Başrollerinde Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç’ın Yer Aldığı ’39 Derecede Aşk’ın Fragmanı Yayınlandı
Greta Gerwig: Sinema Dünyasında Feminizm Dalgaları – Yağmur Özdemir
Sinema dünyasında iz bırakan birçok yetenekli yönetmen bulunmaktadır ancak bazı isimler vardır ki onların eserleri izleyiciyi derinden etkilemeyi başarır. Son zamanlarda bütün dünyada büyük ses getiren Barbie filminin yönetmeni Greta Gerwig de bu yönetmenlerden. Kariyeri boyunca Gerwig, sinema dünyasında güçlü kadınların hikâyelerine, feminist düşüncelere ve toplumsal cinsiyet rollerine bakış açısını derinleştiren birçok filme imza atmıştır. Hal böyleyken Barbie filminin yönetmeni olarak duyurulduğunda sanat dünyasındaki birçok isim Gerwig’in nasıl bir bakış açısıyla Barbie’yi ele alacağını oldukça merak ediyordu. Yazımızda Greta’nın hayatından ve sinema dünyasında nasıl kendi özgün çizgisini oluşturduğundan bahsedeceğiz.
Greta Gerwig, 4 Ağustos 1983 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nin Sacramento kentinde dünyaya gelmiştir. İrlanda asıllı bir ailenin çocuğu olarak büyüyen Gerwig, lisede tamamı kızlardan oluşan bir Katolik lisesinde okumuştur. Bu deneyimi ise hemcinslerini daha iyi anlamasına ve gözlemlemesine olanak sağlamıştır. Yüksek öğrenimini ise Barnard Koleji’nde tamamlamıştır. Üniversite yıllarında tiyatroyla tanışan Gerwig, sanatın büyülü dünyasına adım atmış ve sinemaya ilgisini keşfetmiştir. İlk sinema kariyerine oyuncu olarak başlamış ve genç yaşta birçok bağımsız filmde rol almıştır. Nathalie Portman ve Ashton Kutcher’ın başrol oynadığı 2011 yapımı No Strings Attached filmi de ilk oynadığı ve büyük kitlelerce bilinen filmlerinden birisidir.
Gerwig’in asıl çıkışı ise senaryosunu ve yönetmenliğini birlikte yaptığı Noah Baumbach ile işbirliği sayesinde gelmiştir. Frances Ha (2012) adlı bu bağımsız film, Greta Gerwig’in yeteneğini sinema dünyasına duyurduğu önemli bir eser olarak kabul edilir. Film, genç bir kadının hayatındaki zorlukları ve başarısızlıkla başa çıkma sürecini anlatırken Gerwig’in yönetmenlik tarzının ve filmlerinde vermek istediği mesajların yavaş yavaş şekillendiğini gösteren izler taşımıştır.
Frances Ha filminden 5 sene sonra, 2017’de kendi yazıp yönettiği Lady Bird filmiyle sinema dünyasına geri dönerek 5 Oscar adaylığı elde edip büyük bir başarıya imza atmış ve “En İyi Yönetmen” dalında aday gösterilen beşinci kadın yönetmen olmuştur. Filmde, ergenlik çağındaki bir kızın (Saoirse Ronan) ailesiyle, arkadaşlarıyla ve erkek arkadaşlarıyla yaşadığı ilişkiler üzerinden kadınların yaşadığı baskılara, beklentilere ve toplumsal normlara dikkat çekmiş ve sinema dünyasındaki feminist çizgisini daha da belirginleştirmeye başlamıştır.
Greta’nın en çok bilinen ve artık sinema görüşünün belirli bir çizgiye oturduğunu gösteren film ise 2019 yılında vizyona giren, çok sevilen romandan uyarlama Little Women filmi oldu. Little Women, 19. yüzyılda dört kız kardeşin hayatını, kadınların gücünü, kadın- erkek eşitliği gibi konuları ele alan ilk kitaplardan biriydi. Greta, kitabı başarılı bir şekilde sinemaya uyarlayarak çok beğenilen bir işe imza attı.
Gerwig’in başarılı olmasının arkasındaki en önemli sebepler ise şüphesiz onun yıllar içinde kadın karakterleri merkeze alarak kadınların iç dünyasına, hayatta karşılaştıkları sorunlara, eşitsizliklere, önyargılara dikkat çeken özgün anlatım dilini bulmasında gizli. Çünkü bu dil sayesinde Greta kadın karakterlerinin güçlü yanlarını ortaya çıkarabilmiş ve insanların kafasındaki algıları değiştirebilecek etkileyici bakış açıları sunmayı başarmıştır.
Temmuz ayında yayına giren son filmi Barbie’de ise Greta’nın zaman içinde gelişmiş sinema dilinin ne kadar başarılı bir noktaya ulaştığını çok net görebiliyoruz. Sonuçta bu zamana kadar kadınları belirli bir kalıba soktuğu için eleştirilen ve bir güzellik simgesi haline gelmiş Barbie oyuncağını, zekice bir senaryo kurgusu ile feminist bir masalın kahramanı olarak karşımıza çıkarmayı başardı. Barbie için ilk izlenimler büyük ölçüde olumlu olsa da Greta’ya bir akademi ödülü adaylığından fazlasını getirebilir mi? Bunu kestirebilmek için henüz çok erken fakat şimdiden Greta’nın ses getiren bu başarısının sinema dünyasına yeni bir soluk getireceğini söyleyebiliriz.
Barbie’yi izleyecek ve Greta’yı yakından tanımak için diğer filmlerine bakacak olan herkese şimdiden iyi seyirler dilerim!
Bu yazı, Episode’un 50. sayısında yayımlanmıştır.
Editörün Notu: Barbie filmi, IMAX salonlarında seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor. 22 Eylül Cuma günü IMAX salonlarda gösterime girecek olan Barbie, 1 hafta süreyle 7 farklı salonda izlenebilecek.