Ece Yörenç: ‘Güçlü Kadın Diye Bir Ayrım Olmaz’
Başrollerini Beren Saat ve Engin Akyürek’in paylaştığı, 2010 yapımı “Fatmagül’ün Suçu Ne?” Kanal D ekranlarında iki sezon, 80 bölüm devam etti. Hem Türkiye’deki kadınlar hem de sektör için çok ayrı ve önemli bir yere sahip olan dizinin yönetmenlik koltuğunda Hilal Saral vardı. Projenin ardındaki kalemlerse Ece Yörenç ve Melek Gençoğlu’ydu. Ülkenin ve seyircilerin gündemini çok uzun süre işgal eden “Fatmagül’ün Suçu Ne?” dizisinin yönetmeni Hilal Saral’a ve senaristlerinden Ece Yörenç’e Fatmagül karakterini, mücadelesinden gelen gücünü ve yolculuğunu sorduk.
Sizce güçlü kadın kimdir?
Bence “güçlü kadın” diye bir ayrım olmaz. Çünkü güçlü olmak tek bir nedene bağlı değil… Neye göre güçlü? Diğer yandan “güçlü” sıfatını kadının önüne eklemek de bir ayrım. Bence zaten kadın güçlüdür. Tek bir role sıkışmayan, sıkıştırılmayı kabul etmeyen kadın, güçlüdür.
Kadın karakterleri yazarken nerede durmaya çalışıyorsunuz? Olmazsa olmazlarınız var mı?
Yazdığım her karakteri yetiştiği ortamlarla, yaşadıkları hayatlarla belirliyorum. Onların çocukluklarından itibaren hikâyeme geldikleri dönem benim için çok önemli. Yaşadıkları aile benim için önemli. Aslında her karakter etrafımızdan biri(leri) veya aynı karakterde birkaç kişi. Bir durumu, bir hayatı, bir psikolojiyi temsil ediyorlar. Tabii ki her karakterin renkli olmasına gayret ediyorum. Bunca yazdığım iş içinde, birbirine benzer konuşmamalarına, hepsinin farklı bir dili, farklı bir sesi olmasına gayret ediyorum. Bir senaristin en iyi enstrümanı ve yol arkadaşı hikâyelerindeki karakterlerdir. Yol arkadaşlarımı sadece kâğıt üzerinde düşünmüyorum. Üç boyutlu hissetmeye çalışıyorum onları. Yazarken onlarla gülüyorum, onlarla ağlıyorum. Sorular soruyorum, cevaplar alıyorum. Senaryolarımda her karakterin aşağı yukarı bir karşı karakteri var. Kâğıt üstünde matematikleri var. Yaşarken hepsinin birbirine değmelerine ve canlı olmalarına gayret ediyorum.
“Fatmagül Toplumsal Boyutuyla Çok Özeldir”
“Fatmagül’ün Suçu Ne?”yi uyarlama fikri ilk ne zaman ortaya çıktı? O zamanki partneriniz Melek Gençoğlu’yla bu hikâyeyi seçme nedeniniz neydi?
Fatmagül’ün Suçu Ne?’yi Barış Pirhasan bir TV kanalına önermişti. Ama uzun bir çalışma süreci sonunda, bir yol alamamışlardı. Bana yazmam için önerdi. Aşk-ı Memnu’nun ikinci sezonuydu. Projeyi duyunca heyecanlandım. Filmi yıllar önce izlemiştim. Ama Ay Yapım’la çalıştığım için başka bir projenin içinde yer alamayacağımı anlattım. Sonra da onlara yardımcı olmak için mevcut projeyle ilgili fikirler vermeye başladım. Ancak onlara anlatırken ben yükseldim.
“Bunu yaparım ama böyle değil, yeniden yazarım. Ay Yapım’la yaparım,” dedim. Ve projeyi şirkete sundum. Hikâye dramıyla çok heyecanlandırdı herkesi fakat zor bir projeydi. Tecavüz konusu çok hassas bir konuydu. Yine de yapmaya karar verdik. Nasıl yapacağımızı da birlikte planladık. Herkesin aklında sadece Beren Saat vardı. Proje ortaya çıktığında da Beren hemen kabul etti. Milyonları Bihter olarak inandırdığı gibi, birkaç ay sonra Fatmagül olarak bambaşka çıktı karşımıza.
Fatmagül karakterini yaratma sürecinizden kısaca bahsedebilir misiniz?
Fatmagül’ün hikâyesi çok hassastı dediğim gibi… Yaşadığımız coğrafyada birebir karşılığı olduğu için, daha da dikkatli olmamız gerekti. Uzman psikolog danışmanımızla karakterleri tek tek konuştuk. İlk üç bölüm yazıldıktan sonra, tek tek karakterlerle olay gerçekte yaşanmış gibi birebir görüşmeler yaptı. Oyuncular o karakterlermiş gibi konuştular ve bunların hepsini kaydettik. Oyuncular karakterlerine çok özenli hazırlandılar.
Bu proje bugüne kadar yaptığımız işlerin içinde, toplumsal boyutu nedeniyle de çok özeldir. Fatmagül, Vedat Türkali’nin film karakteriyken edilgen, sessiz, mecbur bir karakterdi. Biz onun örnek olmasını, sesini çıkarmasını istedik. Ve dizi sürerken, Fatmagül hiç susmadı. Zalimlerinden hesap sordu. Sistemden hesap sordu, mahalle baskısından hesap sordu. Dizinin bir bölümünde, önemli bir mahkeme sahnesi vardı. Bütün kadın toplum kuruluşlarına bir yazı yolladım ve o sahneye fiziken de destek vermelerini istedim. Herkes geldi, kendi pankartlarıyla kendi söylemleriyle… Hepsi vardı ve Fatmagül’e, “Asla yalnız yürümeyeceksin” dediler. Bu çok önemli bir olaydı. Bu nedenle Fatmagül önemli bir figürdü. Ne mutlu ki sadece Türkiye’de değil, 88 ülkede kadınlara “Susma!” dedi Fatmagül. Şimdi Hindistan’da, tecavüz oranının en yüksek olduğu ülkede, kadınları yüreklendiriyor.
Fatmagül neden güçlü?
Yaşamaktan vazgeçmediği için.
Şimdiye kadarki yerli dizilerde favori kadın karakteriniz hangisi?
Fatmagül özel bir karakter benim için, onu ayrı tutuyorum. Menekşe (Menekşe ile Halil), Ferhunde (Yaprak Dökümü), Leyla (Yaprak Dökümü), Fikret (Yaprak Dökümü), Bihter (Aşk-ı Memnu), Firdevs (Aşk-ı Memnu), Mukaddes (Fatmagül’ün Suçu Ne?), Gülten (Kuzey Güney), Shura (Kurt Seyit ve Shura), Nesrin (Bu Şehir Arkandan Gelecek), Cahide, Mihriban, Adalet (Cesur ve Güzel).