Sinemamızdaki Çilingir Sofraları
Bu listeyi oluştururken memleketçe çilingir sofrasını ne kadar sevdiğimizi düşündüm. Ne çok filmde en sevdiğimiz sahneler çilingir sofrası sahneleriymiş. Rakının yanına dizilmiş mezeler bizi nasıl da mutlu ediyormuş. “Çilingir Sofrası” tabirinin tarihine bakarken hayalimdeki gibi bir hikâye bulamadım doğrusu. O yüzden kendi kafamdaki çilingir sofrasından söz edeyim; bence çilingir sofrası çok sade olmalı. Az ama öz meze ve bolca sohbet çilingir sofrasına yakışıyor.
5 Mayıs’ta GAİN’de yayınlanacak Çilingir Sofrası filmindeyse böyle düşünülmemiş, hem çok yeniyor hem çok konuşuluyor. Bu listenin hazırlanmasında ilham olan Çilingir Sofrası’ndan şimdilik daha fazla söz etmeyeceğim. Sinemamızdan en sevdiğimiz çilingir sofralı sahneleri derledik, öncelikle onları hatırlayalım. Filmimize geri döneceğiz.
Ah Güzel İstanbul (1966)
Atıf Yılmaz’ın sinemamızda unutulmaz bir yeri olan Ah Güzel İstanbul filmi eski İstanbul-yeni İstanbul çatışmasını anlatıyor. Eski İstanbullu, eski aristokrat bugün avare Haşmet’e (Sadri Alışık) karşılık İzmir’den ünlü olmaya gelen, yoksul Ayşe (Ayla Algan) yeni İstanbulluları temsil ediyor. Film; müzik, eğlence hayatı ve karakterler üzerinden değişen İstanbul’u anlatırken Ayla Algan ve Sadri Alışık’ın etkileyici oyunculukları da hikâyeyi derinleştiriyor.
Çok sevdiğim bu filmin çok sevdiğim bir de gündüz çorbacı, gece meyhane Rıfkı’sı var. Bu küçük kendi halinde meyhanede Haşmet, her akşam dostlarıyla buluşup rakı içer. Burada Ayşe’yi ve eskileri konuşurlar. Ama filmin en güzel çilingir sofrası Haşmet’in evinde Ayşe’yle beraber kurdukları. Ayşe’nin Haşmet’in Kulübe-i Ahsan’ında (Haşmet’in eski konağının yanındaki baraka/Hüzünler Kulübesi) kaldığı gece arkadaşları ansızın ellerinde rakı şişesiyle çıkagelirler. Genç kadını gördüklerinde şaşırsalar da onlara hemen uyum sağlayan Ayşe’yle birlikte içmeye başlarlar. Bu gece bol bol şarkı da söylenir; Haşmet emektar piyanosuyla musiki söylerken Ayşe Küçük Cezve şarkısını söyler. Bu şarkı üzerine Ayşe ve Haşmet arasında bir tartışma da çıkacaktır. Keyifli sahneyi sizlerle paylaşıyoruz.
Vesikalı Yarim (1968)
Sinema tarihimizin bir başka önemli filmi Vesikalı Yarim’le çilingir sofrasını konuşacağız. Sabiha ve Halil’in çilingir sofrasını. Vesikalı Yarim, bugünden bakıldığında Sabiha karakterine bakış açısı sebebiyle eleştiriye açık bir film. Lütfi Ömer Akad’ın unutulmaz yapıtında Sabiha’yı Türkan Şoray’ın Halil’i de İzzet Günay’ın canlandırdığı belirtmek gerekiyor.
Pavyonda çalışan Sabiha ve aile babası Halil aşık olurlar. Bu sırada bir müddet birlikte Sabiha’nın evinde yaşarlar ve burada evcilik oynarlar. Sabiha sofrayı kurar, karşılıklı rakı içerler ve birbirlerini nasıl sevdiklerini konuşurlar. Ancak Sabiha ve Halil hiçbir zaman birlikte olamayacak iki insandır. Film, Sabiha’yla Halil arasındaki aşkı imkansız bularak oynadıkları bu oyundan koparacak ve gerçek hayatlarından başka şansları olmadığını gösterecektir. Vesikalı Yarim, yalnızca aşk filmi olmanın ötesinde bir hikaye anlatıyor. Filmin içinden uzun bir bölümü sizlerle paylaşıyoruz, bu bölümün başında Halil ve Sabiha’nın çilingir sofrasına konuk olacaksınız.
