Game of Thrones | İlk Sezondan Bugüne En Çok Değişim Geçiren 11 Karakter

 Game of Thrones | İlk Sezondan Bugüne En Çok Değişim Geçiren 11 Karakter

[button url=”bit.ly/epigot7″ size=”large”]EpisodeDergi.com Game of Thrones S7 Özel Dosyası İçin Tıklayın[/button]

“Taht Oyunları Oynandığında , Ya Değişir Ya Da Ölürsün!”

[blockquote size=”fourth” align=”left” byline=”Çeviren: Cihan Kayar”][/blockquote]Game of Thrones ilk sezondan itibaren çok yol kat etti. O dönem sadece 2-3 milyon kişi tarafından izlendi ve ana akım kültürel sohbete girmeyi başaramadı.

Şimdilerde ise HBO için çok büyük olan, Amerika’da 8 milyonun üzerinde izleyiciye sahip ve çoğu ölçütlere göre bütçesi, reklamları ve hayran kitlesiyle dünyanın en büyük televizyon dizisi.

Başka yönlerden de değişen dizi o zamana kadar daha küçük bir seriydi. Tabi hala genişleyen bir oyuncu kadrosu vardı ama sıkı bir şekilde siyasi entrikalara daha fazla odaklanmıştı. Oysa şimdi taht için son oyuna doğru gelindikçe savaşlar giderek çarpıcı bir hal almaya başladı. Ayrıca bakıldığında şimdiki oyuncular da önceki hallerinden oldukça farklı.

Sean Bean öncülüğünde bir başlangıç yaptı ve çoğu zaman hangi karakterin kim olduğunu, nereden nereye geldiğini takip etmek oldukça zor olabiliyordu. 19 yıldız üyesi ve henüz tanınmamış 59 kişi devam eden oyuncular arasına girdi. Bu da aşırı derece şaşkınlık vericiydi. Peki bugün bu  78 kişiden kaçı hala hayatta?

Ve dahası, bazıları – Hot Pie, Gendry, Illyrio Mopatis, Ilyn Payne- çeşitli nedenlerden dolayı yıllarca görülmemişken, ölen ve tekrar hayata dönen kişilerin sayısı da azımsanamayacak kadardı.

İlk günlerinden bu yana hala çok fazla değişmeyen bazı karakterler olabilir ancak bazı oyuncularda büyük bir değişim ve gelişim oldu. Öyle ki yaşını başını alan da var bunların içinde, tipi bir hayli değişen de; hatta bazıları neredeyse tanınmayacak halde değişmiş olabiliyor. Eh, madem yeni sezona giriş yapıyoruz, şöyle bir bakalım en çok kimler değişti dizi tarihinde.

Cersei Lannister

Önce

Cersei birinci sezonda Kral Robert Baratheon’un güvenilmeyen karısıydı. Her şeye kayıtsız kalıyordu ve Westeros siyaset dünyasında ‘henüz’ önemli biri değildi. Bununla birlikte ilk sezon Cersei’in duygusal tarafını gördüğümüz, açıkça ve samimiyetle çocuklarını seven bir anne imajı çizdiği, aşksız bir evlilikte sıkışmış bir kadını oynadığı bölümdü. Tabii ki bu, kardeşiyle sevişmesinin bedeliydi. Fakat o, sevgilisi ve kardeşi Jamie’nin yardımıyla kocasını öldürerek bu bedelden kurtulmuştu.

Şimdi

O artık deli bir kraliçe. Bizce Cersei’nin bu tarafının her zaman var olduğunun -ensest ve anne katili oluşuna baktığımızda- adil bir denge gibi görülebilir ancak şimdi bu durum çok daha gelişmiş halde. Birinci sezondaki Cersei daha çok bir piyondu ve Robert’ı ortadan kaldırırken bile hala Ned Stark’ın hayatını kurtarmak veya ölümüne göz yummak konusunda kararsızdı. Utanç yürüyüşünden ve tüm çocuklarını kaybettikten sonra, insanlık anlayışında değişim yaşandı ve ahlaki bağları kayboldu.

