Hafsanur Sancaktutan ile ‘Siyah Kalp’i Konuştuk

 Hafsanur Sancaktutan ile ‘Siyah Kalp’i Konuştuk

Sezonun iddialı dizilerinden Siyah Kalp‘i Episode 58. sayının kapağına taşıdık. Hafsanur Sancaktutan ile diziyi ve canlandırdığı Melek karakterini konuştuk. Bu röportajı şimdi sitemizde de yayımlıyoruz. Keyifli okumalar…

Siyah Kalp dosyamızdaki diğer röportajlara erişmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Hafsanur Sancaktutan: Siyah Kalp, insanın en derin duygularına dokunan bir hikâye anlatıyor; aşk, intikam, aile bağları gibi güçlü temalarla dolu.

hafsanur sancaktutan

Siyah Kalp’i ilk okuduğunuzda size neler hissettirdi, projenin sizi en etkileyen yönleri neler olmuştu?

İlk okuduğumda çok beğenmiştim çünkü herkesin bir hikâyesi vardı, tüm o hikâyeler ustaca birbirine dokunuyordu senaryoda. Daha sonra küçük bir sakatlık yaşadığım için operasyon geçirdim. Siyah Kalp sete çıkmak zorundaydı, işin içinde olamayacağım için üzülmüştüm. Çekimler ertelenince ve ben de o sırada toparlayınca tekrar yapımla masaya oturduk ve anlaştık. Melek’in hayatta Nuh’tan başka kimsesinin olmaması beni etkiledi. Sonra annelerinin olduğunu öğrenmeleri, annelerini bulmak istemeleri çok masum bir istekken olayların öyle gelişmemesi, ikiz kardeşlerin intikam peşine düşmeleri ve ardından gelecek aşk beni etkiledi. İyi ki Siyah Kalp diyorum…

Melek iyi niyetli, duygusal, mücadeleci bir genç kadın. Cihan’a hissettikleriyle nasıl başa çıkacağı da merakla bekleniyor. Melek’i siz nasıl anlatırsınız?

Melek iyi niyetli ama hayatta hep kendini korumak zorunda kaldığı için biraz hırçın ve ayakları yere sağlam basan bir kız. Cihan’la birbirlerine ilk görüşte âşık oldular ama Cihan’ın nişanlanıyor olması Melek’i ne kadar kırsa da durmak ve bu duruma saygı duymak zorunda. Çünkü Melek’in etik değerleri var. Bir de kendini dizginleyip önce annesinin meselesini çözmeli derken Cihan zaten çoktan nikâh masasına oturmuştu. Ama Cihan’la aralarında çok başka bir çekim olduğuna inanıyorum, ikisinin de çok ortak noktası var; annesiz, sevgisiz büyümüş iki çocuk ama bir o kadar da sert ve hırçınlar, ben aralarında çok daha güçlü ve çekici bir ilişki olduğunu düşünüyorum.

Hafsanur Sancaktutan: Kapadokya’nın eşsiz manzaraları, mistik havası karakterlerin yaşadığı duygusal dalgalanmalarla güzel bir şekilde örtüşüyor.

Melek ve Nuh, anneleri tarafından bebekken terk edilen ve yıllar sonra bunun hesabını sormak için annelerinin karşısına çıkan ikizler. Aralarındaki kardeşlik de çok içten, çok güzel. İki kardeşin hikâyesi seyirciyi de çok etkiledi. Siz neler söylersiniz Nuh ve Melek hakkında?

Hayatta kalan tek varlığınızın kardeşiniz olduğunu düşünün ve bu kişi sizin ikiziniz, acılarınızın ortak olması dışında anneleriyle zaman geçirebildikleri tek şey 9 ay anne karnında birlikte büyümüş olmaları, o yüzden bence çok hüzünlü de bir hikâye. Çünkü hayatları boyunca istenmeyen çocuklar olduklarına inanmışlar ve terk edilmişler hem de zengin bir adam uğruna. Birbirlerinin acısını o kadar iyi anlayabiliyorlar ki, ikizlikten öte bir durum bu, insanların acıları ortaksa orada büyük bir bağ vardır kimsenin göremediği… Hissettikleri her duyguya sonsuz hak veriyorum çünkü sevgiye çok açlar. Onları çok seviyorum.

