Prime Video‘da yayınlanan Gen V‘nin genç kahramanları, Vought’un kurguladığı “kahraman” kimliğinin altında yatan gerçek travmalarla nasıl başa çıkıyor? Jaz Sinclair, London Thor ve Derek Luh, ikinci sezonun zorlu çekimlerini ve süper güçlerini kullanmanın eğlenceli ama bir o kadar da karmaşık yönlerini anlatıyor.
* Gen V oyuncularıyla yaptığımız özel röportajlara buradan ulaşabilirsiniz.
Bu sezonun başında, Vought sizi temelde Godolkin’in koruyucuları olarak markalaştırıyor ve bu unvan Kate ve Sam’e veriliyor. Ancak dünya hepinizin kahraman olduğunu düşünüyor. Siz ise bunun bir yalan olduğunu biliyorsunuz. Bu sahte halk kimliği, gerçekte yaşanan travmayla özel olarak uğraşırken karakterlerinizi nasıl etkiledi?
London Thor (Jordan Li): Biz kahraman olduğumuzu biliyoruz; bence rahatsız edici olan, bu sahte anlatı. Sanırım Vought’un bu anlatısının altında yaşamayı kesinlikle sevmiyoruz. Ama Jordan’ın bulunduğu nokta, buna uyum sağlamanın daha güvenli olması. Ancak kesinlikle keyfini çıkarmıyoruz, ki bu komik, çünkü en başından beri istediğimiz şey buydu. Ve sonra onu elde ediyoruz. Ama istemiyoruz!

Jaz, Marie ilk sezonda çok şey yaşadı. İkinci sezonun başında duygusal ve zihinsel olarak nerede olduğunu düşünüyorsun? Ve bu kadar duygusal yüklü sahnelere, özellikle de süper güçlerini kullanarak nasıl hazırlanıyorsun?
Jaz Sinclair (Marie Moreau): Evet, sanırım birinci sezonun başında Marie çok tatlı, küçük bir idealistti ve süper kahramanların iyiliğine ve yaşadığı dünyaya inanıyordu. Sonra da başına gelmedik kalmadı, Elmira’ya gitti ve Elmira’dan kaçtı. Bu yüzden ikinci sezonun başında tam anlamıyla yalnız kurt, hayatta kalma modunda. Evet, bunu oynamayı gerçekten çok sevdim. Ve hikâye ilerledikçe daha çok kurt sürüsüne ve tüm yaşananlara dahil olmaya başlıyor. İlk sahneleri çekerken bunu düşündüm ve sadece vücudumda gerçekten ilkel bir his uyandırmak istedim.
İkinci sezon daha yoğun ve politik görünüyor. Sizce dizi günümüz dünyası ve gerçek hayattaki güç dinamikleri hakkında ne söylüyor?
Jaz Sinclair: Bence The Boys evreni ile yarattıkları dünyanın en harika yanı, teknik olarak, toplumda olup biten bazı şeyleri yansıtması ki bu her zaman büyüleyici. Ve bence, kendinize ve dünyadaki rolünüze bakmanızı sağlıyor. Bu çok büyüleyici; bir açıklama yapabilmek ama aynı zamanda insanlardan birey olarak kendilerine bakmalarını istemek.

Gen V gerçekten ağır, kanlı sahneleriyle biliniyor. Gen Z’nin bu sahnelere bakış açısını biliyor musunuz? Bazı sahneleri ben evde zor izliyorum, sizin için çekmesi zor olmuyor mu?
Jaz Sinclair: Evet. Ah, evet, kesinlikle! Kanlı filmleri izlemeyi sevmiyorum. Bu yüzden bu beni biraz duyarsızlaştırdı. Ama birinci sezonda kampüste katliam sahnesi olduğunda bile, o sahnenin içinden geçmek iğrençti. Sevmedim. Sahte kanı sevmiyorum. Parçalanmış bağırsaklar gibi şeyleri sevmiyorum. Evet. Bu sezonda kesinlikle şoke edici şeyler olacak!
Bu inanılmaz evrenin bir parçasısınız, senaryo gereği bile olsa bu inanılmaz yeteneklere sahip oluyorsunuz. Bu nasıl bir his? Sete adım atmak ve bir anlığına gerçekten olağanüstü güçlere sahip bir “süper” olmak nasıl bir şey, merak ediyorum?
Jaz Sinclair: Evet, seviyorum. Daha önce de söyledim ve söylemeye devam edeceğim. Evet, gerçekten harika hissettiriyor çünkü o tür bir gücü çağırmanın ve vücudunuzun dışındaki şeyleri kontrol etmenin nasıl bir his olduğunu gerçekten düşünürseniz ve sonra…
London Thor: Bir an dur ve yaprak üfleyicisini düşün!
Jaz Sinclair: Ne? Yaprak üfleyici mi! (Gülmeye başlıyorlar.) London’ın yüzüne üflemek için küçük yaprak üfleyiciler kullanırlardı. O tutmaya çalışırdı ama “Kes!” diye bağırdıklarında hemen, “Oh!” derdi.
London Thor: Jaz harikaydı. Onun zor bir işi vardı, kan bükmek, taklit edilmesi zor ama o harika bir iş çıkarıyor. O kadar farklı şekilde yapıyor ki, mesele bu. Sanki sihri buradan geliyor.
Derek Luh: Evet, bu sezon kendimi biraz daha rahat hissettim. Sanırım benim için gerçekten zor olacaktı. Ve sonra sezon ortasında yaprak üfleyiciyi getirdiler. Daha kötü olamazdı. Sette benim yaprak üfleyicim olan bir adam vardı ve benim ne kadar nefret ettiğimi biliyordu. Her seferinde özür dileyerek gelirdi, “Yapmam gerekiyor, kusura bakmayın,” diye. Ve sen bir şeyi yapar yapmaz seni yaprak üfleyiciyle patlatırdı.
Jaz Sinclair: Ölüyorum! Şanslıyım ki benimki tamamen pratik, fiziksel yumruk atma, engelleme, bu yüzden hayal gücü kullanmak zorunda kalmıyorum, sadece bir insan bowling topuyum. Bir dağ gibiyim biliyor musunuz? İnanılmaz.

Popüler kültürün genellikle ergenleri kahramanlar olarak, mükemmel insanlar olarak göstermesine ne diyorsunuz? Sosyal medya da öyle yapıyor. Burada, Gen V’de karakterleriniz de çok bitik durumda. Bu dizi günümüz dünyasında büyümek hakkında seyirciye ne söylüyor?
London Thor: Bu harika bir soru. Günümüz zorlu bir dönem. Şimdi büyümek istemezdim. Sosyal medya çağı, evet. Ve bence sosyal medyanın sahte ve kurgulanmış olduğunu göstermek önemli. Ve bence bu, diziyi sevme nedenim. İnsanların ne kadar kusurlu olduğunu göstermeyi seviyorum, özellikle süper kahramanları çünkü onların mükemmel olmaları bekleniyor ve sonra kusurları gösteren süper kahraman filmleri var ama her zaman sanki biraz kusurlular gibi. Biz gerçekten çok bitiğiz. Evet, hepimiz bayağı berbatız. (Gülüyor)