Asena Bülbüloğlu: “Bahar’ın bendeki yeri, bir kadın yapımcı olarak ülkedeki bütün kadınların sesi olabilmek”
Episode’un 55. sayısında konuğumuz Bahar dizisinin oyuncuları, yönetmeni, senaristi ve yapımcısı oldu. Dizinin yapımcısı Asena Bülbüloğlu ile de Bahar dosyamız kapsamında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Asena Bülbüloğlu ile diziyi, dizinin Türk televizyonlarındaki etkisini ve şimdiden fenomen olan karakterlerini konuştuk. Bu röportajı şimdi sitemizde de yayımlıyoruz… İyi okumalar dileriz!
Asena Bülbüloğlu Fotoğrafları: Erkan Sorkun
Asena Bülbüloğlu: “[Bahar’ın] bir kadının uyanış hikâyesini anlatması çok çekiciydi.”
Öncelikle kariyerinizi konuşmak ve sizi biraz daha yakından tanımak isteriz. TV’de babanıza yardım ederek başlıyorsunuz, sonra reklam ajansında çalışıyorsunuz, 12 yıl Süreç Film’de yapımcılık yaptıktan sonra Star TV’de drama bölümüne geçiyorsunuz, oradan da MF yılları başlıyor. Tüm bunları konuşmak isteriz.
Ben kariyerime Cenajans Grey’de reklamcılık yaparak başladım. Ardından Süreç Film’de Davetsiz Misafir adlı ilk işimi yaparak bu işi ne kadar sevdiğimi anladım ve yapımcı olmaya karar verdim. 12 yıl süren serüvenin ardından kısa bir süre Star TV’de drama bölümünde pilot bir çalışmanın başında oldum. Şu an MF Yapım’da hem şirketin genel müdürü hem de ürettiğimiz işlerin yapımcısı olarak görevimi sürdürüyorum.
MF, Kore dizilerini Türkiye’de uyarlayan ilk şirket sanırım. Çok başarılı uyarlamalar yaptınız. Bahar’a geçmeden önce bu dizileri nasıl belirliyorsunuz, içerideki süreç nasıl işliyor, biraz Kore dramalarının seçilmesi, uyarlanması kısımlarını konuşmak isteriz.
Ben MF’de başlamadan önce bu şirket başarılı format uyarlamaları yapmış. Ben geldiğimde format kavramıyla tanıştım ve kaynaşmam açıkçası biraz zaman aldı. Doğru uyarlamanın ne olduğunu öğrenmek için önce kendi bilgimi güçlendirdim. Sonra bu fikirle barışıp uyarlamaları yapmaya başladım.
MF’de babam Faruk Bayhan yılların tecrübesiyle gerçekten çok doğru formatların seçimini yapar. Bize anlatmadan önce bütün izlemelerini yapar. Hassas bir çalışma yürütür. Sonra biz onun seçtiği formatlar içinden kreatif ekibimizle birlikte çalışacağımız kanalın ve o anki mevcut TV prototiplerinin ihtiyaçlarına göre yapmak istediğimiz formata hep beraber karar veririz.
Ben bir formatı seçerken formatın kalbi nerede atıyor, seyircide hangi duyguda buluşur; bu formatı üretirken üzerine ne koyarım ve nasıl bir dünya hayal ederim diye çok kafa yorarım. Formatı izlerken aklıma bir oyuncu takılırsa benim için daha da heyecan verici bir hal alır. Format üzerine kreatif ekibim ve ben konuşmaya başlarız. Uzun süre üzerine konuşur, benzer hikâyeleri tartışırız. Bu süreç bizim demlenme sürecimiz olur. Benim çok önemsediğim bir dönemdir. Bu arada sadece Kore uyarlaması yapmadık, Japon ve İngiliz dizilerinin uyarlamalarını da yaptık. Bir diğer önemli husus da yayınlandıkları ülkelerdeki reyting oranları, ki onlar da bizim için önemli bir gösterge oluyor.
Bahar’ı uyarlama sürecinden bahseder misiniz? Neden seçtiniz bu projeyi? Bu kararı almadan önce izleyicide nasıl bir gözleminiz oldu?