Mavi Boncuk (1975)
Sinemamızın bir diğer kültü Mavi Boncuk, oyuncu kadrosuyla hafızalardan silinmeyen bir film. Ertem Eğilmez’in yönettiği filmde kendini oynayan Emel Sayın’ı çalıştığı gazinodan kaçıran bir grup arkadaşı Tarık Akan, Münir Özkul, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Kemal Sunal ve Halit Akçatepe canlandırıyor.
Arkadaşların ev sahibi rolünde Adile Naşit, evin hizmetçisi rolündeyse Perran Kutman’ı göreceksiniz. Bütün bu isimleri aynı filmde izlemek bile yeterince keyifli. Arkadaşların kaçırdıkları Emel Sayın da bu eğlenceli eve öyle bir alışıyor ki gazinoya dönmek istemiyor. Gazino, evdeki neşeli sahneler, filmin sonundaki restoran derken keyifli, sohbetli çilingir sofraları sizi bekliyor. Filmi Netflix’te izleyebilirsiniz.
Çiçek Abbas (1982)
Çiçek Abbas da kadrosuyla heyecan verici bir başka kült filmimiz. Başrollerini İlyas Salman (Çiçek Abbas) ve Şener Şen’in (Şakir) paylaştığı filmde, Ayşen Gruda’yı da Şakir’in kardeşi Şükriye rolünde izliyoruz. Bilmeyenimiz pek yoktur ama film, düzenbaz minibüs şoförü Şakir’le yanında muavinlik yapan Çiçek Abbas’ın etrafında ilerler.
Çiçek Abbas, Şakir’in bir türlü evlenmediği sözlüsü Nazlı’ya aşıktır. Abbas, Şakir’in yanından kovulunca elden düşme bir minibüs alarak Alibeyköy hattında Şakir’e rakip olarak çalışmaya başlar. İlyas Salman ve Şener Şen’in oyunculukları bir yana Abbas ve Şakir arasındaki rekabet dolu, enteresan ilişki de hikâyenin ritmini arttırıyor. Aşağıda filmden alınmış bölümde Şakir ve Abbas’ın çilingir sofrasını izleyeceksiniz.
Dönersen Islık Çal (1992)
Gerçek bir dostluk hikâyesi anlatan Orhan Oğuz’un Dönersen Islık Çal filmi, sinemamızın LGBT karakterlere yer veren en ikonik örneklerinden biri. Fikret Kuşkan’ın canlandırdığı trans seks işçisi ve Mevlüt Demiryay’ın oynadığı Beyoğlu gecelerinin emektar cüce garsonu arasındaki arkadaşlığı taçlandıran bir de çilingir sofrası sahnesi var ki benim bu listedeki favorim.
Filmin tamamı üstüne düşünülmüş diyaloglarla dolu ama bu sahnede ikilinin dostluğu, bizim de umudumuz derinleşiyor. Cücenin Beyoğlu’na tepeden bakan terası, özenle yerleştirdiği bardakları ve trans kadının cücenin hayatına kattığı yenilik ve tazelik… Filmde, Menderes Samancılar ve Derya Alabora’yı kısa süre de olsa oldukça güçlü karakterler ve etkileyici oyunculuklarıyla göreceksiniz.
Duvara Karşı (2004)
Fatih Akın’ın Duvara Karşı’sını, Sibel (Sibel Kekilli) ve Cahit’in (Birol Ünel) sıra dışı aşkını bilirsiniz. Fatih Akın, filmlerinde müzik kullanımıyla da dikkat çeken bir yönetmen. Hatta bu işi bir basamak yukarı taşıyan, İstanbul ve müzik ilişkisi hakkında her yerde önermeyi sevdiğim bir belgeseli de var; İstanbul Hatırası: Köprüyü Geçmek (2005).
Fatih Akın filmlerinde Sezen Aksu’nun tartışılmaz bir yeri vardır. Türkiye’yle Almanya arasındaki bağı müzikle kurmayı seven yönetmen, birçok kez Sezen Aksu’ya olan hayranlığını da belirtti. Sibel’le Cahit’in çilingir sofrasında da bize eşlik eden Yine mi Çiçek şarkısı oluyor. Sibel, Cahit sevdiği için zeytinyağlı dolma yapar, sofraya örtü birlikte serilir. Biz lafı daha fazla uzatmayalım, o güzelim sahneyi şuraya bırakalım.
