Ece Uslu ile ‘Siyah Kalp’i Konuştuk

 Ece Uslu ile ‘Siyah Kalp’i Konuştuk

Sezonun iddialı dizilerinden Siyah Kalp‘i Episode 58. sayının kapağına taşıdık. Ece Uslu ile diziyi ve canlandırdığı Sumru karakterini konuştuk. Bu röportajı şimdi sitemizde de yayımlıyoruz. Keyifli okumalar…

Siyah Kalp dosyamızdaki diğer röportajlara erişmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Ece Uslu: Senaryoyu okuduğumda projenin dünyası ve Sumru’nun yolculuğu beni etkiledi.

Siyah Kalp’i ilk okuduğunuzda size neler hissettirdi, projenin sizi en etkileyen yönleri neler olmuştu?

Öncelikle senaristimiz Yıldız Tunç’un projenin senaryosunu yazması, senaryo elime geldiğinde bana güven verdi. Uzun zamandır kendisini takip ediyor, yazdığı projelerden birinde olmak istiyordum. Tabii ki yapım şirketimiz de karar vermemde çok etkili oldu. Uzun süredir proje kabul etmiyordum, bir oyuncu olarak bunun için çok haklı sebeplerim vardı fakat problem yaşamayacağım sözünü de alarak bu yola çıktım. Ben senaryoya evet dediğimde henüz oyuncu ekibi kurulmamıştı. Hatırladığım kadarıyla Nihayet karakterini yani annemi oynayan Işıl Yücesoy belli olmuştu. Senaryoyu okuduğumda da projenin dünyası ve Sumru’nun yolculuğu beni etkiledi.

Sumru, Nuh ve Melek’i doğumun hemen ardından bırakıp bambaşka bir hayat kuruyor kendisine. Ancak yıllar sonra ikizleri karşısına çıkıyor. Diğer çocukları Esat ve Harika’yla ise sağlıklı bir ilişkisi var. Sumru karakterini yaratım sürecinde hangi soruların ve kavramların peşine düştünüz?

Aslında Sumru için, Nuh ve Melek’i bırakıp hemen yeni bir hayat kuruyor kendine, demek haksızlık olur. Şu an hikâyemiz henüz oralarda olmadığı için tam olarak açıklayamıyorum ama bir anne için çocuklarını doğum yaptıktan hemen sonra bırakıp gitmek ve yoluna hiçbir şey olmamış gibi devam etmek kolay değil. Burada aslında neden bırakıp gittiği ve gittikten sonra böyle bir hayatı kurabilmek için nasıl bir vicdan yüküyle mücadele etmek zorunda kaldığı çok önemli. Dışarıdan bakıldığında Sumru harika bir hayat yaşayan, yeniden çocukları olmuş, zengin, mutlu bir ailede yaşayan bir kadın olarak gözükse de “bir kadın olarak” yaşadığı şeyden sonra bunları yapabilmesi takdir edilebilecek bir şey. Ve herkesten gizlediği için hiç böyle bir şey yaşamamış gibi davranmak zorunda kalması da Sumru için başa çıkılması çok kolay bir şey değil. Kocasının çocuğuna da öz annesi gibi emek vermesiyle belki de annesiz kalmış başka bir çocuğa annelik yaparak vicdanen rahatlamak istemiş olabilir diye düşünüyorum.

Ece Uslu: Yaptığımız işlerin yurtdışında da görünür olması tabii ki beni de çok mutlu ediyor. Sadece Türk seyircisiyle kalmayıp derdimizi dünyanın dört bir tarafındaki farklı insanlara anlatmak ayrı bir motivasyon kaynağı.

Sumru bir yandan çok güçlü bir kadın ama ikizlerin karşısına çıkmasıyla gücünde kırılmalar yaşanmaya başlıyor; kurulu düzeninin bozulmaması için de direniyor. Bölümler ilerledikçe sanırım Sumru’nun geçmişte yaptıklarının nedenlerini de anlamaya başlayacağız, daha boyutlu hale gelecek ama seyirciden şu ana kadar aldığınız tepkiler neler oldu?

Evet, Sumru çok güçlü bir kadın. Bunu daha önce de bir röportajda söylemiştim. Aslında başına gelen bir şeyi reddederek her şeye rağmen kendi hayatını ve kendini seçmesi çok kolay verilebilecek bir karar değil. Boyun eğmeden yoluna devam etmesi takdir edilebilecek bir şey. Buradaki en büyük handikap arkasında iki masum bebek bırakması. Ancak bu bebeklerin başına gelen şeyden de tek başına Sumru sorumlu değil elbette. Şu an hikâyede görmediğimiz için kimse babayı sorgulamıyor. Ama ne yaptı acaba bu adam da işler bu noktaya geldi? Olaylar yavaş yavaş açıldığında ben seyircinin de Sumru’ya haksızlık etmeyeceğine inanıyorum. O yüzden de izleyelim ve görelim derim.

