Beni Sev röportajının en tatlı anlarından biri de, Evita (Harika) karakterini canlandıran Marilia Mitrousi’nin akıcı Türkçesiyle sohbete dahil olmasıydı. İstanbul’a Erasmus öğrencisi olarak gelen oyuncu Türkiye’ye olan hayranlığını samimi bir şekilde dile getirdi. Oyuncuyla, karakterinin karmaşık dünyasını, bir anne tarafından reddedilmenin getirdiği ağır yükü ve iki kültürü birleştiren bu dokunaklı hikayeyi konuştuk.
Beni Sev oyuncuları ve yönetmeniyle yaptığımız özel röportajlara buradan ulaşabilirsiniz.
Canlandırdığınız karakter Evita’yı ilk okuduğunuz zaman role tepkiniz ne oldu?
Marilia Mitrousi: Aslında ben role tersten yaklaştım. Her zaman “kötü” olarak adlandırılan bir karakteri oynamak istemişimdir çünkü bu bir oyuncu için harika bir meydan okumadır. Bence bu tür karakterleri eyleme iten şey, taşıdıkları derin yaralardır. Bu dizideki tüm karakterler, yaraları tarafından yönlendiriliyor ve bu da hikayeyi çok gerçek kılıyor.
Karakterinizin en büyük içsel çatışması nedir?
Marilia Mitrousi: Harika’nın içsel çatışması, sevgiyi yanlış şekilde araması. Hayatı boyunca sevilmediğini hissetmiş ve bu boşluğu doldurmaya çalışıyor. Şöyle düşünün, siz sarı rengi isterken birisi size sürekli mavi veriyor. Artık maviyi kabul etmek istemezsiniz. Sevginin nasıl verildiği ve nasıl alındığı çok önemli. Bu ailede sevgi var ama yanlış yöntemlerle gösteriliyor ve bu da herkesi yaralıyor.

Dizinin Türk versiyonunu izlediniz mi? Türkiye ile özel bir bağınız olduğunu duyduk…
Marilia Mitrousi: (Gülümseyerek Türkçe cevap veriyor) Evet, tarafsız olamam çünkü Türkiye’yi çok seviyorum! Beş bölüme kadar izledim ve hayran kaldım. Türk dizilerindeki o derin duygusal dünya beni her zaman etkilemiştir. Çünkü insanlar, karakterlerde kendilerinden bir parça bulabiliyorlar. İstanbul, dünyada en sevdiğim şehir. Okuldayken Erasmus programıyla her sene gelirdim. Dilinizi, müziğinizi, kültürünüzü çok seviyorum. En büyük hayalim bir gün orada çalışabilmek.
Hikayenin Kapadokya yerine Nafplio gibi tarihi bir Yunan şehrinde geçmesi, anlatıyı nasıl etkiliyor?
Marilia Mitrousi: Bence bu çok doğru bir seçim. Çünkü bu tür karmaşık ve sırlarla dolu aile hikayeleri, küçük ve kapalı toplumlarda çok daha yoğun yaşanır. Herkesin birbirini tanıdığı, her şeyin duyulduğu yerlerde, karakterlerin yaraları ve çatışmaları daha da büyür. Bu yüzden hikâye; büyük bir metropolden çok, Nafplio gibi köklü bir şehirde daha gerçekçi ve sarsıcı bir hal alıyor.