O şimdi bir kraliçe ve babasının ölümünden sonra kaybettiği gücü geri kazandı. High Sparrow’un iktidarı ele geçirme teşebbüslerine karşı acımasızca bütün bir Sept’i havaya uçurarak karşılık verdi ve bölgeyi kontrolü altına aldı. O artık taht için mücadelenin sadece bir oyuncusu değil, savaşın her aşamasında oyun değiştirici güce sahip bir tarafı.

Daenerys Targaryen

Önce

Birinci sezonda tanıştığımız Daenerys etkin bir biçimde ağabeyinin kölesi olan ve onun tarafından Dothrakiler’e satılan genç bir kızdı. Masum, tatlı huylu, naifti ve çevresindeki erkekler tarafından korkunç derecede suistimal edildi. Birinci sezonda Khal Drogo ile dokunaklı bir ilişki geliştirdi ve cenaze ateşine girdiğinde sezon finalinde ejderhaların annesi olarak geri çıktı.

Şimdi

Daenerys ‘Ateş ve Kan’ın sonunda üç bebek ejderiyle ortaya çıkmasına rağmen içinde hala kaybolmuş küçük kızdan bir şeyler barındırıyordu. O günden beri bir yolculuğa çıktı -eve geri dönmek için , istediği tarzda bir yönetici ve hükümdar olabilmek için, evet, aynı zamanda kendine bir ordu ve savaşmak için bir şeyler bulması gerekiyordu. Bu noktaya gelmek için uzunca bir sıkıntı yaşadı. Ancak serinin diğer iki lideri -Jon ve Tyrion- aynı temel karakteristiklere ve ahlaka büyük ölçüde sahiplerken, Daenerys’te biraz farklılık olduğunu düşünmek yanlış olmayacaktır. Kendisi, gerektiğinde merhamet kavramını ortadan kaldırmayı çok iyi bilen bir karakter.

Doğuştan gelen gücünün ve hakkının yeterli olmadığını düşünüyor artık. Etkili bir yönetici olması gerektiğine inanıyor. Birinci sezonun Daenerys’i, Westeros’u devralmaya hazır değildi. Şimdi Dany’nin bu yeni halinin bunu yapması kaçınılmaz görünüyor ve kesinlikle tahtı geri kazanmak için elinden geleni yapmaya hazırlanıyor!

The Mountain

Önce

Conan Stevens tarafından canlandırılan birinci sezondaki Gregor Clegane mutlak bir “kaba karakter”. Öncelikle onunla bir turnuvada tanışıyoruz, burada Ser Hugh’ı öldürüyor ve kardeşi müdahale etmeden önce neredeyse Ser Loras Tyrell’i bile öldürmek üzereyken karşımıza çıkıyor. Dizlerinin üzerine çökmesine rağmen başıboş bir köpek gibi Tyrell’a karşı atağa geçiyor.

Şimdi

Hafþór Júlíus Björnsson daha önce onu tasvir ederken: “Birinci sezondan beri iki farklı yüzü vardı, bu kendi başına oldukça büyük bir değişiklik olmasının yanında karakteri de fazlasıyla evrildi. O hala bir ölüm makinesi, ancak ilk günlerinde bir köpek gibi bağlanmıştı ve buna razı gelmişti. (O zaman bile onun en vahşice suçlarından sadece söylenen kısmını biliyorduk.) Şimdi ise en basit şekliyle ifadeyle Cersei’nin saldırı köpeği. Daima başrolde o var ve sürekli havlamaya hazır. Ara sıra ısırmasına izin veriliyor. Zamanının çoğunu Cersei’nin yanında onun düşmanlarına karşı bir tehdit oluşturmak için sürdürüyor.”

Samwell Tarly

Öncesi

Samwell Tarly güçlü biri haline dönüşebilmek için birinci sezonda duvara gelmişti. Babası duvarın onu gerçek bir erkek yapmasını umuyordu ya da en azından ailesine daha fazla utanç gelmesini engellemeye çalışıyordu diyebiliriz. (Bu, alternatif bir ölüm de olabilirdi tabii) Jon’la çabucak bir dostluğa girmesine rağmen görünüşü ve tamamen hırçın doğası onun seçilmesini sağladı ve her türlü etkileşime rağmen o, ilgisini daha çok kitaplara verdi. Bununla birlikte , sezonun sonuna doğru Jon’un peşinden giderken bazı değişimler de göstermekteydi.