Bahar’ı uyarladığımız Dr. Cha bir hafta sonu Netflix’te karşıma çıktı, izleyip beğendim. Ofise geldiğimde aynı heyecanda buldum babamı. O da izlemiş ve hatta hemen Aslı’ya (format sorumlumuz), firmaya soralım demiş. Aynı anda yükseldiğimiz bir format oldu Bahar. Enerjisini çok sevdim izlediğimde. Cümlesi beni çok etkilemişti. Bir kadının uyanış hikâyesini anlatması çok çekiciydi. Her bölüm bir sonrakini izletme hissi doğurdu ki bu çok önemli bir hissiyat, format seçimi için. Bunun sebebi de şu, beni heyecanlandıran işlerin seyirciyi de heyecanlandıracağından hiç kuşkum olmuyor. Benim tek derdim ve stresim, “Bu formata hayal ettiğim gibi can verebilecek miyiz?” diye düşünmek oluyor. Umut vaat eden her içeriğin seyirci için çok değerli olduğuna inanıyorum. Mucize Doktor’da da aynı duyguyu yaşamıştım.
Asena Bülbüloğlu: “Bahar kısmetiyle gelen bir iş”
Bahar’ın hazırlık sürecinden de bahsedebilir misiniz? Ekibe ilk kim katıldı?
Bahar kısmetiyle gelen bir iş. Aslında kanala başka bir iş çalışıyorduk. Çok sancılı bir süreçti çünkü iş bir türlü istediğim gibi gitmiyor ve içime sinmiyordu. Dr. Cha’yı o sıralar aldık, ben de kanala gittim ve formatı heyecanla anlattım. Aynur Demirtaş ve drama ekibi, benim heyecanımdan olsa gerek başka bir iş çalışmamıza rağmen değişime hemfikir oldular ve çok kısa bir zaman diliminde Bahar doğdu. Ekibe ilk, inanmazsınız ama, Demet Evgar katıldı. Ve hemen akabinde Mehmet Yılmaz Ak. O sırada henüz yönetmenimiz belli değildi. Uzun yıllardır yol arkadaşlığı yaptığım Yusuf Pirhasan çekecek gibi görünüyordu ama onun gönlünde şu an yayında olan Taş Kağıt Makas vardı.
Ama işte tam da o sırada yönetmenimiz Neslihan Yeşilyurt aramıza katıldı.
Kore orijinaliyle içerik olarak benzese de Bahar’ın dünyası oldukça farklı. Çok daha pozitif bir dünyası var.
Pozitif ve renkli dünyaları severim. Yönetmen seçimlerimde de genelde bu durumu kollamaya çalışırım. Bahar’da Neslihan ile çok güzel bir uyum yakaladık. Bu biraz da birbirimizi uzun süredir tanımamızdan kaynaklı. Yarattığımız işte bizi gülümseten her şeyin seyirciyi de gülümseteceğini biliyorduk. Senaristimiz Ayça da bu anlamda bize çok güzel uyum sağladı.
İlk bölüm reytingleri sonrası ne hissettiniz? İkinci bölümde bu sıçrayışı bekliyor muydunuz?
İlginç bir şekilde işin yayın bandını izlerken içime bir his düştü, rahatlama hissi. Oysa işin kurgu aşamasında her işte olduğu gibi gergindim. Ama 1. bölüm çekilirken de izlediğim birçok sahneden çok etkileniyordum. Dolayısıyla aslında rahattım. İkinci bölümde sıçrama bekliyorduk çünkü tekrar yayınları ve YouTube izlemeleri çok iyi gidiyordu.
Öncelikle kişisel olarak Bahar’ın sizdeki etkisi nedir? Profesyonel olarak bundan sonrası için de bir şeyleri değiştirecek mi? İzleyici bu ilgiyle ne anlatmak istiyor sizce sektör profesyonellerine?
Bahar’ın bendeki yeri, bir kadın yapımcı olarak ülkedeki bütün kadınların sesi olabilmek. Onlara umut vaat edebilmek beni çok mutlu ediyor. Gelen her mesaj, okuduğum her yorum, aldığım her tebrik beni çok heyecanlandırıyor. Bu işte yer alan herkesle gurur duyuyorum çünkü başından beri bu işi çok sevdik. Bahar anlatım rengi olarak seyirciye çok iyi geldi. Bunu herkesten duyuyorum. Ama ben sürekli aynı türde işler yap- mayı seven bir yapımcı değilim. İyi bir gözlemci olduğumu ve toplumun ihtiyaçlarını iyi belirleyip projeler seçtiğimi düşünüyorum. Dünyasını da ekibimle hayal ettiğimiz gibi kurmayı önemsiyorum. Eminim ki önümüzdeki dönemde Türk televizyonunda Bahar gibi diziler izleyeceğiz. Ama ben o sırada muhtemelen başka bir arayışta olacağım. Çünkü doğru yol bulunduğu takdirde çok depresif bir hikâyenin bile seyirciye cazip geleceğinden eminim.
