’un kitaplarının hayranlarının karakterlerle güçlü duygusal bağları var. Bu beklentileri karşılama konusunda herhangi bir baskı hissettiniz mi?
Gabriel Guevara: Evet, bu korku her zaman var. Özellikle ilk filmde, insanların beğenip beğenmeyeceği konusunda endişelerimiz vardı. Ama karakter tanıtım etkinliğinde bu endişeden hızla kurtulduk, bu bir rahatlamaydı. Beğenip beğenmeyecekleri, beklentileri karşılayıp karşılayamayacağımız, kitaptakiyle birebir yapıp yapmayacağımız konusunda elbette endişelerimiz vardı. Ama sonunda her şey yolunda gitti ve herkes çok mutluydu.