Siyah Kalp annelik, kardeşlik ve aşk kavramlarını sorgulayan ve farklı açılardan gösteren bir dizi. Melek de tüm bunların merkezindeki karakterlerden biri. Melek’i bir karakter olarak yaratırken bu kavramlara nasıl yaklaştınız?

Melek’in geçmişi özellikle ailevi dinamikleri ve travmaları, annelik ve kardeşlik gibi kavramlara nasıl yaklaştığını belirleyen önemli bir unsur, zor bir geçmişi olduğundan ailesine karşı duyduğu sorumluluk duygusu da çok karışık. Aşk konusunda da çok yıkıcı bir hayatı olduğundan aşka kendini adama, vazgeçme veya güçlenme konusunda da fazlaca derinleşen bir geçmişe sahip. Çünkü herkes tarafından vazgeçilebilir bir kız olduğuna inanmış. Kendine dair bu önyargılarını hayat değiştirebilecek mi diye ben de bir oyuncu olarak sabırla ve şefkatle bekliyorum. Özellikle annesiz büyüdüklerinden Nuh’a hissettiği duyguları da bir nevi annelik gibi kodlamıştım. Aşkta kendini tanıma ve bulma süreci bu yüzden kardeşiyle ilişki bağını zorlayabilir.

Hafsanur Sancaktutan: Birbirlerinin acısını o kadar iyi anlayabiliyorlar ki, ikizlikten öte bir durum bu, insanların acıları ortaksa orada büyük bir bağ vardır kimsenin göremediği… Hissettikleri her duyguya sonsuz hak veriyorum çünkü sevgiye çok açlar. Onları çok seviyorum.

Aras Aydın’la sahneleriniz, kardeşlik teması nedeniyle de yoğun sahneler. Burak Tozkoparan’ın canlandırdığı Cihan karakteriyle Melek arasında da kuvvetli bir aşk başlıyor. Seyircide de karşılığını buldu hepsi. Neler söylersiniz partnerleriniz hakkında?

Aras, canım, hem çok iyi anlaşıyoruz hem de çok iyi bir ikiz olduk çünkü birlikte sahneleri çekerken zaten bazı şeyleri aynı yapmaya başlamıştık. Aras’la oynamak hem çok keyifli hem de çok öğretici benim için, çok yetenekli bir oyuncu… Burak da öyle, hem çok eğlendiğim hem de birbirimizi iyi anlayabildiğimiz, sahneler üzerine konuşup birbirimizi desteklediğimiz güzel bir arkadaşlığımız var.

Siyah Kalp için Kapadokya’dasınız, büyüleyici bir yer. Kapadokya’da yaşamak ve çalışmak nasıl gidiyor?

Kapadokya gerçekten büyüleyici bir yer ve orada çalışmak kesinlikle farklı bir deneyim. Tarihi ve doğal yapısıyla atmosferi dizinin dramatik yapısına çok uygun. Kapadokya’nın eşsiz manzaraları, mistik havası karakterlerin yaşadığı duygusal dalgalanmalarla güzel bir şekilde örtüşüyor.

Dünyanın en önemli içerik fuarlarından biri olan MIPCOM’da Siyah Kalp de tanıtılacak. Türkiye’deki ve dünyanın farklı yerlerindeki izleyicileriniz için mesajlarınız neler olur?

Siyah Kalp, insanın en derin duygularına dokunan bir hikâye anlatıyor; aşk, intikam, aile bağları gibi güçlü temalarla dolu. Her karakterin mücadelesi evrensel duygulara hitap ediyor ve izleyicilerin kendilerinden bir şeyler bulabilecekleri anlarla dolu. Kapadokya’nın büyüleyici atmosferinde geçen bu hikâye sadece görsel anlamda değil, duygusal anlamda da sürükleyici olacak. Dünya çapındaki izleyiciler için bu hikâye, farklı kültürlerden gelen insanları bir araya getiren evrensel temaları içeriyor. Bizi izleyen herkese teşekkür ediyor ve bu heyecan verici yolculukta bize eşlik etmelerini diliyorum. Şimdiden keyif alacağınız bir deneyim olacağını umuyorum.

Hafsanur Sancaktutan ile yaptığımı bu röportaj, Episode’un 58. sayısında yayımlanmıştır.

Yağmur Çöl

İstanbul'da doğdu, İstanbul'da yaşıyor. Karşılaştırmalı Edebiyat bölümünde okudu. İngiliz ve Alman Edebiyatına, polisiyeye ve sinemaya meraklı.

Related post