Dizilerimizdeki kadın karakterlerin artık nispeten güçlü olduğunu söyleyebiliriz sanırım ama Bahar diğer karakterlerden farklı olarak erkek dünyasından alacaklı ve bunun hesabını da soran bir karakter. Fedakâr anneliği ya da başarılı kadının kariyerle özdeşlemesini sorgulatan bir karakter. Sizce Bahar’ı diğer kadın karakterlerden ayıran nedir?
Bahar duygu dostu bir karakter; dinlemeyi, anlamayı ve samimiyetle anlatabilmeyi becerebilen biri. Ev hanımı da olsa, doktor da olsa bunu becerebildiği için hep başarılı olacak. İletişim kurmayı biliyor. Elbette engellerle karşılaşıyor ancak cesur yapısı onu güçlendiriyor ve karşısındaki engelle ustaca savaşmayı beceriyor. Bunu yaparken ustaca kullandığı dokunaklı kelimeler, esprilerle devleşiyor ve kalbimizi kazanıyor. Ağzından çıkan birçok cümle bütün hafta ikonikleşiyor. Sadece kadınların değil, bana sorarsanız tüm insanların örnek alması gereken bir karakter. Bir de tabii Bahar’a can veren, onun kadar harika Demet Evgar var. Doğru oyuncuyla karakter buluşunca bize de keyifli bir seyir kalıyor.
Asena Bülbüloğlu: “Ben daha formatı izlerken bu karakter Demet Evgar, kocası da Mehmet Yılmaz Ak dedim”
Bahar’ın oyuncu kadrosu çok başarılı. Bu kadro nasıl kuruldu, oyuncu seçimlerinde nasıl ilerlediniz?
Bahar’ın oyuncu kadrosu o kadar kolay kuruldu ki… Ben daha formatı izlerken bu karakter Demet Evgar, kocası da Mehmet Yılmaz Ak dedim. Ve inanın ikisi de işi çok sevdi ve hemen kabul ettiler. Demet’in çok küçük bir kızı var. Daha uzun süre dönmem diye düşünürken, işi çok sevip aramıza katıldı. Buğra için o dönem hazırlığını yaptığımız başka bir işi te lif etmiştik. Fakat o işi erteleyince, hadi dedim, gel Bahar’a.
O da hemen, tamamdır, sevdim işi dedi. Ecem’i görünce çok sevdim, istediğim iki farklı kadın, hem fiziksel hem duygusal şablonuma çok uygundu. O da çok hızlıca aramıza katıldı. Elit Andaç’ı ilk gördüğüm an enerjisine bayıldım. Neslihan’ın da çok güzel bir cast gözü var. Aramıza biraz geç katıldığından sonraki aşamadaki tüm castı beraber yaptık. Aziz Uras’ta çok ısrarcı oldu. Şimdi bayılıyorum ona. Hastanedeki asistanların hepsi harika. Nevra ve Gülçiçek’te biraz zorlanmıştık ancak iyi ki beklemişiz, onlar da rollerine çok yakıştılar. İkisini de çok seviyorum.
Bahar’ın yurtdışı satışlarında beklentiniz nedir?
Bahar çok çok eminim ki yurtdışında da çok sevilecek. Evrensel bir içerik. Satışlarımızla ilgili güzel duyumlar almaya başladık bile.
Sizin çok başarılı olduğunuz bir tür de romantik komediler. Çok iyi çift castı yapan, Türkiye’de de dünyada da izlenen romantik komediler yaptınız. Bu türün alameti farikası nedir, sizden dinlemek isteriz.
Romantik komedinin benim için bazı formülleri var. Burada çok paylaşmak istemem, gizli formül. Ama bu formülün çok iyi işlemesi için çok iyi bir çift uyumu yakalamanız gerekir. Eğer şanslıysanız benim yapmayı en sevdiğim türlerden biri aslında. Montajda hep işi derin bir mutlulukla izlerken resmimi çekerler. Aşk anlatmayı çok severim.
MF’nin mutfağı nasıl çalışıyor? Aradığınız temalar/hikâyeler oluyor ve drama ekibi bu temalara göre proje mi geliştiriyor yoksa arşivde zaten birikmiş projeler var ve doğru zamanı mı belirliyorsunuz?
MF çok sıcak bir ailenin evi gibidir. Çok küçük bir yapı aslında ama sanırım büyüklüğü buradan geliyor. Her proje için yeni bebeğimiz gibi büyük bir özenle ve samimiyetle çalışırız. Benim odamın kapısı asla kapanmaz ve çalışan herkes istediği an gelir. Ben de diğer odalara gidip oturmayı ve yapacağımız yeni iş- lerimiz hakkında sohbet etmeye bayılırım.
Asena Bülbüloğlu ile yaptığımız bu röportaj, Episode’un 55. sayısında yayımlanmıştır.