İrem Helvacıoğlu ile ‘Karadut’u Konuştuk
Sezonun iddialı dizilerinden Karadut’u Episode 58. sayının kapağına taşıdık. Dizinin başrollerinden İrem Helvacıoğlu ile diziyi ve Zuhal karakterini konuştuk. Bu röportajı şimdi sitemizde de yayımlıyoruz. Keyifli okumalar…
Karadut dosyamızdaki diğer röportajlara erişmek için buraya tıklayabilirsiniz.
İrem Helvacıoğlu: Bu dizi hem duygusal hem de düşünsel olarak sizi içine çekecek bir hikâye anlatıyor.
Karadut’ta sizi en çok etkileyen, projeyi kabul etmenizi sağlayan özellikler nelerdi?
Karadut derinlikli bir hikâye anlatıyor. Eğitimli, şehirli ve güçlü bir kadının sadece dış dünyada değil, iç dünyasında da yaşadığı çatışmalar beni çok etkiledi. Karadut, güçlü görünümünün ardındaki kırılganlıkları ve zorlukları anlatırken kadınların toplumdaki yerini ve rollerini de sorguluyor. Bu çokboyutlu hikâye ve karakterin zenginliği beni projeye çeken en önemli etkenler oldu.
Zuhal’i siz nasıl anlatırsınız? Zuhal karakterini ortaya çıkartırken en çok hangi kavramları düşündünüz
Zuhal, yaşamın ona yüklediği sorumlulukların ağırlığını omuzlarında taşımaya çalışan bir kadın. Genç yaşta annesini kaybetmiş ve bir bakıma ailesinin yükünü devralmış. Kendisini unutmuş, tüm enerjisini babasına ve kardeşlerine adamış bir karakter. Zuhal’i canlandırırken fedakârlık, sorumluluk ve bir kadının kendini feda edişinin psikolojik etkilerini düşündüm. Onun içsel yolculuğunu keşfetmek benim için çok heyecan vericiydi.
Zuhal ve babasının ilişkisi size neler düşündürdü baba-kız ilişkisiyle ilgili?
Zuhal ve babasının ilişkisi derin bir hüzün taşıyor. Babasının onu sadece bir yük gibi görmesi, annenin ölümünden sorumlu tutulması Zuhal’in yükünü daha da ağırlaştırıyor. Bu ilişki bana, baba-kız ilişkisinin ne kadar şekillendirici olabileceğini ve bir babanın kızını ne şekilde algıladığının kızın tüm hayatını nasıl etkileyebileceğini düşündürdü. Zuhal’in babasıyla ilişkisi, ilerleyen bölümlerde izleyicilere birçok şey düşündürecek.
Ailenin kurbanı Zuhal diyebilir miyiz?
Zuhal kesinlikle ailenin kurbanı. Kendi hayatını bir kenara bırakmış, tüm enerjisini ailesine vermiş bir karakter. Kardeşlerinin kendi hayatlarını kurabilmesi için kendini tamamen feda ediyor. Onların her an yanında olan bir anne-abla gibi. Zuhal’in bu özverisi, onu duygusal olarak derin bir çatışmaya itiyor.
İrem Helvacıoğlu: Zuhal’in duygusal derinliği beni bu projeye çeken önemli unsurlardan biri.
Set nasıl geçiyor? Aslı İnandık, Selin Türkmen, Ebrar Karabakan ve Şükrü Özyıldız ile uyumunuz nasıl?
Set çok keyifli geçiyor. Aslı, Selin ve Ebrar’la çalışmak büyük bir şans. Üçü de çok yetenekli ve enerjileriyle setin atmosferini hep pozitif tutuyorlar. Duygusal sahnelerde birbirimizle çok iyi paslaşıyoruz. Şükrü ile de ilk defa çalışıyoruz ve aramızdaki uyum çok doğal gelişti. Herkes projeye ve karakterine kendini tamamen veriyor, bu da set ortamını hem keyifli hem de profesyonel kılıyor.
Zuhal, aşkı ve başka bir hayatın mümkün olduğunu anlamaya başlıyor diyebiliriz. Aşk, Zuhal’e neler öğretebilir sizce?
Aşk, Zuhal’in hayatında yeni bir pencere açıyor. Tayfun’la yaşadığı ilişki, ona hayatında başka seçeneklerin de olabileceğini gösteriyor. Zuhal, kendini ve arzularını yeniden keşfetmeye başlıyor. Aşk ona belki de ilk kez kendine öncelik vermeyi, hayır demeyi ve kendisi için bir hayat kurmayı öğretebilir.
İrem Helvacıoğlu: Karadut, güçlü görünümünün ardındaki kırılganlıkları ve zorlukları anlatırken kadınların toplumdaki yerini ve rollerini de sorguluyor.
Zuhal, diğer canlandırdığınız karakterlerden hangi özellikleriyle ayrılıyor?
Zuhal, canlandırdığım diğer karakterlerden çok farklı. Onun içsel çatışmaları, fedakârlıkları ve ailesine bağlılığı oldukça derin ve dramatik. Daha önce canlandırdığım karakterler arasında bu kadar çok sorumluluk yüklenmiş ve kendini unutmuş birisine rastlamamıştım. Zuhal’in duygusal derinliği beni bu projeye çeken önemli unsurlardan biri.
Karadut’un MIPCOM’da dünyaya tanıtılması hakkında ne düşünüyorsunuz? İzleyicilerinize neler söylemek istersiniz?
Karadut gibi güçlü bir hikâyenin MIPCOM’da tanıtılacak olması büyük bir onur. Bu projede çalışırken ortaya koyduğumuz emeğin dünya çapında izleyiciye ulaşacak olması beni çok heyecanlandırıyor. Türkiye’deki ve dünyadaki izleyicilerimize şunu söylemek isterim: Bu dizi hem duygusal hem de düşünsel olarak sizi içine çekecek bir hikâye anlatıyor. Farklı karakterlerin yaşam mücadelelerine tanıklık etmek ve onların gelişimlerini izlemek sizlere de ilham verebilir.
İrem Helvacıoğlu ile yaptığımız bu röportaj, Episode’un 58. sayısında yayımlanmıştır.