AROG (2008)
Sinemamızın estetik çilingir sofralarından, kült filmlerinden söz ettik. Bu kez oldukça komik bir sahneden söz edeceğim. Cem Yılmaz’ın yazıp Ali Taner Baltacı’yla yönettiği AROG’ta rakının icadına gidiyoruz. Tabii rakının yanında kavun da dünya tarihinde ilk kez sahneye çıkıyor!
Filmin oyuncu kadrosunda söz etmemek olmaz. Cem Yılmaz’a Özge Özberk, Ozan Güven, Zafer Algöz, Hasan Kaçan ve hatta Nil Karaibrahimgil eşlik ediyor. GORA’nın devam filmi niteliğindeki AROG’ta Arif’in milattan önce yaşadığı maceralara odaklanıyoruz. Bu filmleri hepimiz belki defalarca kez izledik ama “Cem Yılmaz filmleri” denince ilk akla gelmeyen, kendine has diliyle ana akım sinema içinde farklı bir yere oturduğunu düşündüğüm Hokkabaz’ı da burada yeniden anmış ve önermiş olayım. Cem Yılmaz filmlerini Netflix’te izleyebilirsiniz.
Aşk Tesadüfleri Sever (2010)
Gelelim romantiklere çilingir sofrası önerimize; Aşk Tesadüfleri Sever. Mehmet Günsür ve Belçim Bilgin’li ilk filmin ikinciye nazaran daha geniş bir seyirci kitlesine hitap ettiğini de belirtmek gerekiyor. Film, geriye dönüşlerle Özgür ve Deniz’in hayatlarını ve nihayet yollarının kesişmesini anlatıyor. Bu sırada 70, 80, 90 ve 2000’li yılların nostaljik atmosferini de ziyaret ediyoruz. Özgür ve Deniz, çilingir sofrasında kendilerini anlatıyorlar, çözülüyorlar yani. Bu film Mehmet Günsür’ün seslendirdiği Ortaçgil şarkısı Eylül Akşamı’yla da çok konuşulmuştu. Şarkının filmin atmosferine yakıştığı kesin.
Av Mevsimi (2010)
Yavuz Turgul’un yönettiği polisiye film Av Mevsimi; Şener Şen, Çetin Tekindor ve Cem Yılmaz’ı bir araya getirerek dikkat çekici bir iş ortaya koymuştu. Onlara Okan Yalabık ve Melisa Sözen’in de eşlik ettiğini belirteyim. Birçok iyi oyuncuyu bir araya getiren ana akım yapımlar, zaman zaman aradığımızı bulamadığımız sonuçlara da gebe oluyor, Av Mevsimi böyle bir iş değil. Zorlanmadan izlenebilecek, komik unsurlar da barındıran bir polisiye.
Cem Yılmaz’ın Hayde Gidelum türküsünü söylediği çilingir sofrası sahnesini hatırlarsınız. Cem Yılmaz, bu sahneyle çok övgü toplamıştı. Ünlü komedyenin oyunculuğu da sahne gösterileri kadar başarılı bana kalırsa. Bu filmde bütün karakterlerin oldukça gerçekçi bir dünya yaratmayı başarması ritmin ekstra önem kazandığı polisiye türü açısından filmin seyirciyi çekmesine kolaylık sağlamıştı.
Aile Arasında (2017)
Gülse Birsel senaryolu yapımlar içinde Avrupa Yakası’nı ayrı bir yere koyarak tartışılacak çok şey olduğunu söyleyebiliriz. Onda da tartışılacak çok şey vardı belki ama bir dönemin mizah anlayışını resmen belirlediğini söylemek abartılı olmaz. Aile Arasında’ysa Birsel’in yakın zaman içinde yazdığı en iyi iş bence. Yine kalabalık bir oyuncu kadrosuyla karşı karşıyayız; Engin Günaydın, Demet Evgar, Erdal Özyağcılar, Devrim Yakut, Fatih Artman, Şevket Çoruh, Gülse Birsel, Derya Karadaş, Su Kutlu ve Ayta Sözeri filmde yer alıyor.
Bu filmin 2000’li yılların mahalle dizilerine benzer nostaljik bir havası da var bence. Bu da bir toplam seyirciyi içine almayı kolaylaştırıyor. Kapanışta kurulan çilingir sofrası da bu nostaljik atmosferi destekliyor. Eski İstanbul mahallesi, ahşap evin terası, rakı…