Those About to Die Röportajları: Iwan Rheon
Those About to Die‘ın başrolü Iwan Rheon, yeni karakteri Tenax’ı anlattı. Game of Thrones‘ta yarattığı, unutulmazlar arasına giren sadist Ramsay Bolton’dan sonraki süreci Iwan Rheon’dan dinleyelim.
Those About to Die röportajları sayfasına gitmek için buraya tıklayın.
Heyecanlı mısınız?
Evet, evet, heyecan verici zamanlar! Tatilden yeni döndüm ve şimdi Those About to Die‘ın tanıtım dönemi.
Seriyi dün gece bitirdim, arenada halka açık gösterilerin perde arkasını öğrenmek adına gerçekten aydınlatıcıydı. Gladyatör oyunlarının karanlık tarafını biliyor muydunuz, tarih ilgi alanınıza giriyor mu?
Tarihin bu kısmı hakkında detayları bilmiyordum, bu yüzden gerçekten de yaşananları öğrenmek işin bir parçasıydı. Hepimizin Roma ve Antik Roma hakkında filmlerden kalan bir fikri var ama aslında tarihi ve nasıl olduğunu gerçekten anlamak için derine inmek gerekiyor. Biliyorsunuz 500-600 yıldan fazla bir zaman diliminden bahsediyoruz, sindirilecek ve anlaşılacak çok şey var. Bu insanlar ne yapıyor ve bunu neden yapıyorlar? Tabii bizim hikâyemiz biraz daha eğlenceli. Ama evet, işin karanlık dünyasına yolculuk edip grupların nasıl çalıştığına ve araba yarışlarına dalmak gerçekten harika! Pek fazla insanın bilmeyeceği bir yönü parlatıp diziye entegre edilmesi fikri harikaydı.
Karakteriniz Tenax, bahis imparatorluğunun acımasız ve hırslı patronu. Rol size teklif edildiğinde ne düşünmüştünüz?
Onun inanılmaz hırslı olduğunu düşündüm. Hem hırslı hem de etrafındaki insanlara karşı merhametli. Onlara hayatta hiç sahip olmadığı çocukluğu yaşatmaya çalışıyor. Aslında tarihe baktığınızda ve bu hikâye başlamadan önce Tenax’ın yolculuğunu düşünmeye başladığınızda bu gerçekten ilginç. Kaç imparator dönemi yaşandı. Nero’nun saltanatının çalkantılı zamanlarını biliyorsunuz ve sonra dört imparatorun yılı var. Bizim hikâyemiz Roma’daki 10 yıllık istikrarın bir nevi sonunda geçiyor. Vespasian ve onun bulunduğu yere yükselişi gerçekten büyüleyici.
Karakterinize hazırlanırken nasıl bir yol izlediniz?
Onun nerede olduğunu ve dünyada nasıl konumlandığını anlamak için tarihi mümkün olduğunca kavramaya çalıştım. Gerçekten çok okuma yaptım. Roland Emmerich’le karanlık bir odadaydım ve evet, harikaydı.
Onu ayrıca merak ediyorum, onunla çalışmak nasıldı?
Yaşayan son efsanelerden biriyle çalıştım. Kendine has bir yönetmenlik tarzı var, hızlı ve enerjik. Hızlı düşünüyor ve hızlı konuşuyor. Bir şekilde onunla aynı anda kalmayı denemeliydim ve bu gerçekten harikaydı.
Set dönemi nasıl geçti? Birçok şey efektlerle sağlansa da milyon dolarlık bir projenin seti sizi yeterince havaya sokuyordur diye düşünüyorum.
Sette çok yoğun bir dönem geçirdik. Planların çekildiği odalar gerçekten iyi tasarlanmıştı, bu yüzden senaryoda yazılanlara benzemiyordu. Biri yatak odası olmak üzere üç ayrı sahne, bildiğin koridorlar arası birbirine bağlanıp tek bir sahne oluyordu. Kamera seni setler arası takip ediyor, bu şekilde harika hissettirdi. Gerçekten o dünyanın içindeymişsin gibi hissettim. Biz şimdi elektrikle aydınlanan bir dünyadayız ama o dönemde geceleri ateşle aydınlatılıyordu biliyorsun. İşte gece setleri de tamamen ateşle aydınlatılıyor gibiydi.
Hayranlarınız sizi daha çok Game of Thrones‘taki sadist Ramsay Bolton olarak tanıyordur. Those About to Die‘daki karakteriniz de sert ama aynı yolda değiller bence.
Kesinlikle evet. Ramsay tam bir psikopattı, kimseyi umursamaz, acı vermekten hoşlanır. Tenax daha çok çevresinin şekillendirdiği biri. Roma sokaklarında büyümüş ve kendini geliştirmiş. Senaryoyu okurken öyle olabileceğinden korktum ama sadist değil. Tenax, kendisiyle aynı şartlarda büyüyen yetim çocuklara bakıyor ve dizi ilerledikçe gardını biraz indiriyor. Kötü bir adam değil bence.
Sara Martins ile kimyanızı da sevdim. Tenax’ın en iyi arkadaşının, çalışanlarından biri yani Martins’in karakteri Cala olmasına nasıl bakıyorsunuz?
Muhtemelen ona karşı dürüst olan tek kişi Cala. Arkadaşı yok. O yalnız bir kurt. İnsanları hayatına almıyor. Acımasız bir insan, ahlaki açıdan kendisini sorgulamak zorunda değil. Ama bir çeşit arkadaşa sahip olmak onun için oldukça önemli. Özellikle yalan söylemeyen ve motivasyonu tamamen saf olan biri. Herkes oyun oynuyor ama Cala oynamıyor.
Dönem kostümlerinin zorlukları var mı peki, kostümler hakkında ne düşünüyorsunuz? Çünkü bu yüzyılda dünyamızda moda trendi çılgına dönüyor. O dönemin kostümleri daha rahat ve kullanışlı değil mi? Haklı mıyım?
Kostümlerin güzel ve çok iyi tasarlanmış olması açısından öyle olduğunu düşünüyorum ama sanırım pelerinler biraz fazla olabilir. Çekim yaparken bile zordu. Çünkü sürekli hareket ediyorlar. Temelde tutturulması gerekiyordu çünkü sürekliliği sağlamak çok zor, bu yüzden her sabah çekime başlamadan onları üzerime dikerek sabitliyorlardı. Bir süre sonra gerçekten akıllıca yollar buldum ve rahat ettim. Ama o kadar da pratik değil bence.