Şimdi

O zamandan beri devam eden bir karakterden ana bir karaktere dönüştü artık Sam;  birilerinin özellikle de kendisinin mümkün olduğuna inanmayacak derecede güçlü ve cesur biri haline geldi. İlk sezonda ‘Lord Piggy’ olarak alay konusu edilen Samwell Tarly , sezon bitmeden bir White Walker’ı öldürmeyi başardı. Jon’a olan bağlılığı ve onu Lord Kumandan olarak desteklemesi, tehlike karşısında dahi sadakat göstermesi, Gilly ile tatlı bir aşk ve üstad Aemon’la samimi ilişkiler geliştirmesi takdire şayan birer unsur olarak onun hikayesinde yer aldı.

Bu süreç, altıncı sezonda babasıyla yüzleşmesiyle sonuçlandı ve sonunda onu her şeyden daha fazla korkutan adamla karşı karşıya geldi. Sonrasında Valyrian kılıcını çalarak babasının evini terk etmekte karar kıldı. Ki bu, birinci sezonda Sam’in asla gösteremeyeceği bir performanstı. Şimdi artık kalede, muhtemelen bir üstad olmak için zamanı olmayacak ancak onun, dizinin son oyunu için inanılmaz derecede önemli olan bazı bilgileri keşfedeceğini ve çevredeki en cesur ve en ahlaki açıdan güçlü karakterler arasında yer almaya devam edeceğini tahmin etmek zor değil.

The Hound

Önce

Genç prensin özel muhafızı olarak hizmet eden, Joffrey Baratheon’un köpeği. Ağabeyi kadar korkunç biri olmamasına rağmen, birinci sezonda hala içinde bir parça canilik barındırıyordu. Kasabın oğlu Mycah’ı gözünü kırpmadan öldürmüştü ve Ned Stark’ın adamlarını öldürmeye yardım etmişti.
Joffrey’ye sadık olan Hound, yapması söylenen her şeyi büyük oranda yaptı. Ne zaman ki Sansa’yı tecavüzden kurtardı, o zaman birtakım değişim belirtilerini görmeye başladık.

Şimdi

Hound seri boyunca önemli bir dönüşüm geçirdi. Aslında ikinci sezonda Sansa’yı kurtardığı ve sonrasında tahta sırtını dönerek unutulmaz “Fuck the King” dediği o andan itibaren bu değişim görülmeye başlandı. O andan itibaren serinin en sevilen kahramanlarından biri haline gelmeye başladı.

Daha sonra onun bilinçaltına, korkularına indik seyirciler olarak. Onun tüm gücüne ve vahşetine rağmen öldürmekten nefret ettiğini, ancak defaatle buna mecbur kaldığını gördük.

Arya ile şaşırtıcı derecede tatlı bir ilişki kurmayı başardı; o kadar ki Arya onu öldürme listesinden bile çıkardı. Arya’nın Jon abisi gibi o da bir süreliğine öldü fakat benzer bir şekilde hayata yeni bir bakış açısıyla döndü ve bir zamanlar savaştığı Kardeşlik’e bile yenilenmiş bir amaç ile geldi. O halen bir katil, ama şimdi olduğu kişiyle daha fazla barış içinde ve bu dönüşüm onun daha iyi bir insan olmasını sağlıyor.

Jamie Lannister

Önce

Shrek’in yakışıklı prensi, öyle ki ilk sezondaki görüntülere baktığımızda -sol üstteki gibi- gözlerimiz aslında onun bu karakteri canlandırmış olduğuna inanmak istemiyor. O berbat biri ve tam anlamıyla kötülük için yaratılmış. Aynı zamanda Ned Stark’ı pusuya düşüren Cersei’nin ensest sevgilisi, Jory Cassel’in gözüne bir bıçak sokan ve Bran’i yüksek bir kulenin penceresinden olası ölümüne iten ahlak yoksunu bir adam.

Şimdi

Dizi Jamie’nin kitaptaki haliyle aynı incelikli karakter yapısını göstermese de Bran’ı pencereden ittiği günden beri güçlü bir gelişme sağladığı görülmekte.

