İtalyan yazar ve senarist Roberto Saviano’nun aynı isimli kitabından uyarlanan Gomorrah, suç dramaları arasında özel bir yere sahip. Toplamda 5 sezon süren ve 58 bölümden oluşan seri, Napoli’deki suç dünyasını, klan mücadelesini ve güç savaşını anlatıyor. Bu seri ile izlenme rekorları kıran Roberto Saviano, The Man Who Wanted to Change the World belgeseli ile gündemde.
The Man Who Wanted to Change the World, 1988’de mafya tarafından öldürülen İtalyan sosyolog, aktivist ve gazeteci Mauro Rostagno’yu ele alıyor. The Man Who Wanted to Change the World belgeseli şu anda Birleşik Krallık’taki Sky platformu üzerinden gösterimde. Roberto Saviano, The Man Who Wanted to Change the World ile ilgili verdiği röportajda şunları söyledi:
Sizi bu hikâyeye çeken şey neydi?
Beni bu hikâyeye çeken şey, Mauro Rostagno’nun havalı ve destansı yaşamıydı. O kendisine sadık olan ama aynı zamanda değişme cesareti gösterebilen bir adamdı. İroniyi de her zaman silah olarak kullandı.
Ayrıca beni etkileyen bir başka şey de Mauro Rostagno’nun Sicilya’ya gittiğinde küçük bir yayın kuruluşuna tutunması ve onu gerçek anlamda çarpıcı haberler veren bir araca dönüştürmesiydi. O zamanlar İtalya’daki yerel televizyonlar sadece yerel festivaller ve fuarlarla ilgili haberler yayınlıyor ve temelde yerel politikacıların sözcülüğünü yapıyordu. Herhangi bir gazetecilik haysiyetleri yoktu.
Mauro Rostagno’nun gazeteci olarak çalışması öldürülmesine neden oldu. Bu konuyla ilgili kişisel bir bağ hissettiniz mi?
Açıkçası onun kadar cesur olmak isterdim. Ona çok imreniyorum. Hayata sürekli sıfırdan başlama gücü çok ilham verici ve bunu nasıl başardı bilmiyorum. Benim yaptığım bazı seçimler hayatımı mahvettiği için acı çekiyorum. Kelimenin tam anlamıyla özel alanım elimden alındı.
Tatil için kendimi bir yere kapattığımda bile her şey bana ıstırap veriyor. Mauro Rostagno kendini asla böyle bir duruma sokmadı.
İtalya’daki adalet sisteminin Mauro Rostagno’nun Cosa Nostra tarafından öldürüldüğünü anlaması neden çok uzun sürdü?
Mauro Rostagno’nun ölümünün Cosa Nostra ile ilgili olduğunu kabul etmek, gazeteciliğin Sicilya’da oynadığı rolü onaylamak anlamına geliyordu. Çok karmaşık dinamikleri açığa çıkarmak demekti. Mauro Rostagno’nun başka bir cinayete karışmış olan eski siyasi ortakları tarafından öldürülmüş olma ihtimali üzerinde durmak çok daha iyiydi ki bu saçma bir teoriydi.
O yüzden soruşturma çok yavaş ilerledi. Bir karara vardıklarında da Cosa Nostra’nun patronu Vincenzo Virga, 30 yıl sonra azmettirici olarak mahkum edildi. Mauro Rostagno’nun üstüne bastığı ceza sistemi de aşamalı olarak ortadan kaldırıldı.
Mauro Rostagno’yu 1970’li yıllarda Allen Ginsberg gibi Hindistan’a giden diğer aktivist figürlerden ayıran nedir?
Mauro Rostagno’yu tanımlayan özellik, kendisini sürekli olarak yeniden keşfetme arzusuydu. Önce bir fabrika işçisi ve bir komünistti. Sonra bir sendika lideri ve siyasi bir aktivist oldu. Daha sonra ise bir profesör oldu. Bunların yanı sıra bir kültür girişimcisi, terapötik bir topluluk kurucusu ve TV gazetecisiydi.
Dolayısıyla onun gibi başka bir figür yok. Bunun bedelini de çok ağır ödedi. Ancak bugün bile Mauro Rostagno İtalya’da ciddiye alınmıyor, Beatles grubu gibi Hindistan’a giden kaçık biri olarak görülüyor.
Fakat sosyal medyanın kendinizi istediğiniz gibi etiketlemenize izin verdiği günümüzde, Mauro Rostagno’yu anlamak daha kolay. Hatta 15 yaşındaki biri için 50 yaşındaki birinden daha kolay.