Siyah Kalp’te üç farklı annelik temsili görüyoruz aslında. Sumru, çocuklarıyla dengeli bir ilişki kurmaya çalışıyor ancak anlıyoruz ki Nihayet Hanım, Cihan’ın çocukken evden gitmesi yönünde teşvik etmiş, Sumru için de öz torunları için de fazla hırslı bir kadın. Hikmet’se kendi kızını âşık olmadığı biriyle evlenmesi için zorluyor. Sumru-Nihayet-Hikmet karakterleri, her zaman farklı açılardan tartışmalı olan annelik kavramıyla ilgili nelerle yüzleştirecek sizce?

Evet, bu üç anne de birbirinden çok farklı aslında. Ortak tek noktaları var, kadın olarak ayakta kalma çabaları. Erkek dünyasında kadınların güçlü olmak ve ayakta kalmak için bazen yapmaları gereken şeyler olabiliyor. Hepsi aslında daha sağlam olabilmek için bir yol bulmaya çalışıyor. İçlerinde en masumunun Sumru olduğunu düşünüyorum. Çünkü Sumru, kocasına gerçekten âşık bir kadın. Ve hem kendi hem kocasının çocukları için de elinden geleni yapmış bir anne. Hayatındaki en büyük yarası da Nuh ve Melek. Onun bedelini de hem onlardan ayrı kaldığı 30 senede vicdanıyla hem de şimdi karşısında gördüğünde hesaplaşması gerekenlerle ödeyecek zaten.

Siyah Kalp için Kapadokya’dasınız, büyüleyici bir yer. Kapadokya’da yaşamak ve çalışmak nasıl gidiyor?

Kapadokya gerçekten de büyüleyici bir yer. Ancak Kapadokya’nın tadını henüz çıkaramadık maalesef. Temmuzdan beri bütün oyuncu arkadaşlarımla birlikte tek konsantrasyonumuz işimiz. Boş zamanımız çok çok az. Bu yüzden de o zamanları kendimize ayırıp bedenen ve ruhen dinlenmeye çalışıyoruz. Çok uyumlu bir ekibimiz var, her biri birbirinden iyi oyuncu arkadaşlarımla olmak beni çok motive ediyor. Set programımız hafiflediğinde Kapadokya’nın büyüleyici atmosferinin de tadını çıkarmaya başlayacağım inşallah.

Ece Uslu: Olaylar yavaş yavaş açıldığında ben seyircinin de Sumru’ya haksızlık etmeyeceğine inanıyorum. O yüzden de izleyelim ve görelim derim.

1990’dan beri TV dizilerinde önemli roller üstlendiniz. Sizce Türk dizilerinde neler değişti? Sektördeki önemli oyunculardan biri olarak Türk dizilerinin global yolculuğu size neler hissettiriyor?

Aslında televizyona iş yapmak dizi sürelerinin de uzamasıyla daha da zor bir hal aldı. Her hafta yetiştirmeye çalıştığımız bölüm, bölümün sayfa sayısı, 5 günde çekmek gerçekten çok zorlayıcı. Biz oyuncular olarak dizi sürelerinden uzun zamandır mutlu değiliz. Ancak bunun önüne de geçemiyoruz. Bu koşullar zaman zaman gösterdiğimiz performansları etkilese de artık televizyonda iş yapmanın ne kadar büyük bir yarışın içinde olmak anlamına geldiğini de biliyoruz. Yaptığımız işlerin yurtdışında da görünür olması tabii ki beni de çok mutlu ediyor. Sadece Türk seyircisiyle kalmayıp derdimizi dünyanın dört bir tarafındaki farklı insanlara anlatmak ayrı bir motivasyon kaynağı.

Dünyanın en önemli içerik fuarlarından biri olan MIPCOM’da Siyah Kalp de tanıtılacak. Türkiye’deki ve dünyanın farklı yerlerindeki izleyicileriniz için mesajlarınız neler olur?

MIPCOM’da tanıtılacak olması hepimizi çok heyecanlandırdı. Ekip olarak da orada olmayı çok isterdik. Ancak maalesef şu an çalışmak durumunda olduğumuz için oyuncular olarak fuara katılmamız mümkün değil. Söyleyebileceğim tek şey, “Bizi izlemeye devam edin.”

Ece Uslu ile yaptığımız bu röportaj, Episode’un 58. sayısında yayımlanmıştır.

Yağmur Çöl

İstanbul'da doğdu, İstanbul'da yaşıyor. Karşılaştırmalı Edebiyat bölümünde okudu. İngiliz ve Alman Edebiyatına, polisiyeye ve sinemaya meraklı.

Related post