Üçüncü sezonda daha sempatik bir karakter haline geldi ve elini kaybetmeden önce Brienne’i tecavüzden kurtardı. Bu durum onu kendi kimliğinin çokluğundan sıyırarak merhametimizin ana konusu haline getirdi. Ağladığında herkes onu sevmeye başladı. Çünkü o süreçte itibarını feda ederek krallığın güvence altına alınması için çaba gösterdi. Ne yazık ki dördüncü sezonda geri döndüğünde Cersei’ye karşı tavrı değişti ve o zamandan beri sevgisi ve sadakati arasında kopukluk yaşayan bir karaktere dönüştü. Daha iyi biri olmak ve bu durumdan kurtulmak istiyor. Bakalım Cersei’nin çöküşünde bir rolü olacak mı?

Arya Stark

Önce

Ned Stark’ın bir oğlan çocuğunu andıran kızı Arya , kadın olarak doğmanın getirdiği davranış kurallarını ve buna göre oynamayı reddetti. Sık sık kız kardeşi Sansa’yla tartıştı, diğer Stark çocuklarından farklı olarak daha fazla çıkışları oldu ve Jon Snow’la oldukça yakındı.

Arya ailesiyle birlikte King’s Landing’e gittiğinde bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Babasının infazını görünce kaçmak zorunda kaldı ve sonrasında sokaklarda yaşamaya başladı.

Şimdi

Arya dizi boyunca en çok yolculuk eden karakterlerden biri. Yolculuğunu King’s Landing’den Harnenhal’a, Riverlands’ten Vale’ye sonra Braavos’a ve şimdi Twins’e kadar sürdüren Arya’nın muhtemelen sonraki durağı, evi Winterfell olacak.

Yol süresince Tywin için uşaklık da yaptı, Hound ile ortaklık da yapmak zorunda kaldı ki bu, dizinin en iyi ortaklıklarından biriydi.

Öldürmek zorunda kaldı ve eskiden sahip olabileceği çocukluk duygusunu kaybetti. Süreç daha da zorlaştıkça o sonsuza kadar ‘hiç kimse’ olmak için yemin etti. Ama sonuçta, içindeki “Arya Stark”ı asla öldürmedi, onun asimile olmasına izin verilmedi.

Şimdi, içinde hala eski Arya belirtileri var ve bu versiyonu çok daha acımasız ve intikam ateşiyle dolu.

Bran Stark

Önce

Stark ailesinin genç üyelerinden biri olan Bran, her şeye rağmen ikinci sezona dek büyük bir karakter değildi. Meraklı bir çocuk olan Bran, Jamie ve Cersei’nin ensestine tanık olduktan sonra potansiyel ölümüne itildi. Hayatta kaldı ancak komadaydı. Sonrasında biri onu öldürmek için suikast girişiminde bulundu. Sonunda, GoT evreninin psişik güçlere sahip, bir tür kutsal medyumu olan “Üç Gözlü Kuzgun” olarak uyanmayı başardı.

Şimdi

Bran artık Üç Gözlü Kuzgun! Bir sezon sonra yeteneklerini geliştiren Bran altıncı sezonda büyük bir geri dönüş yaptı. Geçmişi ziyaret etmeye başladı ve babasının, ailesinin geçmişine dair bilinmeyenleri öğrenebilmeye başladı.

O şimdi, güçleri üzerindeki kontrolünü arttırıyor ve yedinci sezonda bunu daha da güçlü bir şekilde yapmaya devam edecek. Gerçekten de Bran, potansiyel olarak diğerlerinden daha güçlü olabilir. Aynı zamanda Night King işaretini taşıdığı için yanlışlıkla Ak Gezenleri doğrudan Westeros’a da götürebilir tabii. 🙂 Nitekim fragmanda bununla ilgili küçük bir sahne de gördük.

Theon Greyjoy

Önce

İsteği dışında Winterfell’e götürülmesine rağmen Kuzey’de büyümekten keyif almıştı Theon. Ned Stark’ın gözetiminde Robb ile yakın arkadaş oldular. Ne var ki o, yüzüne tokat atmak isteyeceğimiz cinsten kibirli biriydi. Bununla birlikte Ned Stark’ın infazından sonra Robb’un krallığının da sonunu getirdi.

