Başrollerinde Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç’ın Yer Aldığı ’39 Derecede Aşk’ın Fragmanı Yayınlandı
Elit Andaç Çam: “Hayatta da, içimizde de, ekranlarda da Baharlar, yeni başlangıçlar mümkün demek ki”
Episode’un 55. sayısında konuğumuz Bahar dizisinin oyuncuları, yönetmeni, senaristi ve yapımcısı oldu. Dizide Çağla karakterini canlandıran Elit Andaç Çam ile Bahar dosyamız kapsamında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Bu röportajı şimdi sitemizde de yayımlıyoruz… İyi okumalar dileriz!
Bahar dosyamızdaki diğer röportajlara erişmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Elit Andaç Çam: “Orta yaşlı bir kadının özgürleşme hikâyesini anlatmak bu kadar erkek bir dünyada cesaret ister. Ve bu cesaret karşılığını buldu. Bu hepimiz adına umut verici.”
Neredeyse çevremizdeki herkese Bahar çok iyi geldi, siz Bahar’la tanıştığınızda ne hissetiniz? Size nasıl geldi Bahar ve onun dünyası?
Bayıldımmm! Bana da çok iyi geldi Bahar. Hayatımın oldukça karışık, kaotik bir döneminde tanıştım projeyle. Çok soğuk, gri bir kışın ortasındaydım senaryoyu okuduğumda. Ve birilerinin çıkıp Bahar’ın mümkün olduğunu söylemesi çok umut verdi bana o günlerde. Söyleyenler de haklı çıktı bahar geliyor gerçekten, çağla yemeye çok az kaldı mesela. 🙂 Hayatta da, içimizde de, ekranlarda da Baharlar, yeni başlangıçlar mümkün demek ki… Bunu bilmek çok güzel.
İlk bölümden beri Bahar’ı izleyen herkes “Çağla gibi dost zor bulunur” duygusunda. Çağla, inatçı ve özgüvenli bir kadın olduğu için de Bahar’a koşulsuz destek verdiği için de çok seviliyor. Çağla size neler hissettiriyor?
Çağla harika biri bence. Benim de hayatımda bir Çağla’ya ihtiyacım var. Dün sette ‘neşe’ üstüne konuştuk biraz. Mutluluklar, mutsuzluklar geçici ama neşe başka bir şey, neşeyi seçmek başka bir şey ve değerli olan bu diye. Çağla’nın neşe kaynakları gürül gürül akıyor maşallah ve o kaynaklarla hem kendini hem etrafındakileri doyurabiliyor. Benim etrafım da çok sevdiğim kadın arkadaşlarımla dolu ve hepimiz birbirimizin Çağla’sı olmak için çaba sarf ediyoruz ve oluyoruz da. Kız kardeşlik hukuku böyle bir şey. Birbirimizin Bahar’ı ve Çağla’sı olmak zorundayız.
İlk bölümde Çağla, Bahar’ın seçimlerine, hayatına dair çok da farkında olmadan kırıcı ifadelerde bulunuyor ve Bahar’ın tepkisiyle karşılaşıyor. Dostluklarımızda çoğu zaman da farkında olmadan, iyi niyetle kırıp dökebiliyoruz. O sahne hem dostluklara dair hem de kadın olmaya ve başarılı bir kadın olmaya dair çok şey söylüyordu. Siz neler söylersiniz o sahneye dair?
Dostluklarda kırmalar dökmeler olur bence. İnsanlar yakınlaştıkça daha kolay kırar birbirini ama daha kolay onarmasını da bilir. Kavgaların, kırgınlıkların, didişmelerin, bazen küsmelerin dostluğun bir parçası olduğuna inanıyorum ben. Yabancı biriyle kavga edilmez ya da senin için önemli olmayan birine küsemezsin. Kırgınlığına rağmen dostunu seçebiliyor olman lazım tabii ya da derdini söyleyince duyulduğunu bilmen lazım. O tartışmada Bahar, “Sürekli eleştirdiğin şey benim hayatım,” derken çok haklıydı tabii ki ama bir tanecik arkadaşını her şeyin daha güzeline layık gören Çağla da haklıydı. E, öpüşüp barıştılar zaten sonunda. Yaşasın kavgalardan daha da sağlamlaşarak dönen dostluklar! Dönmeyenler de zaten hiç bizim olmamıştır.
Birkaç yıldır, TV dizilerindeki ağırlık biraz daha sorunlu aileler, sorunlu karakterler, ağır dramlardan oluşuyordu. Dünya ve ülkenin sorunları da ağırlaştı bu dönemde. İzleyicilerin biraz nefes almaya ihtiyacı vardı ama sanki fark edilmiyordu. Bahar’ın başarısı, sektörün de izleyicinin beklentisini daha net anlamasını sağladı sanki. Bahar, TV dizileri açısından bir şeyleri değiştirebilir mi sizce?
Bahar gerçekten çok iyi tasarlanmış, çok iyi yazılmış, çok iyi çekilmiş, çok iyi oynanmış bir iş. Orta yaşlı bir kadının özgürleşme hikâyesini anlatmak bu kadar erkek bir dünyada cesaret ister. Ve bu cesaret karşılığını buldu. Bu hepimiz adına umut verici. Öncelikle bütün kadınlar adına. Kadın oyuncular, yönetmenler, senaristler adına, sektör adına umut verici.