Şimdi

Theon o zamandan beri uzun bir yol kat etti. Önce Demir Adalar’a, evine  döndü. Ailesine bağlı kalacağına yemin etti ve Starklar’a ihanet etti. Bran ve Rickon’u öldürmüş gibi göstererek Winterfell yönetimini ele geçirdi. Daha sonra Ramsay tarafından tutsak edilip hadım edilmek başta olmak üzere ağır işkencelerle bir anlamda yaptıklarının bedelini ödedi.

Birkaç sezondan sonra bir tutsak olan Reek’e dönüşmüş ve bir zamanlar Theon olan halini unutmuştu. Sonunda kendi yolunu bulmayı başardı. Sansa’nın kaçmasına yardım etti, eve döndü ve daha sonra kız kardeşi Yara ile birlikte amcası Euron’dan kaçtı.

O, nefret edilen birinden acınacak durumda olan birine dönüştü ve belki de bundan sonraki süreçte bir kahraman olarak ölecek!

Sansa Stark

Önce

Kız kardeşi Arya’nın tam tersi bir karakter olan Sansa bir kadında olması gerektiği düşünülen bütün özelliklere sahipti. Zarif, iyi giyinimli, nakış dikiş işinden anlayıp şarkı söylemekten zevk alan biriydi. Cesur bir prensle evlenmeyi ve kraliçe olmayı hayal ediyordu. Ama ne yazık ki o bunun için fazla naifti. Mutlu bir şekilde King’s Landing’e geldiklerinde hayalindeki prensin Joffrey olabileceğini düşünerek onunla ilgilendi ve babasının acımasız bir şekilde infaz edilişini gördüğünde prensinin bir canavar olduğunu da fark etti.

Şimdi

Belki de Sansa’nın yaşadığı talihsizliği ve gördüğü kötü muameleyi Westeros’ta bulunan hiç kimse yaşamamıştır. Babasının ölümünden sonra King’s Landing’de kalmaya zorlandı. İlk önce hala Joffrey’e bağlıyken sonrasında Tyrion ile evlenmek zorunda kaldı. Joffrey’nin ölümünden sonra kaçması için bir fırsat verildi fakat ne yazık ki Serçe Parmak’ın kötü kolları arasına düştü ve deli Lysa Teyzesi’nin evinde kaldı. En sonunda sadist Ramsay Bolton’la evlendirildi.

Birçok kişi vazgeçebilirdi ama Sansa dizideki diğer oyunculardan daha fazla ilerleme gösterdi. King’s Landing’de sert bir karaktere sahip oldu ve oyunun nasıl oynandığını öğrenmeye başladı. Petyr Baelish etkisi altına girince bu durumu daha da belirginleşti. Nasıl görünürse görünsün, onunla birlikte Winterfell’de müthiş bir politik simaya dönüştü.

Ne kadar güçlü ve akıllı olduğunu göstermesinin yanında tüm acılarına rağmen ayakta duruşu eski Sansa’nın artık geçmişte kaldığını gösteriyor. Bundan sonrasında Serçe Parmak ve kardeşinin arasında kalacağı şimdiden belli olan Sansa’nın nelere sebep olacağını merak ediyoruz.

Jorah Mormont

Önce

Daenerys’in sadık şövalyesi aslında bir casustu ve Targaryen’in sürgünleri hakkında bilgi toplamakla görevliydi. Fakat bölümler ilerledikçe Dany’ye göz kulak olmanın ötesinde ona aşık oldu ve casusluk yapmayı bıraktı. Yaptıkları öğrenildiğinde ise Khaalesi’nin affına mazhar olmak yerine kendini cezalandırmak için affı reddetti.

O, cenaze ateşinden 3 ejderhasıyla çıkan Daenerys’in en yakını, en güvenilir danışmanı ve en büyük koruyucusuydu.

Şimdi

Şimdi ise tam anlamıyla bir “kaya”ya dönüşmeye başladı. Sessiz sedasız yakın markajımızdan çıksa da bu dönüşümün ardından tekrar nasıl karşımıza çıkacağını çok ama çok merak ediyoruz.

(Görseldeki kayanın diziden olmadığını söylemeye gerek yok sanırız? 🙂 )

[hr style=”solid”]

Kaynak: WhatCulture

Cihan Kayar

Related post

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir